Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Hastalıkla Boğuşan En Savunmasız Şehir Devletlerini Kurtaran Antik Yunanlar

Bir şehir kıtlık veya veba gibi bir felaket yaşadıysa, vücuda bulaşan hastalıklardaki gibi kan veya ateşle arındırılması ve temizlenmesi gerekiyordu. Şehir devletini (polis) arındırma yolu “pharmakos” olarak bilinen bir ritüeldi.

0 1.021

Koronavirüsün yayılmasıyla dünya, insanların birbirine ne ölçüde bağlandıklarının farkına varmaktadır. Virüsün hızla yayılması, sadece temel biyolojik ihtiyaçlar açısından değil, aynı zamanda ait olma duygusu ve hatta ticari ilişkiler açısından da birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu ortaya çıkardı.

Aslında bu ortaya çıkan bağımlılık düzeyi yeni bir şey değildir.

Erken Hristiyanlık tarihçileri olarak bizler, MÖ 6. yüzyıldan itibaren antik Yunan şehir devletinde (polis) yaşayan halkın bu bağımlılığın farkında olduğunu biliyoruz. Hastalıktan etkilenen yerlerle yakın oldukları için hastalığın yayılmasıyla baş etmeye çalıştılar.

İnsan etkileşiminin yakınlığı, kentin sadece ortak sakinlerden oluşan bir topluluk olarak değil, bir tür vücut olarak görülmesi anlamına geliyordu. Yunan şehir devleti, tıpkı insan vücudu gibi bir dış tabaka tarafından korunuyordu. Bu beden hastalığın saldırısına uğradığında toplumsal açıdan ötekileştirilenler en çok tehdit altında olanlardı. Günümüze bakıldığında da bu gerçek hala gözler önündedir.

Şehir, hastalıktan korunması gereken bir vücut olarak görülüyordu

Vücut Gibi Şehir

Şehir devletleri için sınır şehir surlarıydı. Vücuda kimin veya neyin girdiğinin gözlenmesi, insanlar için olduğu kadar şehirler için de önemliydi. İnsanların şehir devletlerini korumak için düşündükleri yol, vücudu hastalıklardan korumak için tasarladıkları ile neredeyse aynıydı.

Bir şehir kıtlık veya veba gibi bir felaket yaşadıysa, vücuda bulaşan hastalıklardaki gibi kan veya ateşle arındırılması ve temizlenmesi gerekiyordu. Şehir devletini (polis) arındırma yolu “pharmakos” olarak bilinen bir ritüeldi.

Bazı Yunan mitleri elitlerin şehri arıtmak için feda edildiğinden bahsetmiştir

Hastalıkla Boğuşan Şehri Arındırma

Bu ritüelin en ayrıntılı örneği, günümüz Türkiyesinde Anadolu’da bir şehir olan Kolofon’da yaşamış 6. yüzyıl Yunan şairi Hipponax’ın eserlerinde bulunur. Genellikle her bir cinsiyetin temsilcisi olarak bir erkek ve bir kadın olmak üzere iki kişi seçilmiştir. Daha sonraki efsaneler, genellikle toplumda kurban edilecek elit kesimin, yani kralların, prenslerin veya bakirelerin nasıl seçildiğini açıklamaktadır.

Ama gerçek çok farklıydı. Bu olay hakkında günümüzde yapılan araştırmalar, seçilen kişinin genellikle bir mahkum, belki de bir suçlu veya bir savaş esiri, bir köle, engelli biri veya toplumun dışına itilmiş bir kişi olduğu sonucuna varmıştır.  12. yüzyıl Bizans şairi John Tzetzes gibi birçok isim genellikle bu kişileri şekli bozuk veya aşırı çirkin olarak tanımlamıştır.

Oyun yazarı Aristophanes de, “Şövalyeler” adlı oyununda bu kişileri, “aşırı derecede düşük seviyelerde doğmuş, parasız ve işe yaramaz” olarak gösterir. Bu metin hakkındaki eski bir anonim yorum, ritüellerin odağında “doğa tarafından kötü muamele gören” kişiler olduğunu söylemektedir.

Bu kişi kölelerin beslendiği kalitesiz gıda ile beslenmeliydi. Daha sonra vahşi bir incir ağacının dallarıyla dövülüp şehir dışına atılmalıydı.

İlgili Yazılar

Bazı durumlarda pharmakos kurbanları sadece dövülüp sürgün edilmemiş, aynı zamanda öldürülmüşlerdir. MS 2. yüzyıl yazarı Philostratus, Efes’teki bir veba salgını sırasında bir dilencinin taşlanarak öldürüldüğünü bizlere söylemektedir.

Pharmakosun bu ritüelle sınır dışı edilmesinin şehri kıtlıklardan ve vebalardan temizlediğine inanılıyordu. Klasik Edebiyat uzmanı Jan Bremmer’e göre bunun gibi ritüeller Greko-Romen dünyasında gerçekleşmişti.

Yunan köleleri hastalıktan kurtulmak için kurban edildi.

Tıp Dili

Yunanca “pharmakos” kelimesinin ya şifa ilacı ya da zehir anlamı taşıması dikkat çeken bir şeydir. Modern bilim insanlarına göre Pharmakos olarak adlandırılan kişinin bir zehir ve şehirdeki problemlerin sebebi olarak mı yoksa şehri tedavi edecek bir ilaç olarak mı görüldüğü açık değildir.

Her iki durumda da pharmakos kelimesi, ritüeli tıp dilinde açıkça tanımlamaktadır. Pharmakos’un bu ikili doğası, eski çağlardaki tıpta ilaçların son derece güçlü olması anlayışıyla ve hem öldürme hem de tedavi etme kabiliyetine sahip olmasıyla uyum sağlar.

Bugün de savunmasız olanlar hastalığın kurbanı konumunda

Günümüz ile Olan Benzerlikler

Bu Yunan şehir devleti (polis) bizlere, bugünkü duruma paralel olarak şehir devleti vücudunun korunmasının, sosyal olarak çökmüş olanın fedakarlığına bağlı olduğunu göstermektedir. Koronavirüsten nispeten daha çok korunmanın en etkili yolu sosyal mesafeyi uygulamaktır. Ancak bu, yalnızca ücretli hastalık izni veya uzaktan çalışma esnekliği sağlayan işlerde çalışanlar tarafından yapılabilir.

Evsizler, saatlik ücretle çalışanlar ve diğerleri için bu söz konusu bir seçenek bile olamıyor. Çin’de halihazırda mali baskılarla karşı karşıya olan kırsal göçmen işçiler, virüsü taşıyor olmalarından korkulduğu için büyük kentsel alanlarda iş bulamıyor.

ABD’de yoksullar, bir halk sağlığı krizinin en olumsuz sonuçlarına en açık olan kişilerdir. Ayrıca, pandemi nedeniyle artan eşitsizliklerle karşılaşma olasılığı en yüksek olanlardır.

Bugünün artan halk sağlığı acil durumu, günümüzde çok fazla var olmalarına rağmen, çoğumuzun geçmişte bıraktığını düşünebileceği sosyal değerler hakkında eleştirel düşünmeye davet ediyor.

Çeviri: N. İrem Kızıler

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More