Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Sicilya Arkeoloji Rehberi: Sicilya’nın Yunan Tapınakları

Yunan Tapınakları bugünlerde mimaride batı geleneği olarak kabul ettiğimiz en erken iyi tanımlanmış ve büyük farkla bugüne kadarki en etkili ifadelerden biridir.

0 3.089

Çizmenin üçgen topuğunu, yani İtalyan Yarımadası’nı oluşturan büyük adayı –aslında Akdeniz’in en büyüğü–yani Sicilya’yı ziyaret etmek için en az 1000 neden var. Her biri çok iyi nedenler, bunlara muhteşem manzaralar, eşsiz şekilde karmaşık ve lezzetli mutfak, inanılmaz kapsamlı ve çok yönlü bir tarih, seçkin şaraplar, bir dizi muazzam arkeolojik alan ve daha da muazzam tarihi şehirler ve köyler var. Ancak adaya seyahat etmek için anahtar bir neden yukarıdaki listede yok: Yunan Tapınakları!

Yunan Tapınakları bugünlerde mimaride batı geleneği olarak kabul ettiğimiz en erken iyi tanımlanmış ve büyük farkla bugüne kadarki en etkili ifadelerden biridir. Bunlar MÖ 8. veya 7. yy lara kadar uzanırlar ve adı üzerinde, onlar aslında antik Yunanlıların anahtar bir kazanımlarıdır. Modern Yunanistan’ın güneyindeki, Yunan tapınak mimarisinin köklendiği, muhtemelen yerel ahşap öncüllerinden kaynaklandığı Peloponez ve Orta Yunanistan’dan çıkmışlardır.

Yunan anakarasının mimari stili Doric üslup olup karakter olarak en ağırbaşlı ve en ‘eril’ olarak nitelendirilir. Doğu Ege ve Küçük Asya kendi gelişimleri, Dorik üsluptan yaklaşık bir yüzyıl sonra yaratılmış olan daha zarif ve ‘kadınsı’ İyonik stil ile tanınmışlardı. En önde gelen örneklerinden Sisam Adası, Efes ve Didyma (diğer ikisinden daha iyi korunmuştur) da aynı zamanda geniş anıtsal boyutlarıyla  göze çarparlar. O zaman Sicilya’daki Yunan tapınaklarını dikkate değer kılan nedir?

Kısa cevap, Sicilya’nın Akdeniz’in diğer bölgelerinden daha fazla anıtsal tapınak yoğunluğuna sahip olması ve şimdi diğer yerlerden daha iyi korunmuş örnekler içermesidir. Buradaki Yunan Tapınakları sadece özellikle olağan dışı şekilde zengin bir etkileyici antik anıtlar bütünü olarak kabul edilmiyorlar ancak dahası her biri kendi özgün karakterine ve hususi özelliklerine, kendi tarihine, ve bir şehir veya manzara içinde kendi belirgin dekoruna sahipler.

Dorik Segesta Tapınağı, Sicilya. Tapınak, kentin dışındaki bir tepede MÖ 5. yüzyılın sonlarında inşa edildi. Belki de savaşın patlak vermesi nedeniyle hiçbir zaman tam olarak tamamlanamadı.

Yunan Kolonileri

Sicilya’nın bu nevi belirli bir tür anıt bakımından zenginliğinin nedeni, adanın erken tarihinde yatmaktadır. MÖ 8 yy da Sicilya, Akdeniz ve Karadeniz’in büyük kısmına tesir eden Yunan Kolonizasyonu olarak bilinen hareketin bir hedefi haline geldi. Çoğunlukla güney Yunan anakarasının şehir devletlerinden Yunan yerleşimciler, Syrakousai (modern Siraküza), Akragas (Agrigento), Messene (Messina) ve Selinus (Selinunte) dahil olmak üzere adada bir dizi yeni şehir kurmak için yola çıktılar. Aslında, Sicilya (ve İtalyan anakarasının güneyi) o kadar çok Yunan kolonisi teslim aldı ki, bölgeye daha sonra Megale Hellas veya Magna Graecia (‘Büyük Yunanistan’) adı verildi.

Bu yerleşimciler, Yunan kimliklerini, yaşam tarzlarını, kültürlerini ve geleneklerini, dinlerini de kapsayan bir paketi beraberlerinde getirdiler. Sicilya’nın muhteşem tapınakları o paketin en çarpıcı dışa vurumuydu.

