Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Antik Roma’nın Kadim Seyahat Yolları

İmparatorluğun en şaşalı yıllarında bu taş döşeli yol ağının uzunluğu 85.000 kilometreye kadar uzanıyordu. Roma yolları oldukça emniyetliydi öyle ki imparatorluğun çöküşünden sonra bile yüzyıllar boyunca kullanılmaya devam edildi.

0 12.227

Antik Romalılar için Avrupa kıtası boyunca uzun mesafeler kat etmek sıradan bir işti. Esasen Roma İmparatorluğu döneminde Roma, Kuzey İngiltere’den güney Mısır’a kadar uzanan inanılmaz bir yol ağına sahipti. İmparatorluğun en şaşalı yıllarında bu taş döşeli yol ağının uzunluğu 85.000 kilometreye kadar uzanıyordu. Roma yolları oldukça emniyetliydi öyle ki imparatorluğun çöküşünden sonra bile yüzyıllar boyunca kullanılmaya devam edildi. Asırlara meydan okuyan dayanıklılıkları ve az bir bakıma ihtiyaç duymaları göz önüne alındığında bu yolların günümüz yol yapılarından çok daha sağlam ve güvenilir olduğu tartışılabilir.

Pompei’de bir Roma Sokağı

Karayolu Seyahati

Günümüz şartlarının aksine karayolunu kullanarak yapılan seyahatler oldukça vakit alıyordu ve üstelik yorucuydu. Örneğin, ORBIS[1] projesine dayanan hesaplamalara göre Roma’dan Napoli’ye gitmek altı gün sürmekteydi. Günümüz ile kıyaslandığında, bugün Roma’dan Napoli’ye gitmek yaklaşık iki saat yirmi dakika sürüyor.

Romalıların kullandığı arabalara raeda denirdi. Bu araçlar dört demir tekerlekten, içinde yolcuların oturması için konuşlanmış pek çok tahta banklardan oluşurdu. Bir tenteyle üzeri kapatılan ya da hiç kapatılmayan araba dört at ya da katır tarafından çekilirdi. Bu arabalar bugünün otobüsleriyle aynı işleve sahipti. Roma kanunları bu arabaların taşıyabileceği yük miktarını da kısıtlıyordu. Buna göre her araba yaklaşık 300 kilograma kadar ağırlık taşıyabilirdi.

Maddi durumu daha iyi olan Romalılar, carpentum denen araçlarda seyahat ederlerdi. Zengin Romalıların limuzini sayılan bu araçlar; dört tekerden, tahta kemerli bir çatıdan ve rahat koltuklardan oluşuyordu. Hatta bazı koltuklarda yolculuğu daha rahat hale getirmek için bir nevi süspansiyon sistemi kullanılıyordu.

II. yüzyıldan kalma bir defin kabartmasında görünen eski bir Roma arabası

Romalılar ayrıca günümüzün kamyonlarına ve tırlarına eş değer bir araç daha kullanılıyorlardı. Plaustrum adı verilen bu arabalar ağır yükler taşıyordu. Dört kalın tekerlekten ve bir kalın gövdeden oluşan araç iki öküz tarafından çekiliyordu. Oldukça ağır hareket eden araç günde ancak 15-25 kilometre yol kat edebiliyordu.

Roma’dan Napoli’ye gitmenin en hızlı yolu at üzerinde seyahat etmekti. Bunun dışında ordu ve adliye mensubu memurları taşımakla yükümlü ve ayrıca bir nevi posta hizmeti veren Cursus publicus’u kullanmak da mümkündü. Bu hizmeti kullanabilmek için imparator tarafından verilen bir onay kâğıdı gerekliydi. Ana güzergâh boyunca yaklaşık 12 kilometrelik mesafelerde bir çeşit dinlenme tesisi diyebileceğimiz istasyonlar inşa edilmişti. Bu istasyonlarda dinlenmiş ve hızlı koşabilecek atlar halihazırda yorulmuş olanların yerini alırdı. Cursus Publicus kullanılarak ne kadar hızlı seyahat edilebileceğine ilişkin tahminler değişiklik göstermektedir. A.M. Ramse ‘’Roma İmparatorluk Postasının Hızı’’ adlı çalışmasında günde 66 ila 103 kilometre arasında bir yol kat edilebileceğini ortaya koymuştur. Bu çalışma göz önüne alındığında, Cursus Publicus kullanılarak Roma’dan Napoli’ye gitmek yaklaşık iki günlük bir yolculuk anlamına geliyor.

