Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Pompeii Rehberi: Şehir Yaşantısı ve Geçmişi Hakkında Tüm Detaylar

Volkanik patlamanın gücünün, 1945’te Hiroşima’yı harap eden nükleer bombadan 100,000 kat daha büyük olduğu hesaplandı. Yağmaya başlayan kül yük olarak hafifti ama yoğunluk o kadar çoktu ki her şeyi santim santim kapladı. İnsanlar kaçmaya çalışıyor veya bir sığınak arıyorlardı...

0 20.788

Pompeii; İtalya’nın, M.S. 79’da yakınındaki Vezüv Yanardağı’nın patlaması ardından tamamen küle gömülen Campania bölgesinde büyük bir Roma kentiydi. Kent 19. ve 20. yüzyılda kazıldı. Mükemmel korunması sayesinde Roma dünyasına paha biçilemez bir bakış kazandırdı ve bilim insanlarının ulaşabileceği büyük miktarda bilgi açısında dünyanın en zengin arkeolojik alanı olma konusunda iddialı.

Campania’da Yerleşme

Alan aslında Tunç Çağı’nda Sarno Nehri ağzına bir sarplık üzerinde bulunuyordu. Pompeii kenti ve çevresi iki avantaj sunuyordu: elverişli iklim ve özellikle zeytin ve üzüm gibi tarımsal faaliyetlerin çiçeklenmesine izin veren zengin volkanik toprak. Asıl yerleşimciler, inşa ettikleri yüksek yerin, kasabalarını gölgeleyen görünüşte masum dağın unutulmuş bir patlamasıyla oluştuğunu pek fark etmediler. Ama Yunan mitolojisinde, Herkül’ün burada yanıcı bir manzarada devlerle savaştığı efsanesindeki volkanın gücünde bir ipucu bulundu. Aslında Pompeii ile aynı kaderi paylaşacak olan yakınlardaki kasaba Herculaneum bu kahramanlık olayından sonra adlandırıldı. Ayrıca Servius, Pompeii adının Herkül’ün devlere karşı kazandığı zafer onuruna düzenlenen anma alayı pumpe’den geldiği konusunda bizi bilgilendirir.

Fresk Amfi Tiyatro, Pompeii

Yunanlar M.Ö. 8. yüzyılda Campania’ya koloniler kurdular ve Etrüskler de M.Ö. 474’te Cumae savaşı sırasında Syracusan ve yerel Rumlar tarafından mağlup oluncaya kadar orada bulundular. Daha sonra Samnitler yerel dağlardan bölgeye sızmaya ve hükmetmeye başladılar. M.Ö. 4. Yüzyılda Samnite mücadelesinin, Campania’da Samnite Savaşları (M.Ö. 343-290)’na ve bölgedeki Roma etkisinin birden başlamasına neden olduğu görüldü. Pompeii, Romalılar tarafından desteklendi ve şehir M.Ö. 2. yüzyılda yürütülen büyük inşaat projeleriyle zenginleştirildi. Oysaki, Samnit kökenli Pompeii; Roma otoritesi geldiğinde, her zaman bağımsız düşünülmüştü ve Sulla, bir isyanın ardından şehri kuşattı, daha sonra M.Ö. 80’de Venüs kolonisini kurdu ve kasabaya 4-5 Bin lejyoneri yeniden yerleştirdi. Başka bir refah dönemi sonrasında yerel bir senato (ordo decurionum) oluşturuldu. Sırasıyla 5000 ve 1500 seyirci kapasiteli yeni bir amfi tiyatro ve odeon inşa edildi. Yüzyıllar süren iniş ve çıkışlar sonrasında şehir zirveye ulaştı.

