Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Helenistik Dönemin Işığı: Antik İskenderiye

Büyük İskender tarafından kuruldu ve bir liman kenti olarak mütevazı başlangıcına rağmen, antik dünyanın en zengin metropol alanlarından biri haline geldi.

0 4.232

Mısır’ın İskenderiye kenti, MÖ 331’de, şehre adını veren Büyük İskender tarafından kuruldu ve bir liman kenti olarak mütevazı başlangıcına rağmen, antik dünyanın en zengin metropol alanlarından biri haline geldi. Döneminde, İskenderiye kütüphanesi, Serapis Tapınağı ve İskenderiye Pharos’u (deniz feneri) gibi harikaların yer aldığı bir şehir olmuştu.

Antik İskenderiye’nin Kuruluşu

Tarihçi ve biyografi yazarı Plutarch, “İskender’in Hayatı”nı anlattığı eserinde, İskenderiye şehrinin kuruluşunu anlatır. Büyük İskender, Doğu Akdeniz seferlerinin bir parçası olan Mısır’ı fethinden sonra, “adını taşıyacak” büyük bir Yunan şehri kurmayı planlar. İskender, tüm uluslardan insanlara ev sahipliği yapacak ve kaynakları bol bir şehir hayal etmiştir. Kentin inşası ve genişlemesi sorumluluğunu komutanı Cleomenes’e bırakmış, Cleomenes’in izinden giden Ptolemy de şehri daha büyütüp genişletmiştir. Büyük İskender’in ölümünün ardından MÖ 332-30 yılları arasında Mısır’ı, Ptolemy hanedanı yönetmiştir.

Antik İskenderiye Şehir Planı

İskenderiye’nin Öne Çıkışı

İskenderiye, önceki Mısır başkenti Memphis’in yerini aldığından ve de önemli bir liman şehri olan Tyre İskender tarafından tahrip edildiğinden, siyasi ve ticari boşluğu yeni başkent olarak doldurmuştu. İskenderiye, Akdeniz ticaret yolları üzerinde, geliri yüksek bir bağlantı noktası haline gelmiş ve doğu, kuzey ve batıdan ticareti kendine çekmişti. Bu durum, yerel ekonominin gelişmesini sağladı ve bu da İskenderiye Kütüphanesi gibi oluşumların yolunu açtı. Şehir, bilim insanları, filozoflar, sanatçılar ve matematikçiler (Öklid gibi!) için bir cazibe merkezi haline geldi.

İskenderiye Feneri’nin temsili resmi

İskenderiye’deki Başlıca Yapılar

İskenderiye’deki en ünlü eserlerden biri kütüphanesi elbette. Sadece eski dünyada değil, günümüz standartları için bile en iddialı projelerden biri olma özelliğini taşıyordu. İskenderiye Kütüphanesi ile dünyanın tüm bilgilerini bir araya getirme ve tek bir yerde bulundurma amaçlanmıştı. I. Ptolemy, kütüphane projesi üzerine çalışmaya başladı ve onu şehrin kraliyet bölgesine konumlandırdı. Büyük boyutlu olarak projelendirildiğine kuşku yok, ancak mimari planları hiçbir şekilde günümüze ulaşmış olmadığından  sadece hayal gücümüzü çalıştırıp görünümüyle ​​ilgili spekülasyon yapabiliyoruz. Dünyadaki her kitabın bir kopyasını toplamak amacı doğrultusunda Ptolemy II, limana gelen her gemiden, bir kopyası çıkartılmak üzere gemideki herhangi bir kitabı teslim etmesini istemişti.

Ne yazık ki, daha sonra bu bilim, tarih, matematik ve edebiyat pınarı yok edildi. İskenderiye şehrinde yönetim tarihi boyunca birkaç kez değiştiğinden, yeni yönetici kesim İskenderiye Kütüphanesini bir bilgi kaynağı yerine kendi otoriteleri için bir tehdit olarak gördü. Kütüphanenin kullanımı yıllar içinde azaldı, parşömenler ve el yazmaları, birkaç kez çıktığı ifade edilen yangınlarla yok olup gitti.

