Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Roma Dünyasında Kadınların Rolü

Roma kadınlarının halk yaşamında çok sınırlı bir rolü vardı. Siyasi meclislere katılamaz, konuşamaz veya oy kullanamazlar ve herhangi bir siyasi görev üstlenemezlerdi.

0 12.620

Kadınların, Roma dünyasında ve aslında çoğu eski toplumdaki gerçek rolü ve statüsü, hem eski erkek yazarların hem de 19-20. Yüzyılın erkek bilim adamlarının önyargıları nedeniyle gölgede kalmıştır; bu durum, ancak yakın tarihte ve kadınların statüsü, hakları, görevleri, sanatta temsil durumu ve günlük yaşamlarını daha objektif olarak değerlendirmek isteyen modern bilim adamları tarafından kısmen de olsa giderilmiştir; bunların hepsi, erkek egemen Roma dünyasıyla iletişimde olan neredeyse tamamen erkek kaynaklıdır.

MİTOLOJİDE KADIN

Kadının erkeğe göre ikincil bir yaratık olduğunu iddia eden ve daha somut olarak, mutsuzluk ve ahlaksızlık getiren Pandora formunda bir yaratılış efsanesi üreten Yunanlılar gibi diğer antik kültürlerin aksine Romalılar; insanlığın, erkeklerden değil, tanrılar tarafından toprak ve sudan yaratıldığı şeklinde daha tarafsız bir yaklaşıma sahiptiler. Örneğin, Ovid‘in Metamorfozları, ilk insanın erkek mi kadın mı olduğunu belirtmez. En azından fiziksel anlamda, erkekler ve kadınlar, Yunan dünyasında olduğu gibi farklı türler olarak görülmemiş ve bu görüş Roma tıbbi tedavilerinde sıklıkla tekrar edilegelmiştir.

Roma mitolojisinde kadınlara yönelik tutumlar hakkında çok şey ortaya koyan en ünlü erken dönem eserlerden biri Sabin Kadınlarının Kaçırılması tablosudur. Bunun öyküsünde, Roma’nın ilk sâkinleri, komşu kabilelerin kadınlarını kaçırıp kendilerine eş yaparlar. Bunun nedenlerinden biri, kan bağı yoluyla yerel ittifaklar kurma isteği de olabilir. Doğal olarak, bu kabileler de kadınlarını geri almaya çalışırlar ve bu yüzden savaş açarlar. Ancak, kaçırılan kadınlar –Romulus‘un karısı Hersilia liderliğinde- kan dökülmesini önlemek için araya girerler. Öykü, kadınların Roma toplumunda ailelerin  -doğumla gelen akrabalık ve ardından evlilikle oluşan- bağda oynadıkları önemli rolü yansıtıyor.


Sabin Kadınlarının Araya Girmesi

KADIN VE AİLE

Romalı kadınlar, pek çok durumda, toplumda algılanan rolleriyle -evle ilgilenme ve aileyi besleyip büyütme göreviyle (pietas familiae), kadının müstakbel kocasını utandıracak cinsel bir geçmişi olmaması için meşru yoldan, özellikle de erken (bazen ergenlikten bile önce, ancak genellikle 20 yaş civarında) evlenip çocuk sahibi olma şeklinde ifade edildiler. Romalılarda aile, genelde en kıdemli erkeğin ailenin reisi (paterfamilias) olduğu erkek egemen bir yapıdaydı. Kadınlar ikinci sırada geliyordu, bu durumu, Romalıların isim verme kurallarında da görebiliyoruz. Erkek vatandaşların; adı, soyadı ve lakabı olmak üzere üç adı vardı, aynı ailedeki kadınlar da aile adının dişil versiyonunu almak durumundaydılar. Evli bir kadın kızlık soyadını da tutabiliyor veya kocasının adını (örneğin Cicero‘nun Terentia’sı) kullanmaya yönlendiriliyordu. Aile içinde kadınlar, eve ve köle işgücüne katılıyor, el sanatları üzerine çalışıyor ve üst sınıf kadınları ise edebiyat ve felsefe gibi akademik konularla da ilgilenebiliyorlardı.

KADINLARIN ERKEK YAKINLARINA OLAN BU SIKI BAĞIMLILIĞI, HUKUKİ VE MALİ KONULARDA KENDİNİ GÖSTERMEKTEYDİ, KADINLAR, YASAL OLARAK KENDİ MALİ İŞLERİNDE AİLE BİREYİ İLE AYNI YASALARA TABİ OLMAK DURUMUNDAYDILAR.

