Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Leonard Woolley’nin Ur Kazılarının Türk Matbuatındaki Yansıması: En Kadim Sümer Şehirlerinden Birinde Hafriyat

Woolley, çalışma hayatına ilk önce 1905-1907 yıllarında asistan olarak Oxford’daki Ashmolean Museum’da başlamıştır. İngiliz casusu Arabistanlı Lawrence adıyla meşhur olan E.T Lawrence’le birlikte Karkamış'ta kazılar yapmıştır.

0 4.198

Leonard Woolley, bir dönem Osmanlı coğrafyasında çalışmış önemli İngiliz arkeologlardandır. Tam adı Sir Charles Leonard Woolley olup 1880-1960 yılları arasında yaşamış olan Woolley, çalışma hayatına ilk önce 1905-1907 yıllarında asistan olarak Oxford’daki Ashmolean Museum’da başlamıştır. İngiliz casusu Arabistanlı Lawrence adıyla meşhur olan E.T Lawrence’le birlikte Karkamış’ta kazılar yapmıştır. 1912-1914 ve 1919 yıllarında yaptıkları kazılarla Hititlere ait Karkamış kentini ortaya çıkarmış olup 1928’de basılmış olan Sümerler isimli eserinde M.Ö. 4-5.000 yıl önce Orta Asya’dan göç ederek Mezopotamya’ya gelmiş, yerleşmiş ve burada büyük bir medeniyet kurmuş olan Sümerler hakkında geniş bilgiler vermiştir.

1922 yılında başladığı ve büyük ses getiren Sümer krallarının mezarlarının bulunduğu Ur kentindeki kazılarıyla asıl ünü yakalamıştır. Kazılarda ve buluntular üzerine yaptığı çalışmalarla modern arkeolojinin kurucuları arasında yer almaktadır. Bu çalışmalarıyla ilgili olarak Philadelphia Üniversitesi’nde 1923 yılında bir konferans vermiştir. Bu konferansta Ur’da yaptığı kazılarda Sümerlerin dini hayatlarıyla ilgili önemli bilgiler aktarmıştır. Özellikle zigguratların yapıları ve yapılma amaçlarıyla ilgili notlar yer almaktadır. Bu konferansta verdiği bilgiler Türk matbuatında da ses getirmiş olup konferansa dair notlar Türk Yurdu dergisinin 3. cildinin 13’üncü sayısında, 122-124 sayfaları arasında yer almaktadır. Bahsettiğimiz makalenin Latin harflerine aktarılmış halini aşağıda yer veriyorum.

Ur Zigguratı – Ur ‘un büyük zigguratı bir tapınaktır. (temple of Nanna – Sümer mitolojisi). Tapınak Milattan Önce 2100 olarak tarihlenmektedir. 21 metre yüksekliğindedir.

En Kadim Sümer Şehirlerinden Birinde Hafriyat

Eylül’ün 23’üncü günü, British Museum ve Philadelphia Darülfünunu heyet-i müttehide-i ilmiyesi müdürü Mister Leonard Woolley Londra[da] büyük bir kalabalık huzurunda çok müfit, çok cazip bir konferans vermiş ve heyet-i ilmiyenin üç seneden beri, “Hazret-i İbrahim’in Vatanı” denilen Keldanistan’ın “Ur” şehrinde üç seneden beri yaptığı hafriyat ve keşfiyata dair şayan-ı dikkat malumat ita eylemiştir. [Malum olduğu üzere İncil’in beyanına nazaran Hazret-i İbrahim idaresindeki İbraniler burada yekdiğerinden ayrılmışlardı.] British Museum yani İngiltere Müzesi idaresi keşfiyat-ı vakıaya çok ehemmiyet verdiğinden hafriyatta devam edebilmek için bugün bazı taraflardan müzaheret-i nakdiye elde etmeğe tevessül eylemiş bulunuyor.

Heyet-i ilmiye müdürü Mister Leonard Woolley evvela Ur şehrinden dört mil uzakta [123] bulunan ve Telabyad denilen tepede yapılan hafriyattan bahseylemiştir. Heyet burada cihanın en eski mabedinin harabelerini meydana çıkarmış idi. Âlimler bu mabede takribi bir tarih bulabiliyorlar. Mabet, milattan evvel 3500 ve 3300 tarihleri arasında saltanat sürmüş olan şehr-i Ur krallarından biri tarafından inşa olunmuştur. Bina üstüne ahşap kaplatılmış tuğla divarlardan yapılmış, taş merdivenlerle çıkılan yüksek bir platform kısm-ı tahtani üzerine mevzu bulunmuştur. Kapıda bakır madeninden yapılmış arslan heykelleri vardır ve yine kapının iki tarafında istiridye sadefi ve kırmızı, siyah taşlarla kaplanarak tezyin olunmuş sütunlar bulunmaktadır. Divarların kaideleri boyunca da madeni boğa heykelleri vardır. Bu heykeller bugüne kadar malum olabilmiş en eski madeni heykellerden bin sene daha fazla eskidirler ve o kadar sanatkârane yapılmışlardır ki bugünkü pirinç dökümcüler bile anlara mütefevvik bir eser meydana koyamayacaklarını itiraf eylemektedirler.

Bu heykellerin üzerine siyah divar zemini üzerine beyaz taşlardan veya kabuklardan kakma suretiyle yapılmış bir friz [nakış şeridi] vardır ki hayvanat-ı bakriye resimlerini ve çiftlik sahnelerini göstermektedir. Bu sahnelerde inekleri sağan insanlar ve sütü yayıkya döken, kaplara yerleştiren yardımcılar görünüyor.