İskenderiye Kütüphanesi

İskenderiye’nin gücüne yakışan görkemdeki bir diğer önemli yapısı, Serapeum’du. MÖ 3. yüzyılda Ptolemy III döneminde inşa edilen tapınak, İskenderiye’nin koruyucusu Serapis’e adanmıştı. Strabon, tapınağın kentin batı kısmında yer aldığını söylüyor. İskenderiye Kütüphanesi gibi Serapeum da ayakta kalmadığı için ancak neye benzediği üzerinde tahminde bulunabiliyoruz.

İlgili Yazılar

Bu arada, İskenderiye’nin anlatıldığı bu yazıda İskenderiye Feneri’nden de bir parça bahsetmemek olmazdı. Eski dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen bu yapı, döneminde ve sonrasında deniz fenerleri için model olmuştur. Deniz feneri veya Pharos, İskenderiye’nin bir parçası olarak hizmet etti ve gemileri limanına yönlendirdi ve madeni paraların üzerindeki figürlerden de görebileceğimiz gibi, şaşırtıcı bir yüksekliğe ulaşan ve şehrin sembolü haline gelen bir teknoloji harikasıydı.

Üzerinde İskenderiye Feneri figürünün bulunduğu sikke

Roma Yönetiminde Antik İskenderiye

Roma İmparatorluğu, Pön Savaşlarında Kartacalılara karşı kazandığı nihai zaferle Akdeniz’in tek hakimi oldu ve İskenderiye’yi de hakimiyeti altına aldı. Bu gelişme, kabaca iki yüzyıl boyunca İskenderiye’nin durumunu çok fazla etkilemedi. Canlı sosyal ortamıyla önemli bir liman kenti olmaya devam etti. Fakat Birinci Triumvirate’ın dağılması sırasında İskenderiye’ye doğrudan olumsuz yasaklamalar uygulandığını görüyoruz. Pompeius’un Farsalus Muharebesi’nde Sezar’a yenilmesinden sonra İskenderiye’ye sığındı. Ancak, Ptolemy XIII tarafından öldürüldü.  Sezar geldi ve bölgede sıkıyönetim ilan etti. Sonraki yıllarda Kleopatra ve Ptolemy arasındaki iç çekişme sonucu İskenderiye şehri tahribata uğradı ve yangınlarla zayıfladı.

Kleopatra ve Marcus Antonius’un ölümünden sonra ve Augustus’un iktidarını sağlamlaştırmasının ardından İskenderiye, Roma İmparatorluğu’nun siyasi özerkliği olmayan bir eyaleti haline geldi. Şehir, yangınlardan sonra yeniden inşa edildi ve MÖ 1. yüzyılın iç karışıklıklarından sonra toparlandı, ancak asla Roma işgali öncesi seviyesine gelemedi.

Roma Yönetiminde Antik İskenderiye

İskenderiye’nin Çöküşü

Yüzyıllardır bilgi, öğrenme ve gelişmelere kucak açmış İskenderiye’nin Hristiyanlık-putperestlik ayrımına gelmesi şaşırtıcı değildi. Roma yönetimi altında, I. Theodosius paganizmi yasakladı ve Hıristiyanlığa geçişi teşvik etti. İskenderiye yüzyıllardır müreffeh ve güçlü bir şehir olduğu için, artık yasadışı ilan edilen inançla ilgili tapınaklar, kutsal mekânlar ve anıtlardan bolca bulunuyordu. Şehirdeki Hıristiyanları İskenderiye’de putperestlerle çatıştı ve şehir, dini ve ideolojik problemlerin içine düştü. Kendini bir zamanlar güvende hisseden, teşvik gören ve desteklenen bilim adamları artık daha sakin bir yer arayışı için şehirden kaçtılar. İskenderiye’nin kültürel, siyasi ve ticari bir merkez olarak cazibesi, sürekli dini gerginlik nedeniyle devam edemedi ve şehir görkemini yitirdi.

İskenderiye Kütüphanesi’nin Yanışı

İskenderiye şehri, siyasi rekabetler, skolastik girişimler ve inanç çatışmalarının yaşandığı bir yer olarak hareketli bir tarihe sahipti. Şehrin işgalinin uzun sürmesi, Akdeniz’in daha geniş bir alanındaki çeşitli etkinliklerine katılmasına izin verdi. Bugün tabii ki, sadece İskenderiye Kütüphanesi yıkılmamış olsaydı neler olabileceğini sadece hayal etmekle yetiniyoruz.

Çeviri: Sinan Akbaytürk

Kaynak classicalwisdom

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More