Yaklaşık 2000 yıldır Pompei ve yok oluşu tarihçilerin, arkeologların ve turistlerin zihinlerini büyüledi. Şehir, 1748’de yeniden keşfedilene kadar molozun altında kaybolmuş olmasına rağmen, Genç Pliny’nin yazdıkları Napoli Körfezi’ni sallayan devasa bir yanardağ patlamasının ipuçlarını bize veriyordu. Vezüv Yanardağı’nın patlama tarihi genellikle MS 79 olarak bilinir, ancak günümüzde bile, bu olayın net tarihini belirleyebilmek için araştırmalar devam etmektedir.
Pompei Mozaikleri: Yanardağın Gazabı
Volkan patlaması, Pompei olmak üzere bütün Napoli Körfezi’ni, kalın bir kül ve enkaz tabakası altına hapsetti ve şehrin insanları, binaları ve içerdikleri üzerinde bir koruma örtüsü olarak görev yaptı. Volkanik külün kimyasal yapısı ve özel yapısı nedeniyle, arkeologların son 250 yılda ortaya çıkardıkları şey, Roma İmparatorluğu’nun zirvesindeki, tamamen sağlam bir Roma kentinden başka bir şey değildir. Her ne kadar araştırmacılar ve konu ile ilgili yazanlar mürekkeplerinin çoğunu mükemmel şekilde kalıplanmış halde korunan insan ve hayvan kalıntıları üzerine harcamış olsalar da aynı mükemmellikte korunmuş olan Pompei mozaikleri de en az onlar kadar ilgiyi hak ediyor.
Mozaikler, genellikle zeminlerde kullanılan geometrik veya figüratif motifleri betimleyen yaygın yerleştirmelerdir. Küçük taş, karo, cam veya emaye parçaları kullanılarak çok özenli ve planlı olarak yapılırlar. Başlangıçta kıvrımlar gibi basit geometrik motifler işleyen sanatçılar, zamanla savaş sahnelerini, hayvanları ve ayırt edilebilir insan yüzlerini tasvir etmek için zanaatlarını oldukça geliştirmişlerdir. Mozaiklere antik dünyanın her köşesinde rastlanır, ancak iş Pompei olunca onlardan bahsedildiği pek duyulmaz.
Büyük İskender Mozaiği
Belki de Pompei mozaiklerinin en ünlüsü İskender Mozaiğidir. 1831’de Pompei’deki kazı sırasında bulunan mozaik, MÖ 333’te Büyük İskender ile Pers kralı Darius III arasında gerçekleşen İssos Savaşı’nı tasvir ediyor, ancak bazı araştırmacılar bu eserin aynı aktörler arasında MÖ 331’de gerçekleşmiş olan Guagamela Savaşı’nı betimlediğini iddia ediyor.
Mozaiğin yapım tarihinin, savaşların gerçekleşmesinden çok kısa bir süre sonra, MÖ 3. yüzyıl ile 4. yüzyılın sonları arasında olduğu düşünülüyor. Mozaik 5.82 x 3.13 metre ölçülerinde ve Faun Evi’nde yerde bulunuyor. Mozaik savaşın ortasında iki orduyu gösteriyor: İskender ve birliklerinin yerleştirmelerin sol tarafından geldiği görülür (maalesef iyi korunamamış durumdadır) ve sağda ise Darius ve Persler bulunmaktadır (inanılmaz derecede ayrıntılı şekilde korunmuştur). Pers ordusunun mızrakları ve kalkanları saldırı esnasında gibi yükselmişken, birkaç at dörtnala koşar şekilde gösterilmiştir. Sol tarafta görülen at üzerindeki Sarışın komutan tasvirinin Büyük İskender olduğu düşünülmektedir.
Platon’un Akademisi Mozaiği
Bir diğer mükemmel korunmuş mozaik Platon’un Akademisi mozaiğidir. MÖ 1. yüzyılda veya patlamanın kendisinden hemen önceye tarihlenen bu mozaik, T. Siminius Stephanus villasında yer almaktadır. Mozaikte yedi kişilik bir grup görülür. Platon’un merkezde olduğu varsayılmaktadır, ancak figürlerden birini Platon olarak doğru bir şekilde tanımlamak neredeyse imkansızdır; temsil edilen kişileri ayırt edici bir işaret yoktur. G.W. Elderkin, tasvir edilen yedi erkeğin felsefi bir okulun parçası olmadığını, daha çok eski Yunanistan’ın Yedi Bilgesine (Miletli Thales, Lindoslu Cleobulos, Atinalı Solon, Spartalı Chilon, Prieneli Bias, Korinthli Periander, Midillili Pittacus ÇN) atıfta bulunduğunu ileri sürer.
Atina, arka planda bir güneş saati ve bir kapı ile birlikte görülmektedir. Kapının üzerindeki bronz amfora nedeni ile bu kapının Dipylon Kapısı olduğu söylenmektedir. Mozaiğin dış hatları, demetlenmiş meyve ve yapraklarla eşit olarak serpiştirilmiş 8 farklı tiyatro maskesinin tekrarlandığı desenler içerir. Felsefeye odaklanması ve dış hattaki tiyatro maskelerinin birlikte değerlendirilmesi ile sanatçının, bilgeliğin ve felsefenin getirdiği düşünceyi vurgulamaya çalıştığı söylenebilir.
‘’Dikkat Köpek Var’’ Mozaiği
Belki de günümüz insanı için en ilginç mozaiklerden biri Cave Canem mozaiği Türkçesi ile “Dikkat Köpek Var” mozaiğidir. İyi korunmuş mozaik, Trajik Şair Evi’nin girişine yerleştirilmiştir. Saldırmaya hazırlanıyor gibi hareket halinde, dişleri belirgin ve boynundaki zincire başlı tasması ile oldukça gerçekçi bir tasvirdir. Zeminde tekrarlayan elmas şekillerinin üzerinde Latince “CAVE CANEM” de kelimeleri çok net bir şekilde görülür. Bu, ziyaretçilerin eve girdikten sonra gördükleri ilk şeydir ve günümüzde bir çit veya kapıya asılan modern bir işaretten farklı değildir. Pompei’nin kalıntılarında, patlamaya yakalanan bir köpeğin dramatik bir kalıbı da bulunur. Bu köpek kesinlikle mozaikte tasvir edilen köpek olmasa da onun da bir tasması vardı ve muhtemelen bir evcil hayvandı.
Bu üç mozaik Pompei’de korunan bir çok örnekten sadece bazıları, sadece sizler için daha ilginç ve dikkat çekicileri oldukları için bu yazının konusu oldular. Mozaik yerleştirmeleri inanılmaz derecede yaygın dekorasyon biçimleridir, ancak bu seviyede, neredeyse kusursuz korunmuş örneklerini nadiren görebiliriz. Bu mozaiklere bakmak, o sırada şehir sakinlerinin sanatsal ilgi alanlarını ve günlük yaşamları için hangi temaların önemli olduğunu görmemizi sağlıyor. Pompei’deki mevcut kazılar hala balkonlar ve konutlar gibi mimari unsurların yanı sıra bedenler, freskler, yazıtlar ve mozaikler Roma İmparatorluğu’ndaki günlük yaşama daha değerli bir ışık tutar.
Giriş Fotoğrafı: Mozaik, Marcus Lucretius Evi, Pompei, UNESCO Dünya Mirası Alanı, Napoli yakınları, İtalya.
Çeviri: Özgür Yolcu