Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Erkeklerin Dünyasında Hayat: Hypatia’nın Zamansız & Acımasız Ölümü

Hypatia 4. yüzyıl İskenderiye’sinde ömrünü geçirmiş bir filozof, matematikçi ve astronomdu. O günler kargaşalıydı ve Hypatia’nın yaşamının acımasız ve ani sonu, tarihin o döneminde büyük bir düşünür olmanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

0 4.962

Hypatia 4. yüzyıl İskenderiye’sinde ömrünü geçirmiş bir filozof, matematikçi ve astronomdu. O günler kargaşalıydı ve Hypatia’nın yaşamının acımasız ve ani sonu, tarihin o döneminde büyük bir düşünür olmanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Böylesine güçlü hünerleri ve bilgi birikim olan bir kadın olarak, politikacılar için çok geçmeden bir günah keçisine dönüşmüştü.

4. yüzyıl, Roma İmparatorluğu’nun bütünüyle putperest bir devletten paylaşımlı olarak putperest ve Hristiyan bir oluşuma resmi olarak dönüşümünü görmüştür. Gelgelelim birçok yerde Hristiyanlık karlı çıkmaya başlıyordu— özellikle Doğu Roma İmparatorluğu’nda. İskenderiye, Mısır, bu mücadelenin merkezinde idi. Paganların, Yahudilerin ve Hristiyanların harmanlandığı, tek bir yeri paylaştığı bir bölgeydi. Bu dini çatışmanın içine de İskenderiye’deki Platon Akademisi’nin başı ve kadın bir alim olan, şartların en zalim ve haksızında vakitsiz bir ölümle karşılaşan Hypatia girmişti.

Hypatia’nın hayatı en çok İskenderiye’nin başındaki iki adamın yaşamlarında görülmektedir: pagan Vali Orestes ve İskenderiyeli Cyril. Hypatia, onların hayat hikayelerinde geçiyordu ve literatür ancak ondan sonra bu iki adamın siyasetlerinin dışında onun öyküsünü toparlamaya girişmiştir. Kaynakların kanıtı iki eski kaynaktan geliyor: O öldükten yalnızca bir kaç yıl sonra kaleme alan Socrates Skolastikos ve bir kaç yüz yıl sonrasında yazıp çizen Nikiu piskoposu. Bu iki adam Hypatia hakkında Orestes ve Cyril hususunda yazıyor olsalar da yaşamı boyunca kim olduğuna dair en yaygın teorileri onlar sunmaktalar ve bu yüzden de en iyi iki kaynak niteliğindeler.

Hypatia Kimdi?

Milattan sonra 355 civarı doğan Hypatia, matematikçi, astronom ve İskenderiye Müzesi’nin son onaylı üyesi Theon’un kızı idi. Babası onu ‘’mükemmel bir insan’’a dönüştürmek istediğine karar vermişti, bu yüzden onun fen ve matematiğe olan ilgisini görünce onu bu konularda eğitmiş, muhtemelen bilgi birikimini yurtdışında genişletmesi için onu cesaretlendirmişti. 31 yaşına geldiğinde Hypatia, İskenderiye’de önemli bir akademik güçtü. Pergeli Apollonios’un geometrisi Conics ve Diophantus’un sayılar kuramı Arithmetic hakkında yazdığı yorumlarla itibar kazanmıştı. Ayrıca babasının projelerinden birinin düzeltmesi olabilecek astronomik bir tablo üzerinde de çalışmıştı. Ne yazık ki, bütün orjinal eserleri kaybolmuştur.

Hypatia bir sınıfa ders verirken

Eski metinleri öğretme, muhafaza etme ve üzerlerinde yorum yapmadaki güçlü becerileri, öğrencilere hem astronominin hem de Plato ve Plotis felsefesinin öğretildiği Mısır’daki Platon Akademisinin en önde gelen öğretmeni olmasına yardımcı olmuştu. Zamanının önde gelen matematikçisi ve astronomu olduğu da iddia ediliyor. Kilise tarihçisi ve Hypatia’nın akranı Philostorgius ‘’sayısal bilimlere çok şey kattı’’ ve ‘’yıldız gözlemi sanatındaki öğretmeninden çok daha iyi hale geldi’’ diye yazmaktadır. Yıldızların hareketine ilişkin yeni gözlemleri daha sonra Astronomik Kanon adlı orijinal bir çalışmada açıkladığı, zamanının kadınları ve erkekleri için erişilebilir olan bir şekilde ortaya sunulmuştu.