Juno Tapınağı (Hera), Agrigento, Sicilya. Dor tapınağı aslında Juno’ya adanmamıştı ve ismini bir Latin yazarın hatası nedeniyle aldı. MÖ 450 ve 440 yılları arasında inşa edilen tapınağın bir zamanlar her cephesinde altı sütun ve uzun kenarlarda 13 sütun vardı.

Her şeyden önce, ilgili tanrı veya tanrıçanın heykeli için bir ibadet veya ibadet yeri sağlama pratik ihtiyacını karşıladılar. Aynı zamanda, “anavatan” dan bir mimari üslubun, Dorik tapınağın seçilmesi de, sömürgeci geçmişin ve kültürel uyumun açık bir göstergesi olarak hizmet etti. Kısa süre içinde, boyut, format ve özgün nitelikler de aynı zamanda ‘yeni’ şehirlerin refahını, ihtirasını ve belirgin Sicilya kimliklerini dışa vurmaya başladı.

Siraküza

Siraküza (Syrakousai), MÖ 733 de Korintliler tarafından kurulmuştur; aslen küçük bir ada olan ve halen eski şehrinin ve adada bulunan iki ana tapınağın merkezinde bulunan Ortygia ile sınırlıydı. MÖ 550’den önce inşa edilen Apollo Tapınağı Sicilya’daki Yunan tapınakları arasında en eskilerden biridir. Sadece kısmen korunabilmiş olmasına rağmen, ibadethanenin arkasında bir adyton[1] ile, Apollo heykeline ev sahipliği yapan iç kısımda zaten çok Sicilyalı bir plan olduğu gibi, anıtsal karakteri birbirine yakın yerleştirilmiş kalın sütunlardan halen fark edilebilmektedir. Ön basamaklardaki bir yazıt, Kleomenes’i mimarı ve Epikles’i sütunların yaratıcısı olarak adlandırıyor – inşaatçıların böylesine gurur verici bir anısı o zamanlar Yunanistan anakarasında düşünülemezdi.

Modern ziyaretçiler için Siraküza’daki Apollo Tapınağı, Athena’nınkini gölgede bırakır; Sicilya’daki en muhteşem manzaralardan biridir. MÖ 480’de Kartacalılara karşı kazanılan bir zaferden sonra yerel tiran Gelon tarafından yaptırılmıştır; bu, yerel kireçtaşından (stükatin kaplanabilirdi) inşa edilmiş mermer üst yapısı 900 km uzaktaki Kiklad adalarından getirilmiş başka bir anıtsal Dorik tapınaktı. Athena Tapınağı’nı eşsiz yapan şey yaklaşık 2500 yıl sonra bile halen şehri için bir tapınma alanı olarak hizmet ettiği gerçeğidir. MS 600 civarında bir Hristiyan Kilisesi olarak yeniden cemaate adandı, sonra bir cami olarak kullanıldı ve şimdi Siraküza’nın Roma Katolik Katedrali olarak hizmet veriyor. Ziyaret edenlerin bulduğu şey, süslü barok bir ön cephenin arkasına saklanmış, geç dönem Arkaik Dorik bir tapınağın temel iskeletinin etrafına ve içine inşa edilmiş özünde bir erken dönem Hıristiyan bazilikası olan yapıdır.

Concordia Tapınağı, Agrigento, Sicilya. Dor tarzındaki tapınak, MÖ 440 ile 430 yılları arasında inşa edilmiş ve cephede 6, yanlarda 13 sütuna sahipti. Akdeniz’in en iyi korunmuş Yunan tarzı tapınaklarından biridir.

Agrigento

Agrigento (Akgaras) Gela yakınındaki ve uzaktaki Rodos’dan gelen insanlar tarafından MÖ 582’de yerleşim yeri olarak kullanıldı. Şehir, özellikle MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda gelişti ve daha sonra Roma’ya kalmadan önce Yunanlılar ve Kartacalılar arasında sık sık el değiştirdi. Şehrin altın çağında, öyle görünüyor ki Akragas savurgan mimariye oldukça fazla kaynak harcadığı görülür, bu aynı zamanda kendisi de orada bir vatandaş olan MÖ 5. yy filozoflarından Empedocles’in de eleştirdiği bir olguydu: “Agrigentinler yarın ölecekmiş gibi hassas bir şekilde yaşarlar, ancak evlerini sonsuza kadar yaşayacaklarını düşünüyorlarmış gibi inşa ederler. “Gerçekten de, Akragas’ın en az on büyük tapınağı olduğu bilinmektedir”.

