Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Tarih Öncesinden 10 Büyüleyici Mutfak Alışkanlığı

Beslenme ve gıda tarih öncesi yaşamın en gizemli yönlerinden biridir. Zaman içerisinde taşlar ve iskeletler iyi bir şekilde korunur fakat antik yemek artıkları o kadar şansli değildir... Araştırmalar sonucunda bulunan en önemli verileri sizlerle paylaşıyoruz.

0 7.614

Beslenme ve gıda tarih öncesi yaşamın en gizemli yönlerinden biridir. Zaman içerisinde taşlar ve iskeletler iyi bir şekilde korunur fakat antik yemek artıkları hiçbir şeyin içinde kolayca yok olmazlar.

Bu sebeple bilim insanlarının tarih öncesi zamanların pişirme sırlarını ortaya çıkarmak için biraz kurnazlığın yanında şansa da ihtiyacı vardır. Yine de, tarih öncesi insanlara bakış açımızı değiştirebilecek ilginç şeyler de buldular ve düşündüğümüzden çok daha gelişmiş oldukları ortaya çıktı.

10- Paleolitik Dönemde İşlenmiş Un

32,000 yıllık havan tokmağını andıran sürtme/öğütme taş üzerinde tespit edilen bazı ilginç kalıntılara göre, mağara adamları tarım devrinden çok önce yabani yulaf yiyordu.

Bu onu tarihin en eski yulaf ezmesi yapmaktadır. Bitkileri hazırlamak için kullanılan dört aşamalı işlemin en eski kanıtı olan muhtemelen ısıtma ve öğütme işlemlerini içeren dört aşamalı bir işlemle yapılıyordu.

Bu işlem sonunda, daha sonra kaynamış veya bazlamalar halinde pişirilmiş yulaf unu elde edilmiştir. Bunun gibi eski gruplar muhtemelen tahılları daha erken yiyor ve işliyordu, bu daha fazla tarih değiştiren kalıntı arayışında benzer taşların incelemesini artırdı.

9- Laktoz İntoleransı için Peynir

7.500 yıllık delikli bir çömlek parçası, biyokimyasal analizler M.Ö. 5500 Neolitik halkının peynir yapımında ustalaştığını gösteren süt yağlarını açığa çıkarana kadar bilim insanları için cevabı bilinmez bir soru olarak kaldı.

Bakteriler ve peynir mayası ekleyerek sütü lor ve peynir altı suyuna ayırmayı içeren peynir, o zamanlar oyunun kurallarını değiştiren bir şeydi. Hayvanları korumanın yanında onlardan yiyecek de elde ettiler ve bu bir grubun tarım potansiyelinin artmasına olanak sağladı.

Bu aynı zamanda insanların neden çoğu insanda laktoz intoleransı varken sığırları evcilleştirdiğini de kanıtlayabilir. Peynir ürünleri saf sütten çok daha az laktoz içermekteydi ve hassas Neolitik insanların midelerini rahatsız etmiyordu. Ayrıca, çok ihtiyaç duyulan bir yağ kaynağını da sunuyordu.

8- Şaşırtıcı Zengin Paleolitik Kiler

Sebzeler bin yıl boyunca iyi yaşlanmazlar bu yüzden paleolitik menünün ne tür bitkilerden oluştuğunu söylemek neredeyse imkânsız. Ancak, eğer söylenen sebzeler su ile satüre edilmiş ise, oksijen yoksunluğu onları koruyabilir.

Kuzey İsrail’deki bir kazıda araştırmacılar, bunun gibi sebzeler buldular ve eski atalarımızın yaklaşık 800.000 yıl önce yemek yemelerini beklediklerinden çok daha fazlasını buldular. Ekip, fındık, tohum ve kök dahil en az 55 çeşit bitki buldu. Bu alan aynı zamanda Avrasya’daki en eski kontrollü ateş oluşumunu ortaya çıkardı ve bu zehirli bitkilerin çoğunu yenilebilir ürünlere dönüştürmek için gerekliydi.

