Ağaç Kovuğuna Gömülen Antik Kelt Kadını
Çok farklı çeşitlerde gömüler ile karşılaşmıştı fakat bu, yüzyıllar öncesinden birçok kültürün dini tören standartlarına göre bile tuhaf ve eşsiz.
Ağaç kovuğuna gömülen Kelt kadın bir süredir arkeologları heyecanlandırıyor. Yüzyıllar önce, insanlar çeşitli şekillerde gömülürlerdi; bazıları sıradan ve bazıları da büsbütün müsrifçe. Antik dönemlerde Mısırlılar önemli insanları önce bedeni mumlayarak sonra da onları bronz ya da altın lahitlerde sandıklayarak gömerlerdi.
Bu teknik o zamanlar için oldukça ileriydi; bedenlerin iyi korunmuş kalmalarını ve asırlar boyu dayanmalarını sağlıyordu. Antik İnka uygarlığında da mumyalamayı kullandılar; ve kalıntıları evlilik törenleri de dahil birçok “canlı” ayinde kullandılar. Mumyalar, öğüt veren ve yaşama rehberlik eden tanrılara ulaşan bir iletim hattı işlevi görüyordu.
Ama bir ağacın kovuğuna mı? Bu, yüzyıllar öncesinden birçok kültürün dini tören standartlarına göre bile tuhaf ve eşsizdir. Ve kısmen de olsa bu nedenle, 2017’de İsviçre Zurich yakınlarında yapılan bir keşif, arkeolog ve tarihçiler için son derece kayda değerdi.
İki yıl önce, bir grup işçi farkında olmadan, ilk başta sadece eski, gömülmüş bir ağaç olduğunu düşündükleri bir şey buldular. Ancak olay mahaline uzmanlar çağırıldığında, iyi korunmuş, yaklaşık 40 yaşlarında içlerinde bileziklerin ve çeşitli renkli kolyelerin bulunduğu birçok değerli mücevherle süslenmiş bir kadın keşfettiler. İsviçre’deki kazıda uzmanlar onun yaklaşık 2,200 yaşında, yani Demir Çağı’ndan kalma olduğunu söylüyorlar-ki bu da kalıntıların tarihçiler ve arkeologlar için çok önemli olmasının başka bir nedeni.
Kadının zengin ve çok az fiziksel iş yapmış ve rahat bir hayatı olan biri olduğunu gösteren işaretler vardı. Elleri neredeyse hiçbir aşınma ve yıpranma belirtisi göstermiyordu ve kalıntılar onun karbondidrat ve birçok şekerli–büyük olasılıkla, nadiren, bir öğün kaçırmış bir üst sınıf üyesi olduğunu gösteren başka bir işaret- gıdadan oluşan bir beslenme ritüeli olduğuna işaret ediyordu. Onu gömüldükten 2000 yıldan fazla zaman sonra bile üzerinde dikkat çekici biçimde hala ağaç kabuğu olan bir kütüğün içinde gömülü buldular.
İşçiler, Zürih’in Aussersihl bölgesinde yer alan Kern okul kompleksinin yakınında bir projede kazı yapıyorlardı. Oradaki daha önceki buluntular M.S 6. yy’a dayanıyor ancak hiçbiri iki yıl önce bulunan kadın kadar eski değil, bu da onun tarihçiler ve araştırmacılar için çok önemli olmasının başka bir nedeni. Uzmanlar onun koyun postundan bir paltoya ve iyi dokunmuş koyun yününden bir şala sarılmış olarak bulunduğunu söylediler bu da ekmek elden su gölden yaşadığına dair bir ipucu. Bilezikleri bronz ve kolyelerinde canlı renkli cam taşlar vardı; aynı zamanda birkaç ilave ile bezenmiş bronz bir zincir de takıyordu.
Kadına yakın bir keşif 1903’de yapıldı; Kelt bir erkeğin mezar alanıydı ve uzmanlar onun da çok önemli ve itibarlı biri olduğunu söylüyor. Araştırmacılar bu yörelerin yakın olmasından mütevellit bu ikisinin gerçekte dost ya da daha fazlası olduğunu söyledi. Zürih Kentsel Gelişim Merkezi bu antik bireylerin birbirlerini tanıyor olmalarının “oldukça muhtemel” olduğunu söyleyen bir açıklama yayınladı.
Erkek bir kılıç, kalkan ve savaşçı kıyafeti ile gömülmüş halde bulundu; hepsi onun da soylu bir statüsü olduğunu gösteriyor.
Onu bulduklarından beri son iki yıl içinde arkeologlar ağaç kovuğuna gömülmüş Kelt kadının ve içinde yaşadığı topluluğun kapsamlı bir portresini tasarlıyorlar. Fiziksel muayeneler yaptılar, birlikte gömüldüğü eserleri incelediler ve kemiklerinin izotop testlerini tamamladılar. Nihai bulguların “ölen kişinin” ve içinde yaşadığı topluluğun “hayli kesin bir resmini çizdiğini” söylediler. Kadının Zürih’in bugün Limmat Vadisi olarak bilinen bölgesinde doğup büyüdüğüne karar verdiler ve yakınlarda, kadının mezarına yakın bir yerde tamamen bilinmeyen ve açığa çıkarılmayı bekleyen bir Kelt topluluğu olabileceğine inanıyorlar.
Kelt halkı çoğunlukla Birleşik Krallık’ın tarihiyle yakından tanımlanmalarına rağmen, Avrupa’nın birçok bölgesinden gelmiş ve seyahat etmişlerdir. Aslında uzmanlar MÖ 450 den MÖ 58’e kadar kelt halkının ailelerin ve toplulukların geliştiği İsviçre’nin ve Avusturya’nın birçok kesiminde yerleştiğini söylüyorlar.
Ama sonra Julius Caesar bölgeyi istila etti ve sadece Kelt kökleri olanlar için değil, herkes için hayat geri dönülmez bir şekilde değişti.
Yazar: Ian Harvey
Çeviri: Zeynep Şenel Gencer