Pompeii ve Vezüv Yanardağı

Sismik aktivite ve kıyı değişimlerinin ardından, Pompeii şu an 2 km iç karada yer alıyor, fakat Roma döneminde denize ve Sarno ağzına çok daha yakındı ve yaklaşık dört metre daha alçaktaydı. Roma’nın Pompeii kenti yaklaşık üç kilometrekarelik bir alanı kaplıyor (üçte biri kazılmamış şekilde) ancak dış banliyölerde de yoğun bir şekilde doluydu. Aynı zamanda, çevresindeki kırsal alanda yüzlerce çiftlik ve yüzlerce villa vardı. Kasaba nüfusunun üçte biri köle olmakla birlikte 10 bin – 12 bin olduğu tahmin edilmektedir. Campania sahili, Roma’nın yapabileceği en iyi oyun alanlarından biriydi ve villaların çoğu, panoramik deniz manzaralı ayrıca özellikle büyüklerdi. Hatta Nero (M.S. 54-68 arası egemenlik) Pompeii yakınında villa sahibi olmayı düşündü ve karısı Poppaea Sabina kentin yerlilerinden biri olarak hatırlanır.

Sütunlu Avlu Vetti Evi

BAŞARILI TİCARET MERKEZİ

Kasaba, Napoli Körfezi’ndeki en önemli limanlardan biriydi ve Nola, Nuceria ve Aceria gibi çevredeki yerleşkeler ürünlerini imparatorluğa ulaşım için Pompeii’ye gönderirdi. Zeytin, zeytin yağı, şarap, yün, erikli gelincik balığı (garum), tuz, ceviz, incir, badem, kiraz, kayısı, soğan, lahana ve buğday gibi mallar ihraç edilirdi. Egzotik meyveler, baharatlar, dev istiridye, ipek, sandal ağacı, arena için vahşi hayvanlar ve gelişen tarım endüstrisini yetiştirmek için köleler getirtilirdi. Gıda konusunda, yukarıda belirtilen gıda maddelerinin yanı sıra, Pompeia yiyeceklerinin sığır eti, domuz eti, kuşlar, balık, istiridye, kabuklular, salyangoz, limon, incir, marul, enginar, fasulye ve bezelye içerdiği biliniyor. Buna rağmen, bunlardan bazılarına ve balla kavrulmuş fareler ve Gri Kefal karaciğerleri gibi diğer lezzetlere sadece durumu daha iyi olan vatandaşlar ulaşabilirdi.

5000 kişilik Tiyatro, Pompeii

Kasabanın kendisi, Roma geleneğinde, yaya ve araç trafiğini ayırmak için genellikle iki ya da üç kemerli girişe sahip birçok kapısı olan bir duvarla çevriliydi. Duvarlar dahilinde oldukça düzenli bir şekilde geniş asfalt sokaklar vardı (gelişigüzel güneybatı köşesi hariç). Ancak cadde isimleri ve numaraları yoktu. Bazı caddelerde trafiğin tek yönle sınırlı olduğuna dair kanıtlar da vardır. Kasaba birkaç bin binadan oluşan şaşırtıcı bir karışım sunuyor: dükkanlar, büyük villalar, mütevazı konutlar, tapınaklar, tavernalar (cauponae), seramik, egzersiz alanı, hamamlar, arena, kamu tuvaletleri, pazar salonu (macellum), okullar, su kuleleri, çiçek fidanlığı, buluşmalar, bazilika, genelevler ve tiyatrolar… Bunların arasında, her tür tanrıya ve ataya ait yüzlerce küçük türbe ve kırka yakın halk çeşmesi vardı. Yani Pompeii, gelişen ve başarılı bir toplumda bulmak isteyeceği tüm olanaklara sahipti.

