Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Dünyanın Her Yerinden Halen Devam Eden 10 Tarihi Gizem – 2. Bölüm

Bazı gizemler dünyayı birkaç yıldır şaşırtmaktayken, diğerleri yüzyıllardır etrafta dolaşıyor. Listemizde Cengiz Han'ın mezarının sırrını, Kızıl Prenses'in mumyasını ve antik dönem astronotları gibi birçok gizem hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

0 3.550

Bazı gizemler dünyayı birkaç yıldır şaşırtmaktayken, diğerleri yüzyıllardır etrafta dolaşıyor. Bilim insanları ve diğer uzmanlar ne kadar süredir var olduklarına bakmaksızın zamanımızın en büyük gizemlerini ve bizden önce gelenleri özellikle de efsane ve gerçek tarihin karışımı olanları çözmekten asla vazgeçmiyorlar. Bu listede hala onları çözmeye çalışanların ilgisini çeken bazı eski gizemlere dair örnekler var. Bunlardan bazıları uzmanların istedikleri gibi inceleyebilecekleri elle tutulabilir ve ulaşılabilir şeylerdir. Diğerleri kayıp ve bugüne dek hala aranan şeylerdir.

5- Makkabilerin Kayıp Mezarları

Yaklaşık 150 yıl önce, Makkabilerin kayıp mezarları için bir arama başlatıldı. Katılanlar arasında akademisyenler, uzmanlar, gezginler vb. vardı. Ancak aramalardan bir sonuç çıkmadı ve araştırmalar bugün de devam ediyor. 2015 yılında, Modi’in yakınlarındaki Horbat Ha-Gardi sahasında arkeolojik bir keşfin söz konusu mezar olduğu düşünülüyordu, ancak bu başka bir çıkmaz sokak haline geldi. Dünya çapında uzmanların ilgisini çeken aile, Mattathias adındaki bir Yahudi rahibi ve Helenistik Seleukosların pagan yönetimine karşı ayaklanan beş oğlundan oluşuyordu. Rahip öldüğünde, oğlu Judah kampanyaya devam etti ve sonunda Judea’yı Seleukoslar’dan kurtardı ve tapınağın kurtuluşunu sağladı. Tapınağın eski haline getirilmesi ve yeniden ithaf edilmesi sırasında Hanukah Festivali doğdu. Tapınağın yeniden işlenmesinden sonra, Mattathias’ın beş oğlu daha fazla toprak için savaşmaya devam etti, her biri sonunda tahtını ele geçirdikten sonra birer birer ölüyordu. Bugün hala arkeologların hararetli araştırmalarının merkezi ise onların kayıp mezarlarıdır. Şimdilik, bu kraliyet mezarlarının yeri hala gizemini koruyor.

4-1882 Winchester Tüfeği

2014 sonunda, Nevada’daki Great Basin Ulusal Parkı çalışanları, garip bir keşfe imza attıklarında günlük görevlerini yerine getirmekteydiler. Bir ağaca dayanmış Winchester tüfeği buldular. Çalışanlar tüfeğe sadece bakarak, bunun yeni olmadığını söyleyebildiler; ancak sonradan 130 yaşın üzerinde olduğunu anlayarak şaşırdılar. Tüfeğin 1873 model olduğu ve 1882 yılında üretildiği tespit edilmiştir. Bu silahların 700.000’den fazlası 1873 ve 1919 yılları arasında yapılmıştır. Bütün bu bilgiler ne yazık ki, silahın sahibinin kim olduğu veya silahın neden ve nasıl parka geldiği gibi sorulara ışık tutmadı. Teoriler, silahın daha yeşil meralar ararken onu geride bırakmış bir kovboya veya altın arayıcısına ait olabileceği yönünde. Bu aynı zamanda tüfeğin parkta 130 yıldan fazla bir süredir ayakta durduğu anlamına gelir. Ancak, çoğu bu senaryoyu mantıksız bulmaktadır. Uzmanlara göre, başka, daha inandırıcı bir teori, birisinin tüfeği miras alması ve bilinmeyen sebeplerle parkta bırakmaya karar vermesidir. Tüfek, Cody Ateşli Silahlar Müzesi’nde tutulmakta, ancak amaç, nihayetinde sergileme amacıyla parka geri dönmesidir.