Kadınların erkek yakınlarına olan bu sıkı bağımlılığı, hukuki ve mali konularda kendini göstermekteydi, kadınlar, yasal olarak kendi mali işlerinde adını aldığı ailenin bireyleri ile aynı yasalara tâbi olmak durumundaydılar (Tutela mulierum perpetua). Bunun tek istisnası, üç çocuğu olan (MÖ 17’den itibaren) kadınlar, dört çocuğu olan özgür kadınlar ve Vesta Bakireleriydi. Bu kural, erkek ve kız çocuklar, Roma hukuku uyarınca eşit miras haklarına sahip olsalar bile, ailenin sahip olduğu, özellikle de miras yoluyla geçen ve erkeklerin kontrolünde bulunan mülkiyeti korumak amacıyla konulmuştu. Ancak, uygulamada aileler, diğer pek çok konuda olduğu gibi, bu kanun hükmüne her zaman uymamış olabilirler. Nitekim ailenin reisi olan erkeğin savaşlarda ölmesi durumunda, mali işleri eline alıp yürüten, işletmelere sahip olan, mülkleri bulunan vb. kadınlar olduğu biliniyor.

Fresk, Pompei

Kadınların mülk edinmeleri ve miras yoluyla mülk sahibi olmalarına izin veren, fakat sahibi oldukları mülkler üzerinde kontrol haklarının bulunmadığı bu kuralın bir başka, hatta şovenist bir açıklaması da, bu türdeki işleri kendi başlarına idare edemeyecekleri düşüncesindeydi. Cicero tarafından, örneğin kadınların muhakeme gücünün zayıf olduğuna dair görüş (infirmitas consilii), açıklaması vardı. Ancak Roma yasaları, en azından kadının kendi mülkünü (çeyiz hariç) kocasından ayrı tutmasını şart koşuyordu ve boşandıktan sonra da geri alabiliyordu. Boşanarak ayrılma, Roma hukukunda her iki taraf açısından da kolaydı; ancak çiftin ortak çocuklarının velayeti yasal olarak babaya veya baba sağ değilse, en yakın erkek akrabasına veriliyordu. Daha sonraki imparatorlar ve özellikle Konstantin tarafından getirilen yasaların geçerli olduğu dönemlerde, boşanma, özellikle kadın tarafı için çok daha zorlaştırılmıştı.

BÜYÜK TOPLUMDA KADIN

İlgili Yazılar

Roma kadınlarının halk yaşamında çok sınırlı bir rolü vardı. Siyasi meclislere katılamaz, konuşamaz veya oy kullanamazlar ve herhangi bir siyasi görev üstlenemezlerdi. Eşleri güçlü bazı kadınlar halkla olan ilişkilerini kocaları aracılığıyla etkileyebilecek durumda olsalar da bunlar istisnalardı. Roma edebiyatında siyasal güce sahip olan kadınların, sıklıkla, nispet yapmak ve kıskançlık gibi olumsuz duygularca motive edildiğini ve dahası, davranışlarının genellikle erkeklerle ilişkilerini açığa çıkarmak için kullanıldığını hatırlamak ilginçtir. Alt sınıftan Romalı kadınlar, yaşamak için çalışmak zorunda olduklarından, halkın içinde bir yaşam sürdüler. Bu kadınlar daha çok tarımda, pazarlarda, el sanatı işlerinde çalıştılar, ebelik ve sütannelik yaptılar.

Roma dini, erkek egemenliğine sahipti; ancak kadınların, İsis rahibeleri (İmparatorluk döneminde) ve Vesta kadınlarının halka açık bir rol üstlendiği dikkate değer istisnalar da vardı. Vesta Bakireleri, Vesta kültünde 30 yıl görev yaptılar ve çoğu dini törenlere katıldılar, hatta erkek rahiplerin rol aldığı kurban törenlerine bile katıldılar. Ayrıca, Bona Dea ve Ceres gibi bazı şehir kültlerinin yer aldığı kadın festivalleri de vardı. Kadınlar, Yahudilik ve Hristiyanlık’ta da rol oynadılar, ancak tekrar edersek, bu rolün kapsamını belirleyen yine erkekler olacaktır.

Pompei’de Seks

DİĞER KADINLAR

Romalı kadınlar, (her zaman net sınırları olmamakla birlikte) itibarlı olanlar ve olmayanlar olarak ayrılabilir. Pek çok Romalı erkek, bir yandan âşıklarının ve fahişelerin hizmetlerinden yararlanmaya istekli olmaktan daha fazlasını yaparken, diğer taraftan da kadınlarla ilişkilerinin namuslu olmasını iddia etmek ve ahlak bekçiliğine soyunmak gibi ikiyüzlü bir tavır sergilerlerdi.

