Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Hindistan Tarihinde Vedik Dönemi

Aryanlar şehirler ya da devletler kurmadılar, ambarlar inşa etmediler ve de bir yazı sistemi kullanmadılar. Kendilerini  “asiller” ya da “üstünler”  olarak adlandırdılar.

0 3.550

Harappan uygarlığının yıkılmasının ardından Vedik uygarlığı ya da diğer bir adıyla Aryanlar, Hint kültüründe yeni bir dönem başlattı. Aryanlar, Harappan kültürüne ait neredeyse hiçbir şeyi benimsemedi. Aryanlar şehirler ya da devletler kurmadılar, ambarlar inşa etmediler ve de bir yazı sistemi kullanmadılar. Kendilerini  “asiller” ya da “üstünler”  olarak adlandırdılar. İsimleri “asil” anlamına gelen Hint-Avrupa kelime kökü olan “ar”dan gelmektedir. Sanskritçede onlar “Aryalar”dı (Aryanlar) ancak bu “ar” kökü aynı zamanda fethedilen Pers topraklarının adının da temelini oluşturmaktaydı yani “İran.” Asillik düşüncesi aslında Hint-Avrupalıların bilincinin merkezinde yatıyor gibi görünmekte çünkü başka bir ülkenin adında da bu kök görülüyor. Bu ülke ise “İrlanda”  ya da diğer bir değişle “Eire”. Orada, kendilerini fethettikleri insanlardan ayrı tutmak için “üstün” ya da “asil” anlamına gelen isimler alıyorlardı.

Kelimelerin Kökenleri

Vedik uygarlığı Avrasya’nın uzak bölgelerindeki zorlu bozkırlarında yaşayan göçmen bir kabileydi. Yaşamlarını zor kazanıyorlardı.  Şüphesiz sert, acımasız ve her zaman savaşmaya hazır kişilerden oluşuyordu. Dinlerine savaşmayı ve fethetmeyi emreden bir fırtına tanrısı ya da gök tanrının hâkim olduğunu görülmektedir. Bu tanrının “Dyaus” gibi bir adı vardı, bu kelime Grekçe’deki “Zeus”,  “deus” (Latincede tanrı anlamına gelir), “deva” (Sanskritçede tanrı anlamına gelir) ve de İngilizce’deki “divine” (ilahi) kelimelerine benzer. Vedik kültürü savaşma etrafında gelişmişti ve savaşma konusunda çok iyilerdi. Aryanlar ata binmede üstündüler ve savaş alanlarına at arabalarıyla akın ederlerdi.  Kabileleri bir komutan ya da raja (Latincedeki “rex” (kral) ve İngilizcedeki “regal” (krallık) kelimeleri aynı kökten gelir.) tarafından yönetiliyordu.  M.Ö. 2000 yıllarının ilk yüzyıllarında olan bir dönemde, Hindistan ve Pers topraklarının ilerisine, güneye sürekli fetih dalgaları halinde göç etmeye başladılar.

Aryanlar Pers topraklarını yakıp yıkarak hızlıca ilerlediler ve Hindistan’ın kuzey ovalarına yayıldılar. Savaşmayı ve fethetmeyi seven doğaları hala Hinduizm’in temeli olan Vedik dininde muhafaza edilmektedir. Tanrılara bir övgü derlemesi olan Rig Veda şiirlerinde Tanrı İndra, fetheden ve şehirleri yıkıp düşmanları katleden bir tanrı olarak görülmektedir. İstilacı Aryanlar aslında göçmen bir kabileydi, tarımla uğraşmıyorlardı. Hindistan’ı kuzeyden güneye ele geçirip ilk olarak İndus Vadisi’ne yerleşmeye karar verdiler. Harappanlar’dan farklı olarak, sonunda nüfuslarının büyük bir bölümü Ganj Nehri kıyısına yerleşti. İndus Nehri’nin tersine Ganj çok daha sakindi ve taşkınları daha öngörülebilirdi.  Bu bölge su ve orman bolluğuyla Orta Asya’nın ve İran’ın kuru bozkırlarından gelen insanlar için cennet gibi bir yerdi. Buraya geldiklerinde, büyük kuzey ovaları yoğun olarak ormanlık bir bölgeydi.  Aryanlar geldiklerinde yoğun ormanlık alanların ufka uzandığı bu bölgede şimdi ise çıplak tarlalar aynı ufka uzanıyor. Ormanların yok edilmesi yüzyıllar boyunca efsanevi bir plandı hala bile bu plan Hint edebiyatında muhafaza edilmekte.

Yeni Sınıflar Doğuyor

Savaşçı insanlardı, ayrı kabile ve aralarında kan bağı bulunan insanlardan oluşmuş gruplar olan janalar şeklinde teşkilatlanmışlardı. Janalar bir komutan tarafından yönetiliyordu. Bu kabileler kuzey Hindistan’a ve Dekan’a hızla yayıldılar. Bizlerin anlayamadığı bir süreçte, Aryan kültürünün temel sosyal grubu olan janalar, kan bağı temelli gruplardan yavaşça coğrafya temelli gruplara evrildi. Janalar janapadaya (ulus), jana-rajya ya da kabile krallığı ise ulusal krallığa (jana-rajyapada) dönüştü. Janapada kavramı Hint kültürüne öyle bir yerleşmiş ki Hintliler şu an bile kendilerini bölgesel kökenleriyle tanımlıyorlar. Farklı kültürleri ve dilleriyle modern Hindistan’ın tüm büyük bölgeleri Vedik Hindistan’ındaki janapadalara dayanıyor.

