Tarih kitaplarına göre tekerlek MÖ 3500 ve muhtemelen 4000 yılı kadar eski bir tarihte antik Mezopotamya’da icat edilmiştir. Ancak en eski ve genişi 2002 yılında Slovenya’da keşfedilmiştir. Tekerler günümüzden 5.300 yıl kadar öncesine uzansa da, daha da eski olabilir.
Tarih kitaplarımıza bakacak olursak pekala tekerleğin icadının Neolitik dönemin sonlarına ait ve Bronz Çağı başlatan bir dizi teknolojik gelişmeyle beraber ortaya çıkmış olduğunu bulabiliriz.
Ancak, İnkalar ve Aztekler de dahil olmak üzere, birçok medeniyetin tekerlekli araçları yoktu.
Tekerleğin en eski grafiksel gösterimleri, bugün Irak olarak bilinen Ur şehrindeki (MÖ 3500 yılına uzanan) eski tasvirlerden gelmektedir; ancak tekerleklere ait hiçbir fiziksel kalıntı orada bulunamamıştır. Buluşun dünyanın geri kalanında buradan hızla yayıldığına inanılmaktadır.
Amerika Kıtası Tarih Araştırmalarımıza Ulaşmak İçin Tıklayınız
Antik Sümer, Tekerleğin Evi Olabilir Mi?
Eşi benzeri daha önce görülmemiş birçok teknolojiyi antik Sümerlilerin dünyaya tanıttığına inanılmaktadır.
Uzmanlara göre tekerlek öyle bir teknolojiydi.
Tarihçilere göre, MÖ 6500-5100’lü yılların Halaf (Suriye) kültürü bazen en eski tekerlekli araç tasviriyle anılsa da Halaflıların tekerlekli araçların yanı sıra çömlek çarkları bile kullandıklarına dair bir kanıt olmadığı için bu bilgi şüphelidir.
Peki daha önce keşfedilen en eski tekerleğin nerede olduğunu merak ettiniz mi?
Sümerlilerin tekerleğin ‘’icadıyla’’ bilinmesi gerçeğine rağmen en eski tekerlek Mezopotamya‘da değil, Avrupa‘da bulunmuştur.
Mezopotamya Kültürü Yazılarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz
Yeryüzünde Keşfedilen En Eski ve En Büyük Tekerlek Olan Ljubljana Marshes Tekerleği
2002 yılında Slovenya‘da yapılan arkeolojik kazılar esnasında ortaya çıkarılan radyokarbon tarihlemesinin 5.100 ila 5.350 yıllar arasına uzandığı tahtadan tekerlek, bilim dünyasını dehşete düşürdü.
Ljubljana yakınlarda yapılan bu kazı, şu an tarihin en eski tekerleği olduğu düşünülen keşfe ışık tutmaktadır.
Bölgede 9 bin yıl kadar önce, Mezolitik Çağda yaşamış en eski sakinlerin bataklık ve saçakların üzerindeki ayrık kayaların üzerine geçici barınma yerleri kurduklarına ve avcılık yaparak yaşadıklarına inanılmaktadır.
Slovenyalı Robin Hood Yazımız İlginizi Çekebilir
Slovenya tekerleğinin keşfi, Sümerliler yerine Avrupa’nın eski bir antik kültürü tarafından keşfedilmiş olabileceğinin mümkün olup olmadığını, ya da tekerleğin aynı anda iki yerde belki de birkaç yüzyıl arayla ortaya çıkmış olup olmadığını merak eden arkeologlar arasında bir tartışma başlatmıştır.
Ljubljana Marshes Tekerleğinin yaşı, Viyana’daki toprak tabakalarının ve tekerleğin bulunduğu alandaki ağaçların halkalarının ölçüleri yanı sıra radyokarbon tarihlemesini kullanan VERA laboratuarı (Viyana Çevre Araştırma Merkezi) tarafından yapılan çalışmalarla elde edilmiştir.
Antik tekerlek, Anton Velušček tarafından yürütülen Slovenya Sanat ve Bilim Akademisi’nde Araştırma Merkezinin bir parçası olarak Ljubljana Arkeoloji Enstitüsünden bir arkeolog ekibi tarafından keşfedilmiştir.
Uzmanlara göre, 2002 yılında Slovenya’nın başkenti yakınlarında bataklık bir bölgede bulunan bu eski tekerlek, Slovenya tekerleğinin keşfine kadar en eski örnekleri olduğu düşünülen İsviçre ve Almanya’da bulunan benzerlerinden en az bir asır kadar daha eskidir.
Ancak dünyanın en eski örneği olmasının yanı sıra uzmanlar, Slovenya tekerleğinin öneminin ‘’olağanüstü antikliğine ek olarak, bu tekerleğin ve aksın inanılmaz derecede teknolojik olarak ileri düzeyde olduğu’’ gerçeğinde yattığını söylüyorlar.
Tekerleğin 72 santimetre (28 inç) yarıçapı vardır ve dişbudak ağacından yapılmıştır.
124-c124-santimetre uzunluğundaki aksı ise meşeden yapılmıştır.
Uzmanlara göre aks, tekerleklere meşe tahta takozlar takılıydı ve bu da aksın tekerleklerle birlikte döndüğü anlamına geliyordu.
Tekerlek bir yığın evin içerisinde büyümüş bir ağaçtan yapılmıştı ve tekerleğin zamanında bu yapılar yaklaşık 80 yıllıktı.
Bu eski tekerleğin tarih öncesi iki tekerlekli el arabasının bir parçası olduğuna inanılmakta ve bu teknoloji bölgedeki tekerlek ve aksların gelişiminin çoktan uzun bir geleneği ve deneyimi olduğunu göstermektedir.
Tarih Araştırmalarımızın Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz
Çeviri: Gülnihal Kafadar
kağnı aks ve tekerlerine benziyor. Bizim türklerin göçerken bataklığa düşürdüğü bir kağnının tekeri ve aksı büyük ihtimal. Bataklık yüzünden yaşını daha eski hesaplıyorlar.