Kimin kim olduğunu başkalarına hatırlatmak için, kıyafetler yararlı bir araç olmuştu. İtibarlı kadınlar uzun bir elbise veya stola, manto (palla), fahişeler ise toga giyerler ve saçlarına saç bandı (vittae) takarlardı. Saygın bir kadın eğer zinadan suçlu bulunursa, cezalardan biri de toga giymekti. Kadınları iki gruptan birinde (üçüncü grup yoktu) varsaymak ilginçtir, ancak aynı zamanda, mahcubiyet yaratan durumlarda ayırt edilebilmeleri için işaretlerin kullanılmasının yararlı olacağı düşünülmüştür. Bu iki grup arasındaki ayrım, sadece fahişelerle ilgili ahlaki bir durumdan ibaret değildi, alt sınıftan kadınlar üst sosyal statüye sahip kadınlardan daha az haklara sahipti. Örneğin fahişeler ve hizmetçiler, tecavüz durumunda şikâyetçi olup haklarını arayamamışlardır ve kölelerin tecavüze uğramaları ise sadece sahibinin maddi zararı olarak kabul edilmiştir.

ÜNLÜ ROMALI KADINLAR

Bazı Romalı kadınlar, toplumun onlara biçtiği sınırlı aile ve ev kadını rolünün üzerine çıktılar ve gerçekten etkileyebilir konuma ulaştılar. HORTENSIA bunların ilk örneklerinden biridir. Hortensia, MÖ 42 yılında, Roma Forumunda, Sezar‘ı öldürenlere karşı açılacak savaşı finanse etmek üzere Roma’nın en zengin kadınlarının servetinden vergi alınması yönünde üçlü yönetimin teklifine karşı çıkan ünlü bir konuşma yapmıştı. Kamusal sularda dalgalar yaratan diğer kadınlar ise Cornelia (Gracchi kardeşlerin annesi), Servilia (Cato’nun üvey kız kardeşi ve Brutus’un annesi) ve Fulvia (Mark Antony‘nin karısı) idi. İmparatorların başa gelmesiyle birlikte anneleri, eşleri, kız kardeşleri ve hatta kızları, önemli bir siyasi nüfuza sahip oldular ve genellikle bunların sponsorluğunu üstlendiği ve kendilerine ithaf edilen büyük inşaat projeleri ortaya çıktı. En ünlü imparator eşlerinden biri, Septimius Severus‘un karısı ve Caracalla‘nın annesi Iulia Domna (MS 170-217) idi. Iulia’ya Augusta unvanı verildi ve özellikle edebiyat ve felsefe olmak üzere sanatın koruyucusu oldu. Hareketli yaşamında Suriye‘de rahibe olmuştu, İngiltere‘ye gitti ve Caracalla imparator olduğunda, “senatonun ve anavatanın annesi” etkileyici unvanını aldı. Geç antik dönemde ise, antik çağların en ünlü kadın filozofu olan İskenderiyeli Hypatia yaşamıştı. Birkaç eser yazdı ve Mısır’daki Neoplatonik okulun başına geçti, ancak MS 415’de bir Hıristiyan güruh tarafından vahşice öldürüldü.


Genç Agrippina

SONUÇ

Roma hukuku ve sosyal değerler, büyük oranda erkekler lehine ağırlık vermiştir, ancak bu yasaların ve belirli davalardaki tutumların tam olarak nasıl uygulandığı, özellikle neredeyse bütün kaynak malzeme erkek bakış açısıyla ve bu konuda seçkin bir yaklaşım olduğu için, belirlenmesi genellikle zordur. Kadınların yasal olarak aşağılık olarak kabul edildikleri net olarak görülür, ancak Romalı erkeğin takdirini, beğenisini ve hatta kadınlara karşı duyulan korkuyla karışık saygı ve günlük yaşamdaki rolünü gösteren sayısız metin, yazı ve hatta idealleştirilmiş portre heykelleri de vardır. Romalı erkekler, kadınların eşit olduğunu asla düşünmedi ama nefret de etmediler. Romalı erkeklerin kadınlarına karşı bu çelişik yaklaşımı, en iyi şekilde, meclise hitap ettiği konuşmasında imparator Augustus‘un alıntı yaptığı Metellus Numidicus’un şu sözleriyle özetlenebilir: “Doğa öyle bir yapmıştır ki, ne onlarla rahat edebiliriz, ne de onlarsız yaşayabiliriz”.

Çeviri: Sinan Akbaytürk

Cartwright, Mark. “The Role of Women in the Roman World.” Ancient History Encyclopedia. Ancient History Encyclopedia, 22 Feb 2014. Web. 26 Jan 2019.

Kaynak ancient.eu

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More