Roma İmparatorluğu’nun başarısı, birçok imparatorluğun başarısı gibi, genişleme kabiliyeti ile yakından bağlantılıydı. Roma’nın tarihi bu şekilde çatışmalarla ilerlemekteydi ve bu taktik yüzlerce yıl boyunca sorunsuz bir şekilde uygulanabildi. Ancak Romalılar bilinen dünyanın büyük bir kısmını fethettikten sonra sistemin sürdürülebilirliği ile ilgili sorunlar kısa sürede kendini göstermeye başladı.
Sonunda İmparatorluğun genişlemesi durmak zorunda kaldı. İmparator Hadrian tahta geçtiğinde, sınırlarını ciddi şekilde genişleten ve elde ettiklerini korumak için mücadele eden kuvvetlerin meydan okumasıyla yüz yüze geldi. Afrika’da, günümüz Almanya’sında veya Kuzey İngiltere’de olsun, Romalılar için artık ele geçirdikleri toprakları koruma mücadelesi iyice sertleşmekteydi.
MS 122’de Kuzey İngiltere’de, Roma’nın fetihlerini koruma çabası, Hadrian Duvarı şeklini aldı- Bu Roma topraklarından kuzeye uzanan ve çeşitli Kelt kabilelerinin sınırlarını oluşturan kaleler, karakollar, kuleler, hendekler ve duvarlardan oluşan bir dizi koruma yapısından oluşan bir hattı.
Ancak, yaklaşık 130 km’lik duvar tamamen askeri bir yapı değildi. Aslında, hamamlar, dini mekanlar ve yakınlardaki sivil yerleşimler dahil olmak üzere Roma medeniyetinin birçok özelliğini içeriyordu. Birçok yönden, amacı hareketi tamamen önlemekten ziyade kontrol etmekti.
Duvardaki çok sayıda kapı, bir miktar göçün yanı sıra çevresinde ticaretin gelişmesine önemli bir fırsat da sağlamaktaydı. Aslında yapılan, önceki on yıllar boyunca inşa edilmiş olan mevcut bir kaleler, kamplar ve kuleler ağını birleştirmek ve güçlendirmekti. Bu yapının askeri olarak, en önemli özellikleri aşağıdaki şekilde anlatılabilir:
“Duvarın çoğu taştan inşa edilmişti, ancak yaklaşık 50 kilometrelik batı bölümü çim üzerinde bulunmaktaydı. Yapının her iki bölümünün önünde de uçurum, kayalık ya da nehirler nedeni ile gerekli görülmeyen yerler hariç hendekler inşa edilmişti. de önünde, crags veya nehirlerin bunu gereksiz kıldığı hariç, önemli bir hendek vardı. Her milde bir kapı vardı ve bu kapılar milecastle adı verilen küçük bir güvenlik merkezi tarafından korunuyordu.”
“Her bir milecastle çifti arasında iki burçlu yapı (kule) bulunuyordu ve bir milin her üçte birinde gözlem noktaları oluşturuyorlardı. Maksimum yüksekliği yaklaşık 4,6 metre olan taş duvar, 10 metre uzunluğunda, üstte bir geçit ve belki de bir parapet duvarı olacak kadar genişti. Çim alan 6 metre genişliğindeydi.”
Ek olarak, duvarın çim bölümünün önünde birkaç kale inşa edilmişti ve duvar boyunca duvara gömülü kaleler de bulunmaktaydı. Mümkün olan her yerde, tepeler ve nehirler gibi doğal özelliklerden yararlanılmıştı. Sonunda, Güney tarafında bir toprak tahkimatlar inşa edilmişti.
Dikkat çekici bir şekilde, bu proje sadece altı yıl boyunca, üç lejyondan yaklaşık 15.000 erkeğin işçi olarak kullanılmasıyla tamamlandı. İnşaat tamamlandıktan sonra, duvarı idare etmek için destek askerleri, düzensiz kuvvetler ve süvari birimleri kullanıldı.