Fakat popülaritesi, dini inançları ve öğrettiği konular İskenderiyeli Hristiyanlar tarafından daha sonra niçin hedef gösterildiğini kısmen açıklamakta— böylesi bilgi birikimi ve entelektüel becerisi olan bir kadın o dönemde tehlikeli sayılıyor idi. Ne var ki ölümü bir tek öğrettiği şeylerden ötürü değildi. İskenderiye kilisesinin başı (Cyril) ile devletin başı (Orestes) arasındaki siyasi mücadelenin bir günah keçisine ihtiyacı vardı; madem ki Hypatia da halihazırda toplumda sorun yaratıyordu, en kolay ve en iyi hedef olarak o görülmüştü.

Charles Kingsley 1853 tarihli romanı Hypatia’nın 1899 baskısından bir illüstrasyon.
Hypatia bir pagan ritüeli gerçekleştirirken.
İlgili Yazılar

Dini Kargaşa

Orestes ile Cyril arasındaki çatışma dini bir çatışmaydı. Orestes, şehirdeki Yahudi topluluğu yakın ve koruyucu bir ilişki gibi görünen pagan bir destekçi olarak kalmıştı; Cyril ise öte yandan bütünüyle Hristiyan bir kişiydi. Anlattıklarına göre, bu iki adam, Cyril’in İskenderiye’de dini reformları zorlama girişiminden ötürü zaten anlaşmazlık içindeydiler. Ancak Orestes, iki adamın arasında özellikle hassas bir konu olan Yahudilerin dans gösterilerinin kurallarını belirleyen bir ferman çıkardığında anlaşmazlıkları doruğa ulaşmıştı. Cyril komutasındaki bir Hristiyan olan Heirax, fermana alkış tutmuş ve sonrasında Yahudiler tarafından oturuma onları kızdırmak ve kışkırtmak için gönderilmiş olmakla suçlanmıştı. Orestes halkını yatıştırmak için Heirax’e açık açık işkence ettirip öldürtmüştü. Fakat Yahudiler aslında üzgünlerdi ve ne yazık ki Orestes için dizginleri ele almışlardı.

Şehirdeki Yahudiler, hiddetle, Hristiyanları kiliselerinin gecenin bir yarısı alev aldığına inandırarak kandırmışlardı. Hem Sokrates hem de Piskopos’a göre Hristiyanlar aziz ibadethanelerini kurtarmak için sokaklara kaçtıkları sıra katledilmişlerdi. Sonuç: Yahudiler dünyevi malları ellerinden alınmış ve Cyril tarafından sürgün edilmişlerdi ve Orestes tahmini 500 rahip tarafından saldırıya uğramıştı. Hristiyanlar kendileri ancak bu rahiplerden biri olan Ammonius şehit ilan edildikten sonra, onun şehitlik ünvanındaki korkunç ironinin farkına varmıştı. Tam da o an Hypatia’nın hayatı çalınmış ve günah keçisi rolünü oynaması için yeniden yazılmıştı.

Günah Keçisi Hypatia

Nikiu piskoposuna göre Hypatia yalnızca bir filozof ve de bilge değildi. O Vali Orestes’i mest etmiş, ‘’şeytani tılsımlar’ yapan büyülü oyunları olan bir kadın idi. Görünüşe göre Orestes’in Hypatia’yı, çok sayıda eski ve orta çağ bilim adamı tarafından kanıtlandığı gibi, mahremiyetine soktuğu biliniyordu ve bu nedenle Hristiyanlar ve Nikiu piskoposu, Orestes’in tüm eylemlerinin ve kararlarının arkasında onun olduğu kanısında gibilerdi. Nikiu piskoposu, bir anlamda, Orestes’i kendi emirlerini yerine getirmesi için büyülediğini iddia ediyordu.