Bunlardan en etkileyicisi, tanrısı bilinmez olarak kalsa da, bugün geleneksel olarak Concordia Tapınağı olarak adlandırılandır. MÖ 425 de tarihlenen bu yapı, Sicilya’da en son tamamlanacak Yunan tapınaklarındandır. Bu yapı antik dünyanın en iyi korunmuş üç Yunan tapınağından biri olarak sayılıyor (diğerleri Napoli yakınlarındaki Paestum da bulunan Poseidon Tapınağı ve Atina’daki Hephaistosdur). İç tapınak, dış sıra sütunlar ve alınlıkların hepsi temelde klasik mimarinin ince oranlarını teşhir ederek orjinal halleriyle korunmuşlardır. İyi korunması, bir Hıristiyan kilisesine erken dönüşümü sayesindedir.

İlgili Yazılar

Dioscuri Tapınağı (Castor & Pollux), Agrigento, Sicilya kalıntıları. MÖ 480 ve 460 yılları arasında inşa edilen Dor tapınağının başlangıçta her cephesinde 6 sütun ve uzun kenarlarda 13 sütun vardı.Agrigento’da ayrıca Hera Tapınağı olarak bilinen (muhtemelen yanlış) yapı da dahil olmak üzere üç büyük tapınaktan önemli kalıntılar görülebilir. Bununla birlikte en kayda değer olanı sadece temelleri ve yıkılmış taş duvarları ayakta kalmış olan Olimpos Zeus Tapınağı’dır. Yerel tiran Theron (daha önce anılan Gelon’un kardeşi) tarafından MÖ 480’deki zafer sonrası yaptırılmıştır ve baş tanrıya adanmıştır. Dorik Tapınak fikri üzerine modellenmiş olduğu halde, eser gerçekte devasa boyutları (110×52 metre), duvarlarla çevrilip tecrit edilmiş kemeraltı ve blok inşa edilmiş atlantlar[2], üst yapıyı desteklemek için yerleştirilmiş devlerin rölyef figürleri de dahil birçok nedenden dolayı ziyadesiyle alışılmadık bir yapıdır. Bazı akademisyenler Olimpos Zeus Tapınağı’nı bir Yunan Dorik dış mekanı ve daha fazla Kartaca/Fenike iç mekanının karışımı olarak yorumlamışlardır.

Selinunte

Selinunte(Selinus) Sicilya’nın uzak batısında konumlanmıştır. Şehir, Atina yakınlarındaki Megara’dan bazı katılımlarla Gela’dan gelen Sicilyalı Yunanlılar tarafından MÖ 628/627 yıllarında kurulmuştur. Şehir birçok yönden, Fenike / Kartaca güç merkezlerine yakın bir konumda bulunan Sicilya’nın Yunan şehirleri arasında bir karakoldu. Bu kesinlikle sakinlerinin tapınakların inşasına katılmasını engellemedi: en az yedi tanesini biliyoruz, bunlardan birkaçı muazzam boyutlarda.

Dört tanesi akropolde konumlanmıştı; şehrin tepesindeki hisarda. Bunlardan biri, C Tapınağı halen oldukça etkileyici. Tek tarafının korunduğu C Tapınağında hangi tanrıya tapınıldığını bilmiyoruz. MÖ 550’ye tarihleniyor. Yapı, biraz daha yaşlı Apollo Tapınağı ile bazı benzerlikler taşıyor, tıpkı ibadethanenin batı ucunda bulunan tanrı ya da tanrıçasının bir heykeline ev sahipliği yapan adyton gibi.

C Tapınağı, Selinus (Selinunte), Sicilya. 580-560 BCE inşa edilmiş ve muhtemelen Apollo ve / veya Artemis’e ithaf edilmiştir. Başlangıçta tapınağın cephesinde 6 sütun ve uzunluğu boyunca 17 sütun vardı. Tapınak bir zamanlar 63.7 x 24 metre ölçülerinde ve akropolün ana tapınağıydı.

Bununla birlikte, sütunları ve genel oranları daha zariftir. Bununla birlikte, özellikle etkileyici, doğu ucundaki büyük bronz kapıların açılıp kapanmasına izin veren oluklardır. Yapıya Yunan Dünyası’nın en eskisi olduğunu bildiğimiz sekiz basamaktan oluşan anıtsal bir merdiven vasıtasıyla ulaşılıyordu. Palermo’daki müze, zengin heykel dekorasyonunun örneklerini barındırıyor.

