Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Antik Roma Dönemi’nde Para ve Bankacılık

Antik Roma, günümüz İtalya'sında bulunan küçük bir kent devletinden, büyük bir imparatorluğa dönüşerek Avrupa'nın büyük bir bölümüne hâkim olmuştur. Zamanla imparatorluk parçalanmış, batı bölgesi dağılmış, doğuda ise Bizans İmparatorluğu varlığını sürdürmüştür.

0 3.143

Bankacılık oldukça gelişmişti ve bu alanda uygulanan Roma Hukuku’na tabiydi; bu nedenle toplanan mevduatlar muhafaza edilecek ve kimseye verilmeyecekti.

Antik Roma, günümüz İtalya’sında bulunan küçük bir kent devletinden, büyük bir imparatorluğa dönüşerek Avrupa’nın büyük bir bölümüne hâkim olmuştur. Zamanla imparatorluk parçalanmış, batı bölgesi dağılmış, doğuda ise Bizans İmparatorluğu varlığını sürdürmüştür.

Gümüş denarius, Yunan drahmisinden esinlenerek M.Ö. 212 yılında kullanılmaya başlandı. Kısa bir süre sonra, imparatorluğun başlarında ağırlığı 1 pounddan/libreden (12 Roma onsu) yarım onsa (14.17 gr) düşene kadar önceki bakır sikkenin (aes ya da libra) değeri düşürülmeye başlandı. Bunun aksine gümüş denarius ve altın aureus (yaklaşık M.Ö. 87’de kullanılmaya başlandı), sikkelerin üzerinde hemen hemen durmadan müdahalelerin başladığı Nero zamanına (M.S. 54) kadar yalnızca küçük bir değer kaybına uğramıştı. Altın ve gümüş sikkelerin içindeki metal miktarı düşürülürken, alaşım oranı ağırlığının 3/4’üne ya da daha fazlasına çıkarılmıştır[1].

Roma Cumhuriyeti

İlk Roma sikkesi, Samnium ile başarıyla sonuçlanan savaştan sonra M.Ö. 289 yılında tedavüle sokulan bronz sikkeydi. Ağır olup, ağırlığı tam bir Roma pound/libre idi (327,45 g, 12 onsa denk gelir).

1 as = 2 semis = 3 quadrans = 6 sextans = 12 uncia

İlk gümüş sikke, Tarentum ve Pirus ile yapılan savaşta elde edilen zaferin ardından M.Ö. 269’da kullanılmaya başlanan *didrahm idi – Roma Samnium, Lucania ve Bruttium’u, yani İtalya’nın hemen hemen tüm bölgelerini elinde tutuyordu ve bu durum Kartaca ile yaşanan çatışmalara neden olmuştu. Savaş sayesinde elde edilen zenginlikle gümüş bir para birimine geçiş yapıldı, ancak Yunan-İtalyan tasarımına sahip sikkeler büyük ihtimalle yüzyıllardır Yunan drahmisi kullanan fethedilmiş topraklar düşünülerek basılmıştı. 241 yılında Kartaca ile yapılan savaş Sicilya’yı kontrol altına aldı. M.Ö. 235 yılında ağır bronz sikkeler aynı nominal değere sahip yarım ağırlığa düşürülerek kredili sikkelere dönüştürülmüştür.

İtalya değerli metal cevherleri bakımından fakir bir ülkeydi. *Apeninler’de (veya Apenin Dağları) hiç metal bulunmuyordu. En önemlisi Toskana’daki çoğunlukla demir, bakır ve kalay, çok az gümüş ve hiç altın bulunmayan maden yataklarıydı. Yalnızca *Bruttium’da önemli miktarda gümüş vardı.

1 denarius = 2 quinarii = 4 sestertii = 10 a

Roma resmi sikke basım merkezi idi, yalnızca imparatorların Roma dışındaki bölgelerde sikke basmasına müsaade edilirdi. Sezar’ın yaşadığı döneme kadar altın sikkeler nadir olup, çoğunlukla İmparatorlar (Sulla, Sextus Pompeius) tarafından basılmıştır.