Pompeii, çoğu M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilmiş birçok büyük villaya sahipti. Bu villalar kentin Yunan sömürge kökenlerini sergilemektedir. Bu lüks konutların tipik girişi, üstü açık dikdörtgen bir su havuzu (impluvium) içeren ve diğer odalara, örneğin bir yatak odasına (kübikula) veya yemek odasına erişilen geniş bir sütunlu avluya açılan küçük bir sokak kapısıydı. Genellikle mitolojik sahneler, ayrı odalar ve kış aylarında süslenmiş hareketli ekranlar, ocaklar tarafından sıcak tutulurdu. Diğer özellikler, arşivlerin ve değerli eşyaların tutulduğu bir tarafı açık bir oda ya da salon alanıydı, ayrıca Roma aile yaşamının bir parçası olan atalara tapma için de bir yer vardı. Bu yapıların çarpıcı bir özelliği mitlerden ev sahibinin ticari faaliyetlerine kadar her türlü olayı betimleyen görkemli mozaik döşemelerdi. Evlerin çoğunda heykeller, süslü fıskiyeler, asma kaplı avlular, kanvas tenteler içeren özel bir bahçe (hortus) vardı ve etrafı sütunlu avlularla çevrilmişti. Birçok özel konutta bağcılığa adanmış alanlar bile vardı. House of the Faun, Pompeii’nin büyük yapılarının en güzel örneklerinden biridir.

Pompeii’deki Dikkat Köpek Var Mozaği

Daha büyük villaların çoğunda, bahçede kalıcı bir yemek odası veya yemek alanı vardı, böylece konuklar dışarıda minderli banklarda yemek yiyebilirlerdi. Bu tür on villada lokantalar arasında çalışan küçük kanal sistemleri bile vardı, böylece yemekler geçtikçe, sunulan lezzetleri seçebiliyorlardı. Cazibesi olmayan villalar, genellikle kır manzarası illüzyonu sağlayabilmek için trompe-l’oeil (göz aldanması) duvarlar kullandılar. Aslında, bu yapıların duvar resimleri; din, cinsellik, yemek, kıyafet, mimari, endüstri ve tarım gibi Pompeia yaşamının sayısız alanına bakış açısı kattı. Ayrıca, zaman zaman, misafirlerin oturma düzenini belirlerdi.

Zengin yapıların tam tersi, köle yapıları da ayakta kalmıştır ve nüfusun büyük bir kesiminin hapishane benzeri, sıkışık varoluşunu gösterir. Diğer daha mütevazı yapılar, temel sınıflardan iki veya bazen üç katlı konutları, basit tavernaları ve küçük binaları, alt sınıf fahişelerin ticaretini yapıldığı perdeli bölmelerden başka bir şey içermiyordu.

İlgili Yazılar

VEZÜV YANARDAĞI UYANIYOR

5 Şubat 62’de büyük bir deprem meydana gelmesi belki de Vezüv Yanardağının yeniden harekete geçtiğinin ilk işaretiydi. Deprem Richter ölçeğinde 7,5 olarak ölçüldü ve çevresindeki kasabaları mahvetti; 20 mil (32 km) uzaklıktaki Napoli’nin bile bazı bölgeleri zarar gördü. Pompeii’de birkaç bina hasardan kurtuldu. Tapınaklar, evler ve kalın şehir duvarlarının bazı yerleri çöktü, yangınlar kasabayı mahvetti ve hatta kırsal çevredeki koyunlar zehirli gazdan dolayı öldü. Ölü sayısı yüzlerce değil, binlerceydi. Kasabaya su temini de, su kemeri ve yeraltı borularının hasar görmesiyle ciddi olarak etkilendi. Sarno üzerindeki köprünün çökmesi de düzeltme sürecini zorlaştırdı. Olanlar o kadar kötüydü ki nüfusun büyük bir kısmı kasabayı temelli terk etti. Ancak, yavaş yavaş, bazıları acelece bazılarıysa daha iyi düşünülmüş şekilde kasaba onarıldı ve hayat normale döndü. M.S. 64’teki Kraliyet İmparatoru Nero’nun, 59 yılındaki ünlü kalabalığın ayaklanmasından sonra ortaya çıkan gladyatör oyunları yasağının kaldırılmasına yol açan bir ziyareti sebebiyle kentsel onarımlar ve geliştirmeler teşvik edildi.

