Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

İnsanlar Yazıyı Nasıl Keşfetti – Dört Farklı Dönem

Yazı, bağımsız olarak, Mezopotamya’da, Mısır’da, Çin’de ve Mezoamerika’da olmak üzere an az dört kere icat edilmiştir. Bu uygarlıkların el yazıları günümüze kadar bozulmamış olarak geldikleri kabul edilir.

0 2.915

Yaklaşık 5,000 yıl önce, 30 adet keçi Sümerliler tarafından takas edildi. İşlemi kayda geçirmek için, neredeyse bir post-it büyüklüğünde olan bir kil tablete, işlemin faturası oyuldu. Basit geometrik işaretler çiftlik hayvanlarını ve erzakları temsil ediyordu. Dairelerin içindeki çentikler ise miktarı gösteriyordu.

Faturaları şu an bir müzede sergilendiğini görseler, ne kadar şaşıracaklarını bir düşünün.

Bu ilk yazılı metinler “yazı nasıl icat edildi?” sorusunu gündeme getiriyor.

O 3100 yılında, 25 dişi ve 5 erkek keçinin takasını anlatan tabletin iki tarafı. Çizgili daire keçiyi, çemberler ve yarı çemberler sayıları ve balık sembolü de takasta bir lordun rol aldığını temsil ediyor.

Bu sorunun en az dört ayrı cevabı var. Çünkü yazı, bağımsız olarak, Mezopotamya’da, Mısır’da, Çin’de ve Mezoamerika’da olmak üzere an az dört kere icat edilmiştir. Bu uygarlıkların el yazıları günümüze kadar bozulmamış olarak geldikleri kabul edilir ya da diğer bir yazılı kültüre maruz kalmamış toplumlar tarafından sıfırdan geliştirilmişlerdir. Diğer bütün yazı sistemleri bu dörtlüden çıktıkları düşünülmektedir.

Gelecekteki araştırmalarla birlikte, eğer ki arkeologlar bu kültürlerin birinin, diğerinin yazı sistemini kopyaladığını bulurlarsa, eski zamana ait yazıtların sayılarında azalma görülebilir. Ve bu sayı yükseledebilir, eğer başka yazı sistemleri bulunabilirse. Ancak görünüşe bakılırsa, birçok uzmana göre, sadece bu dört yazıtın bağımsız kökenleri var.

Taş Devri bölgelerinden 10.000 yıldan daha eski kemikler, bazı arkeologların başarılı avlar veya ay evreleri gibi olayları takip eden, birbirini takip eden kesiklerle bulundu

Hakiki Yazının Adımları

Arkeologların, başarılı bir av ya da ayın evrelerinin kayıtlara geçtiği çeteleler olduğuna inandıkları 10,000 yaşından fazla olan kemikler, peşpeşe gerçekleşen kazılar sayesinde Taş Devri arazisinde bulundu.

Hakiki yazıdan önce insanlar fikirlerini ve bilgileri farklı şekillerde kayda geçerlerdi. Örneğin, olaylar tasvir etmek için resim çizerlerdi ya da gelişen olayları kayda geçmek için çetele tutarlardı. Ve günümüzde, hakiki yazının ortaya çıkışından yıllar sonra, müzik notaları, matematik sembolleri ve IKEA mobilyaları kurmak için kullandığımız talimatlar gibi alternatif sistemler geçerliliklerini sürdürmekteler.

İKEA tarzı
İlgili Yazılar

Bu sistemler bazı kavramları yazıdan daha etkili ve verimli bir şekilde aktarabiliyorlar. Ancak, belirli çeşit bilgilerle sınırlılar ve gündelik konuşmayı kelimesi kelimesine aktaramıyorlar.

İlk Sümer harfleri

Gündelik konuşmayı temsil eden işaretler sistemi fikri ayrı kültürlerde ve farklı zamanlarda ortaya çıktı.: M.Ö 3200 yılında Mezopotamya ve Mısır’da, M.Ö 1200 yılında Çin’de ve MÖ 400 yılında da Mezoamerika’da. Bu yazıtların tarihi değişiklik gösterse de her biri benzer gelişim süreçlerinden geçmişlerdir.

En eski metinler belirli bir bağlamda günümüze ulaşmıştır, Mezopotamya’daki ekonomik alışverişler ya da Çin’deki kutsama rituelleri gibi. İlk karakterler, tam olarak neyi kastettiğini tasvir eden görsel işaretlerdi. Mesela, antik Çin yazıtında, “balık” anlaşılabilir bir balık resmiyle temsil ediliyordu. Bazı işaretler ise, insanların zaten aşina olduğu amblemler ve seramik motifler gibi önceden de var olan sembolik sistemlerden ödünç alındı.

Zamanla ikonik karakterler daha stilize hale büründüler ki böylelikle onları yazmak daha kolay bir hal aldı. Daha önce bahsettiğimiz “balık” işareti zaman içinde balıksallığını yitirdi, en sonunda da şu an ki halini aldı: 魚  üstte bir kanca ve aşağıya doğru yayılan dört çapraz çizgi.

Bir diğer önemli adım ise, bazı karakterler, kelimelerden ziyade, sesleri tarif etmeye başladılar. Bu geçişi Rebus İlkesi mümkün kıldı: görsel olarak tasviri zor olan bir sözcüğü sesteşiyle değiştirmek, yani “cebir” kelimesini kullanmak yerine “c1” yazmak buna bir örnektir.

Yenilik çağlarıyla birlikte, el yazısı zamanla günlük konuşmayı kayıt altına alabilecek noktaya ulaştı. Bu da yazmayı, hakiki işlevinden çok daha uzaklara itti, onu tarihi, edebiyatı ve mesajları kayıt altına alabilen bir araç haline getirdi.

Antik Çince

Komşu kültürler tarafından benimsenen ve değiştirilen bu el yazmaları bin yıldan fazla bir süre zarfı boyunca hayatta kaldı. Mezopotamya, Mısır ve Mezoamerika yazı sistemleri zamanla yok olurken, Çin’in yazı sistemi 3.000 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdürmekte.

Çeviri: Batıkan Demirtaş

Kaynak discovermagazine

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More