Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

İbn-i Battuta, Darülislam’ın Marko Polo’su

Batı’da Marko Polo varsa, İslam dünyasında da İbn-i Battuta vardı. Seyahatleri boyunca İbn-i Battuta bütün Afrika’yı, Doğu Avrupa’yı, Orta Doğu’yu, Hindistan ve Çin’i ziyaret etti.

Büyük Faslı gezgin İbn-i Battuta’nın portresi
0 3.481

Trenlerden, uçaklardan, deniz aşırı uygun fiyatlı seyahatlerden önce, ömürleri boyunca insanlar evlerinden olsa olsa 40 km uzağa seyahat edebilirlerdi. Bunun istisnaları ancak çok zenginler ve egzotik buldukları diyarları görmek için yanıp tutuşanlar olurdu. Batı’da Marko Polo varsa, İslam dünyasında da İbn-i Battuta vardı. Seyahatleri boyunca İbn-i Battuta bütün Afrika’yı, Doğu Avrupa’yı, Orta Doğu’yu, Hindistan ve Çin’i ziyaret etti. Son olarak memleketi Fas’a dönerek ve burada bir İslam âlimi olarak sessiz bir yaşantı sürdü.

Mutlaka Orta Çağ Dünyasını Değiştiren 10 Cesur Kâşif Yazımızı Okumalısınız

İbn-i Battuta’nın Gençlik Yılları

İbn-i Battuta günümüz Fas’ının Tanca şehrinde 1304 yılında doğdu. Berberi kökenli olan ailesi pek çok kadı çıkarmasıyla ünlüydü. İbn-i Battuta da güçlü bir İslam Hukuku eğitimi aldı. Bu eğitim seyahatlerinde ona kolaylıklar sağlamıştır; bir İslam âlimi olması sayesinde Müslüman topraklardaki halklar onu saygı, hediyeler ve misafirperverlikle karşılamış, konaklayacak yer sağlamıştır. Hayatı boyunca, neredeyse bütün Darülislam’ı, yani İslam topraklarını veya İslam dünyasını gezmiştir.

Deveyle seyahat eden İbn-i Battuta

Seyahatlerinin Başlangıcı: Mekke’ye Hac’a Gitmesi

Yalnız çıktım, ne arkadaşlığıyla neşelenebileceğim bir yoldaş, ne de aralarına katılabileceğim bir kafile var, ama içimde güçlü bir dürtü ve bu şahane mabetleri ziyaret etmem için uzun süredir yüreğimde büyüyen bir istek duydum. Böylece, kadın-erkek, bütün sevdiklerimi bırakma kararımı verdim ve kuşlar yuvalarını nasıl terk ederse ben de evimi öyle evimi terk ettim. Annem ve babam halen hayatın yükümlülükleriyle oldukları yere bağlandığından, onlardan ayrılmak en çok benim omuzlarıma bir yüktü ve hem onlar hem de ben bu ayrılıktan keder duyduk.
— İbn-i Battuta Seyahatnamesi

1327’de İbn-i Battuta, İran’ın Fars-Azari şehri olan Tebriz’e kısa bir ziyaret yaptı

İbn-i Battuta, 1325’te 21 yaşındayken, dindar bir Müslüman olarak dini vecibelerini yerine getirmek amacıyla Mekke’ye Hac’a gitti. Bu seyahatinde, Kuzey Afrika üzerinden Mısır’a giderken İskenderiye ve Kahire’yi ziyaret etti. Seyahatleri onda, seyahatlerine devam etmek ve sadece dünyayı değil, bir İslam âlimi olarak Müslüman topraklarda olabildiğince çok mabet de görmek için şiddetli bir istek doğurdu.

Orta Doğu ve Afrika Boynuzuna Seyahatler

Ertesi yıl, 1326’dan 1327’ye kadar, İbn-i Battuta Irak’tan İran’a kadar seyahat etmiştir. 1328’de doğu Afrika’ya doğru bir seyahate atıldı ve Mogadişu’nun bir liman şehri olan Somali’yi ziyaret etti. Buradan da güneye doğru yoluna devam edip günümüz Kenya ve Tanzanya kıyılarını keşfetti.

