Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Vezüv Yanardağı’nın Pompeii’de Son Kurbanları: İki Hamile Kadın ve Fetüsleri

Pompeii bölgesindeki Vezüv yanardağının patlamasından sonra, 1900 yıldan fazla küller altında gömülü kalan kurbanları araştıran kazılardan son olarak iki hamile kadın bulundu.

0 4.678

Pompeii bölgesindeki Vezüv yanardağının patlamasından sonra, 1900 yıldan fazla küller altında gömülü kalan kurbanları araştıran kazılardan son olarak iki hamile kadın ve yeni doğan veya geç dönem fetüsleri bulunmuştur. Uzmanlar yeni keşfin Roma biyoarkeolojisinde birçok olguyu değiştireceğini öne sürüyorlar.

Felakete Neden Olan Patlama

MS 24 Ağustos 79 günü Pompeii kentinin yıkılmasına neden olan Vezüv Yanardağının patlaması tarihin en ünlü volkanik püskürmesi olmuştur. Bilim adamlarına göre Vezüv, II. Dünya Savaşı sırasında Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından 100.000 kat daha güçlü termal enerji açığa çıkardı. Kayıtlarda Vezüv’ün patlaması öncesinde “volkan” için kullanılan bir kelime yoktu. Bir faciaya yol açan patlamadan sonra volkan kelimesi, “Vulkan”  Roma Ateşi Tanrısından türetilmiştir.

Villa Oplontis günümüzdeki görüntüsü

Yeni İskeletler Keşfedildi

Fox News’in bildirdiğine göre, Pompeii’de kaç kişinin öldüğüne dair tahminler büyük ölçüde değişmektedir. Bu sayı yıllarca tarihçiler arasında tartışılan bir tartışma konusu olmuştur. Ancak, çoğu tarihçi, Pompeii ve Herculaneum şehirlerinde en az bin kişinin lavlarının altında gömüldüğünü kabul etmektedir. Pompeii’nin birçok vatandaşını öldüren kül ve sıcak gaz aynı zamanda ölenlerin vücutlarının çok büyük ölçüde korunmasının da nedenidir.

Fox News’in bildirdiği bu haberde, iki hamile kadın ve yeni doğmuş ya da geç dönem fetüslerin kalıntıları Villa Oplontis’de bir binada gömülü olan tahminen elli kadar kişi arasında bulundu. Bu elli iskeletin yarısından fazlası 1980’lerin ortalarında ortaya çıkarıldı. Diğerleri 1991 yılında kısmen keşfedilmiştir. Kadınların ve fetüslerinin kalıntıları kısa zaman önce çıkarılmıştır. Forbes internet sitesinde, West Florida Üniversitesi’nde biyoarkeolog olan Kristina Kilgrove açıklamalar yapmıştır: “Bu yaz, osteolojik veriler toplamak için Oplontis’te gömülmüş iskeletleri kazmakta olan küçük bir ekibin yanına gittim

İskeletlerin fotomodeli, Oda 10, Oplontis B (TorreAnnunziata, İtalya). ( N.Terrenato ve M. Naglak, Michigan Üniversitesi)

Yeni Keşfedilen İskeletler Bütün Oyunu Değiştirebilir

Pompeii’ de 1.500 yıldan uzun bir süre kalın bir kül tabakasının altına kaldıktan sonra 1599 yılında su kanalı kazan işçiler freskleri ve şehrin adını içeren yazıtları buldular. Zamanın en ünlü İtalyan mimarı Domenico Fontana, buluntuları incelemek ve bilinmedik birkaç fresk ortaya çıkarmak için bölgeyi ziyaret etti. Ne yazık ki, buluntulardan gurur duyamadı. Resimlerin aşırı cinsel içeriği nedeniyle onları yeniden gömdü. Napoli kralı Charles, bölgenin tekrar kazılmasına izin verdiği 1740 tarihine kadar her şey gömülü kaldı.

İlgili Yazılar

O zamandan beri, Pompeii binlerce arkeolog, tarihçi ve bilim insanının ilgi odağı oldu. Kristina Kilgrove bu yeni bulunan dört yeni kurbanın keşfinin Roma tarihini değiştirebileceğine ve Pompeii’ye daha fazla (kültürel) bir saygınlık katabileceğine inanıyor ve şu şekilde açıklama yapıyor : “Yeni analiz edilen iskeletler Roma biyoarkeolojisinde birçok kuralı değiştirebilir. Hamile kadınlara ait bu iskeletlerin, arkeologlara, mezarlıklarda elde edilen verilerden daha önemli bilgiler verecektir

Kristina Kilgrove, kadınların ve fetüslerinin iskeletlerinin neden özellikle ilgi çekici olabileceğini açıklamaya devam ediyor, “sadece biyolojik ilişkileri değil hastalık ve beslenme durumu hakkında bilgiler elde edilecektir. Örneğin anne bağırsak parazitinden veya bulaşıcı bir hastalıktan muzdaripse, fetüsü de ne kadar etkiledi? Karbon ve azot izotopları ile annenin beslenme düzeni ve fetüsünenerji depolarının beslenmesi konularında veriler elde edilecek ve bu ileri araştırmalarla tarih ve Arkeoloji ile çözülemeyen birçok soruya yanıt vereceğini düşünüyoruz “.

Vezüv’ün patlamasının gece görünümü

İlk El Bilgi İçin Tek Kaynak Bulunuyor

Yüzyıllar boyunca en ünlü volkanik patlama olmasına rağmen, Vezüv Yanardağı patlaması sonucu ortaya çıkan felaketi anlatan tek bir kaynak var. Bu kaynak Genç Pliny olarak bilinen Gaius Plinius Secundus’un kayıtlarından geliyor. Tacitus’a yazdığı bir mektupta Pliny, felaketin ikinci günü boyunca neler yaşadığını anlatıyor:

Arkamızda yoğun bir kara bulut geliyordu, yeryüzüne sanki bir sel gibi yayılıyordu. “Hala etrafı görme olanağı varken yola çıkalım,” dedim. Yoksa kalabalığın içinde karanlıkta ayaklar altına ezileceğiz. Karanlık çöktüğünde sanki kapalı bir odaya konmuş gibiydik. Kadınların çığlıklarını, bebeklerin ağlamasını ve erkeklerin bağırmasını duyabilirdiniz; bazıları ebeveynlerini, bazıları çocuklarını veya eşlerini çağırıyorlardı. Koyu karanlıkta onları sesleriyle tanımaya çalışıyorlardı. İnsanlar bu dehşet ortamı içinde ölme korkusuyla dua ediyordu. Birçoğu tanrıların yardımıyla kurtuldu. Ama kalanlara Tanrı yardım etmedi ve sonsuza dek karanlığa daldılar.”

  • Fetüs: üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen addır.
  • Osteoloji: Kemik bilimi

Çeviri: Bülent Pekardan

Yazı: Theodoros Karasavvas

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More