Louis Figuier’in ‘Vies des savants illustres, depuis l’antiquité jusqu’au dix-neuvième siècle’ adlı kitabından, ilk olarak 1866’da yayınlanan “Filozof Hypatia’nın İskenderiye’deki ölümü”. [Not: Bu resmin ırkçı bir hava içermektedir ve Hypatia’nın katillerinin doğru bir temsili olarak görülmemelidir. Bununla birlikte, Hypatia’nın sokakta sürüklenmesinin tarihsel tasvirlerini yansıtmaktadır.]

İskenderiyeli Hypatia’nın Korkunç Sonu

Sokrates Skolastikos da Nikiu piskoposu da ve Hypatia’nın yaşamını anlatan hemen her bir metin de onun sonuna dair, Hristiyanların onun Orestes üzerindeki gücünü bastırmak için yaptıkları eylemlerin aynı hikâyeyi anlatmaktadır. Hypatia yakalanmış ve Peter adında bir hâkim ve onun Hristiyan adamları tarafından kaçırılıp Caesareum’daki kiliseye götürülmüştü. Hunharca, kıyafetleri soyulmuş ve tuğlalarla ya da istiridye kabukları ile dövülmüştü ayrıca tahminen aynı istiridye kabuklarıyla canlı canlı derisi yüzülmüştü. Daha sonra Hypatia ya paramparça edilmişti yahut can verene kadar sokaklarda sürüklenmişti. Ayrıntılara bakılmaksızın, her iki şahıs da cinayeti o kadar vahşi, o kadar duygusuz olarak anlatıyor ki, Hypatia’nın hükümete haksızlık etmekle suçlanan bir insandan çok katliam uğruna bir hayvan gibi muamele görmüş olduğu apaçık ortada. Orestes ile yakın çalışmış olsun olmasın, ölüm şekli korkunç ve hak edilmemişti.

Buna rağmen, Hypatia’nın hayatının çoğu, cinayetinin haksızlığı veya başarıları hakkında değil de ölümünün 4. yüzyıl İskenderiye’sini nasıl etkilediğine dair yazılmıştır. Hayattayken, büyük bir kadın felsefi öncü olarak bilinirdi. Fakat tarihte, en çok, kendine aşırı güvenen dini açıdan savaşan iki adam arasındaki siyasi mücadelede oynamakla suçlandığı rolle hatırlanmaktadır. Onun ölümü ile birlikte birçok alim kültürel ölçeklerin değiştiğine inanmaktadır: Nikiu piskoposu putperestliğin son demlerinin onunla son bulduğunu bildirirken, modern alimler bu klasik İskenderiye kültürünün tamamen bozulduğu inancındalar. Bu inancın doğru olup olmadığına, Hypatia’nın gerçekten İskenderiye halkının zirvesinin sonu olarak tanımlanıp tanımlanmayacağına bakılmaksızın, ölümü İskenderiye ve Doğu Roma İmparatorluğu çapında siyasi ve dini bir değişim yaratmıştır.

Hypatia Hakkında Daha Fazlası Halen Keşfedilmekte

2018’de Roma’daki Tor Vergata Üniversitesinden üç İtalyan matematikçi, Canio Benedetto, Stefano Isola, and Lucio Russo’nun Hypatia’nın hayatı hakkında biraz daha bir şeyler keşfetmeye karar verdikleri duyurulmuştu. Ölüm tarihi belgelenmiş olmasına rağmen, Hypatia’nın tam olarak hangi yılda doğdu konusunda kimse emin değildi. Üç matematikçi, tarihsel kayıtlardan tarihler ve zaman kısıtları toplayıp, bu bilgiyi matematiksel bir fonksiyona dönüştürdüler ve daha sonra, muhtemelen ne zaman doğmuş olabileceğini bulmak için olasılık kullandılar. Elde ettikleri sonuçlar %90 ihtimalle 350 ve 360’ta olmuş olacağı ihtimaliyle Hypatia’nın doğum yılını MS 355 olarak göstermektedir. Bu da Hypatia’nın 60 yaşında yaşamını yitirdiği anlamına geliyor.

Çeviri: Murat Demir

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More