Kraliçe I. Elizabeth: Münakaşalar ve Başarılar
I. Elizabeth İngiltere’nin en ünlü ve güçlü kraliçelerinden biri ayrıca dünya tarihinin ikonik karakterlerindendi. “Bakire Kraliçe” olarak da bilinen Elizabeth, İngiltere tarihinin altın çağı olan Tudor Hanedanı’na aitti. Toplamda 45 yıl hüküm sürdü.
I. Elizabeth İngiltere’nin en ünlü ve güçlü kraliçelerinden biri ayrıca dünya tarihinin ikonik karakterlerindendi. “Bakire Kraliçe” ya da “İyi Kraliçe Bess” olarak da bilinen Elizabeth, İngiltere tarihinin altın çağı olan Tudor Hanedanı’na aitti. Toplamda 45 yıl hüküm sürdü. Elizabeth’in saltanatı Elizabethan Dönemi olarak biliniyordu. Başarıları arasında dini hatlarda bölünmüş konuların birleşmesi, İngiltere’nin büyük bir Avrupa gücü olarak ortaya çıkması ve sanatın gelişmesi yer almaktaydı. Fakat hayatında tartışmalar bol miktarda yer almıştır.
Elizabeth’in Kraliyet Ailesindeki Yeri Neresiydi?
I. Elizabeth 7 Eylül 1533’te dünyaya geldi. VIII. Henry ve ikinci karısı Anne Boleyn’in kızlarıydı. Ne yazık ki Elizabeth üç yaşına gelmeden annesi zina, ensest ve ihanet ile suçlanarak idam edildi. Babası 1547’de öldüğünde Elizabeth kraliyet tahtında küçük üvey kardeşi Edward ve ablası Mary’den sonra üçüncü sıradaydı. Bu yüzden tahta geçmesi beklenmese de babası tarafından ihmal edilmemiş, o zamanlar sadece erkek varislerin aldığı bir eğitim almıştı.
Halefiyet
VIII. Henry’nin yerini, 15 yaşında tüberküloza yakalanmadan önce sadece 6 yıl hüküm sürebilen VI. Edward aldı. Ne yazık ki Edward’ın yerine geçen Mary de 1558’de ölene kadar sadece beş yıl hüküm sürebildi. Mary’nin nedensiz ölmesi ile yerine üvey kız kardeşi Elizabeth geçti.
I. Elizabeth Saltanatına Başladığında İngiltere Neden Bölündü?
Elizabeth’in kontrolü ele aldığında karşılaştığı en büyük sorunlardan biri krallıktaki dini bölünme idi. VIII. Henry İngiliz Reformu’nu başlatmış Roma Katolik Kilisesi’nden ayrılmıştı. Yeni kurulan İngiltere Kilisesi Edward’ın hükümdarlığı boyunca güçlenmeye devam etmişti. Ancak halefi Mary, atalarının politikalarını tersine çevirerek İngiltere’deki Roma Katolikliğinin yeniden yapılanmasını sağlamıştır.
Elizabeth ise ikisi arasında uzlaşma sağlamaya çalıştı. “Erkeklerin ruhlarına pencere yapmak” istemediğini ve “yalnızca bir İsa Mesih olduğunu ve geri kalanların önemsiz şeyler üzerinde bir anlaşmazlık olduğunu” söyleyerek, konularının dışa uygunluğuna vurgu yaptı.
İspanyol Donanması İngiliz Güçleri’ni Geri Püskürterek Suya İndiriyor
Elizabeth’in Protestanlığa dönmesi ve İngiltere Kilisesi’ni yeniden kurması, İspanya II. Armada’sının İspanyol ll. Philip tarafından başlatılmasının nedenlerinden biriydi. Fakat bunun Elizabeth’in saltanatından çok daha sonra meydana geldiği de söylenmektedir (1588). İspanyolların planı İngiltere’yi istila etmek, kraliçeyi devirmek ve İngiltere’de Roma Katolikliğini yeniden kurmaktı. Başarısızlık ile sonuçlanan istila o zamanlar bir süper güç olarak sayılan İspanya’nın prestijine de bir darbe oldu. Ayrıca, sözde yenilmez donanmanın yenilgisi, sadece İngiltere için değil, aynı zamanda Avrupa’daki diğer Protestan ülkeler için de büyük bir moral artışına sebep oldu. İspanya birkaç on yıl daha Avrupa’ya hâkim olmaya devam etse de şimdi denizlerde bir rakibi vardı ve İngiltere’yi Avrupa siyasetinde büyük bir oyuncu olarak gördü.
