Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Beş Büyüklerin Ülkesi “Tanzanya”

Tanzanya Afrika'nın doğusunda yer alan kocaman bir ülke. Yaban hayatı ve özellikle de beş büyükleri ("Big Five" yani fil, aslan, leopar, bufalo ve gergedan) görebileceğiniz parkları ile tanınıyor.

0 1.227

Tanzanya Afrika’nın doğusunda yer alan kocaman bir ülke. Yaban hayatı ve özellikle de beş büyükleri (“Big Five” yani fil, aslan, leopar, bufalo ve gergedan) görebileceğiniz parkları ile tanınıyor. Burası insanları, kampları, hizmet anlayışı, doğası ama en önemlisi hayvanları ile büyüleyici bir yer. Her anından bu kadar etkilendiğim başka bir seyahat hatırlamıyorum gerçekten.

Seyahatimiz Türk Hava Yolları’nın Kilimanjaro uçuşu ile başladı. Normalde yaklaşık olarak 6,5 saatlik bir uçuş olsa da gidişte Zanzibar aktarmalı gittiğimiz için (sizi uçaktan çıkarmıyorlar) yolculuğumuz 8,5 saat kadar sürdü. Buradaki tek problem Zanzibar’a inerken gece 3 gibi sizi uyandırmaları. Sonrasında bir daha pek uyuyamıyorsunuz çünkü.

Arusha Coffee Lodge

Tanzanya bahsettiğim gibi çok büyük bir ülke, dolayısıyla bir yerden başkasına gidebilmek için pır pır uçağa binmeniz gerekiyor. Biz de Kilimanjaro’ya indikten sonra ara uçuşumuzu beklemek ve kahvaltımızı yapmak üzere bir saat uzaklıktaki Arusha‘ya gittik, yani ilk durağımız Arusha Coffee Lodge oldu. Burada kahvaltı sonrası kahvemizi içerken bir anda babunlar geldi, koşuşturdular, bağırdılar. Böylece Afrika’ya geldiğimizi hissetmeye başladık.

Ara uçuşlar aslında yaklaşık 15-20 dakika sürüyor ama bunları buradaki dolmuşlar gibi düşünün. Bir yerde durup iki kişi alıp sonra 15 dakika gidip bir kişi bırakıp yola devam edebiliyorsunuz. İlk başta direkt uçuş olacak deseler de pilot uçmadan önce hangi duraklarda duracağınızı söylüyor, o yüzden duruma göre gidiş saatiniz değişebiliyor. Pır pır uçak 12 kişilik ve genelde alçaktan uçuyor. Bu sayede uçaktan hayvanları görebiliyorsunuz.

Manyara Gölü

Arusha’dan pır pır uçakla Manyara Gölü‘ne geldik. Şansımıza iki durakta hemen geldik (duraklar arası çok kısaydı) ve rehberimizle buluştuk. Burası bütün gölü kaplayan flamingolarıyla ve özellikle de ağaçlara tırmanan aslanlarıyla ünlü bir yer. Aslında aslanlar ağaçlara tırmanmakta zorlanırlar ama bu bölgenin aslanları tırmanabiliyormuş. Fakat sonra inemedikleri için düşüyorlarmış. Biz buradayken ağaçlarda herhangi bir aslana rastlayamadık ne yazık ki.

Manyara’dan sonra arabayla Ngorongoro Krateri‘nde yer alan kampımıza doğru yola çıktık. Bu yolculuk biraz uzun ve zorlu geçti. Yollar çok engebeli ve toprak olduğundan baya sarsıldık. Rehberimizin karanlığa kalmamak için arabayı hızlı kullanmasının rolü çok büyük tabi ama uykusuzluk ve yorgunlukla birleşince iyice zor geldi bize. Ama kampa giderken uçsuz bucaksız gözüken arazilerin ve Masai köylerinin yanından geçtik, dolayısıyla yolculuğumuz boyunca müthiş manzaralarla da karşılaştık.

Masai Köyü

Tanzanya’da 125 kabile varmış ve bu kabilelerin her biri ayrı bir dil konuşuyormuş. Aynı zamanda hepsinin ortak konuştuğu başka bir dil (Swahili) de var. Ancak, söylediklerine göre Swahili konuşurken sadece aksandan bile hangi kabileden olduklarını anlayabiliyorlarmış. Onun dışında farklı kabilelerin görünüşleri de farklı oluyormuş. Kültürlerinden bahsetmiyorum bile. Biz Masai köyüne gittik, yaşadıkları hayat gerçekten de inanılmaz.