Altın ve gümüş açısından zengin olmasının yanı sıra, İkinci Pön Savaşı (diğer adlarıyla Hannibal Savaşı) esas olarak Hispania (İspanya) uğruna yapılmıştır. Cannae Muharebesi’deki feci yenilginin akabinde altın ve gümüş 4 onsa (113.39 gr) kadar düşürüldü. Kartaca M.Ö. 201 yılında yenilgiye uğratıldı ve Hispania sonunda bir koloni haline dönüştü. Doğuda sayısız savaşa girişen Roma, M.Ö. 148’de Makedonya ve Yunanistan’ı eyalete dönüştürdü.

M.Ö. 187 yılında denarius ile birlikte asıl Roma dönemi gümüş sikkeleri kullanılmaya başlandı. 1 pound gümüş, 4.55 g ağırlığındaki 72 denarii’ye bölünmüştür. Bir denar 10 as idi, bu da iki onsluk (54 g) eski sekstant ağırlığına indirgenmiştir [2].

M.Ö. 237-227 yıllarına tarihlenen Kartaca şekeli, üzerinde büyük olasılıkla Hannibal Barca’nın babası Hamilcar Barca’nın özelliklerini taşıyan Pön tanrısı Melqart (Herkül/Herakles’e karşılık gelir) tasvir edilmiştir; arkasında file binen bir adam bulunmaktadır

Roma İmparatorluğu’nun Yükselişi ve Çöküşü

Trajan yönetiminde yaşanan başka bir devalüasyonu takiben, denarius yaklaşık %85 değerinde bir safiyetten (metaldeki saflık oranını) ayarlanmıştır. Gümüş ve altının fiyatı, Daçya Savaşları’ndan gelen yüklü miktardaki altın vurgunu ve Trajan’ın bölgedeki altın madenciliğini desteklemesi sebebiyle değişiklik göstermiştir. Bunu Marcus Aurelius yönetiminde, büyük olasılıkla Markoman Savaşları yüzünden, miktarın %75’e düşürülmesi süreci izlemiştir. Germenler denariusu kabul etmekten vazgeçerek bunun yerine altını tercih ettiler. Septimius Severus yönetiminde gümüş miktarı %50’ye kadar düşmüştü.

Caracalla M.S. 215 yılında para biriminde reforma gitmişti. Aureus libre başına 50’ye düşürüldü. Yaklaşık 5.1 g ağırlığa sahip, denarius’tan daha düşük değerde yeni bir gümüş sikke olan antoninianus (ilerleyen zamanlarda büyük olasılıkla miliarense olarak adlandırıldı) kullanılmaya başlanmıştı. Bunun nedeni bronzun fiyatının giderek düşüyor olması olabilir – bir libre altın 4000’den 5000 sestertii’ye (büyük bronz bir sikkeye) kadar çıktı. Bununla birlikte denarius bazı imparatorlar tarafından hala sikke halinde basılmaktaydı.

M.S. 235 yılında Severus Hanedanı’nın soyunun tükenmesinin ardından, “asker imparatorlar” (“kışla imparatoru” olarak da adlandırılır) sürekli olarak paraya ihtiyaç duymaya başladı. Bu kriz, sikke basmak üzere yeterince miktarda gümüş bulamayan I. Valerian ve oğlu Gallienus döneminde tam manasıyla gözler önüne serildi. Antoninianus’un (2 denarius’a eşit gümüş bir sikkeye değer kaybından dolayı bronzdan basılmaya başlanmıştır) içeriğindeki gümüş miktarı %20’ye, ancak çok geçmeden %5’e düşürüldü. O dönemde para gümüş sikke olma özelliğini kaybetmiş, rengini koruması açısından üzerine gümüş ve sonrasında kalay kaplanmıştı. Daha sonra hızla artan bir enflasyon baş gösterdi. Devam eden iç savaşlar, mülke zarar verilmesi ve bronzun düşen fiyatının altın ile gümüşün ülkeden çıkmasına neden olması da bu duruma pek katkıda bulunmadı. (Augustus zamanından 3. yüzyılın yarısına kadar Roma’nın altının 4/5’ini ve gümüşün 2/3’ünü yitirdiği tahmin edilmektedir). Hem iç hem de dış ticaret fiilen durma noktasına gelmiş, büyük bir belirsizlik yaşanmış, bunun sonucunda da yoksullaşma ve doğrudan doğruya insan nüfusunun azalması ortaya çıkmıştır. Fiyatlarda Galienus (218-268) yönetiminden sonra 10 ila 100 kat kadar yükseliş görülmüştür.

