Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Daha Renkli Bir Antik Dünya: Klasik Heykeller Bir Zamanlar Renkliydi

Antik Yunan ressamları mükemmellik ve realizm kadar canlandırma ve hareketi de önemsemişlerdi ve bunun sonucunda bu ressamlar eserlerinde renklerden faydalanmaya başladılar.

0 1.688

Uzun zaman önce, savaşlardan, doğal afetler ve erozyon Yunan heykellerini alıp götürmeden de daha önce, fildişi yapımı taşlar renklerle buluştular. Antik Yunan ressamları mükemmellik ve realizm kadar canlandırma ve hareketi de önemsemişlerdi ve bunun sonucunda bu ressamlar eserlerinde renklerden faydalanmaya başladılar. Beyaz sert Parthenon kralın heykeli bir zamanlar maviler, sarılar ve kırmızılar içinde nefes aldı ve bunun sanat tarihi çevrelerinde kabullenilmesi uzun yıllar sürse de şimdi, bilim adamları nihayet antik dünyayı bir zamanlar sahip olduğu aynı gökkuşağı canlılığıyla gösterebilirler.

Komik Bir Konsept

19. yüzyıl muhtemelen boyalı heykellerin ilk ipuçlarına sahne oldu. Ancak, ultraviyole ve özel kameraların icadının boyalı mermerlerin tartışmasız kanıtını sunması 20. yüzyılın sonlarına kadar sürdü. Aslında 19. yüzyılın sonlarına doğru arkeolog Vinzenz Brinkmann bu konuda tartışmaya açık olmayacak bir kesinlikte heykellerin bir zamanlar tamamıyla boyalı olduğunu savunsa da bu fikir insanlara gülünç gelmekteydi.

O zaman bile, Brinkmann’ın renkli heykelciğin neye benzeyebileceğine dair fikirleri, tasvir ettiği ezici zengin renk şemaları nedeniyle “şatafatlı” olarak kabul edildi. Yine de zaman ve azimle, Brinkmann sonunda tüm olumsuz düşünenlere gerçeği kanıtladı.

Antik bronz heykeller, kakmalı mücevherlerin, değerli taşların ve diğer metallerin formlarına bir şekilde dahil edilmesinden dolayı büyük olasılıkla boyanmamış olsa da hem antik Yunan hem de Roma’nın mermer heykelleri, Rönesans’taki çeşitli yeniden keşiflerinden bu yana boya pigment izleri göstermiştir.

MÖ 500 dolaylarında, antik Yunanistan’da kadınlar için tipik bir kıyafet olarak kurulan vücut boyu bir giysi ve sağ taraftaki giysinin renklendirilmiş hali

Dayanıksız Pigment

İlgili Yazılar

Artık bu heykellerde bulunan iz pigmentlerinin bir zamanlar renklendirilmiş mermer kalıntıları olduğu anlaşılmış ve yaygın olarak kabul edilmiş olduğuna göre, kullanılan boyaların ve boyaların doğası ve dolayısıyla bu renklerin neden ve ne zaman kaybolduğunun ardındaki nedenler hakkında daha fazla araştırma yapılmıştır. Antik Yunan’da pigmentler, “zamanla parçalanan organik bağlayıcı ortamlarla” minerallerin bir karışımı yoluyla yaratılmıştır. Böylece, boya mermere uzun yıllar boyunca hızlı bir şekilde tutundu, ancak yoğun erozyon ve sert hava koşulları, çeşitli temizlik aşamaları ve tabii ki savaşın etkisi nedeniyle yavaş yavaş ufalandılar. Rönesans döneminden on dokuzuncu yüzyıla kadar kalanlar, bugün hayatta kalan sade beyaz heykellerdi.

Sağ: Orijinal Truva okçu (“Paris” olarak adlandırılır), Aphaia Tapınağı’nın batı alınlığının figürü, MÖ 505-500.(Kamu Malı) Sağ: Bunte Götter sergisinden renkli yeniden canlandırma

Arkeolojik kazılara, hayatta kalan tarihi belgelere (örneğin Plutarkhos ve Pausanias) ve yakın geçmişte bu çok renkli vahiylere izin veren bilimsel yeniliklere dayanarak, bilim adamları klasik heykelin çoğunun sarı, kırmızı ve mavilerle süslendiğini belirleyebildiler. Pompeii ve Herculaneum gibi Roma yerlerindeki hayatta kalan fresklerin kanıtladığı gibi, bu renkler antik dünyada kolayca bulunabilecekleri için çok değerliydi ve izleyicinin tüm dikkatini zorlayan güçlü renkler yaratma amacına hizmet etti.

Kökboya bitkisi adı verilen bir bitki, kırmızı boyalar oluşturmak için yaygın olarak kullanıldı (kullanımı tarih öncesi çağlara kadar uzanıyor) Antik Yunanistan ve Roma döneminde sürekli olarak kullanıldı. Sarı boya genellikle safran (antik dünyada bol miktarda bulunan Girit sanat eserlerinden bilinir), zerdeçal ve nar kabuğu gibi bazı çiçeklerden elde edildi. Bu arada, mavi rengi de çivit bitkilerinden üretildi (muhtemelen doğuya giden ticaret yollarıyla Yunanistan’a geldi) ve daha sonra yeşilin çeşitli tonlarını oluşturmak için sarılarla birleştirildi. Bu renkler eski Yunanlılar ve daha sonra Romalılar tarafından kullanılan tek renkler olmasa da, en değerli renkler arasında görünmektedir.

Johann Winckelmann’ın zamanından önce ve sırasında Yunan heykelciliğine ilişkin renk tartışması bilim adamları için uzun ve çetin geçti. Uzun yıllar boyunca Yunan heykellerinin muhtemelen boya ile kaplı olduğu varsayılmıştı ancak üretilen komik, palyaço benzeri reprodüksiyonlar çoğu araştırmacıyı gülünç duruma düşürdü ve güldürdü. Winckelmann sayesinde, antik heykelde rengin diğer yönler kadar önemli olduğu artık kesinleşti. Yunanlılar sadece tanrılarına ve tanrıçalarına görkemli bir şekilde mükemmel insan biçimlerinde ibadet etmek değil; aynı zamanda tanrılarının tüm “rüzgârın renkleri” ile yankılanmasını istediler.

Çeviri: Pınar Erşahin

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More