Siraküza Kuşatması: Bir Matematikçi Roma Ordusunu Nasıl Durdurdu?
Bu adamın zekâsı Romalıların gerçek düşmanıydı. Onlara karşı doğrultulan silah bilimdi. Profesyonel askerlerden oluşan koca bir ordu, bir insanın dehasına yeniliyordu.
M.Ö. 212 yılında küçük bir grup Roma askeri sessizce Siraküza surlarına yaklaşırken, Roma ordusunu bezdiren ve umutsuzluğa düşüren aşağı yukarı iki yıl süren bir kuşatmayı sona erdirmeyi planlıyorlardı.
Günlerden av ve doğa tanrıçası Artemis’in festivalinin olduğu gündü ve her ne kadar surların içerisindeki Yunanlar kutlama yapıyor olsalar da, gecenin karanlığı bitkin düşen Romalıların lehine işleyecek gibi duruyordu.
Umutsuz Çaba
Siraküzalılar kendilerine oldukça güveniyorlardı fakat elbette kendi başarılarına inanmaları için sebepleri vardı. Romalılar surlarını geçmeyi her denediklerinde, içerideki halk onları geri püskürtüyordu
Roma Komutanı ve Prokonsülü, Marcus Claudius Marcellus için her şey bir felaketti. Pek çok gemi batmış, pek çok asker ölmüştü. Şehri kuşatma kararı bir fiyaskoya dönüşmüştü. Artık zafer ya da yenilgi en iyi adamının elindeydi.
Marcellus sorunların kaynağını ve neden şehrin zapt edilemez gibi göründüğünü biliyordu. Yerli halktan bir mühendis ordunun savunmasına katılmıştı, fakat bu kişi sıradan bir mekanik bilimci veya matematikçi değildi. Siraküza’nın sağlam direnişini düzenleyen ve Romalıları oldukları yerden bir adım bile attırmayan kişi Arşimet ve onun dehası idi.
Bu adamın zekâsı Romalıların gerçek düşmanıydı. Onlara karşı doğrultulan silah bilimdi. Profesyonel askerlerden oluşan koca bir ordu, bir insanın dehasına yeniliyordu.
Döneminin Dehası
Bugün bile Arşimet eski Yunan’ın en büyük bilim insanı ve mühendisi olarak kabul edilir. İcatları ve matematik bilgisiyle Arşimet, zekâsı zamanının ötesinde olan bir adamdı.
Oldukça çeşitli bilim alanlarına, bu karmaşık çalışmalara yaklaşımını ‘mekanik’ yöntem olarak adlandırdığı derin bir miras bıraktı. Dünyayı fizik, mühendislik ve astronomi yoluyla anlamaya odaklanan bu düşünce bütün çalışmalarına yön verdi.
Her ne kadar Arşimet hakkında onunla aynı dönemde yaşayan diğer bilim insanları hakkında olduğundan daha çok şey bilsek de, bunların çoğu hikâyeler ve rivayetlerden gelmektedir. Kendinden sonraki tarihçiler ve bilim insanlarına göre Arşimet olağan üstü bir şahıstır ve matematiksel doğruluğun ve kavramanın kusursuz bir örneğidir. Siraküza’nın savunması hakkındaki efsaneler, tarih boyunca dünyanın ona karşı duyduğu yoğun saygıyı ve hürmeti de yansıtmaktadır.
Siraküza, Sicilya’nın doğu kıyılarında Korintli ve Tenealı Yunanlar tarafından M.Ö. 734 yılında kurulan bir şehir devletiydi. Klasik Yunanistan döneminde en güçlü devletlerden biri olan bu şehir hali hazırda o dönemki süper güçler arasındaki savaşlarda önemli roller oynamıştı.
İyon Denizi’ndeki stratejik konumu ve Sparta ile olan ittifakı Atinalıların, Peleponez Savaşı’nın zirve döneminde, M.Ö. 431 yılında, Siraküza’ya saldırarak Sicilya’yı istila etmesi için yeterli bir sebepti. Atinalılar bu olayın ardından gelen felaketi asla atlatamayacaklardı. Sicilya’daki başarısızlıkları, savaşta eninde sonunda Sparta’nın galibiyetine yol açacak büyük bir dönüm noktası olacaktı.
Tartışmalı konumuna rağmen Siraküza aynı zamanda sanatın, bilimin ve ticaretin de merkeziydi. Atina ile aşık atan bir kültürel başarı düzeyine ulaşmıştı. Arşimet’in zamanında Siraküzalılar bu ünün gerektirdiği gibi yaşamaya devam ettiler. Fakat değişen devir onları tekrardan iki büyük gücün hırsları içine çekecekti.
