Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Gemilerin Tarihçesi: Eski Zamanlarda Denizcilik

Eski zamanlarda denizciler küçük su kütlelerini geçmek için sallar, bambu kütükleri, kamış balyaları, şişirilmiş hayvan derileri ve ziftle kaplanmış sepetler kullanıyorlardı.

0 10.040

Bugünlerde karşılaştığımız gemiler; denizler ve okyanuslar boyunca kargo taşımak için kullanılan büyük, sağlam ve kendiliğinden çalışan deniz araçlarıdır. Yüzlerce yıl önce durum böyle değildi ve şu anki gemiler bugünkü haline gelene kadar sayısız yüzyıl boyunca süren gelişmelerden geçti.

Eski zamanlarda denizciler küçük su kütlelerini geçmek için sallar, bambu kütükleri, kamış balyaları, şişirilmiş hayvan derileri ve ziftle kaplanmış sepetler kullanıyorlardı.

Aslını söylemek gerekirse, ilk tekne; birbirine bağlanmış çubuklar ve onların üzerini ustalıkla kaplayan dikilmiş hayvan postundan oluşan basit bir çerçeve şeklindeydi. Bu tekneler büyük ve ağır yükleri kolaylıkla taşıyabiliyorlardı. Benzer eski tekne örnekleri hakkında bilgilere; Kuzey Amerika ovalarındaki boğa tekneleri, Eskimo kanoları ve Britanya adalılarının ticaret gemileri arasında rastlayabilirsiniz. Bunlara ilaveten bir diğer eski tip tekne de kütükten oyulmuş ve uçları sivriltilmiş olan kayıktır. Bunlardan bazıları 60 feet (yakl. 18 m.) uzunluğundaydı.

Aşağıda, gemilerin tarihçesine ve şimdiki yapılarına evrilmelerine dair kısa ve öz bir inceleme bulacaksınız.

Direklerin Kullanımı ve Küreğin İcadı

Eski zamanlardaki denizciliğin tarihine baktığımızda, insanoğlunun gücü ve hayatta kalma içgüdülerine dair oldukça ilginç bir çalışmayla karşılaşırız. Örneğin, antik dönemlerde, bildiğimiz basit kürek mekanizması kullanılmazdı. Bunun yerine insanlar minik tekneler içerisinde suda ilerlemek için ellerini kullanırlardı. Direkleri nehirlerin dibine doğru ittirerek sallarını ilerletiyorlardı. Giderek, yaratıcı içgüdülerini ve pratik zekasını kullanan insan, direkleri düzleştirerek ve bir ucunu genişleterek yeniden tasarladı ve böylece daha derin sularda kullanılabilir hale getirdi. Daha sonraları bu form, ustalıkla tekrar geliştirildi ve teknenin yanlarına sabitlenen palası geniş kürek şekline dönüştürüldü.

Yelkenin İcadı

Denizcilik tarihinde yelkenin icadı en büyük dönüm noktasıydı. Yelkenler insanın kas hareketlerinin yerini aldı ve yelkenli tekneler daha ağır yüklerle daha uzun yolculuklar yapabilir hale geldi. İlk gemiler, rüzgâr yönünde gitmek için en uygun olan kare şeklinde yelkenler kullanıyordu. Yan yelkenler ise sonradan icat edildi.

Mısırlılar, gelişmiş yelkenli kargo gemilerinin ortaya çıkışını kendilerine mal ederler. Bunlar, küçük odun parçalarının birbirine bağlanması ve dikilmesi ile yapılırdı. Bu kargo gemileri, anıtların inşaatında kullanılan büyük taş sütunları taşımak için kullanılırdı.

Viking gemisi

Fenikeliler ve Katkıları

Gemilerin tarihçesi, Fenikelilerden bahsetmeden asla tamam olmaz. Fenikeliler özel bir anmayı hak ediyor, çünkü; yüzyıllar sonra açık denizlere yelken açan ahşap yelkenli gemilerin öncüleri büyük olasılıkla onlardı. Fenikeliler, eski kütük kayıklardan hareketle, yelkenleri ve güç sağlayıcı kürekleri olan kadırgaları tasarladılar. Kadırgalar büyüdükçe, şartname ve ihtiyaçlara göre, çift sıra kürekçiler eklendi.

Bu gemilere Yunanlılar ve Romalılar “bireme” (çift sıra kürekçileri olan kadırga) diyordu. Ayrıca, üç sıra kürekçileri olan kadırgalar (trireme) da inşa ettiler.