Tanrı İndra
İlgili Yazılar

Aryanlar’ın Hindistan’daki erken tarihi Rigvedik Dönemi  (M.Ö. 1700-1000) olarak anılır, bu döneme Hindistan edebiyatındaki en eski eserler olan dini övgü şiirlerinin adı verilmiştir. Bu şiirlerin yani Rig Veda’nın Hint- Avrupa dininin en ilkel temellerini yansıttığına ve de bu insanların o dönemde yakınlığı düşünülerek Fars dini ile birçok benzerliği bulunduğuna inanılır. Bu erken dönemde nüfusları Ganj nehrine yakın İndus Nehri ve Yamuna Nehri’nin uzandığı kuzey bölgesi olan Punjab ile sınırlıydı. Aryan kabile düzenini korumuşlardı, kabileyi konsey ile birlikte bir raja yönetiyordu. Her jananın bir başrahibi vardı, tanrılara yapılan bir takım kurbanlar dinlerinin neredeyse tüm odak noktasıydı. Rigvedik dönemi insanları aslında sadece iki sosyal sınıftan oluşuyordu; asiller ve halk. Sonrasında “Dasas” (koyular) adında bir sınıf daha eklendi. Sanıyoruz ki bu sınıf Aryanlar’ın fethettiği koyu ten rengine sahip insanlardan oluşuyordu. Rigvedik Dönemi sonunda, sosyal sınıflar dört katı kasta dönüştü, bunlara catuvarnas yani “dört renk” denir. Catuvarnasın en üstünde Brahman olarak anılan rahipler bulunuyordu. Rahiplerin altında savaşçılar ve asiller, (Kshatriya) onların aşağısında zanaatkârlar ve tüccarlar, (Vaishya) en aşağıda ise hizmetkârlar (Shudra) bulunuyordu. Hizmetkârlar toplumun büyük bir bölümünü oluşturuyordu. Bu ekonomik sınıflar detaylı bir dini sistemle meşrulaştırılmıştı ve sonrasında bizim kast adını verdiğimiz birçok ekonomik alt sınıflara ayrılmıştı. Rigvedik Dönemi sonlarına doğru sosyal sınıflar tamamen esnetilemez bir hal almıştı; sosyal hareketlilikten söz edilemezdi.

Geç Vedik Dönemi’nin diğer bir adıyla Brahmanik Dönem’in (M.Ö. 1000-500) ilk yüzyıllarında, Aryanlar Yamura Nehri’ni Ganj Nehri’nden ayıran bir ova olan Doab’a göç etti. Doab yoğun bir orman bölgesi olduğu için bu zor bir görevdi. Aryanlar Ganj’a ulaşana kadar Doab’ı yavaş yavaş yaktılar ve oraya yerleştiler. Rig Veda Aryanlar’ın Rig Vedik Dönemi’ndeki en ilkel dinlerini temsil ederken, Geç Vedik Dönemi’nin dinine Brahmanalar yön veriyordu. Brahmanalar M.Ö. 1000 ve 850 yılları arası bir dönemde yazılan rahip kitaplarıydı. Geç Vedik toplumunu Brahmanalar yönlendiriyordu ve Aryan yaşamının her bir bölümü dini ritüeller ve büyülerin kontrolü altındaydı. Hindistanlıların anladığı şekilde Geç Vedik Dönemi tarihte bir Epik Çağı’ydı. M.Ö. 500 ve 200 yılları arasında yazıya dökülseler de Hint Kültürünün en büyük yazılı kahramanlık efsaneleri Mahabharata ve Ramayana büyük ihtimalle aslında Geç Vedik Dönemi’nde yaratılmış ve anlatılmıştı. Bu iki efsane de bu dönemdeki kahramanları anlatır ve Aryan kültürel değerlerinin (Rig Veda’da anladığımız üzere) İndus kültürü ile harmanlanarak nasıl değiştiğini gösterir.

Budizm

Kültür ve Sanat

Aryanlar’ın gelişmiş bir müzik kültürü olduğu, şarkı ve dansın toplumda önemli bir yeri olduğu görülmekte. Görsel sanatlara fazla yönelmeseler de lirik şiirleri eşsizdi. Kumar oynamayı çok severlerdi. Bununla birlikte Hindistan’a ilk yerleştiklerinde artlarında bir uygarlık ve yazı sistemi bırakabilecek de olsalar yazıyla fazla ilgilenmediler. Tam olarak yazıyla ne zaman ilgilendikleri bilinmiyor ancak Brahmanik Dönemin sonu olan M.Ö. 650 ve 500 yıllarının arasında bir dönemde olabilir. Yine de Mauryan Dönemine kadar hiçbir Aryan yazılı eseri bulunmamakta. Harappa (M.Ö. 2500-1750) ve Maurya (M.Ö.300) arası oldukça uzun bir süre. Mauryanlar’ın kullandığı alfabeye “Brahmi” alfabesi denir ve alfabe sadece zamanının dini ve edebi dili olan Sanskritçeyi yazmak için değil aynı zaman da yerel dilleri yazmak için de kullanılırdı. Brahmi alfabesi Hindistan’ın ulusal alfabesidir.

Bu bilgiler ışığında Vedik Dönemi fetihten çok kültürel harmanlanma dönemidir. Hindistan’a ilk yayıldıklarında Aryanlar fetih yapan insanlar olsalar da Aryan kültürü yavaşça yerel kültürlerle harmanlandı. Aryanların Rig Veda’nın bazı bölümlerinde korunan savaşçı dini yavaşça daha çok ritüelleşti ve meditasyona yönelik bir din oldu. M.Ö. 200lerde bu kültürel harmanlanma dönemi neredeyse tamamlanmıştı.

Çeviri: Ayşe Nur Es

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More