Üç büyük tapınaktan oluşan ikinci bir grup, limanı ile Selinunte’nin hemen doğusundaydı. İkisi, G ve F harabeye dönmüş; E tapınağı kısmen modern restorasyonlar neticesinde gururla yükseliyor. Bu Hera Tapınağıydı; Zeus’un eşi (ve kızkardeşi) ve evlilik tanrıçasının. MÖ 5. yy ın ortalarından itibaren bu tapınak bugünlerde ‘Klasik’ olarak adlandırdığımız tarzın en yoğun dönemini yaşadığı Yunan anakarasından güçlü bir tesir içerirken aynı zamanda Sicilya mimari geleneklerini de takip ediyordu. E Tapınağı Sicilya tapınakları arasında alışılmadık bir orantı uyumu ile nitelendirilir. Yapının heykelsi dekorasyonu, miktar açısından mütevazi olsa da Yunan sanatının Sicilya’daki en en güzel başarıları arasındadır. Genel olarak, yapı fazlasıyla her dört yılda bir düzenlenen olimpiyatlar nedeniyle pek çok Sicilyalı Yunanın aşina olduğu bir alan olan Olimpos’daki biraz daha eski ve az çok iyi korunmuş Zeus tapınağını anımsatır.

Segesta

Sicilya’nın kuzeybatı sınırına göre iç kesimlerde kalan Segesta, burada bahsedilen şehirler arasında farklı olandır. Şehir Yunan kolonizasyon döneminin bir ürünü değildir ancak tarihin derinliklerinde yerel bir Sicilya klanı olan Elymiler tarafından kurulmuştur. Tarihi boyunca, Yunan kültürünün yönlerini benimseyerek, Yunan komşularıyla zorunlu olarak ittifak yapmak zorunda kalmadan, Yunan ve Kartacalı çevreler arasında bir rol seçti. Segesta, yakınlardaki Selinus ile sürekli bir çatışma içindeydi. Bununla beraber, MÖ 5 yy sonlarında Segestalılar şehirleri dışında bir tepedeki zarif bir Dorik tapınağın inşaatına kalkıştılar; muhtemelen rakipleri ve  hasımları Selinus’dan uzman yapı ustaları kullandılar. Muhtemelen aniden çıkan bir savaş nedeniyle asla tamamlanamadı. Kalıntıları, dış sütunlar ve alınlıkların yerli yerinde olması nedeniyle ilk bakışta tamamlanmış görünüyor. Daha yakından bakıldığında narin sütun yivleri ve diğer mimari detayların uygulanmadığı ve tapınağın iç mabedinin bulunmadığı dikkat çekiyor.

Sicilya’daki Selinus’tan (Selinunte) Hera Tapınağı (diğer adıyla ‘E’ Tapınağı). Tapınak, MÖ 5. yüzyılda Hera’ya adanmıştır.

Dolayısıyla Sicilya’yı ziyaret etmek için muhteşem havası, yemekleri ve şarabı dahil birçok neden olsa da, umarım antik görkem ve güzellikle dolu tapınaklarının kesinlikle bir öncelik olduğunda hemfikir olursunuz. Sicilya’da bu tapınakları ve daha fazlasını Birleşik Krallık merkezli bir tur operatörü olan  Sicilya ve İtalya anakarasında ve Türkiye, Yunanistan ve Hırvatistan’da arkeolojik ve kültürel turlarda uzmanlaşmış Peter Sommer Turizm ile keşfedebilirsiniz.

[2] Sütun yerine kullanılmış erkek heykellerine verilen addır.

[1] Adyton (Eski Yunanca: ἄδῠτον [ádyton], ‘en içteki kutsal alan, tapınak’, aydınlatılmış ‘girilmeyecek’) veya adytum (Latin) bir Yunan veya Roma tapınağının cella’sında kısıtlı bir alandır.

Dorik Segesta tapınağı, kuzeybatı Sicilya. Tapınak c inşa edildi. 417 BCE, bilinmeyen bir tanrıya adanmıştır.

Çeviri: Zeynep Şenel Gencer

Hall, Heinrich. “Greek Temples of Sicily.” Ancient History Encyclopedia. Ancient History Encyclopedia, 25 Jun 2019.

Kaynak ancient.eu

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More