Roma işgalinin hızlı bir şekilde Kuzey’e doğru modern İskoçya’ya kadar genişlediği ve İmparator Antoninus Pius’un bu kazanımları korumak amacıyla Firth nehri civarında taştan ziyade bu toprak tahkimatlardan oluşan başka bir duvar daha inşa ettiği de unutulmamalıdır. Hadrian Duvarı’ndan yaklaşık 20 yıl sonra inşa edilmeye başlayan Antonin Duvarı, terk edilmeden önce sadece sekiz yıl kullanıldı.
Septimius Severus, 208 yılında Antonin Duvarı’nı yeniden düzenlemeye çalışsa da, bu çabada birkaç yıl sonra vazgeçildi ve bu nedenle Antonin Duvarı tarihsel olarak genellikle Hadrian Duvarı kadar önemli kabul edilmiyor.
Daha sonraki kaynaklarda bazen Kaledonyalılar veya Piktler olarak anılan Kuzeydeki Kelt halklarının, Roma işgaline karşı şiddetli bir şekilde savaştıklarını, hatta MS 180’de Hadrian Duvarı’ndan geçip güneyi yağmaladıklarına dair bilgileri görebiliyoruz. Bu saldırıda, duvarı savunun Romalı general ve adamlarının çoğu öldürüldü.
Hadrian duvarı yararlı bir caydırıcı olmasına rağmen, Kelt kabilelerinin değerlendirebileceği bazı zayıflıklara sahip olduğu açıktır. Duvara yapılmış olan başka saldırılarla ilgili kayıtlarda mevcuttur.
Bu duvarda bazı değişiklikler yapılmasına yol açmasına yol açtı. Duvarı desteklemek, güçlendirmek ve Kaledonyalıları geri itmek için düzenli olarak yeni kuvvetler gönderilmeye devam etti. Duvar bu şekilde 5. yüzyılda Roma İngiltere’nin sonuna kadar aktif olarak kullanılmaya devam etti.
Günümüzde, duvarlar ve kaleler hala birçok alanda duruyor ve İngiltere’nin en önemli turistik yerlerinden bazılarını oluşturuyor. BM, Hadrian Duvarı’nı tarihi ve kültürel önemi nedeniyle bir Dünya Mirası Alanı olarak belirledi ve duvar dünyanın en etkileyici Roma yapı kalıntılarından biri olarak kabul edilir. Günümüzde duvar İskoç sınırına yakın olmasına rağmen, aslında sınır olarak yapılmadığı ve hiçbir zaman sınırı oluşturmadığı unutulmamalıdır.
Duvarın yapımının ayrıntıları, yıllar içinde yapılmış olabilecek değişiklikler ve çevresinde ortaya çıkan yerleşimler de dahil olmak üzere daha fazla bilgiyi ortaya çıkarmak için çalışmalar devam etmektedir. Bu yeni keşifler, sadece duvarla ilgili değil, bir bütün olarak Roma kültürü hakkındaki bilgimizi de genişletebilir.
Geçen yıl, arkeologlar duvara yerleştirilmiş Romalı askerlerden mesajlar içeren 25 ahşap tablet bulmanın heyecanını yaşadılar. Bu tabletler Roma askerlerinin günlük yaşamı hakkında bize daha fazla fikir verebilecek. Ne yazık ki, şu anda yerleşim yerleri hakkında çok sayıda sivilin yaşadığı ve ticaret anlamında birçok paydaşın duvar boyunca ve Roma’nın geri kalanı ile iletişimde bulunduğu dışında çok az şey biliniyor.
Roma Uygarlığının en tanınmış kalıntılarından biri olması nedeni ile yoğun bir şekilde araştırılmış olmasına rağmen, arkeolojik kazılar hala oldukça aktiftir ve birçok yönden, duvar son on yılda yeniden ilgi çekmeye başlamıştır. Önümüzdeki birkaç yıl içinde hangi yeni bilgilerin ortaya çıkacağını takip etmek heyecan verici olacak!
Çeviri: Özgür Yolcu