İbn-i Battuta, 1332 yılı sonlarında Bizans imparatoru III. Andronikos ile tanışmış olabilir

Hindistan’a Seyahati

Afrika seyahatlerini tamamlamasını takiben, Hindistan’a gitmek arzusu doğdu ve Delhi sultanı için kadılık görevini üstlendi. 1331 yılına doğru Mısır ve Suriye üzerinden Anadolu’ya, günümüz Türkiye’sine ulaştı. Buradan da Karadeniz’i geçerek Altın Orda Devleti topraklarına geldi. Oradayken Özbek Hanı’nın sarayında İslam hukuku âlimi olarak kabul gördü.

Bundan dolayı, İbn-i Battuta Özbek Hanı’nın sarayında bir veya iki yıl kalarak seyahatini uzatmış ve hatta Özbek Han tarafından eşlerinden birine eşlik etmek üzere İstanbul’a gönderilmiştir. İstanbul’dayken İbn-i Battuta şehri gezme ve Aya Sofya’yı görme imkânını bulmuştur. İstanbul’dayken imparatorla tanıştığını da söylemiştir.

Delhi’de Muhammed bin Tuğluk. Muhammed bin Tuğluk’un saltanat döneminde İbn-i Battuta 7 yıl kadı olarak görev yaptı.
İlgili Yazılar

İbn-i Battuta daha sonraları şehirdeki inanılmaz çok sayıdaki kiliselere şaşırdığını yazmıştır. İstanbul, İslam âliminin ziyaret ettiği az sayıdaki Müslüman olmayan şehirlerden biridir. İbn-i Battuta, Moğol kadınlarının Hanlık içinde kendilerini nasıl idare ettiklerine ve daha alışkın olduğu bölgelerdeki kadınlara göre özgürce nasıl konuşmalarına izin verildiğine de şaşırmıştı.

Delhi’deki Görevi

1333 yılında, 8 yıldır evinden uzak kalmışken, İslam âlimi seyahatlerine devam etti ve orta Asya steplerini geçti. 1334 yılında Afganistan üzerinden Delhi’ye ulaştı ve Delhi Sultanı Muhammed bin Tuğluk’un sarayına kabul edildi. İbn-i Battuta sultana kadı olarak 7 yıl hizmet etti. Bu süre boyunca, eşleri ve çocukları oldu. İlk başlarda, Delhi’deki hayatının tadını çıkardı, ancak bir süre sonra verdiği sert cezalarla ünlü olan sultandan bıkmaya başladı. Örneğin, sultan sıklıkla düşmanlarını bıçaklarla kaplı hücum fillerinin önüne atardı.

İbn-i Battuta’nın izlediği rota

Delhi’den Kaçış ve Maldivlere Seyahat

1341’de İbn-i Battuta nihayet sultanın sarayını terk etmek için bir şans yakaladı. Muhammed bin Tuğluk, İbn-i Battuta’dan Çin İmparatorluk sarayına elçi olarak gitmesini istedi.  Bu İbn-i Battuta’nın ilgisini uyandırdı. Delhi’den çıkıp halen görece genç bir yaş olan 37’sinde tekrar maceralara atılmak istedi. İbn-i Battuta hevesle görevi kabul etti ve Hindistan kıyılarından Güneydoğu Asya’yı aşıp Çin’in Quanzhou limanına ulaşmak üzere gemiye atladı. Ancak İbn-i Battuta’nın başının derde girmesiyle bu plan kesintiye uğradı; soyuldu ve kaçırıldı. Bırakın kıyafetlerini, zar zor canını kurtardı. Hikâye üzerinde sadece pantolonuyla kurtulduğunu rivayet eder.

En sonunda limana ulaştığında, gemileri rotadan uzak birer enkaz halini almıştı. Bu olayı takip eden tatsız bir seri olay sonucunda, İbn-i Battuta kendini Maldivlerde buldu. Adalılar onu hoş karşıladı ve ertesi yıla kadar kaldığı Maldivlerde tropik ortamın tadını çıkarırken yine kadı olarak görev yaptı.