Aurelianus (270-275) İmparatorluğu tekrar birleştirmeyi başaran oldukça yetenekli bir askerdi. Kraliçe Zenobia’nın Mısır’ı da kapsayan krallığını yerle bir ederek Galya topraklarını tekrar imparatorluğa dahil etti. 273 yılından itibaren Roma’daki darphane işçilerinin Felicissimus önderliğindeki ayaklanması bilinmektedir ve bu ayaklanma yaşanan enflasyonun büyüklüğü konusunda önemli ipuçları vermektedir. Bu ayaklanmada tahminen 40.000 darphane işçisinin yer aldığı ve 7000 askerin öldüğü bilinmektedir. Ayaklanmanın nedeni Aurelianus’un para biriminde yaptığı reform olabilir. Kendisi yeni bir sikke bastırmıştır (adı belli değildir, büyük ihtimalle nummus, sonradan bazılarınca pseudoantoninianus olarak adlandırılmıştır). “Yeni gümüş” diye tanımlanıyordu, ancak üzerinde yalnızca ince bir gümüş kaplama bulunuyordu ve içindeki gümüş miktarı %2 civarındaydı. Senato’nun kullandığı bakır sikke basma konusundaki ayrıcalıklar ve vilayet hakları ellerinden alınmıştır. Alınan tüm bu önlemlerle birlikte enflasyon durdurulamamış, ancak yavaşlatılmıştır[2].

Mark Antony’nin resimleri olan eski Roma madeni parası (solda) ve Octavian (sağda) M.Ö 43 yılında Marcus Lepidus, Antony ve Octavian tarafından İkinci Üçler Erki’nin kuruluşunu kutlamak için basıldı. Her iki tarafın da ‘‘Cumhuriyet’in düzenlenmesi için üç adamdan biri’’ anlamına gelen “III VIR R P C” yazısı bulunur. (Klasik Nümizmatik Grubu)

Diocletianus’un Reformları ve İmparatorluğun Çöküşü

Diocletianus 293’te yaptığı daha ciddi bir reformla ince gümüşten 5 denarius’luk yeni bir sikke olan argenteus’u (libre başına 96) piyasaya sürdü. Artık altın sikkeler ender bulunuyordu ve ağırlıkları o denli farklıydı ki, yalnızca ağırlıkları nedeniyle kabul görüyorlardı. Carus ya da Carinus aureus’un ağırlığını her libre başına 70 olarak belirlemiş, Diocletianus ise bunu her libre altın karşılığında 60’a çıkarmıştı. İmparatorluk aynı yıl ortak imparatorlar yönetiminde dört bölgeye ayrıldı: Tetrarşi (Antik Yunanca τετρα tetra = dört ve αρχη archä = hükümet). M.S. 295 yılı civarında pseudoantoninianus adıyla anılan, ancak 10 gr ağırlığında olan yeni bir bakır sikke piyasaya sürüldü.

Diocletianus büyük olasılıkla farklı metallerden oluşan sikkeler arasında bulunan ve sürekli değişkenlik gösteren bağları serbest bıraktı. Altın ve gümüş tekrar tedavüle girmeye başladı, ancak bronz sikkeler hala kredili sikkelerdi ve çok geçmeden değerleri tekrar düşmeye başladı. O dönemdeki göreceli barış bir nebze olsun ekonomik istikrara katkıda bulunsa da fiyatlar yükselmeye devam etmişti[2].

