Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Kadim Avrupalılar: Galyalılar

Uzun zaman önce Orta Avrupa’nın dağlarında Keltler olarak bilinen bir halk ortaya çıktı. Yunanca, Latince ve Sanskritçeyle akraba olan bir dil konuşan Keltlerin güney ve doğudaki medeni kuzenlerinden çok farklı bir hayatları vardı.

0 3.389

Uzun zaman önce Orta Avrupa’nın dağlarında Keltler olarak bilinen bir halk ortaya çıktı. Yunanca, Latince ve Sanskritçeyle akraba olan bir dil konuşan Keltlerin güney ve doğudaki medeni kuzenlerinden çok farklı bir hayatları vardı. Keltlerin kentleri, imparatorlukları, kitapları ve abidevi tapınakları yoktu. Bunların yerine, kahramanca savaşmaktan hoşlanan ancak aynı zamanda şiirde, sanatta ve metal işçiliğinde usta olan bir dizi bağımsız kabilelerden oluşurlardı. MÖ 1. binyılın ortalarında Atinalılar Pers Savaşları’yla uğraşırken ve Romalılar son Etrüsk kralını kentten kovarken, Keltler Alplerdeki yurtlarından çıktılar ve kontrol edilemez bir yangın gibi Avrupa’nın ve hatta Asya’nın dört bir yanına yayıldılar.

Galya üç parçaya ayrılırdı: İlkinde Belgalar, ikincisinde Aquitanlar ve üçüncüsünde kendilerine Keltler adını veren ancak bizim Galyalılar dediğimiz kabile yerleşmiştir.” Caesar

Dağlık ana yurtlarından ilk ayrılan Kelt gruplarından biri İspanya’ya göç etti, yerli kültürlerle kaynaşarak Kelt-İberyalılar olarak bilinen bir topluluğu meydana getirdi. Diğer Kelt kabileleri batıya ilerlediler, Galya’nın tarlalarını ve ormanlarını işgal ettiler. Bazıları denizi aşarak Britanya’ya ve İrlanda’ya gitti. Bazı savaşçılar ve aileleri Kuzey İtalya’daki Po Vadisi’nin çekiciliğine kapılırken, bir kısmı doğuya; Bohemya, Transilvanya ve Balkanların kuzeyine göçtü. Bölgede dolaşan Keltler, MÖ 279’da Apollon’un Delphoi’deki (Yunanistan) kutsal tapınağına saldırırken, Yeni Ahit’teki “akılsız Galatlar” denilen binlerce kişilik başka bir grup Asia Minor’un ortalarına ilerledi ve yüzyıllar boyunca varlıklarını sürdürdüler. Galatlar ve diğer Kelt paralı askerleri Suriye ve Mısır ordularında rağbet gördüler.

Galyalı bir aile

Dolayısıyla, Caesar’ın zamanında Keltler, Avrupa’nın ve Akdeniz ülkelerinin uzak köşelerine dek geniş bir alana yayılmışlardı. İspanya ve İtalya’ya gidenler Roma kontrolündeydiler ve Roma ordusunun önemli askerleriydiler. Ancak Britanya adalarındaki Keltler ve Provincia’nın kuzeyindeki Galyalılar hala hürdü. Caesar, Galya’nın üç parçadan oluştuğunu söylemekle birlikte aslında Galya beş parçaydı. Kuzeyden güneye ve doğudan batıya doğru sekiz yüz kilometreden daha fazla bir uzunluğa sahip Galya’nın fethedilmemiş topraklarında hızlı akan nehirler, girilmesi olanaksız bataklılar, dondurucu dağlar ve bitmek tükenmek bilmeyen karanlık ormanlar vardı.

İlgili Yazılar

Galyalıların çoğu basit çiftçilerdi ancak bölgede zengin bir askeri aristokrasi de vardı. Bu seçkinler, düşmanlarına Romalı lejyonerlerde ziyade Troia Ovası’ndaki Yunan kahramanlar gibi saldırırlardı. Galyalı savaşçılar için şeref ve cesaret kadar önemli bir şey yoktu. Bu savaşçılar atılgan bir kabadayılıkla (bazen düşmanlarını korkutmak için çıplak halde) savaşır, savaşı sonsuz bir şan kazanmak olarak görür ve surlarını düşmanlarının kelleriyle süslerlerdi. Galyalıları tek bir kuvvet içinde örgütlemek çok zordu, çünkü eşgüdümlü grup faaliyetleri yerine bireysel dövüşü tercih ederlerdi.

Sıradan Galyalıların çoğu birbirinden uzaktaki çiftliklerde ve köylerde yaşar, huzur için ekinlerini büyütür, kerestelerden meydana gelen ve çamurla kapatılmış, çoğunlukla dairesel ve dikdörtgen yapılardı. Hem ısınma hem de yemek pişirmek için evin ortasında bir ocak bulunurdu. Duman, çatıdaki küçük bir boşluktan dışarı verilirdi. Ev yaşamında baskın olan kadınlar çocukları yetiştirir ve genelde Yunan ve Romalı kadınlara göre çok daha özgür yaşarlardı. Köylerdeki zanaatçılar, Hristiyan İrlanda’daki elyazmalarında anlatılan ve binlerce yıl geçmişi çağrıştıran soyut hayvan heykellerini işleyerek şaşırtıcı derecede zarif ve güzel bir sanat biçimi ortaya koyarlardı. Galyalılar ayrıca Akdeniz dünyasına rakip olabilecek kalitede silah ve zırh imal ederlerdi. Esasen Romalılar uzun süre önce Galyalılara ait, gladyatör sözcüğünün kökenine teşkil eden gladius adlı bir kısa kılıcı benimsemişlerdi.

Çok tanrıcı olan Galyalılar, aynı Yunanlar ve Romalılar gibi çok çeşitli tanrılara taparlardı. Bu tanrıların en önemlisi, Caesar’ın Roma tanrısı Mercury ile eş tuttuğu ancak Galyalıların Lugus (“Parlayan”) adını verdiği bir tanrıydı. Galya’da ve diğer Kelt kabilelerinin yaşadığı yerlerde bu tanrıya ilişkin yazıtlar bulunmuştur.

İbadetler druid adı verilen ve Britanya ve İrlanda’da da görülen Kelt rahipleri gerçekleştirdi. Keltleri genelde olumsuz olarak görmeye eğimli antik dönem yazarları, bu rahiplerin sıklıkla insan kurban ettiklerini iddia ettiler. Gerçekten de arkeolojik bulgulara göre insanları kurban etmişlerdi ancak insan kurbanı yalnızca sıra dışı koşullarda gerçekleşen ve son derece ender görülen bir olaydı (ki Romalılar da ender de olsan insan kurban ederlerdi). Caesar’ın belirttiği gibi druidler yirmi yıl boyunca eğitim görürlerdi. Reenkarnasyona (ruh göçü) tutkuyla inanan druidler, Galya cemaatleri tarafından çok saygı görürlerdi. Bu rahipler savaşan orduların arasına bile girebilir ve herhangi bir muharebeyi durdurabilirlerdi. Druidler, Kelt dilinde bardoi (dilimizdeki bard sözcüğü buradan gelir) olarak adlandırılan profesyonel bir şairler sınıfıyla birlikte birbirleriyle sürekli mücadele eden ve savaşan Galya kabileleri arasında birleştirici güç olurlardı.

Druid büyü ritüelleri

Not: Bu yazı Philip Freeman’in yazmış olduğu Kronik Yayınları’ndan çıkan Julius Caesar isimli kitabın içerisinden derlenmiştir.

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More