Tukidides Herodot’a Karşı: Tarihin Gerçek Babası Kimdi?
Bu ilginç yazı ile ufak bir karşılaştırma yapıyoruz. Son karar tabii ki siz okuyucularımızın. Değerli yorumlarınızı bekliyoruz.
Herodot ve Tukidides arasındaki farklılıklara odaklanılmıştır. Her iki erkeğe de ‘tarihin babası’ ödülü verilmiş, ancak kronolojik olarak Herodot, ayrılıktaki marjinal kazanan olmalıdır çünkü Tukidides onun bittiği yerde başlar. Ama gerçek şu ki, ikisi de bize, farklı türden paha biçilmez tarihsel kaynaklar sağladı. Bu harika yazılar ve büyüleyici tarihsel hesaplar nasıl karşılaştırılır?
Herodot Kimdi?
Hızlıca bir özete ihtiyaç duyanlar için Herodot, M.Ö. 484’te dolaylarında Halikarnas’taki Pers-sadık şehir devletinde (modern Bodrum, Türkiye) kültürlü bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Ayrıcalıklı bir geçmiş, iyi bir eğitim ve dış dünyaya açılan bir pencere ile büyüdüğünü düşünürsek, Herodot’un bir gezgin ve tarihçi olması şaşırtıcı olmamalı.
Mısır, Yunanistan, Tyre, Babil ve İtalya’ya yapılan ziyaretler, gerçekten onların var olduğunu belirtmek için yeterli doğrulukla raporlanmıştır – örn. O, yaz aylarında Nil Nehritaştığı için Mısır’ı “zıt arazi” olarak tanımladı. Bu yolculuklarla, başyapıtı,The Histories’i kayıt altına aldı.
The Histories hiçbir zaman tam olarak ilk izlenimde ele alınmadı ve asla alınmayacak, ama gittikçe daha fazla kanıt Herodot’un varlığını ispatladıkça (örneğin Gelonus’u 1975’te tek keşfedilen devasa bir İskit kenti olarak tanımladı) , onu tamamen bir hayalperest, iftiracı veya sahtekar olarak aşağılamak zorlaşıyor.
Tukidides’in Çalışması
Bu arada, Tukidides, M.Ö. 460 yılında, Antik Yunan dünyasının merkezi Atina kentinde doğdu, ancak altın madenlerine sahip olması nedeniyle Trakya’da önemli bir etkiye sahipti. Atina ile Sparta arasındaki savaşın olaylarını ayrıntılarıyla anlatan Peloponez Savaşı Tarihi ile ünlüdür.
Başlangıçta önemli bir savaşı kaybedene ve rezil olana kadar, epik çatışmayı ilk olarak doğrudan bir Atina Generali olarak yaşadı. Bu eylem sürgüne sebep oldu – şaşırtıcı bir yarar sağladı ve olayları kaydeden bir yabancı haline gelmek için önemli bir adımdı.
Herodot ve Tukidides Arasındaki Farklar
Aktarılan temel tarihsel verilerle, iki tarihçinin karşılaştırılmasına geri dönebiliriz. Herodot ve Tukidides arasındaki farklar biçim, yorum ve amaçtadır. Herodot, hiç yargılamaz, ama ne kadar saçma olsa da, duyduklarını söyler. Ayrıca, o daha bütünseldir; doğa, kültür, konuşma, sanat, insan olmanın bereketiyle ilgilenir. Tukidides sadece savaş ve savaş hakkında rapor verir.
Diğer bir önemli farklılık ise, Herodot’un tarihçelerinin, ahlaki derslerden ne öğrenilebileceğini göstermesidir. Tukidides ahlakla değil pragmatizm ile ilgilenir. İnsanların yanlışlarının, düşünceden değil, eylemden dolayı olduğunu düşünür.
Bu pragmatizme olan adanmışlıktır ki Tukidides, Niccolò Machiavelli ve Thomas Hobbes politik gerçekliğin babası kabul edilir, yani bir ulus etik, iyi veya adil olmaktan ziyade ekonomik ve askeri olarak güçlü olmaya ihtiyaç duyar.
Bu miras günümüze kadar gelişir; Tukidides’in metni, Newport’taki ABD Deniz Okulu’nda hala standart bir konudur.
Haksız Bir Karşılaştırma?
Gerçekte, Herodot’u Tukidides ile karşılaştırmak gerçekten adil değildir. Herodot, Homer, Polybius ve Büyük Pliny’nin garip bir karışımıdır. O bir tarihçi değil, bütünsel bir derleyici, neredeyse bir ansiklopedi yazarıdır. Aslında, gerçekte varolmayan bir rekabetten ziyade tarih yazımıyla ilgili bir dizi film yaptık.
Ancak, rekabeti bir kenara bıraktığımızda, Tukidides gibi büyük ve yenilikçi bir kaynağın sınırlamaları ya da yanlılığı üzerinde durmak haksızlık olur. Bu, Plato, Sophocles, Euripides ve Aristophanes gibi büyük yazarların yer aldığı tarihin bir dönemidir – hiçbiri, sürgündeki tarihçiden daha fazla zamanın siyaseti üzerinde aydınlatıcı değildir.
Çeviri: Gülizar Çakmak