Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Roma Lejyonerleri Hakkında Bilmeniz Gereken 10 İnanılmaz Şey – Bölüm 2

İlgi çeken yazımızın 2. bölümü sizlerle. Çok ilginç başlıklar bulacağınıza eminiz.

0 9.240

Ünlü Roma lejyonlarının cephaneleri, silahlı kuvvetleri ve taktikleri hakkında birçok şey söylendi. Söylemek gerekir ki, M.Ö. 3. yüzyıl Roma Cumhuriyeti günlerinden M.S. 4. yüzyıldaki en kötü zamanlara kadar olan önemli görevlerini yerine getirdiler. Fakat şanlı savaşlar ve ciddi galibiyetlerin ötesinde, bu lejyonları oluşturan insanların daha içsel, insani tarafları vardı – kendimizi özdeşleştirebildiğimiz kültürlere benzer (ama bir o kadar da farklı) bir taraf. Lafı fazla uzatmadan Roma Lejyonerleri hakkında bilmeniz gereken on şaşırtıcı şeye göz atmaya başlayalım. (* not – bu makale genel olarak M.Ö. 1. yüzyıldan M.S. 1. yüzyılın sonuna kadarki, Roma bölgesinin Cumhuriyet’ten İmparatorluk’a geçtiği dönemi kapsar).

6- Erkekler Arasında Dostluk ve Yemek Pişirme

Disiplin ve eğitimin ötesinde, Roma lejyonerlerinin bu kadar etkili olmasının önemli sebeplerinden biri de 80 kişiden oluşan centurio (centuria) içindeki kardeşlik hissiydi. Daha içeri girildiğinde, bir centurio kendi içinde on tane contubernium bulunduruyordu (her biri sekiz kişiden oluşan ‘çadır grubu’). Bu sınıflandırmalar, onyıllar süren askeri kariyerleri boyunca birlikte savaşan, yemek yiyen ve dinlenen çadır grubunda davranışsal bir yoldaşlık hissi oluşturuyordu. Bu kimlik hissi, savaşta ve gerçek savaş alanlarında lejyonerler için yüksek motivasyona ve korumacılığa dönüşüyordu.

İlginçtir ki, contubernium sadece dostluklar kurmaya yaramıyordu. Roma ordusu aynı zamanda çadır gruplarını kantin ‘takımları’ olarak belirliyordu. Bu gruplanan askerlerin yemeklerini kendileri pişirip beraber yemeleri gerekiyordu (yiyeceklerin parası maaşlarından kesiliyordu). Kısacası, yemek alanlarının ve yemek hizmetinin olmaması, huzurlu öğünler geçirebilmek için bile birbirlerine güvenmesi gereken lejyonerler arasındaki bağları güçlendiriyordu.

7- Korkaklığın Karşılığında Ağır Cezalar Vardı

Modern bağlamda, ‘katliam’ bir yaşam alanının, halkın, hatta bir ekosistemin yok edilmesini ifade eder. Fakat görünen o ki, bazı Romalı generaller lejyonları için bir disiplin yöntemi olarak katliamı kullanıyorlardı! Değerlendirildiğinde, decimation (katliam) kelimesi, Latince decimatus kelimesinden gelir, bu kelime ise onda bir anlamına gelen ‘decem’ ile ilişkilidir. Yani bu ceza uygulandığında, büyük ihtimalle adı decimatio’ydu ve bu cani süreç, her lejyonun onda birinden (yaklaşık 480 kişi) her onuncu adamı öldürmek için seçerek işliyordu. En zalim kısmı ise, seçilen adam, fustuarium adıyla bilinen bir yöntemle, diğer silah arkadaşları tarafından ya taşlanarak ya da sopalarla dövülerek öldürülüyordu.

Bu vicdansızca (ve nadir görülen) ceza yöntemi, genelde başkaldıran, korkaklık gösteren, komplo kuran, silah arkadaşlarını öldürmeye niyetlenen, casusluk yapan, askerden kaçan veya birkaç sefer savaşlara katılmamak için hasta taklidi yapan bölüklere mahsustu. Roma tarzına uygun olacak şekilde, bu sürecin ‘demokratik’ kısmı ise öldürülecek askerin, rütbesine, şanına veya asıl olayla veya ayaklanmayla bağlantısı olup olmamasına bakılmadan (çekiliş yapılarak) rastgele seçilmesiydi. Diğer askerler de bazen kamplarını asıl ordu kampının dışında yapmak zorunda bırakılırdı ve normalde verilen buğday porsiyonları yerine, hazmetmesi daha zor olan arpa verilirdi.