Ancak eskiler diyetlerini bir miktar et ve yağ ile tamamladılar, hatta önceki bir kazıda keşfedilen bir fil beyni bile vardı beslenmelerinde.

7- Fosil Dışkı Nispeten Sağlıklı Neandertalleri (Orta Avrupa’da iskeleti bulunan ve kaba taşçağında yaşamış olan ilkel insan)  Ortaya Çıkardı

Bazen, arkeoloji komiktir, tıpkı araştırmacıların kendine özgü renklerini tespit etmek için 50.000 yıllık Neandertal dışkısını ezmesi gibi. Spektroskopik analiz yoluyla, fosilleşmiş dışkı (koprolitler) sonunda Neandertal diyetinin neleri içerdiğini ortaya koymuştur.

Neandertallerden atıldığında gıdalar artık bozulmadığından, bilim insanları bakteri etlerini ve sebzeleri parçalamaya yardımcı olduklarında oluşan imza bileşikleri aradılar.

Neandertaller, ren geyiği ve mamut dahil olmak üzere oldukça fazla miktarda av eti yiyorlardı ancak aynı zamanda beslenmelerini dengelemek için çeşitli bitkileri de kullanıyorlardı. Bu keşif, Neandertal neslinin et merkezli bir menü ile kendini kronik olarak ölümü sürüklediğini ileri süren tükenme senaryosunu geçersiz kılıyor

6- Antik Kürdan

En sağlıklı beslenmede bile, diş çürükleri kaçınılmazdır. Ancak bu, paleolitik bir kişinin yemek yeme serüveninin sonu anlamına gelmiyordu çünkü bazıları diş hekimi hizmetine sahipti.

Araştırmacılar, 14.160 yaşında bir iskeletin diş çalışması belirtilerinin ortaya çıkmasıyla, diş bakımının tarihinin birkaç bin yıl geriye uzandığını buldular. İskelet, diş çürüğü olan ve çakmaktaşı bir aletle çekilmiş olan 25 yaşındaki bir çocuğa aitti.

Bu yüzden, en azından bazı Paleolitik insanlar, daha ağır bedensel zararlara yol açmadan önce, diş çürüklerinin enfeksiyonlara yol açabileceğini ve bunlarla başa çıkabildiklerini, acılı ama etkili bir şekilde biliyorlardı. Paleolitik insanlarda kürdanların kullanılması kaçınılmazdı ve araştırma daha önce bulunan tüm ahşap ve kemikten yontulmuş kürdanları açıklıyor.

İlgili Yazılar

5- Homo Naledi’nin Kumdan Mutfak Nişesi

300.000 yıldan daha uzun bir süre önce, Güney Afrika’da bir dizi insan yaşadı ve kaynaklar için rekabet etti. Bu homininlerden biri, Homo Naledi, kum yiyerek bir mutfak nişi keşfetti.

Diş haritalama Homo Naledi’nin dişlerinin çoğunlukla Australopithecus Africanus ve Paranthropus Robustus’un dişlerine benzer olduğunu, ancak daha uzun, daha fazla aşınmaya karşı dirençli ve tutarlı şekilde ufalanmış ortaya koydu.

Aşınma ve yıpranma, Homo Naledi’nin toz veya kirle kaplı olanlar veya silika (çakmaktaşı) ile takviye edilmiş kaba bitkiler gibi daha sert gıda kaynaklarına dayandığını göstermektedir.

Fitolitler veya bitki taşları olarak bilinen bu bileşikler, bitkileri otlayan hayvanlardan korur. Fakat bazıları, yüksek oranda taçlandırılmış azı dişlerini kum taşına karşı koymak için geliştirdi ve Homo Naledi için de  göz ardı edilmiş bir gıda kaynağından yararlanmak için aynı şey geçerli olabilir.