Diocletianus 301 yılında fiyat artışlarını sınırlandırmak amacıyla “Tavan Fiyatlar Fermanı”nı (Latince: Edictum De Pretiis Rerum Venalium) yayınladı. Tüccarların ve stokçuların tamahkarlığının yarattığı haklılık duygusuyla, pek çok malın fiyatı ve pek çok işçinin ücreti sabit bir değere ayarlandı. Bu, daha yüksek fiyatlarla ticaret yapmanın ya da stokçuluğun cezasıydı ve bunun uğruna çok kan dökülmüştür. Bu kanunun ne kadar süre zarfında tamamıyla göz ardı edildiği bilinmemekle birlikte, 305 yılında Diocletianus, kayıtlara geçen yegâne Roma imparatoru olarak kendi rızasıyla tahttan feragat etti ve kanun o tarihe kadar artık geçerliliğini yitirmişti. Tağşiş* süreci böylece devam etti.

Diocletianus’un yönetiminden önceki yıllarda yaşanan kaos ortamında ticaret değiş tokuşa indirgenmiş ve orta sınıf adeta silinmişti. Para en iyi durumda bile pek güven verici olmadığından, ayni ödemeler sistemini uygulamaya koydu. Uygulanan bu vergi reformuyla birlikte alt sınıflar toprağa bağlı kaldı ve fiilen köylü konumuna düştüler. Eskiden özgür olan halk, devletin ve vergilerinin baskısı altında eziliyor ve “barbarların bu durumdan kendilerini kurtarmaları için yalvarıyorlardı.”[3] İnsanlar bu durumdan kurtulmaya çalıştıklarında, kanun gereği içinde bulundukları meslekte kalmaya mecbur bırakılıyorlardı. Bu meslekler miras yoluyla intikal ediyordu. Başlangıçta bu yasalar savunmaya yönelik endüstrilerle sınırlıydı ama tabii ki kademeli şekilde yayılmıştı.

İlgili Yazılar
MÖ 1. Yüzyıl Ortalarında Roma Cumhuriyeti Haritası

Coloni* (çoğulu coloniae) adıyla anılan köylüler, hem imparatorluk hem de özel mülklerde kiracı konumundaydı. Onlar da önceleri özgür bir sınıf oluşturuyordu. Önceleri tüm kiracılar gibi aynı baskılar altında, daha iyi fırsatlar, daha iyi kiralar ya da daha iyi meslekler bulmak amacıyla bölgeden ayrılmaya başladılar. Ancak Diocletianus döneminde coloni’ler artık toprağa bağlıydılar. Belirli bir toprak parçası üzerine kira sözleşmesi olan hiç kimse bundan vazgeçemezdi. Bunun da ötesinde, toprak üzerinde kalmak ve onu işlemek durumundaydılar. Esasında bu, Orta Çağ’da serflik* denen sistemin başlangıcıydı.

Hükümet, vergilerin sikke yerine aynî (para dışında varlık olarak) ve hizmet karşılığı ödenmesini talep etmeye başlayacak derecede gümüş para birimi fiilen kullanımdan kaldırılmıştı. Büyük Konstantin çok sayıda altından solidus* bastırdı. Hükümet vergileri toplamaktan ve maaşları ayni olarak ödemekten giderek uzaklaştı ve altın kullanmaya başladı. Ne var ki vergiler külçe altın olarak ödenmek zorundaydı, zira sikkelerin gerçek değerinin ne kadar düşük olduğundan asla emin olamayan hükümet kendi sikkelerini kullanmayı reddediyordu. Değeri giderek düşen sikkelerin yarattığı enflasyon devam etti, hatta kentler kendi nominal değer taşıyan madeni sikkelerini yapmakta özgürdü. Halkın pek çoğu vergilerini ödemek amacıyla altından sikke satın almak zorundaydı, buna gücü yetmeyenler topraklarını kaybediyor ya da borçlu duruma düşüyordu. Dolayısıyla, artan sayıda asker ve memur kesimince kullanılan nispeten istikrarlı bir ‘altın standardı’ ve geriye kalan vatandaşlar bakımından giderek değersiz hale gelen bir para birimi vardı. Bu durumu, servetlerinde ve kişisel özgürlüklerinde yaşanan hızlı bir düşüş süreci takip etmişti[4].

