Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Kartaca Tarihine Giriş: Kuruluşa Giden Yol ve Kuruluş

Kısacası Kartaca, zaten bir koloni olarak kurulmuştur ve kral/kraliçesi yine merkezden atanmıştır, kaçış ile değil. Bütün zorluklara rağmen kurulan Kartaca, bu günden itibaren tarihte boy göstermiş ve önemli izler bırakmaya böyle başlamıştır.

0 8.550

Deniz Kavimleri ile Levant bölgesi dahil birçok bölge, genel bir kaos haline girmiştir. Mezopotamya’daki Asur gibi Deniz Kavimlerinin rotasının dışındaki bölgeler, en az zarar ile durumu atlatmış ve tekrardan güçlenme sürecine girmiştir. Yeni Asur olarak isimlendirilen Asur yapılanması da bu dönemden sonrasına denk düşer. Yeni Asur, önceki kayıplarını tekrardan ele geçirerek oluşan siyasi boşluğu doldurmaya ve hakimiyetini kalıcılaştırmaya işte bu dönemde başlamıştır. Kısacası bu dönem, merkezi devletlerin bayrak kapma yarışına sahne olmaktadır. Bu yarış genel manada ‘‘Mısır-Urartu-Asur’’ savaşı olarak nitelendirilebilir. Mısır, Afrika’yı domine ederken Asur, Mezopotamya ve Filistin’i, Urartu ise Anadolu’yu hakimiyeti altına almaya çalışmaktadır.

Kartaca Askeri

Sahneye en geç çıkan devletin Urartu olmasına karşın bu dönem, genel hatları ile bu büyük ve güçlü devletlerin savaşları üzerinden anlatılmaktadır. Bu olayların gelişimine karşın Levant Bölgesi, ticari hacim olarak büyümekte ve gelişmekteydi. Deniz Kavimleri dediğimiz grupların yaptıkları göç dalgaları ile bozulan siyasi düzen, kaynak tedarikçisi Fenike için hızlı atlatılmış bir sorundu keza onlar, uzun metrajlı bürokratik engellerden kurtulmuşlardı. Bu dönemde kurulan kolonlar, bunun en büyük göstergesidir. Kurdukları ticaret rotası vesilesiyle Anadolu, İtalya, Herakles Direklerinin ötesinde olan İspanya ve Afrika’ya ticari ürünler pazarlamakta, karşılığında ham madde almaktaydılar. Topladıkları ham maddeleri ise Mısır gibi büyük devletlere tekrardan pazarlayarak kültürel öğeler almakta, bu ürünleri imite ederek rotanın üzerindeki bölgelere pazarlamaktaydılar. Kısacası Fenike Şehir Devletleri, ticari bir üretim ve pazarlama ağına sahipti.

Kendi bölgelerinde de sorunsuz yaşamakta, Kenani-İbrani çekişmesine yer yer şahit olsalar da fazla etkilenmemekteydiler. Çok hızlı toparlanan ve büyüyen Fenike, Yeni Asur seferleri karşısında zor bir duruma girdi. Asur Devleti sert politikaları ile bölgeyi domine etmiş, İbrani halkını sürmüş, Kenani halkına ise ağır vergiler koymuştu. Kendi işinin patronu olan Kenaniler, Asur adına çalışan işçilere dönüşmüştü. Asur yöneticilerine saraylar, şehirler ve limanlar yapan Kenaniler ağır yükümlülüklerin altında kalmış, bu sebeple deniz aşırı kolonlar kurmaya başlamışlardır. Kıbrıs, İtalya ve Sicilya kolonları gibi Kartaca’da böyle kurulmuştur. Efsanevi kuruluş hikayeleri bulunan Kartaca, günümüz Tunus’unda bulunmaktadır.

Kartaca Limanı

İki adet kuruluş hikayesi bulunmaktadır. İlk hikaye Zoros ve Carchedon isimli iki kurucudan bahseder. ‘‘Troya Savaşı’ndan hemen önce’’ olarak belirtilen bu tarihte kurulan Kartaca, Carchedon’un isminin kırılmış bir halini alarak bildiğimiz Kartaca’yı yaratmıştır. Bu efsane gerçeğe en uzak efsanedir keza Kartaca’nın arkeolojik tabakaları en erken M.Ö. 800 ila 900 arasına gitmektedir. Antik Grek Şehirlerinin kuruluş efsanelerini andıran bu efsane, kültürel aktarımın bir ürünü olarak gözükmektedir. Kartaca’nın güçlü bir öğe olarak bulunmasına karşın Grek kültürününde dominant özelliğinin olması efsaneyi ‘‘Grekleştirmiş’’ gibi gözükmektedir. Efsanenin bu halini Grek tarihçilerden duymamızda bu sebeple rastlantı değildir.