Pompeii Kurbanı “Muleteer”

Sismik aktivite sonraki 10 yılda da devam etti ama bu, halkı gereğinden çok telaşlandırmadı. 62’deki faciadan sonraki hayat ve onarımlar 79 yılına kadar devam etti. Daha sonrasında, yazın ortasında, garip şeyler meydana gelmeye başladı. Sarno’daki ölü balıklar, açıklanamaz bir şekilde kuruyan yaylalar ve kuyular ve Vezüv Yanardağı eteklerinde gizemli bir şekilde solan ve ölen asmalar… Kuvvetli olmamasına rağmen sismik aktivite, sıklıkla önemli ölçüde arttı. Bir şey açıkça düzgün değildi. Garip bir şekilde, bazı insanlar kasabayı terk etmesine rağmen nüfusun büyük kısmı ortaya çıkan olaylardan dolayı endişe duymuyordu, çok az bir kısım kıyametle karşı karşıya olduklarını biliyorlardı.

POMPEİİ’DE VOLKANİK PATLAMA, M.S. 79

M.S. 79 yılı 24 Ağustos sabahı, (geleneksel tarih, 2018’de bölgede tespit edilen kısmi bir yazıt olmasına rağmen, patlamanın aslında Ekim ortalarında olduğunu gösteriyor.) çok büyük bir patlama son bin yılda toplanan magmanın nihayetinde Vezüv kraterinde patladığını gösteriyordu.  Volkandan ateş ve duman çıkıyordu. O an, dağın zararsız bir piroteknik görüntü sunmaktan başka bir şey yapmadığı görülüyor olabilir ama Vezüv Yanardağı o öğleden sonra patladı. Daha da büyük bir patlama, Vezüv’ün tüm konisini havaya uçurdu ve büyük bir mantar ponza parçacıkları bulutu gökyüzüne 27 mil (43 km) yükseldi. Patlamanın gücünün, 1945’te Hiroşima’yı harap eden nükleer bombadan 100,000 kat daha büyük olduğu hesaplandı. Pompeii’de yağmaya başlayan kül yük olarak hafifti ama yoğunluk o kadar çoktu ki her şeyi santim santim kapladı. İnsanlar kaçmaya çalıştılar veya bir sığınak aradılar ve barınağı olmayanlar kendilerini volkanik malzemenin değişen katmanlarının üzerinde tutmaya çaresizce çabaladılar.

Pompeii’de bir fırınÖğleden sonra, başka büyük bir patlama, önceki buluttan altı mil daha yüksek bir kül sütunu meydana getirerek gökyüzünü çember içine aldı. Yağan kül, ilk püskürmeden daha ağırdı ve şehri boğan volkanik malzeme şimdiye kadar metreler kalınlığındaydı. Biriken ağırlığın altında binalar çökmeye başladı; hayatta kalanlar daha iyi bir korunma, sevdiklerine sarılma ve değerli eşyalarını sımsıkı tutmak için duvarların yanında ve merdiven altlarında bir araya toplandı.  Daha sonra, öğleden sonra 11’de, volkanın üzerindeki dev bulut çöktü ve altı yıkıcı çok ısınmış kül dalgasıyla, oksijensiz ve kelimenin tam anlamıyla tüm nüfusun bedenlerini fırınlayan havayla kasabayı patlattı. Yine de kül, durmadan yağdı ve bir zamanlar canlı olan şehir, dünyanın yüzeyinden silinerek kaybolmak ve unutulmak üzere metrelerce derinliğe gömüldü.

