Antik Mısır Uygarlığında Nil Nehri
Eski Mısırlılar, Nil sularından en iyi şekilde yararlanmak için oldukça gelişmiş sulama yöntemleri geliştirdi. Nil yaz ortalarında taştığında, Mısırlılar kanalları ve barajları kullanarak suyun yönünü değiştirdiler.
Mısır, nehrin aşağı doğru akışından tarımsal olarak faydalanan “Nil’in armağanı” idi çünkü uygarlığın zenginleşmesine neden olan nehir kıyıları boyunca alüvyonlar biriktiriyordu.
Antik Mısır Uygarlığı’nda Nil nehrinin önemi abartılamaz. Yunan tarihi Herodot sıklıkla Mısır’ı “Nil’in armağanı” olarak adlandırması ile bilinir. Deniz seviyesinden 6000 fit yükseklikten Mısır’a akan Nil suları Aşağı Mısır kıyılarında alüvyon ve doğal gübre biriktiriyordu ve bu da araziyi yeşil ve tarımsal olarak bereketli bir arazi haline getiriyordu. Nil’in kutsal suları Mısır Uygarlığı’nın oldukça önemli yönlerinin belirlenmesinde etkili olmuştur.
Nil Nehri ve Mısır Tarımı
Akdeniz’e doğru akan Afrika’nın en uzun nehri, Mavi Nil ve Beyaz Nil’in birleştiği antik Hartum kentinde büyük bir su kaynağı haline geliyor. Mavi Nil, Etiyopya’daki Tana Gölü’nde başlar; burada yıllık yağışlar, Sirius’un şafakta yükseldiği günü gösteren 365 günlük takviminin başında Mısır’ı sular altında tutacak suları üretir. Beyaz Nil ise Victoria Gölü’ndeki subtropikal Afrika’dan başlar.
Eski Mısırlılar, Nil sularından en iyi şekilde yararlanmak için oldukça gelişmiş sulama yöntemleri geliştirdi. Nil yaz ortalarında taştığında, Mısırlılar kanalları ve barajları kullanarak suyun yönünü değiştirdiler. Su çiftlik arazisine sızarken, zengin alüvyon birikintileri bol miktarda hasat sağladı. Bu nehir vadisi daha sonra Yunanlıların Mısır’a “Nil’in armağanı” olarak bahsetmesinin nedeniydi.
Mısırlılar, yıllık su seviyelerini kaydeden yıllık su baskınlarının etkisini tahmin etmek için yöntemler geliştirdi. Mısır’daki Joseph’in Eski Ahit hikayesi, muhtemelen Firavun’un Ziveri olarak, Mısır’ın Nil’in akışına ve gelecekteki hasatlar üzerindeki etkisine ilişkin kaygılarından bahsetmektedir. Her ne kadar hikâye diğer tarihi kaynaklar tarafından desteklenmese de, dikkatli bir şekilde planlama yoluyla Mısır’ın antik dünyanın diğer bölgelerinde kıtlık koşulları yaşanırken yeterli buğday ve arpaya sahip olduğunu gösteren belgelenmiş dönemler vardı.
Mısır’ın deniz görünümüne büründüğü “su altında kalma” döneminde veya mevsiminde, Mısırlılar zamanlarını devlet bina projeleri üzerinde çalışmaya harcadılar. Eski Krallık zamanında, piramitler Mısırlıların iş gücü ile genellikle Nil kıyıları sular altında bıraktığı dönemlerde inşa edildi. Orta Krallık’ta, sel dönemleri tüm topluluğa hizmet veren kanallar, tapınaklar ve diğer resmi yapıların inşa edildiği zamanlardı.
İlgili Yazılar
Nil’in Kutsallığı
Rundle Clark’a göre “Hasat Osiris’in kendine has özelliğidir. Dünyadaki yaşam prensibini belirleyen Logos’un İlahi Komutanlığı selde her yıl yeniden ortaya koyulmaktadır. ” Osiris, Mısırlılara tarımı öğreten tanrıydı. Mısır’ın kıyılarının Nil’e taşması, Mısır’a Nil sularının hayata bağlı olduğunu hatırlatan Mısır’ın yaratılış hikayesini de yeniden yarattı.
Piramit Metinlerinden birine göre, Nil’in Ruhu, “Mutluluk Kanalı, alanları bol miktarda su basarken bu kanalın adı olacak.” İlginç bir şekilde, Exodus’un Eski Ahit hikayesinde, “vebaları” Mısır üzerinden Nil sularının kana dönüşmesiydi. Eski Ahit sembolizmi kaybolmamalı. Nil Mısırlılar için kutsal olsa da, günahların affedilmesi ile ilgili olan kan İbrani inancının hayati bir parçasıydı.
Nil’in Bozulması
Aswan Yüksek Barajı, 1971 yılında tamamlanmış, yüzyıllardır Mısır’a verimli ve doğal bir biçimde verimli topraklar sağlayan sellere son vermiştir. Baraj, Kahire’de bir sorun haline gelen taşkınları kontrol etmek ve aynı zamanda enerji ihtiyaçlarını sağlamak için inşa edildi. Ne yazık ki, Nil’in bozulması, yıllar içinde toksik etkilere neden olan kimyasal gübrelemenin kullanılmasına neden olmuştur.
Çeviri: Belgin Avşar