İlgili Yazılar

Ngorongoro’da kaldığımız kamp: The Highlands. Burası masal gibi bir yer. Kraterin tepesine tırmandıktan sonra inanılmaz değişik çadırlarda kalıyorsunuz. Odalarda tek ısınma şekli şömine ve özellikle geceleri inanılmaz soğuk oluyor (en azından Mart ayında öyleydi). Kampta karşılaştığınız hizmet, odaların temizliği ve yediğiniz yemekler muazzam. Ancak, safari için kamptan çıktıktan bir-bir buçuk saat kadar sonra parka ulaşabiliyorsunuz (yolda giderken bir sürü hayvan görüyorsunuz tabi). Biz burada iki gece kaldık. Ama kratere indiğimizde (safari yaptığınız park) siyah gergedan bile olmak üzere, her türlü hayvanı gördük! O yüzden oraya giden şanslı insanlardan sayılırız.

The Highlands

Serengeti’ye gitmek için tekrar Manyara’ya arabayla gittik ve sonrasına pır pır uçağımızı beklemeye koyulduk. Normalde 30 dakika civarı olacak olan uçuşumuz bahsettiğim duraksamalar yüzünden 3 saatten fazla sürdü. Tam moralimiz bozuluyor gibiyken Serengeti’ye indik. Bu seyahatte bir yerden diğerine giderken ne kadar söylendiysek, gittiğimiz anda her şeyi unuttuk! Havaalanında bizi Godson (oradaki rehberimiz) karşıladı. Kampımıza giderken de ilk olarak zürafalarla karşılaştık.

Serengeti’de kaldığımız kamp: Sayari Camp. Burası National Geographic fotoğrafçılarının Serengeti’ye gittiklerinde kaldıkları kampmış. Tahmin edebileceğiniz her anlamda mükemmel bir kamptı. Sayari Camp, Highlands’e göre çok daha rahat. Aynı zamanda safari için kamptan ayrıldığınız dakika içerisinde hayvanlarla karşılaşmanız an meselesi. Buradayken gerçekten de görmediğimiz hayvan kalmadı. Özellikle hayatımda ilk defa gördüğüm ve normalde görülmesinin çok kolay olmadığını söyledikleri leopar ile karşılaştık ve leopar gördüğüm en güzel hayvan oldu.

Sayari Camp

Sayari’de de 4 gece kaldıktan sonra Arusha’ya geri döndük. Coffee Lodge’da akşam yemeği yedik ve bir gece geçirdik. Highlands ve Sayari’de yediğimiz yemeklerle mukayese kabul etmese de standartların üzerinde bir yemeği olduğunu söyleyebilirim ama kahvaltısı kesinlikle daha iyiydi. Buradan da gecenin bir saatinde kalkıp havaalanına Kilimanjaro’ya gittik.

Tanzanya’da geçirdiğimiz her anının muazzam olduğunu söyleyebilirim. Buraya Büyük Göç zamanı gitmek isteyenler için özellikle belirtmeliyim ki göç tüm yıl boyunca devam eden bir süreç. Fakat belirli aylarda belirli yerlere gelen hayvanları kaçırmamak için o dönemlere dikkat etmek lazım. Mesela Nisan-Mayıs aylarında Serengeti’de kuraklık başlayınca hayvanlar önce Tanzanya’daki Grumeti Nehrine, daha sonra da Masai Mara’ya doğru yola çıkıyor ve Ağustos-Eylül gibi ulaşıyor. Ekim-Aralık gibi de yağış sezonunun başladığı Serengeti’ye dönüyorlar. Yani, buraya bir seyahat ayarlamayı düşünürseniz, bunları da göz önünde bulundurmalısınız.

Bu güzel yazıyı dergimize yollayarak destek olan Melis hanıma teşekkür ederiz. Gönüllü yazarımızın sosyal medya hesaplarına ve bloğuna bu linklerden ulaşabilirsiniz.

İnstagram: @smileandtravell

Blog: Smile and Travel

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More