YENİDEN KEŞİF VE ARKEOLOJİ

Sarna kanalının inşası başladığında, 1755’te Pompeii nihayet yeniden keşfedildi. “Kentin” yerel hikayelerinin, yalnızca birkaç metrelik volkanik enkazın altında bir kasaba yattığı gerçeğine dayandığı kanıtlandı. O andan itibaren, Pompeii, rağbet gören büyük turların önemli bir durağı haline geldi ve Goethe, Mozart, Stendhal gibi kişileri misafir etti. Doğrusu, sonuncusu, geçmişe açılan bu pencerenin modern ziyaretçi üstündeki tuhaf ve güçlü izlenimi mükemmel bir şekilde yakaladı, “… burada sanki, orada olmakla, oradaki herhangi bir bilgiden daha çok şey biliyorsun…”

Pompeii canlandırma

Mimari kalıntıların yanı sıra, Pompeii’nin bilim insanları, çok daha nadir tarihi eserlerden oluşan bir kaynak ile geçmişe benzersiz bir bakış açısı sağlayan gerçek bir hazine koleksiyonu sundu. Mesela, bronz heykellerin miktarı, bilginlerin Roma sanatında önceden düşünülenden daha yaygın olarak kullanılan malzemeyi tanımalarını sağlamıştır. Özellikle, iskelet kalıntıları zengin bir veri kaynağı olmuştur. Volkanik maddede ölülerin bıraktığı izlenimleri alçıya alma ihtimali, kötü dişin yaygın bir problem olduğunu kanıtlar. Dişler, emaye ekmeğin içindeki taş yongaları, bazalt öğütme taşındaki kalıntılarla aşınmış. Fazla tatlıdan kaynaklanan diş çürümeleri ve diş eksiklikleri yaygın problemlerdi ve verem, malta humması, sıtma da çok rastlanan hastalıklardı. Kölelerin iskelet kalıntıları, felakete rağmen genellikle zincirlenmiş şekilde bulundu. Ayrıca kötü beslenmeyi, kronik artriti ve fazla çalışmanın neden olduğu şekil bozukluğunu üzücü bir şekilde gösteriyorlar.

Ayrıca, bölgede muhafaza edilen yazılı kayıtların zenginliği ile kasabanın günlük yaşamını tanımlamak mümkün. Bunlar, çoğunlukla finansal işlemlerle ilgili olan binlerce seçim bildirimi ve yüzlerce balmumu tableti şeklindeler. Bu tabletlerin balmumu uzun zamandır erimektedir ama taş kalemin izi ahşap arka kaplamada kalmıştır. Diğer paha biçilmez metin kaynakları arasında işaretler, duvar yazıları, amfora damgaları, mühürler ve mezar yazıtları bulunur. Bu tür kaynaklar yalnızca tarihçinin kullanımına açık kalmamakla birlikte, aynı zamanda toplumda öğrenilen kitaplar ve yasal kayıtlar gibi geleneksel olarak hayatta kalan metinlerde genellikle göz ardı edilen veya dikkatsizce ele alınan toplum kesimlerine. (köleler, yoksullar, kadınlar, gladyatörler)  ilişkin bir bakış açısı sağlar. Her yıl bir ya da başka bir kırk festivalin olduğunu ve cumartesinin alışveriş günü olduğunu biliyoruz. Ayrıca, Graffiti bize bir gladyatörün “kızların mutluluğu için iç çekme” olduğunu, yerel bir işadamının evindeki bir mozaiğin gururla “Kârın mutluluktur.” diye ilan ettiğini ve tabletlerdeki düzeltmelerin zaman içinde vatandaşların değişen durumunu ortaya çıkardığını anlatıyor. İsimler ve figürler dışında bir şey daha ayakta kaldı. Pompei’den gelen eşsiz arkeolojik kanıtlar bize fırsatların en nadirini gösteriyor: çok uzun zaman önce yaşamış olan bu insanların asıl düşüncelerini, umutlarını, umutsuzluklarını, zekâlarını ve hatta sıradanlığını yeniden yapılandırma imkânı…

Çeviri: Aslı Nur Kahraman

Cartwright, Mark. “Pompeii.” Ancient History Encyclopedia. Ancient History Encyclopedia, 21 Mar 2018. Web. 05 Feb 2019.

Kaynak ancient.eu

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More