Katolik Zulmü
Roma Katolikleri Elizabeth döneminde pek de kolay zamanlar geçirmediler. Ayinlere katılımlara para cezası verilirken ayinlerin söylenmesi veya düzenlenmesi ölüm cezası taşıyordu. Fakat Elizabeth böyle bir aşırılıktan hoşlanmıyordu. Bu nedenle infazlar saltanatının ilk günlerinde nadiren yapıldı. Katolikler kraliçe olarak ona sadık kaldıkça ve herhangi bir sivil itaatsizlik eyleminde bulunmadıkları sürece, istediklerine inanmakta özgürdüler.
Bununla birlikte saltanatı sırasında Katoliklerden ve Avrupa’dan gelen tehditlerin artmasıyla Papa V. Pius 1570 yılında Elizabeth ve tüm tebaasının aforoz edildiğini, Elizabeth hükümetinin çok daha sert bir tutum almaya başladığını belirten bir Papal Bull (papalık fetvası) yayınladı. Cizvit rahiplerinin ülkeye girişi yasalarca yasaklansa da rahipler gelmeye devam ettiler. Sadık Katolikler onları evlerinde ya da sıklıkla rahip çukurlarında barındırdılar. Yakalanan rahipler ise hapsedilmiş, sık sık işkenceye uğramış ve onları saklayanlar gibi vatana ihanetten idam edilmişlerdi.
Sanat ve Edebiyat Çok Daha Büyük İşler Yaratmak İçin Zenginleştiriliyor
Elizabeth’e yönelik sürekli tehditlere rağmen saltanatının son zamanlarında İngiliz edebiyatının özellikle drama türünde geliştiği görüldü. Tartışmasız en etkili İngiliz oyun yazarı William Shakespeare Elizabethan döneminde yaşamış ve çalışmıştı. Ayrıca Bard’ın çağdaşlarından bazıları arasında oyun yazarı Christopher Marlowe ve şair Edmund Spencer da vardı.
Gözden Düşüş
Elizabeth çok sevilen bir hükümdar olmasına rağmen, popülaritesi saltanatının son zamanlarında düştü. İngiltere’yi İspanyol Donanması’na karşı başarılı bir şekilde savunan Elizabeth, İspanya’ya karşı askeri seferler başlattı. Bu projeler ne yazık ki başarılı olamadı ve krallığın borca girmesine neden oldu. Bu seferler tarafından krallığa getirilen finansal zorluklar, insanlar için hayatı zorlaştırdı ve borçları halefi tarafından miras alındı.
Kraliçe I. Elizabeth Bakire Kraliçe mi?
Elizabeth hiç evlenmediği için Bakire Kraliçe olarak da bilinir. Bunun Elizabeth’in kurnazca bir kararı olduğu iddia edilmektedir. Yabancı bir prensle evlenmek krallığın dış politikasını da etkiler. İngiliz biri ile evlenmesi de kraliçenin hizip kavgalarına karışmasıyla sonuçlanırdı. İlginçtir ki, Elizabeth’in evlenmeyi reddetmesi ‘Bisley Boy’ hikâyesi olarak bilinen oldukça ileri bir komplo teorisinin oluşmasına yol açtı. Bu hikâyeye göre Elizabeth daha çok gençken ölmüş ve yerine bulunabilen tek kızıl saçlı çocuk da bir erkek çocuğuymuş. Her halükarda, Elizabeth’in 1603’teki ölümü, Tudor Hanedanı’nın sonunu getirmiş ve yerine I. Stuart Hanesi’nden VI. James gelmiştir.
Çeviri: Şeyma Çelik
Güzel bir konu ve güzel bir çeviri teşekkürler.