Savaşta Bir Ada
Roma ve Kartaca, Sicilya’nın kontrolünü galip Romalıların aldığı Birinci Pön Savaşı’nı M.Ö. 241 yılında zaten bitirmişlerdi. Ada, Roma Cumhuriyeti’nin bir parçası olmasına rağmen Siraküza Akdeniz dünyasındaki bağımsızlığını ve nüfuzunu korumuştu.
Bu şehir devlet, Kral II. Heiro döneminde Roma ile barış dolu bir dönem geçirdi. Kralın savaş süresindeki destekleri büyüyen İtalyan gücü ile olan ittifakı güçlendirdi. Arşimet’in Siraküza kralı ile yakın ilişkileri vardı. Sık sık şehirdeki karmaşık ve zorlu problemleri çözmesi için görevlendirilirdi. Yetenekleri kralın gözünden kaçmamıştı.
Gemilerden yağmur suyunu çıkarmak için su pompası icat etmekten, kralın tacındaki altın miktarını test etmeye kadar, Arşimet’in dehası onu kendi zamanının en meşhur ve saygı duyulan bilim insanı yapmıştı.
Gençliğinde Arşimet, Yunan dünyasının kültür ve bilim merkezinde, yani meşhur İskenderiye’de eğitim görmüştü. Öklid ve Eratosthenes gibi ünlü matematikçilerin attığı adımları takip ettiği için, engin geometri ve fizik bilgisi şüphesiz İskenderiye bilimi ve keşfinin zeki haleflerinden aldığı eğitimin meyvesiydi.
Arşimet evi Siraküza’ya II. Heiro’nun problemlerini çözmek için döndüğünde, yeteneklerini kralının hizmetine sunmaya oldukça hazırdı. Fakat Romalı tarihçi Plutarhos’a göre Arşimet kabiliyetlerinin böyle kullanılmasını sıkıcı buluyor ve zaman kaybı olarak görüyordu.
İftiharı ve tutkusu etrafındaki dünyayı daha iyi kavramak için matematiğin ve fiziğin sınırlarını zorlamaktı. Kral tarafından kendisine verilen önemsiz görevlere odaklanmak, asıl işini sekteye uğratıyordu. Yine de II. Heiro Arşimet’ten şehrin savunması için mekanik aletler inşa etmesini istediğinde, Arşimet bunu kabul etti.
Makineli Bir Savaş
II. Heiro’nun M.Ö. 215 yılındaki ölümünden sonra, Siraküza’da Kartaca yanlısı bir akım, II. Heiro’nun torunu Hieronymus’un krallığı altında baş göstermeye başladı. Bu siyasi kaymanın arkasındaki liderler ve Hieronymus kısa süre sonra öldürülseler de, başa gelen yeni cumhuriyetçi hükümet döneminde Kartaca ile bir ittifak yapıldı.
Bu radikal değişim, Roma’nın bu şehir devletinin, Sicilya’daki hâkim Roma varlığı için büyüyen bir tehdit olduğunu görmesi için yeterliydi. M.Ö. 214 yılında iki devlet savaş ilan etti. Roma İkinci Pön Savaşı’ında Kartacalılarla savaşmakla meşgul olsa da, Siraküza’ya saldıracak zamanı ve fırsatı yine de bulmuştu. Marcus Claudius Marcellus, M.Ö. 213 yılında karadan ve denizden şehri kuşattı.
Siraküza’nın sağlam inşa edilen surlarını aşmakta oldukça zorlanan Marcellus ve ordusu her hücumda geri püskürtüldü. Duvarların arkasındaki Arşimet ile birlikte, surlar içerisindeki askerler ve vatandaşlar da onun yaptığı aletleri çalıştırmak için oldukça isteklilerdi.
Kuşatma muharebesindeki mühendisliğin önemi hakkındaki deneyimleriyle Romalılar da kendi düzeneklerini getirdiler. Merdivenleri ve borda kancalarını taşıyan gemiler, surlara tırmanmak için şehrin etrafına doğru açıldı. Fakat Arşimet’in kıvrak zekâsı çoktan Roma’nın hamlesine karşılık verme planları yapıyordu.
