Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Gizemli ve Büyülü Rosslyn Şapeli

Rosslyn Şapeli William St. Clair’in isteğiyle 1446 yılında yapılmaya başlanmış ama bilinirliğini Dan Brown tarafından yazılan ve 2003 yılında basılan ünlü ‘Da Vinci Şifresi’ romanına borçlu.

0 5.555

İskoçya’nın en olağanüstü yapılarından biri olan Rosslyn Şapeli William St. Clair’in isteğiyle 1446 yılında yapılmaya başlanmış ama bilinirliğini Dan Brown tarafından yazılan ve 2003 yılında basılan ünlü ‘Da Vinci Şifresi’ romanına borçlu. Hatta Dan Brown bu kitabı yazmaya karar verdiği zaman finalinin dünyanın en gizemli ve büyülü şapelinde yani Rosslyn’de sonlanması gerektiğini bildiğini söylemiş. Romanda ana karakterler Robert Langdon ve Sophie Neveu Louvre müzesinde gerçekleşen gizemli bir ölümü çözmek için topladıkları ipuçları ile önce Londra’ya sonra da Rossyln Şapeli’ne ulaşıyorlar. Roman 2006 yılında sinemaya aktarıldığında son sahnelerin bir kısmı orijinal mekânda çekilmiş. Ana karakterleri oynayan Tom Hanks ve Audrey Tautou şapelden çok etkilendiklerini dile getirmişler hatta Tom Hanks çekim yaptıkları mekanlar içinde pek azının büyülü ve beklentilerini karşılar nitelikte olduğunu belirtmiş ama Rosslyn Şapeline ayrı bir önem vererek bu mekânın hayal ve umut edebileceği her şeyin bir bileşkesi olduğunu vurgulamış.

Edinburg’dan karayolu ile 20-25 dakikada şapele ulaşabiliyorsunuz. İçeride fotoğraf çekimine izin verilmiyor. Yasağa rağmen kişilerin çektikleri fotoğrafları sosyal medya platformlarından paylaştıklarını üzüntüyle tespit ettim. Tarihi yapıların korunması için konan kurallara çok dikkat edilmesi gerektiğini, verdiğimiz zararların tamir edilemez boyutlara ulaşabileceğini hatırlatmak isterim. Ünlü ressam Louis-Jacques Mandé Daguerre 1824 tarihinde şapelin içini resmetmiş. Oldukça etkileyici olan bu parçayı Rouen Güzel Sanatlar Müzesi ‘Musée des Beaux-Arts’da görmek mümkün.

Mimari stil olarak gotik olarak kabul edilen bu minik şapel özellikle iç mekanındaki etkileyici taş işçiliği ile tanınıyor. Sir William mimarlarına ve taş ustalarına şapelin mümkün olduğunca çok dini öğe ile süslenmesini ama bunu yanı sıra şaka ve gizem içeren figürlere de yer verilmesini istemiş. Şapelin hem düşündüren hem de güldüren heykelciklerinin nedeni bu. Dış yüzeydeki kükreyen aslanlar Ridley Scott’ın ‘Alien’ filmini çağrıştırıyor. İç mekânda bolca gülen surat var. Hatta bazı gülümsemeler ve sırıtışlar o kadar farklı ki taş ustaları gerçeği mi yansıtmaya çalışmış mizah mı yapmışlar emin olamıyorsunuz. Bolca efsanesi de olan şapelin en ünlü unsuru ‘Çırak Sütunu’.

İlgili Yazılar

Taş ustalarının başı sütunların tasarımını görünce işçiliğin hassasiyeti nedeniyle yapıma başlamadan önce Roma’da bulunan orijinalini incelemenin daha doğru olacağını düşünmüş. Usta yola çıktıktan sonra çırağı bir rüya görmüş ve rüyasında gördüğü şekliyle sütunu tamamlamış. Düz hatlı diğer sütunların aksine çırak sütun burgulu bir yapıya sahip ve çok incelikli bir işçiliği var. Usta döndüğünde kıskançlık krizleri geçirmiş ve çırağını öldürmüş. Sonrasında yakalanarak ölüm cezasına çarptırılan ustanın başı çırak sütunun tam karşı köşesine taştan oyularak şapel yaşadıkça çırak sütununu görme cezasına çarptırılmış. Şapeldeki taş işçiliğinde pagan sembolleri ile Hristiyanlık öğretilerinin anlatıldığı görseller bir arada. Çırak sütununun yanındaki kirişte bulunan Latince yazı oldukça etkileyici: “Şarap güçlüdür, kral daha güçlüdür, en güçlü olan kadınlardır ama gerçek hepsinden daha güçlüdür”. Kirişin altındaki merdivenlerden mezarların yer aldığı bölüme iniliyor. Şapelin taş işçiliğinde betimlenen bazı ağaç ve çiçek figürler ile ilgili değişik söylentiler var. Hint mısırı ve Aloe kaktüsü gibi Kuzey Amerika’ya özgü ve 15.yy. Avrupa’sında bulunmayan bazı bitki motiflerinin bulunması Kolomb öncesi dönemde Sir William’ın büyükbabası kâşif I. Henry Sinclair’in Amerika’ya gittiği söylemini ortaya atsa da botanikçi Dr. Adrian Dyer ile arkeo-botanist Dr. Brian Moffat bunların yerel bitkilerin stilize edilmiş çalışmaları olduğunu ve çoğuna dini özellik harici bir tanımlama yüklenmemesi gerektiğini ifade etmişler.

Şapelin mistik yapısı ve doğa ile romantik uyumu pek çok 18. ve 19. yy. sanatçısına da ilham olmuş. Bunlar arasında Sir Walter Scott, Alexander Nasmyth ve Robert Burns de var. 1803 tarihinde William Wordsworth ve kardeşi Dorothy şapeli birkaç kez ziyaret etmişler, muhteşem mimarisinden çok etkilendiklerini söylemişler. Fırtınalı bir günde yaptıkları ziyaretlerinde Wordsworth ünlü sonesi ‘Composed at Roslin Chapel during a Storm’ u yazmış. Kraliçe Viktorya 1842 yılında şapeli ziyaret etmiş ve ülke için korunması gereken bir yapı olduğunu ifade etmiş.

Şapelin büyülü atmosferi ve efsaneleri onu ayrıcalıklı kılıyor. İç mekânın her ayrıntısı bir öncekinden daha şaşırtıcı. Eğer yolunuz Edinburg’a düşerse mutlaka ziyaret etmelisiniz. Edinburg gezi yazısına ulaşmak için tıklayınız.

Sükûnet, ilham ve asaleti yeniden tanımlayan Edinburg, yürüyerek bir gün içinde keşfedebileceğiniz, Arnavut kaldırımlı ve dar sürprizli sokakları, rengarenk mağazaları, gayda çalan kiltli sokak şarkıcılarıyla tarih dolu ve büyüleyici bir şehir. Edinburg eşliğinde Rosslyn Şapeli gezisi uzun bir hafta sonu rotası olarak tatminkar bir tercih olacaktır.

Yazı ve Fotoğraflar: Goncagül Haklar

Kaynak Gezgin Bilgin

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More