Solidus 4.55 g saf altın ağırlığındaydı (libre başına 72). Yüzyıllarca bu sikke Avrupa’daki yegâne altın para oldu, Merovenjlerin kurduğu Germen krallıklarının esas sikkesiydi ve Bizans İmparatorluğu 1000 yıl boyunca bu sikkeyi bastırmaya devam etti. Yeni gümüş sikke, *siliqua, ağırlığı değişen bir kredili sikkeydi. Bu kez bronzdan yapılan bakır sikke ise tamamıyla devalüasyona tabiydi. Hem gümüş hem de bronz sikkeler büyük olasılıkla gündelik kullanımda tartılmaktaydı. Diocletianus’un 10 g’lık 5 denarius’u 311’de yalnızca 4,. g, 320’de 3.1 g ve 344’te 1.5 g ağırlığındaydı. O döneme ait büyük sikke bulgularının da gösterdiği gibi, bunu daha fazla reform girişimleri izlemişti. Bazı bronz sikkeler 19. yüzyılın başlarında Güney Fransa’da hala kullanılmaktaydı[2].

Enflasyon Rakamları

Denarius’un içindeki gümüş miktarı yıllar geçtikçe düşmüştür:

Yaşanan bu enflasyonu kayıt altına almak zordur, ancak Romalı bir lejyonerin eline geçen ödemeler bunun iyi bir göstergesidir:

Gümüş paranın değerinin yarıya düşmesi, bu kişilerin ücretlerinde de benzer bir artışa yol açmıştır. Fiyatların bu şekilde bir yüzyıl içinde iki katına çıkması ekmek için de kayıt altına alınmıştır[2].

Diocletianus (hükümdarlık dönemi M.S. 245–312) zamanında, 301 yılında, fiyatı bir libre altın karşılığında 50.000 denarii olarak belirlemişti. Bu fiyat bundan 10 yıl sonra 120.000’e çıktı. 324 yılında, bu rakam 50.000’den 23 yıl sonra 300.000’e çıkmıştı. Büyük Konstantin’in öldüğü yıl olan 337’de bir libre altın 20.000.000 denarii ediyordu.

Augustus devrinde yaklaşık 250.000 askeri olan ordunun sayısı Diocletianus döneminde 600.000’in biraz üzerine çıkmıştı. Yani bu enflasyon sarmalı sırasında ordunun büyüklüğü iki katına çıkmıştı ve bunun enflasyon üzerinde büyük bir etkisi olduğu ortadaydı[4].

Son derece gelişmiş olan bankacılık sistemi Roma Hukuku’na tabi olup, para mevduatları korunmalı ve dışarıya kredi olarak verilmemeliydi. Bankacı birlikleri ya da societates argentariae, üyelerinin sermaye sağlayarak kurdukları ama dolandırıcılığın önlenmesi konusunda sınırsız yükümlülüğe sahip oldukları bir uzmanlık alanıydı. Bankaların pek çoğu M.S. 3. ve 4. yüzyıllarda yaşanan ekonomik krizler sırasında iflas etmiştir[5].

Kaynakça

  1. Encyclopedia Britannica. “Money”, erişim tarihi: 09.08.2009.
  2. Richard Gaettens. Geschichte der Inflationen Von Altertum bis zum Gegenwart (Türkçe: Eski Çağlardan Günümüze Enflasyonun Tarihi), Der Zusammenbruch des römischen Münnzwesens (Roma Para Birimi’nin Çöküşü) s. 22-39. Erişim tarihi: 20.01.2010.
  3. Robert L. Schuettinger ve Eamonn F. Butler. “Forty Centuries of Wage and Price Controls“(Kırk Asırlık Ücret ve Maliyet Denetimleri), Bölüm 2 – Roma Cumhuriyeti ve İmparatorluğu, s. 19-27, referans tarihi: 08.09.2009.
  4. Joseph R. Peden. “Inflation and the Fall of the Roman Empire” (Enflasyon ve Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü), 07.09. 2009 tarihinde Mises Daily’de yayınlanmıştır, erişim tarihi 2009-09-11.
  5. Jesús Huerta de Soto. “Para, Banka Kredisi ve Ekonomik Çevrimler”. 2. Parasal Usulsüz Tevdi Sözleşmesine İlişkin Hukuki İlkelerin Tarihsel İhlalleri, s. 53-58, erişim tarihi: 29.10.2009.
Sikke üzerindeki işaretler