Savaş hakkında bildiklerimizin çoğu bu sonraki dönemde yaşamış Polibios, Livius ve Plutarhos gibi Romalı tarihçilerin söyledikleri olsa da, Arşimet’in Siraküza Kuşatması’ndaki müdahalelerinin bunun neredeyse mit olarak anılmasına yetecek kadar etki bıraktığı kesindir. İcatlarından birisi, güneş ışığını yansıtarak Roma gemilerini yaktığı söylenen büyük cam duvarlardı. Daha olası aletlerden birisi de denizin içinde kadar uzanan borda kancalı devasa bir vinç olarak tanımlanan Arşimet Pençesiydi. Plutarhos’a göre bu alet bu gemiyi sudan kaldırıp geri yıkıcı bir etkiyle (ters döndürme, çarpma veya alabora etme) suya bırakıyordu.
Arşimet’in icat ettiğinde inanılan özgün aletlerin yanı sıra, şehrin sağlam savunmasının çoğu daha çok savaşta fiziğin geleneksel kullanımından geliyordu. Kuşatma ekipmanları ve ağır silahlar Roma’ya karşı verilen savaşta birincil silahlarıydı. İnanılmaz uzak mesafelere neredeyse imkânsız atışlar yapan mancınıklar ve büyük arbaletler kullandı. Roma askerleri Siraküza surlarına ulaştıklarında bile, küçük aletlerden gelen mekanik ateş yağmuruna tutulacaklardı.
Marcellus bu kadar ağır kayıptan sonra artık daha fazla direkt saldırıyı kaldıramıyordu. Bir avantaj yakalamayı beklemek için ordusunu şehir surlarının dışında tutmaya zorlandı. Fakat Romalılar denizdeki ablukalarını Siraküza’ya giden ikmal malzeme akışını önlemeye yetecek kadar sürdüremediler ve kuşatma olarak başlayan şey bir çıkmaza dönüştü.
Sonun Başlangıcı
M.Ö. 212 yılında Siraküza’nın surlarına tırmanan Roma askerleri Arşimet’in onları mağlup etmek için kurduğu bir takım garip tuzakları önceden tahmin etmiş olmalıydı. Fakat Romalılara kapıları açmak için yeterli zamanı veren ve Marcellus’un ordusunun şehre akın etmesine yol açan Artemis festivali kesinlikle önemli bir dikkat dağıtma unsuru idi.
Efsanevi düşmanına olan büyük saygısından ötürü Marcellus birliklerine Arşimet’i bulmalarını ve onun zarar görmeden getirilmesini istedi. Şehrin durumundan habersiz olan bilim insanı kumların üzerine çizdiği geometrik şekillerin üzerinde sabit duruyordu.
Keşfine olan tutkusundan büyülenen Arşimet, kendisine Marcellus’un huzuruna kadar onları takip etmesini emreden bir grup Roma askerini görmezden geldi. İşini bitirmek niyetindeydi ve ayrılmadan tamamlanmasına izin verilmesi konusunda ısrar etti. Neden öldürüldüğü hakkındaki sebepler farklılaşsa da her varsayımda olduğu yerde öldürülmüştü.
Romalı yazar Valerius Maximus’a göre son sözleri kumun üzerine çizdiği işi kastederek söylediği ‘’Noli obsecro, istum disturbare’’yani ‘’Yalvarıyorum, onu bozma’’ idi. Bu olay doğru olsa da olmasa da, cümle Arşimet’in bilime ve gizemlerine olan düşkünlüğünün bir kanıtıdır.
Dâhinin Yolculuğu
Arşimet daha sonraki dönemlerin dahi beyinlerine bir ilham kaynağı oldu. Galileo Galilei ve Leonardo da Vinci gibi aynı kalibredeki ve zekâdaki insanlar kendilerini onun işlerinin talebeleri olarak gördüler.
Uzun süredir Arşimet’in rakibi olan Romalı komutan Marcus Claudius Marcellus, onu öldürenleri katil olarak ilan etti ve bizzat yakınlarından özür diledi. Mezarının başına matematikteki en sevdiği buluşunun sembolü olan bir çember ve eşit çapta ve yükseklikte bir silindir oyuldu. M.S 75 yılında Romalı hatip Cicero mezarı bulduğunu iddia eder fakat konumu bugün dahi gizemini korumaktadır.
Ne var ki böylesi inanılmaz bir adam tarafından bırakılan olağanüstü bir miras asla tamamen unutulamaz. Siraküza Kuşatması boyunca gösterdiği zekâsı hakkındaki hikâyeler tarihi kronolojide kazandığı yoğun saygınında bir örneğidir.
Çeviri: Buse Kamer Öztürk
BENCE ÇOK GÜZEL YAZILAR YAYINLIYORSUNUZ. LÜTFEN DEVAM EDİN.
Teşekkürler Tayfun bey.