Demir tekerlekleri sebebiyle, tüm bu araçlar oldukça fazla gürültüye sebep oluyordu. Bu nedenle, bu araçların gün boyunca büyük Roma şehirlerine ve yakınlarına girmeleri yasaklanmıştı. Ayrıca süspansiyon benzeri bir sistemlerinin de olmayışı, Roma’dan Napoli’ye yapılacak bir seyahati oldukça konforsuz hale getiriyordu. Neyse ki Roma yollarında mansiones denilen konaklama yerleri mevcuttu. Günümüz otoyol kenarlarındaki motellere benzetebileceğimiz bu yapıların restoran ve pansiyon bölümleri vardı. Böylelikle Romalılar yorucu seyahatlerine ara vererek yemek yiyebilecekleri, içip dinlenebilecekleri bir yere sahip oluyorlardı. Genellikle hükümet tarafından inşa edilen bu konaklama yerleri her 25-30 kilometrede bir bulunurdu. Yolcuların yanı sıra fahişelerin ve hırsızların da oldukça sık uğradıkları bir yerdi.

Büyük Roma yollarının da tıpkı modern otoyollarımız gibi geçiş ücretleri vardı. Bu geçiş ücretleri de genellikle köprülerde veya şehir kapılarında alınırdı.

İlgili Yazılar
Romalıların limuzini sayılan carpentum’un bir replikası

Deniz ve Nehir Seyahati

Antik Roma’da günümüzün yolcu gemileri ya da gezi gemileri gibi özel amaca hizmet eden bir gemi çeşidi yoktu. Ancak bu durum gezginler yoktu anlamına gelmiyor. Varlıklı Romalılar sırf yeni yerler görmek, gezmek ve arkadaşlarını ziyaret etmek için sık sık seyahat ederlerdi.  Bu gezilerini yapabilmek için bir ticaret gemisi bulmaları gerekiyordu. Süreç oldukça basit; bir ticaret gemisi bul, kaptanla konuş, fiyatta anlaş hepsi bu kadar. Akdeniz’de düzenli güzergahlara seyahat eden çok sayıda ticaret gemisi vardı. Yunanistan’a ya da Mısır’a gibi belirli bir zaman diliminde belirli bir rotaya gidecek olan gemiyi bulmak hiç de zor değildi.

İki yelken direkli küçük bir kıyı gemisi olan corbita

Romalılar gemilerin güvertesinde kalırlardı ve bazen güvertede yüzlerce yolcu olurdu. Yolcuların kaptana ödedikleri para yalnızca ulaşımı karşılıyordu yani herkes yemeğini, battaniyesini, minderini ve hatta uyku çadırını kendileri karşılamak zorundaydı. Bazı ticaret gemilerinin kıç tarafında yalnızca zengin Romalıların kalabileceği kabinler bulunurdu. Şunu da belirtmek gerekir ki günümüz zenginlerinin lüks yatları olduğu gibi zengin ve varlıklı Romalıların da kendi gemileri olurdu. Ancak Roma İmparatorluğu’nda senatörlerin 300’den fazla amfora kavanozunu taşıyabilen gemilere sahip olmalarını yasaklayan bir yasa vardı çünkü bu gemiler yalnızca mal ticareti için kullanılabilirdi.

Deniz seyahatinin bugünkü standartlarıyla karşılaştırıldığında bile çok yavaş olduğu söylenemez. Örneğin İtalya’nın Birindisi şehrinden Yunanistan’ın Patras şehrine gitmek yaklaşık üç gün alırdı. Bugün bu sürenin bir gün aldığını düşünürsek arada çok büyük bir zaman farkı olmadığını görebiliriz. Romalılar İtalya’dan Mısır’a bile birkaç gün içinde gidebiliyorlardı. Ancak kış mevsiminde dört ay süreyle hiçbir deniz seyahati yapılmıyordu. Denizlerin ulaşıma ve seyahate kapalı olduğu bu döneme mare clausum adı verilirdi. Denizler ticaret gemilerinin yelken açmasına olanak vermeyecek kadar dalgalı ve tehlikeliydi. Bu nedenle, kış aylarında deniz yoluyla seyahat etmek imkansızdı ve Romalılar sadece karayoluyla seyahat edebiliyorlardı. Ancak kış mevsiminde dahi mal ve yolcu taşımak için kullanılan nehirler vardı.

İçerisinde şarap olduğu tahmin edilen varilleri ve insanları taşıyan bir nehir gemisi

Antik Romalılar için seyahat etmenin bugünkü kadar rahat ve konforlu olduğu söylenemez. Ancak Roma İmparatorluğu’nun gelişmiş yol ağı, dinlenme ve konaklama yerleri, Akdeniz’de düzenli olarak yelken açan ticaret gemilerinin varlığı seyahat etmeyi oldukça kolay hale getiriyordu ve Romalılar tüm bu nimetlerden faydalanarak oldukça fazla seyahat ediyorlardı.

[1] ORBIS: Stanford Üniversitesi tarafından yürütülen Antik Roma dünyasındaki bütün seyahat rotalarını görebilme ve yolculukların ne kadar sürdüğünü hesaplayabilme imkânı sunan bir proje.

Çeviri: Gürkan Çimen

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More