Çevirmen Notları:

Vikipedi: ’’* Sekstant, yerküre üzerinde bulunulan yerin enlemini ve boylamını belirlemek amacıyla, bir gök cismiyle ufuk düzlemi arasındaki açısal mesafeyi ölçmekte kullanılan optik seyir cihazı. (ç.n)’’

Vikipedi: ’’*Tağşiş: değerli madenlerin içerisine daha değersiz olanlarına katılarak gerçek değerinin düşürülmesi işlemidir. Böylece üzerinde yazılı olan değer aynı kalsa da gerçek değeri düşmektedir. Örneğin altın için ‘Ayar’ kavramı içerisine katılan yabancı madenlerin oranını ifade eder. (ç.n)’’

Vikipedi: ’’Bir Roma*coloniası, Roma İmparatorluğu’nda yeni fethedilen bölgeyi korumak için kurulan ileri karakollardır. Daha sonraları bu ifade en yüksek statüye sahip Roma kentleri için kullanılmaya başlanmıştır. (ç.n)’’

Vikipedi: ’’*Apenin Dağları veya *Apeninler (Latince: Appenninus; İtalyanca: Appennini),

İtalya yarımadasında bir dağ zinciridir. Alplerin bir koludur. (ç:n)’’

Encyclopedia.com: ’’*Bruttium (brŭ´tēəm):antik bölge, Güney İtalya, aşağı yukarı bugünkü Kalabriya’yı, İtalyan yarımadasının “ayak ucunu” içine alır. (ç.n)’’

Merriam-Webster: ‘’*Didrahmi: iki drahmi değerinde eski bir Yunan gümüş sikkesi. (ç.n)’’

Vikipedi: ’’*As (çoğul asses):  Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu’nda kullanılan, önce gümüş, sonra bakırdan basılan bir sikke olup adını ağırlık birimi (12 unciae = ounces) eşsesinden alır. Zamanla değer kaybetmekten kurtulamamıştır.(ç.n)’’

Çok sesli içerik Molatik – Milliyet: ’’*Serf, Orta Çağ Avrupası’nda, miras yoluyla kendisine tahsis edilen arazide toprak ağası adına çalışan köylüye verilen isimdir. Kölelik sistemine oldukça benzeyen bu sistemde serfler -kölelerden farklı olarak- satılamıyorlardı. Serfler genellikle kendilerine tahsis edilmiş toprakta çalışmakla birlikte, bazen toprak ağası tarafından başkasına tahsis edilmemiş topraklarda da (demesne) çalıştırılabiliyorlardı. Ayrıca kendilerine ayırdıkları tahılı öğütmek için sadece kendi toprak ağalarına ait değirmenleri kullanabiliyorlardı. (ç.n)’’

Vikipedia: ’’*Solidus: Latince solid (katı, tam, yoğun) Antik Roma orijinli bir altın sikke‘dir. İlk defa İmparator I. Konstantin tarafından 309–10 arasında bastırılmış olup, Bizans İmparatorluğu’nda 10. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Bu sikke Roma İmparatorluğu’nun ana altın parası olan aureus‘la yer değiştirmiştir. (ç.n)’’

Vikipedi: *Siliqua: ’’Bilhassa Geç Roma ve Erken Bizans (Doğu Roma) Döneminde gümüş sikkelere verilen isim. (ç.n)’’

Çeviri: Burak Yıldız

Kaynak: brewminate

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More