Diğer efsane ise tarihlemeyi M.Ö. 814 yılına koyar. Arkeolojik veriler açısından bu en yakın efsanedir ancak Byrsa Tepesi’ndeki arkeolojik sit alanı göz önüne alınırsa bu efsane de sarsılmaktadır. Byrsa Tepesi’ndeki yüksek bir düzlükte yapılan kazı çalışmalarında M.Ö. 900’lü yıllara sabitlenmiş çömlek ve yapı parçaları bulunmuştur. (Bu noktaya ilerde değineceğiz.) Bu efsanede kurucu isim Elissa isimli Kraliçe Dido’dur. Romalı tarihçilerden edindiğimiz bilgiler neticesinde Elissa, Sur(Tyre) Kralı Pygmalion’un kardeşidir. Babalarının ölümünden önce Melqart Rahibi olan amcası Acherbas/Sicherbas ile evlenen Elissa, babasının ölümü ile kendisini bir çeşit taht kavgasının içinde bulur. Babasının ölümü üzerine Acherbas’ın amcası olduğunu öğrenen Pygmalion, babası kadar nüfuzlu bu adamı Melqart Tapınağı’nda öldürür ve servetine el koyar. Buna karşın Elissa bazı soyluları ve yurttaşları yanına alarak gemiyle bölgeden kaçar. Sacra Herculis isimli kutsal eşyayı bile yanına alarak kaçan Elissa’nın ismi, bu kaçış yolculuğu ile Dido’ya dönüşür. İlk durak olarak Kıbrıs’a giden Dido, oradaki İupitter rahibinden yardım ister ve 80 Venüs rahibesini yanına katar. Bu noktada kullanılan Latince kelime dikkat çekicidir. Roma’nın kuruluşu esnasında yaşanan ‘‘Sabin Kadınları’’ olayında kullanılan ‘‘raptae’’ kelimesinin bir benzeri olarak orjinal metinde ‘‘raptas’’ kelimesi kullanılır. ‘‘Rapiendas’’ kelimesinin Latince ‘‘taşımak’’ anlamına gelmesi ve Sabinlerin kaçırılıp tecavüze uğraması, bu durumun da benzer bir gerekçeyle yani popülasyon oluşturma amacıyla yapıldığını göstermektedir.

İlgili Yazılar
Kartaca Tarihi

Latince söz oyunlarını kavramanın zor olmasına karşın Lucretia’nın uğradığı tecavüzün ‘‘stuprasset’’ olarak adlandırılması ve Sabinlerin başına gelen olayların Roma tarihçileri açısından meşrulaştırılması, Kartaca hakkında da benzer bir durumu bize göstermektedir. Efsaneye dönecek olursak Kıbrıs’ta duran Dido’dan Pygmalion haberdar olur ve peşinden yelken açar. Burada da duramayan Dido, tekrardan yelken açarak Afrika’ya demirler. Buranın yerel halkı ile öküz derisi kadar toprak satın alacağı üzerine anlaşır ve öküz derisinden bir şerit yapar. Şeritle bütün bölgeyi çevreler ve bildiğimiz Kartaca’yı satın alır. Bu noktalarda da birçok ikonografik tahlil yapabilecek olsak da genel tarihten devam etmeyi daha doğru bulmaktayım. Bir bölgeyi, şehrin kuruluşu için kazan Dido, kazdığı yerden öküz kafası çıkarır. Zenginlikle köleliğin işareti olan bu kafayı şansızlık belirtisi sayar ve farklı bir yere yönelir. Yeni yeri kazdığında da at kafası bulur ve bunun savaş gücünü simgelemesinden dolayı buraya kurulur. Bu noktadan sonra efsanevi Aeneas ile yolları kesişir ve ona aşık olur. Aeneas’ın gitmesi ile karşılıksız kalan aşkının hüznüne kapılır ve yerel bir şefle evlenmeden hemen önce kendisini ateşlere atarak intihar eder. Kısacası Kartaca, bir intihar ile kurulmuştur. Tarihleme olarak yakın olan bu efsane de aslında gerçekten uzaktır keza ortada bazı sorular bulunmaktadır.

İlk sorun, Kartaca’da bulunan Byrsa Tepesi’ndeki arkeolojik tabaka, şehrin kuruluşundan önceye tarihlenmektedir. Bölgesel yerleşim tabakalarının bulunmasına karşın bu bölgede Fenike ticartini işaretleyecek tek yerleşim buradadır. Bu durumda bizi efsanevi kuruluş yılından daha eskiye götürmektedir. Diğer bir nokta ise efsanenin Roma ikonografisine çok yakın bir biçimde yazılmış olmasıdır keza Fenike, zaten kolonlarına kral yollamaktadır. Kurulduğu zaman bile Melqart Tapınağı’na verdiği vergiyi aksatmayan ve Fenike Şehir Devletleri ile ticarete sorunsuz devam eden Kartaca’nın bir kaçışdan doğması, bu sebeplerden mütevellit mantıklı gelmemektedir. Kısacası Kartaca, zaten bir koloni olarak kurulmuştur ve kral/kraliçesi yine merkezden atanmıştır, kaçış ile değil. Bütün zorluklara rağmen kurulan Kartaca, bu günden itibaren tarihte boy göstermiş ve önemli izler bırakmaya böyle başlamıştır.

Yazı: Bartu Kizek

Kaynakça: İkonografik tahlil hakkında bkz. Bartu Kizek, Kartaca Kuruluş Efsanelerine Dair Genel Bir İnceleme, 2019

Fenike’nin Asur Dönemindeki durumu hakkında bkz.  Bartu Kizek, Yeni Asur Dönemi Fenike Seferleri, 2019

Vergilius, Aeneas

İustinus,  Historiae Philippicae

Diodorus Sicilus, Bibliotheca Historica

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More