Antik Denizcilik Tarihinde Gemi Türleri

İlgili Yazılar

Denizcilik tarihi ve onunla birlikte gemilerin geçmişi gözler önüne serildikçe; eski denizcilerin becerikli ve gayretli zanaatkarlıklarına dair merak ve şaşkınlık uyandıracak görüntüler ortaya çıkar.

Ortaçağ gemilerinde tahta ya da metal kaplamalar birbiri üzerine bindirilmişti, ki bu durum kaplamaları sağlama almak için çivilerle sıkma tekniğinin kullanıldığını gösteriyor. Bindirme kaplamalı tasarımın benimsenmesi, daha eski zamanlarda, su geçirmez olması için derilerin üst üste bindirildiği teknelerden esinlenmiştir.

İrlandalılar, ortaçağ dönemlerinde “İrlanda Coracle” gibi daha gelişmiş teknelere sahiplerdi. Bu teknelerin ahşap iskeleti ve üzeri hayvan derisiyle örtülü, sepet şeklinde örülmüş gövdesi olurdu. Bu antik gemilerin, ilkel yelkenleri kullanmak amacıyla sökülebilir direklerle donatılmış olduğu tahmin edilmektedir.

M.S. 1000 yıllarına gelindiğinde, meşhur “Viking Long” gemisinin Akdeniz’e doğru bir sefer yapması onaylanmıştı. Bu gemiler daha genişti ve çok daha gelişmiş düzeyde direk ıskaçası tasarımına sahipti.

M.S. 800’lerde, Kuzey Avrupa gemi tasarımının alternatif bir modeli olan “Hulk” (Çok büyük ve kaba ticaret gemisi) revaçtaydı. Utrecht gemisi, “Hulk” a bir örnektir. Borda kaplaması dümdüz olup, uçtan uca birleştirilmiş ve yanlar ile baş ve kıç tarafları dikleştirmek için uçlara doğru sivriltilmişti.

Antik Mısır gemisi

Deniz Araçlarının Gelişimi

Denizaşırı ticaret gittikçe daha da önem kazanmaya başladıkça gemiler de gelişmeye devam etti. 1100 yılının sonlarına doğru, asılı duran dümen palasını sabitlemek için gemilere düşey durumda bir kıç bodoslaması eklendi. Bu durum, bir geminin yükleme-boşaltma özelliklerini geniş ölçüde geliştirdi. Dümen palası, daha büyük gemilerin tasarlanmasına imkân verdi. Aynı zamanda, gemilerin gittikçe daha yüksek borda yüzeyi ile inşa edilmesine yol açtı.

Yıllar geçtikçe, su hasarı riskini önlemek için, kargolar fıçı adı verilen büyük hacimli variller içinde gönderilmeye başlandı. Artık mürettebat güvertedeki büyük deri çuvalların üzerinde uyuyabiliyordu. Yolcuların bulunduğu alana “başaltı” adı verilmişti ve bu terim bugün halen geçerli olup, en ucuz (üçüncü mevki) yolcu salonu ve kamaraları için kullanılmaktadır.

Bu arada Britanyalılar, “Nef” e bel bağlamışlardı (Nef: Gemiler için kullanılan bir terimdir). Bu dönemde gemi tasarımları farklı bir şekil aldı- ilk ayırıcı özellik, kaburga üzerine kaplama tahtasının inşa edilmesiydi. Bu sistem, çok daha geniş gemilerin yapılmasına fırsat verdi. Denizlerde daha fazla gemi olunca, neredeyse her limanda ticaret yapılır oldu ve böylece herhangi bir yerden, herhangi bir yere gidebilen bir gemi ihtiyacı ortaya çıktı.

Modern bir cruise gemisi

Böylece, aslında yüksek gemilerden biri olan kalyon tasarlandı. Kalyon’un çıkış yeri Cenova olup; Biscay Körfezi’ndeki Atlantik ticareti kapsamında, kuzeye gitmek için oluşturulmuş üç Akdeniz gemisinin tasarımına sahiptir. Kalyon, neredeyse karavela gemi (Armuz, düz, silme kaplama) şeklinde inşa edilmişti. Bu inşa modeli hem dış kaplamalı hem de kaburga üzerine kaplamalı gemilerin yapımında kullanılırdı. Bu tasarımda, kaplamalar üst üste bindirme yerine yan yana getirilerek uçtan uca sabitlenirdi. Aslında kalyon, kaburga üzerinden tüm gemi omurgası boyunca vurulan kaplamalarla, tamamen çatısal tasarımın kullanıldığı ilk model olmuştur.

Çeviri: Gamze Kamacı

Kaynak marineinsight

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More