8- Tıbbi Terhis

Popüler medyanın gösterdiğinin aksine Roma lejyonerlerinin hayatları sadece şan ve zaferden ibaret olmasa da cesarete bakıldığında Romalılar tarafından ortaya atılan bazı yenilikçi tedbirler vardı. Mesela bir asker ağır yaralandığında ve askeri kariyerine devam edemediğinde, missio causaria veya tıbbi terhis alıyordu, ki bu şerefli terhise veya honesta missio’ya denkti. Bunun sonucunda ise sıradan sivillerden daha yüksek olan bir toplumsal statü elde ediliyordu ve terhis olan lejyoner vergilerden ve diğer vatandaşlık vazifelerinden muaf tutuluyordu.

Tabi ki bu antik çağda ağır yaralanmadan sonra, her lejyonda bulunan profesyonel medici (cerrahlar ve kadroları) tarafından tedavi edildikten sonra bile, yaşama ihtimali çok düşüktü. Sonuçta değerlendirildiğinde missio causaria’nın ‘istatistiksel çıkarım’ yapıldığında çok sık verilmemiş olması mümkün.

İlgili Yazılar

9- Sıradan Bir Lejyonerin Ötesinde, Gaziler, Doktorlar, Mühendisler ve Köleler Vardı

Roma lejyonerleri 16 yıl hizmet verdikten sonra gazi sayılıyordu. M.S. 1. yüzyılda bu kadar uzun süreli bir hizmetten sonra bile, lejyonerin lejyonundan ‘emekli olması’ hoş karşılanmıyordu. Onun yerine, gazi özel bir birlik olan vexillum veteranorum’a dört yıl süreyle atanıyordu. Genelde 500 – 600 adamdan oluşan birliklerin, farklı subaylardan oluşan kendi idari şubeleri vardı. Asıl lejyona hâlâ bağlıydı, fakat bazen bağımsız olarak göreve gönderilebiliyordu. İkinci bahsettiğimiz durum Thala şehrinde, M.S. 20 yılında legio III Augusta’dan türeyen vexillum veteranorum’un ayrı bir garnizonlarının bulunmasından anlaşılabilir. Beklendiği üzere yılların tecrübesine sahip gaziler, Tacfarinas’ın Numidyalı birliklerine karşı gayet başarılı olmuştur.

Vexillum veteranorum dışında, lejyona bağlı olan köleler (veya calones) olabiliyordu. Fakat gazilerin aksine, her 480 kişilik asker grubuna bağlı 120 kişi olarak lejyonun bir parçası olarak yönetiliyorlardı. Yani (on asker grubunu kapsayan) tek bir lejyona 1,200 köle eşlik edebiliyordu ve bu adamlar belirli görevleri yerine getirmek için eğitim alıyordu. Hatta acil durumlarda kamplarını korumak için silahlandırılıyorlardı.

Son olarak, Roma ordusu birliklerinin gerçekten kendine yetmesini sağlayanlar, her lejyona bağlı olan ve iyi eğitimli uzmanlar olan immunes’ti. Doktorlar, mühendisler ve mimarları da kapsayan bu gruptaki askerler, erlerin yerine getirdiği ağır işgücü gerektiren görevlerden muaftı ve onlardan daha fazla maaş alıyorlardı.

10- Scutum Bir Koruma Kalkanı Olmanın Yanı Sıra Bir Hücum Silahıydı

Roma lejyonerlerinin geleneksel kalkanı scutum’du. M.Ö. 1. yüzyılın standart scutum’u 10 kg ağırlığında oval bir kalkan iken, August döneminde şekli kıvrık dikdörtgen bir panele çevrildi. Bu değişiklik kalkanın ağırlığını 7.5 kg ’ye indirdi (sonraki versiyonları ise 5.5 kiloya kadar inebilmişti). Bu ağırlık devrinden anlaşılacağı üzere, kalkan yatay bir tutuş ve düz kol pozisyonuyla tutuluyordu.

Aslında yaklaşık 102 x 63 cm ölçülerindeki dikdörtgen scutum Roma lejyonerlerinin gövdelerini korumada iyi olsa da asıl avantajı hücum kapasitesindeydi. Bunu yapabilmek için lejyonerler düşmanlarına kalkanlarının bütün ağırlığıyla çarpıyorlardı, kabarık oymaları ise düşmanı itmeye ve dengesini kaybettirmeye yarıyordu. Tacitus’un (Agricola’sında)dediği üzere bu tür taktikler (daha düz kalkanları olan) yardımcı birlikler tarafından bile, Kaledonyalı düşmanlara karşı Mons Graupius’ta olduğu gibi, etkili bir şekilde kullanılabiliyordu.

Diğer bir önemli hücum donanımı ise, Roma ordusuyla ilgili daha önceki gönderilerimizden birinde tasvir ettiğimiz pilum’du.

Kitap kaynakları: Roman Legionary 58 BC-AD 69 (By Ross Cowan) / Caerleon and the Roman Army (By Richard J. Brewer) / The Roman Army from Caesar to Trajan (By Michael Simkins)

Çeviri: Seçil Akın

Kaynak realmofhistory

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More