Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Trysa Heroonu: Avusturya’ya Kaçırılan Bir Likya Anıtı

Trysa Heroonu, olağanüstü mitolojik frizlerle kaplı bir duvar ile çevrili olup güçlü bir Likya hanedanının mezarıdır. Bu mezar, 1841'de filolog Julius August Schönborn ile Polonya-Prusyalı bir öğretmenin Teke Yarımadası’na yaptıkları keşif yolculuğunda bulundu.

0 3.252

Trysa Heroonu, olağanüstü mitolojik frizlerle kaplı bir duvar ile çevrili olup güçlü bir Likya hanedanının mezarıdır. Bu mezar, 1841’de filolog Julius August Schönborn (1801-1857) ile Polonya-Prusyalı bir öğretmenin Teke Yarımadası’na yaptıkları keşif yolculuğunda bulundu. 2000 yılı aşkın bir süre önce Rodos’un doğusundaki bu dağlık bölgeye Likya Krallığı deniyordu. Bu keşif sırasında Schönborn, Likyalıların karakteristik ogival taş lahitlerini ve sütunlu mezarlarını keşfetti. Bu kalıntılar daha öncekilere hiç benzemiyordu ve buradaki frizlerin daha sonra çok merak uyandıran bir arkeolojik hikâyeyi süsleyeceğinden habersizdi.

1841’de ortaya çıktığı şekliyle Trysa Heronu; Efes Müzesi’ndeki Likya bölgesinin bir modeli, Viyana, Avusturya.

Hem Trysa hem de Likyalılar hakkında uzun yıllardır dillere destan bir gizem söz konusu. Arkeologlar, yarımadadaki eski dönemlere ait malzemenin azlığından yola çıkarak Likyalıların göçebe bir toplum olduğunu öne sürmüşlerdi. MS 1950’lerde bulunan çanak çömlekler de Likyalıların bu bölgeye MÖ 8. yüzyılda geldiklerini gösteriyor. Eğer bu doğru bir düşünceyse, Likyalıların İlyada ve Odyssey’nin efsanevi yazarı Homer ile daha modern bir algıya yol açacağı kesin. Nitekim, İlyada’da Likya hakkında geçen ilk cümle, “Likyalılar, Xanthus nehrinden uzaklarda Sarpedon ve Glaucus’un liderliğinde Truva Savaşı’na katıldı. (İlyada, Kitap II, 875. satır). Herodot daha sonra Likyalıların Sarpedon’un öncülüğünde Girit’ten Türkiye’ye (Anadolu) geldiğini öne sürüyor.

‘Likya’ adı ise, Yunan mitolojisine göre, MÖ 5. yüzyılda bölgeye sürülmüş Atinalı bir tüccar olan Lycus’tan gelmektedir. Bu dönemlerde Likya, Yunan ekonomisi ve kültüründen önemli ölçüde etkilendi. Peloponez Savaşı’nın (MÖ 431-404) ardından Likya giderek Pers egemenliğine girdi. Yunan zanaatkarlar, özellikle de savaşta harap olan Atina’nın yerlileri, Anadolu’da iş aramaya başladılar ve bu dönemde Trysa Heroonu inşa edildi.

HEROON, GÜÇLÜ BİR HÜKÜMDARIN MEZARININ ÜZERİNE YA DA ÇEVRESİNE İNŞA EDİLEN, HALKIN ORADA LİDERLERİNE TAPINDIĞI BİR TÜRBE OLARAK TANIMLANIR

Trysa, deniz seviyesinden 792 m (2.600 fit) yükseklikte, Kaş-Kale yolu üzerinde bulunan Davazlar Köyü’nün Gölbaşı Mahallesi yakınındaki platonun doğusunda yer alır. Likya döneminde, burası aslında Teke Yarımadası’nı kaplayan şehir devletlerinin bir parçasıydı. Ancak ‘Trysa’ adı eski literatürde yer almamakta olup sadece yazıtlardan ve o dönemin ‘TR’ yazılı sikkelerinden bilinmektedir.

Küçük, yıkık bir tapınak ve bazı sarnıçlar dışında Trysa’daki anıtların tümü mezarlıktır. Yıkık bir sütun mezarın yanı sıra sade ve bezemeli ogival lahitlerden oluşan bu mezarlıklar, başlangıçta sadece kuzey ve batı kısımları kalan moloz taştan yapılmış bir duvar ile çevrili olan kısmen taraçalı işaretlerdi. Bu yapıların tabii ki en dikkat çekeni ve Trysa’nın hazinesi olarak görülen olan Trysa Heroonu’dur.

Viyana, Avusturya’daki Ephesos Müzesi’nde Trysa Heroonu’nun girişinin yeniden inşası.

Heroon, klasik dünyada güçlü bir hükümdarın mezarının üzerine ve çevresine inşa edilen ve insanların orada hükümdarlarına saygı gösterdiği, tapındığı bir türbe olarak tanımlanır. Trysa Heroon’u, adı açıklanmayan bir hükümdar ve ailesinin çok katlı bir mezarından oluşan alanın kuzeydoğu ucunda yer alıyordu. Bu bölgenin duvarı 3 m (9-10 fit) yüksekliğinde, birbiri üzerinde iki yatay şerit halinde orijinal polikrom kireçtaşı friz ile kaplanmıştır. Buradaki cenazeler de yakınlardaki bir ahşap yapı üzerinde gerçekleşirdi.