3- Sibiu El Yazmaları

İlgili Yazılar

Birisinin Sibiu el yazması adı verilen bir belgeyi keşfetmesi 1961’e kadar sürdü. Belgede 450 sayfa var ve 1500’lere kadar uzanıyor. Bununla birlikte, uzmanları şaşkına döndüren şey belgenin içeriğidir. Topçu, balistik ve çok aşamalı roketlerle ilgili teknik özellikleri içerir. Yazmalar aynı zamanda 1555’te Sibiu şehrinde binlerce tanığın önünde çok aşamalı bir roketin başarılı bir şekilde fırlatılmasını da ayrıntılarıyla anlatıyor. Belgenin yazarı Conrad Haas, yazmalara tasarladığı ve inşa ettiği roketin çizimlerini de eklemişti. Sibiu el yazmasının roket inşası bilimini detaylandıran ilk belge olduğuna inanılmaktadır. Haas ayrıca modern uzay aracı, roket yakıtı, sıvı yakıt ve delta kanatları fikrini de ayrıntılandırır. Birinin roket bilimini Apollo, Gemini, ve Mercury programlarının teknolojiyi kullanımından yüzlerce yıl önce çözmüş olması meselesi hala gizemini koruyor.

2- Cengiz Han’ın Mezarı

Cengiz Han, 1227’de 65 yaşındayken son nefesi verir vermez ölümü hakkında birkaç efsane doğdu. Bazıları atından düştükten sonra veya Çinlilere karşı savaşta öldüğü tahmininde bulunuyordu. Diğerleri pnömoniye yenik düştüğüne ya da alternatif olarak, hadım edildikten sonra çok fazla kan kaybettiğine inanıyordu. Sır olan sadece Han’ın ölüm sebebi değil, son dinlenme yeri de henüz bulunamamıştır. Han’ın talebi gizli bir yere gömülmekti ve onu gömenler, cenaze alayını gören herkesi öldürerek sırrın açığa çıkmayacağından emin oldular. Efsane, bir ırmağın kimsenin bulamaması için mezarının üzerine saptırıldığını belirterek olayları daha da karanlık hale getirir. Başka bir hikaye de, 1000 atın mezarın üzerinden geçmeye zorlandığını, daha sonra arazinin üzerine ağaçların dikilmesini sağlandığını anlatır. Han’ın mezarı için yapılan araştırmalar, az gelişmiş arazi ve büyük olasılıkla keşfedilmesi yıllar alacak uçsuz bucaksız bakir doğa gibi teknik zorluklara rağmen sürdürülüyor.

1- Kızıl Kraliçe

1994 yılında, arkeolog Arnoldo Gonzales Cruz ve ekibi Güney Meksika’da Palenque kalıntıları XIII Tapınağı’nda bir mezar odası keşfetti. Odanın içinde bir lahit ve dokunulmamış bir mezar keşfedildi. Lahitin bir ucunda, genç bir çocuğun iskeletini buldular; diğerinde, otuzlu yaşlarında bir kadının iskeletini buldular. Mezarlık içinde kalıntıları bulunan kadına, sonraki yaşamda eşlik edebilmeleri için kurban edildikleri düşünülmektedir. Lahit içindeki iskelet kırmızı tozla kaplanmış ve bu da Kızıl Kraliçe lakabı takılmasına yol açmıştır. Bunun yanı sıra, Cruz ve ekibi, yeşim ve inci objelerden oluşan bir koleksiyon da buldular. Kafatasının etrafında yeşim taşlarından bir tören tacının yanı sıra cenaze maskesinin kalıntıları bulunmuştur. Ne yazık ki, bulguların hiçbiri kadının kimliğine işaret etmedi. Kalıntılar üzerine yapılan çalışmalar, öldüğü zaman 60 yaş civarında olduğunu ve et yemeyi sevdiğini ortaya çıkardı. Mezar odasının Büyük Pakal’ın yanında konumlandırılmış olması dikkate alınarak bunun önemli bir kişi olduğuna inanılıyor. Kalıntılar daha sonra Palenque’ye döndü ve iskeletin kimliğiyle ilgili araştırmalar halen devam ediyor.

Çeviri: Zeynep Şenel Gencer

Kaynak Listverse

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More