Bellona: Roma’nın Sanatsal İlham ve Savaş Tanrıçası
Bellonarii adı verilen bir rahip grubu Bellona’ya hizmet ederdi. 24 Mart günü, diessanguinis(kan günü) olarak adlandırılırdı. Bu günde, insan kanı akıtılan törenler yapılır ve Bellonarii'ler de yer alırdı.
Savaş, yıkım, fetih ve kana susamışlıkla ilgili tanrıça Bellona, Antik Roma panteonunda önemli bir figürdü. Savaşın kişileştirilmiş biçimi olarak Bellona, ilerideki çağların sanatlarında oldukça popüler bir figür haline gelmiştir. Zırhına bürünmüş ve başında tüylü miğferi, bir elinde kalkan, diğeriyle kılıcını ya da mızrağını savururken gördüğümüz tanrıça, birçok resme ve şiire esin kaynağı olmuş, müzik ve edebi eserleri süslemiştir.
Genelde, Roma savaş tanrısı Mars ile ilişkilendirilmişti ve eski Akdeniz dünyasının diğer bölgelerinde de karşılıkları vardı. Örneğin, savaşın kişileştirilmiş ruhu olan Enyo, onun Antik Yunan’daki eşdeğeriydi, Anadolu halkı da Ma olarak bilinen benzer bir tanrıçaya tapıyordu.
Mitoloji Yazılarımızın Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz
Mitolojik Bağlantılar
İnanışa göre Bellona, Jüpiter ve Jove’nin kızlarıdır. Bağlantı çok açık olmasa da, savaş tanrıçası olarak Mars ile ilişkilendirilir. Eş, kız kardeş, kız evlât ya da savaş arabası sürücüsü olarak çeşitli şekillerde anılmıştır
Aslında Tanrıçanın bir zamanlar Orta İtalya’da yaşayan ve İtalik bir kabile olan Sabine halkının bir tanrıçası olduğu düşünülmüştür. Sabinlerin bir kısmı, Roma kurulduğunda, yeni kente göç ederken Bellona’yı da beraberlerinde getirmişti. Bellona’ya adanan ilk tapınağın M.Ö. 296’da Romalılar tarafından yapıldığı kaydedilmiştir.
O yıl Romalılar Samnitlerle savaşıyorlardı ve konsül (“kör” lakaplı) Appius Claudius Caecus, tanrıçanın onuruna bir tapınak inşa etmeye yemin eder. Bu yemin yerine getirilir ve Bellona’ya adanan tapınak, Circus Flaminius’tan çok uzak olmayan Kampus Martius’un güneyine yapılır.
Antik Dönem Tapınakları Hakkında Yazılarımızın Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz
Bellona Tapınağı
Kampüs Martius, Roma kent surlarının dışındaydı ve adından da anlaşılacağı gibi Mars’a adanmıştı. Bu nedenle bölge, askerler ve orduyla yakından ilişkiliydi. Bellona Tapınağı’nın askeri açıdan bakıldığında önemi, zaferlerden önce Roma Senatosu’nun, seferlerdeki muzaffer generallerle buluşacağı yer olarak görülmesiydi. Ayrıca, resmi savaş ilanı da yine Bellona Tapınağından yapılırdı.
Tapınağın önünde, Roma’nın sınırını belirleyen bir sütun vardı ve tapınağın etrafındaki alan, başkasının toprağı, düşmanın ülkesinin sembolik bir ifadesi olarak kabul ediliyordu. Bu sütunun üzerinden düşman topraklarına doğru mızrak savurmak, resmen savaş ilanı demekti. Tapınak arazileri Roma toprağı olarak kabul edilmediği ve kent surlarının ötesine geçmelerine izin verilmediğinden, Bellona Tapınağı yabancı elçilerin kabul edildiği yer olarak kullanılmaktaydı.
İskandinav Mitolojisini Savaş Tanrısı: Thor
Bellonarii adı verilen bir rahip grubu Bellona’ya hizmet ederdi. 24 Mart günü, diessanguinis(kan günü) olarak adlandırılırdı. Bu günde, insan kanı akıtılan törenler yapılır ve Bellonarii’ler de yer alırdı. Bu rahipler kendi kollarını ve bacaklarını yaralar, akan kanı toplar veya tanrıçaya sunarlar, savaştaymışçasına öfkelenebilmek amacıyla kendi kanlarını içerlerdi. Daha sonraki dönemlerde, bu ritüeller sembolik eylemler şeklinde yapılmaya başlanmıştır.
Savaş Tanrıçasının Tasviri
Bellona’nın sanat eserlerinde gördüğümüz hiçbir tasvirinin Roma döneminden kalmadığı anlaşılmaktadır. Gördüklerimiz, daha sonraki dönemlere ait Avrupa kültürlerinden gelmektedir. Bunlar genellikle, tablolarda ve heykellerde, tüylü miğferini takmış, zırhına bürünmüş, kılıç ya da mızrak ve kalkan taşıyan bir kadın olarak tasvir edilmiş halde karşımıza çıkmaktadır.
Bu savaş tanrıçası, görsel sanatların dışında, sahne sanatlarında ve edebiyatta da karşımıza çıkar. Örneğin, Rameau’nun opera-balesi “Les Indes Galants”ınprologunda yer alır, Shakespeare’de, Macbeth ve Henry IV, Part I dahil olmak üzere birkaç oyununda tanrıçaya göndermeler yapar.
Tarih Araştırmalarımızın Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz
Çeviri: Sinan Akbaytürk
teşekkürler ağabey