Diğer bir nakış şerifi (friz)de bu mabet ilahına müntesip ve o nokta-i nazardan mukaddes addedilen birtakım kuşları göstermektedir.

Mister Leonard Woolley salifüz-zikr konferansında mabet harabesinde binanın temel taşını teşkil eden küçük bir mermer parçası bulunduğunu söylemiştir. Bu mermer tabla üzerindeki malumattan mabedin Nin-Harsag ismindeki mabude nam ve şerefine inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Heyet-i ilmiye bu tablanın bulunmasından mukaddem, mezkur mabudenin, iptidai akvam indinde cihanın halkında alakadar tapıldığına vakıf idiler. Bu defa ise mabudenin hayvanat-ı bakriye ve çiftlikler mabudesi olduğunu anlamışladır. Sümerler gibi çobanlıkla geçinen milel-i kadimede hayat, ellerindeki hayvanat-ı ehliye demek idi.

Mister Leonard Woolley hemen bu mabedin divarları altında yine aynı tarihe mensup bir mezarlık bulmuştur ki Ur şehrinde ölen ahali buraya getirilip defin ediliyordu. Mezarlara vaz edilen ecsadın etrafına insanın dünya hayatında muhtaç olduğu eşya, mesela kavanozlar derununda yiyecek şeylerle erkekler içi esliha ve bir takım alat, kadınlar için de gerdanlık, allık ve sürme nevinden göz boyaları vesaire bulunmuştur. Bu halkın bir hayat-ı uhreviyeye inandıkları pek aşikâr surette görülmektedir. Anları bu dünyada halk, iaşe ve muhafaza etmiş olan mabude öbür âlemde de tekrar hayata getirip himaye edecekti.

İlgili Yazılar

[124]   Büyük Kule:

Konferansta Mister Leonard Woolley asıl Ur şehrine nakl-i kelam ile demiştir ki: Ur şehrinin en ileri gelen vasf-ı farıkı, şehrin en mukaddes müessese-i diniyesi olup kamer mabuduna vakfedilmiş olan mabedin istinat eylediği büyük kule yani ziggurattır. Bu kule ile mabet milattan takriben 2300 sene evvel yani Hazret-i İbrahim’in Ur’da ikamet ettiği tarihlerde, bu müesseseyi pekala bilmesi lazım gelir.

O asırlardaki her mühim Sümer şehri ve kasabasının bu nevden bir kulesi vardı, nitekim bunlardan en mühimi bugün tarih sahifelerinde bize kadar nam ve şöhreti intikal etmiş olan Babil Kulesi idi. Ur’daki kule El-Cezire’deki Sümer kulelerinin zamanımıza en az harap olduğu halde intikal edebilmişlerindendir. Bu kule 200 kadem tavla ve 150 kadem arza malik olup elyevm sath-ı arzdan 70 kadem irtifa arz eylemektedir. Bina harc-ı Horasan yerine bitumen kullanılarak metin tuğlalardan vücuda getirilmiştir.

Sümerler Fırat vadisinde dağlık bir memleketten gelmişlerdir. Sümerler asıl memleketlerinde mihraplarını yüksek tepeler üzerine yaptıkları mabetler dahilinde bulundururlardı. Fakat El-Cezire ovalarına gelince burada arzularına göre tepeler bulamadılar. Mabutlarına ovaların alçak seviyesinde suret-i layıka vü lazımede ibadet olunamayacağından tuğlalar vesair mevadd ile suni tepeler vücuda getirip bunlara Allah Dağı ismini verdiler. Ur’da bu muazzam binanın alt kısımları bugüne kadar baki kalmış olup üstüne çıkılmak için yapılmış üç merdiven de elan görünmektedir. Nihayetinde yekdiğerine takarrüp edecek surette inşa edilmiş olan bu merdivenlerin o zamanki dini ayinler için ne derece muvafık olduğu anlaşılmakta bulunduğu gibi bu sayede Yakup’un görmüş olduğu kütüb-i mukaddesede okuduğumuz rüyada kabil-i izah bir şekil almaktadır. Hazret-i Yakup rüyasında asumana yükselen merdiven görmüş idi ki üzerinden melekler inip çıkmakta idiler. Hazret-i Yakup’un bize vasıl olan bu rüyası, büyükbabasından (Hazret-i İbrahim) Ur’daki mabedin büyük merdiveninden o zamanki kâhin ve rahiplerin nasıl inip çıktıklarına ait çocukluğunda işitmiş olduğu bir hikâyenin hatırasına istinat eyliyordu.

Bunda sonra Mister Leonard Woolley, meşhur Baltazar’ın hemşiresinin baş rahibelik ettiği mabedi (veya manastır) tarif etmiş, muma ileyhanın orada bir mektep ile bir de müze tesis eylemiş bulunduğunu izah eylemiştir.

Mister Leonard Woolley bilinemeyen bir tarihte inşa edilerek, fakat Buhtünnasr tarafından tecdit edilmiş olan kamer mabudu zevcesi mabedinden de bahsetmiştir.

Konferans verilen malumat elli kadar ders renkli Latin majik camlarıyla samiine izah edilmişti.

Mister Leonard Woolley tekrar hafriyata nezaret etmek üzere yakında Londra’dan hareket edecektir.

A.R.S. 

Makalenin Künyesi: En Kadim Sümer Şehirlerinden Birinde Hafriyat / A. R. S..– Ankara: Türk Ocakları Merkez Heyeti, Teşrin-i Evvel 1341. Türk Yurdu (2-3. Seri), cilt: III, sayı: 13, sayfa: 122-124.

Yazı: Bünyamin Tan

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More