4- Tarihteki En Eski Barbekü

Atalarımız ilk önce altı ya da yedi milyon yıl önce dik bir şekilde yürüyorlardı ancak daha şişman beyinli Homo Erectus ortaya çıkmadan önce beş milyon yıl daha fazla sürdü.

Araştırmacılar, kritik tartışmanın pişirme şeklinden kaynaklandığına inanıyor, çünkü daha sindirilebilir gıda kaynaklarına daha kolay erişmemizi sağladı. En eski barbekü kanıtı Güney Afrika’daki Wonderwerk Mağarası’ndan geliyor.

Analizler yaklaşık bir milyon yıl önce bir dal ve ot yangını ile grimsi kemik parçaları ortaya çıkardı. Bir mağaranın içindeki derinlik, külün rüzgâr veya su ile süpürülme olasılığını azaltır.Alanda birden fazla kez yangın kullanımını düşündüren, çömlek kapağı veya ateşe ile yontulmuş taş parçaları da bulunmuştur.

3- Sahra’ya Özgü Sebzeli Güveç

Doğrudan ateşte pişirmek ilk insanların işine yarıyordu ama sert, küllü yiyecekler ortaya çıkıyordu. Mutfak evriminde bir sonraki adım, yiyecek çeşitliliğini ve kalitesini geliştirmek için pişirme kaplarının kullanılmasıydı.

İnsanlar, yaklaşık 16.000 yıl önce Uzak Doğu’daki ilk kil çömlekleri yaptılar, ancak Libyalı Sahra’dan çıkan bulgulara göre çömlekler yaklaşık 10.000 yıl öncesine kadar yemek hazırlamak için kullanılmadı. O zamanlar, Yeşil Sahra otlaklar, nehirler ve göller ile kaplıydı. Saksılardaki kalıntı, insanların Sahra sulama deliklerinden taranan yaprak, tahıl, tohum ve hatta su bitkileri gibi yeşil olan her şeyi yediklerini göstermektedir.

2- Mezolitik Hardal

Eski atalarımız beslenme alışkanlıklarını dengeledikten sonra, bir sonraki mutfak yeniliği adımı bu yiyecekleri lezzetli hale getirmekti. Bunu, 6.000 yıldan uzun bir süre önce dünyanın en çok kullanılan çeşnilerinden biri olan hardalla başardılar.

Hatırlatmak gerekirse bu sade bir hardal değil, sarımsak otuydu. Almanya ve Danimarka’da bulunan çok sayıda Mezolitik pişirme kabı, hardal tohumu ve yapraklarındaki kalıntıları hala koruyor. Araştırmacılar, atalarımızın hardal tohumlarını yemeklerine eklediklerini ve bir-iki lezzet tanesi için sarımsak aromalı yaprakları eklediklerini düşünüyor.

Keşif, yalnızca kalori veya besleyici değeri için gıda tüketimi ile daha modern hedonistik yeme şekilleri arasında geçişi temsil ediyor.

1- Eski Kaplumbağa Mezeleri

İsrail’in merkezinde bulunan Qesem Mağarası, yol yapımcıları yanlışlıkla 2000 yılında yeniden keşfedene kadar uzun zaman bozulmamış bir şekilde kaldı. İçinde, araştırmacılar eski bir yerleşim yeri ve 400.000 yıllık bir kaplumbağa çerezi buldu.

Kaplumbağalar çakmaktaşı bıçaklarla kesiliyor ve kabukları içinde kavruluyordu. Fakat bu çerezler muhtemelen ana yemek değildi, çünkü Qesem Mağarası’nı 200.000 yıl boyunca işgal eden tarih öncesi avcı toplayıcıları, zengin bir beslenme alışkanlığını benimsemişlerdi.

Muhtemelen çeşitli sebzelerin yanı sıra meze, garnitür veya tatlı olarak kaplumbağa da kullandılar. Ana yemek öküzler, geyikler ve atlar dahil olmak üzere daha doyurucu av etlerinden oluşuyordu.

Çeviri: Belgin Avşar

Kaynak Listverse

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More