Trysa Heroonu’nu bu kadar özel yapan şey işte bu kabartmalardır. Muhtemelen MÖ 380 civarında göçmen Yunan zanaatkarlar tarafından oyulmuş, Likya mitolojik kahramanlarını, mezarda yatan hükümdarın kahramanlık statüsünü vurgulamak için kullanılan benzer Yunan epizotlarıyla eşsiz bir şekilde iç içe geçirmişlerdir. Bunlar arasında İlyada ve Odyssey’den sahneler, Theseus’un kahramanlık betimlemeleri, Oedipus temalı Tebai’ye Karşı Yediler’den sahneler, Yunanlılar ve Amazon Kadınları, Kentaur ve Lapitlerin savaşları da yer alır. Güney duvarındaki girişte ise Bellerophon’un kanatlı atı Pegasus üzerindeyken ateş soluyan Chimera ile karşı karşıya geldiği Homeros sahnesi ise tipiktir.

Viyana Ephesos Müzesi’ndeki Trysa Heroonu’nun batı duvarından bir deniz kıyısı savaş sahnesinin detayı.

Ayrıca, dökümlü kumaşçılığın ustaca temsil edilmesi, doğrusal perspektifler ve her bir taştaki sahneleri bölmek için kullanılan yeni çerçeveleme filetoları dikkat çekicidir. Bütün bunları, Heroon’un batı duvarında betimlenen bir savaş sahnesinde görebiliriz. Sahnenin Truva kuşatmasından esinlendiğini düşünmemek ise elde değil.

Avusturyalı Arkeologlar

İlgili Yazılar

Ne yazık ki günümüzde Trysa Heroonu’nu tanımlarken geçmiş zaman kullanmamız gerek. Çünkü şu an her yer inanılmaz şekilde dağılmış ve Heroon büyük ölçüde yok olmuş durumda. Asıl Kâşifi Julius August Schönborn’un MS 1857’de bir harita bırakmadan hayatını kaybetmesinin ardından Avusturyalı bir arkeolog ekibi MS 1881’de siteyi yeniden keşfetmek için yola çıktı. Ekip, Viyana Üniversitesi Klasik Arkeoloji Profesörü ve Efes’teki ilk kazı direktörü Otto Berndorf (1838-1907) tarafından yönetiliyordu.

Berndorf, Heroonu Avusturya’ya kazandırmak amacıyla maddi kaynaklara ve siyasi nüfuza sahip olması bakımından Schönborn’dan farklıydı. Yeterli finansman ve Osmanlı yetkililerinin izniyle birlikte Berndorf’un ihtiyaç duyduğu tek şey anıtı sökmek için gereken insan gücüydü. Ekibi, bu iş için gerekli araçları ve malzemeleri getirerek siteye doğru bir yol inşa etti. Daha sonra frizi, anıtsal geçidi ve mezarın bölümlerini sökmeye başladılar. Söktükleri anıtlar ise daha sonra arabalara yüklenip denize indirildi.

Viyana Ephesos Müzesi’ndeki Trysa Heroonu’nun batı duvarından bir deniz kıyısı savaş sahnesinin detayı.

Nakliye sırasında bir uçurumdan devrilen ve aşağıdaki kayalara çarpan devasa geçit dışında, taşıma işlemi oldukça sorunsuz geçti. Buna rağmen, değerli anıtlar sonunda bir gemiye yüklendi ve Trieste’ye taşındı. Daha sonra MS 1884’te karadan Avusturya’nın başkenti Viyana’ya getirildi.

Heroon’un Dönüşü

Getirilen parçaları Viyana’nın ünlü Ringstrasse bulvarında bulunan Sanat Tarihi Müzesi’ne yerleştirildi. Ancak müze binası, fazla modern bir yapıda olduğundan yeniden inşa edilse muhteşem bir sergi olabilecek bu eseri bünyesine dahil edemedi. Böylece uzun uğraşlar sonucu getirilen frizlerin kaderi müzenin bodrum katında halkın gözünden uzakta saklanmak oldu.

Sonraki yüz yıl boyunca Trysa frizleri gizlenmeye devam etti. Sadece MS 1984’te ve daha sonra ise yalnızca birkaç günlüğüne bir Açık Kapı Günü etkinliği sırasında sökülen frizler halkın erişimine açıldı. Yaklaşık 6.500 ziyaretçinin katılması insanların bu eşsiz hazineye olan merakını kanıtlar nitelikteydi. Ancak etkinlik bitiminde müze kapılarını bir kez daha frizlere kapattı.

Daha sonralarda, müzenin ön avlusuna yeni bir yeraltı sergisi inşa edilmesi de dahil olmak üzere frizleri sergileyebilmek için çeşitli fikirler ortaya atıldı. Ancak kaynak yetersizliğinden dolayı bunların hiçbiri sonuç vermedi. Ancak 2018’in sonlarında bazı kabartmaların MS 1978’den beri Neue Burg’da yer alan Efes Müzesi’nde sergilenmesiyle kısmen bir çözüm bulunmuş oldu. Alanın sınırlı olması ve frizin ağırlığının endişe kaynağı olması nedeniyle bu yalnızca kısmi bir gösterimdi diyebiliriz.

Viyana’daki Ephesos Müzesi’ndeki Trysa Heroonu frizinin batı duvarından savaşan savaşçıların detayı.

Fakat yine de uzun yıllar sonra frizlerin bir kısmını bile görebilmek herkes için paha biçilmezdi ve Heroon’un ölçekli bir model ile detaylandırılmış orijinal hali görenlere güzel bir deneyim yaşattı. Sanat Tarihi Müzesi’ndeki Yunan ve Roma Antik Eserleri Koleksiyonu’nda şu an ayrıca üç kabartma panel sergilenmekte. Daha uzun vadede ise tüm frizlerin bodrum kattaki kendi sergisinde halka açılması planlanıyor.

Çeviri: Özge Sertbaş

Kaynak World History

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More