1878’de basılmış İbn-i Battuta’yı Mısır’da gösteren Léon Benett tarafından çizilmiş kitap resmi. (Jules Verne

Çin’e Seyahati

İbn-i Battuta Maldivlerde kalmayı düşünse de buradaki bir yıllık yaşantısına pek de cennet gibi denilemez. Adalıların bazı giyim kuşam stillerini ve adetlerini kabul edemediği için tam bir kültür şoku yaşadı. Bu yılın sonunda, yöneticilerle fikir ayrılığı yaşadı ve Çin’e seyahatine devam etme kararı aldı. Sri Lanka’ya kısa bir ziyaret sonrasında, İbn-i Battuta Hindistan’ın güney burnundan Güneydoğu Asya üzerinden Çin’in Quanzhou limanına nihayet 1345 yılında ulaştı, Delhi’den yola çıkmasından 4 yıl sonra. İbn-i Battuta Çin’in, şehirlerinden çok etkilendi. Ziyaret ettiği veya en azından ziyaret ettiğini söylediği şehirlerden biri Pekin’di. Buradan başlayan Büyük Kanal’ı ziyaret ettiğini de yazmıştır. Bir keresinde Çin’in seyahat ettiği en güvenli ve en huzurlu yerlerden biri olduğunu söylemiştir. Ancak İbn-i Battuta için Çin’de her şey güllük gülistanlık değildi. Çinlilerin İslam-dışı adetlerinden de rahatsızdı; yazılarında onlara putperest ve kâfir der. Yine de, çoğunlukla Müslüman toplum arasında yaşayarak Çin’de birkaç yıl kalmıştır. Bu rahatsızlığı Çin’in belli başlı şehirlerinden etkilenmesini engellenememiştir. Yazılarında Huangho’yu gördükleri içinde en büyük şehir olarak tasvir etmiştir.

Eve Dönüş

İbn-i Battuta, Sultan Muhammed bin Tuğluk’un emrine geri dönmüş görünmüyor. Çin İmparatorunun sarayına gitmektense, birkaç yıl Çin’de sadece seyahat etmeyi tercih etmiş ve sonunda Tanca’ya eve dönüş kararı vermiştir. 1349’da, ayrılmasının üzerinden 24 yıl geçtikten sonra, doğduğu şehre geri dönmüştür. Dönüşünde üzülerek, anne ve babasını kaybettiğini öğrenmiştir. Tanca’da olmasını gerektirecek pek de bir şey kalmadığını düşünen İbn-i Battuta, 1354’te kalıcı olarak Fas’a dönmeden önce Endülüs’e ve daha sonra Timbuktu’ya gitti. O yıl Fas Sultanı, İbn-i Battuta’dan bütün seyahatlerini kayda almasını istedi. O da bir yazar yardımıyla bu isteği, yazdığı metne uzunca bir isim vererek yerine getirdi: Şehirlerin Harikalarını ve Seyahatin Mucizelerini Merak Edenlere Bir Hediye.

Miras

Hayatının son on dört yılında, yaklaşık 1368’deki ölümüne kadar, İbn-i Battuta Tanca’da İslam hukuku âlimi olarak oldukça sessiz bir hayat yaşamış görünüyor. Belki de seyahat edemeyecek kadar yaşlı olduğuna karar verdi. Seyahatleri sırasında, İbn-i Battuta toplam 121.000 km yol kat etti ve günümüzün 44 ülkesinden geçti. İbn-i Battuta, İslam dünyasının pek çok kültürüne tanık olduğu için, o dönemin İslam kültürleri hakkında tarihsel ve kültürel bilgi için ana kaynaklardan biri olarak kabul edilmektedir. Pek çoğumuzun aklına eski bir dünya gezgini dendiğinde Marko Polo gelir, ancak tartışmasız İbn-i Battuta bu unvan için ciddi bir rakiptir.

Çeviri: Elif Çağlıyan

Yazının orijinali “Ibn Battuta—The Marco Polo of Dar-al-Islam” ancient-origins sitesinde yayınlanmıştır.

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More