Cengiz Han: Askeri Deha, Soykırım Müptelası ya da Seri Sapık
Cengiz Han’ın biyografisini okuyan herkes, onun korku imparatorluğunun ve kan göllerinin Napolyon, Hitler ya da Stalin gibi dünyaca ünlü zalimleri fazlasıyla gölgede bıraktığını çok geçmeden fark edecektir.
Adını tarih kitaplarından 13’üncü yüzyılda Moğol İmparatorluğu’nun kurucusu olarak duyduğumuz Cengiz Han’ın bir diğer özelliği de dünyanın gelmiş geçmiş en gaddar ve kaba insanı olmasıydı. Cengiz Han’ın biyografisini okuyan herkes, onun korku imparatorluğunun ve kan göllerinin Napolyon, Hitler ya da Stalin gibi dünyaca ünlü zalimleri fazlasıyla gölgede bıraktığını çok geçmeden fark edecektir. Kadınlar ise onun bu zulümlerinin baş mağdurudur.
Moğol İmparatorluğu bütün Asya’yı ele geçirmiş, Cengiz Han ve onun kana susamış askerlerine hiçbir güç galebe çalamıyordu. Öyle ki Cengiz Han’ın tek askerinin, karşısındaki on düşmanı alt edecek kuvvette olduğu rivayet edilirdi. Cengiz bütün bu gaddarlığı sayesinde o zamanki dünya nüfusunun yüzde 11’ine tekabül eden 40 milyonun üzerinde insanın kanını eline bulaştırmıştı. Bir kıyaslama yapılacak olursa, İkinci Dünya Savaşı’nın ölüm bilançosuna göre, o zamanki dünya nüfusunun yüzde üçüne denk gelen yaklaşık 60-80 milyon insan canından olmuştu.
Yükselen Şiddetin Baş Aktörü Bir Şeytan
Viyanalı Doktor Sigmund Freud (1856-1939), ebeveynlerin evlatlarının temel cinsel ve mütecaviz arzularıyla başa çıkma yöntemlerinin, ileride onların ne tür kişilik özellikleri sergileyeceklerini ve gelişimi tamamlanmış yetişkinler olarak davranıp davranmayacaklarını belirlediğine inanırdı. Bununla ilişkili bir durum olarak, Cengiz Han henüz 9 yaşındayken babası düşman bir kabile tarafından infaz edilmiş, bunun üzerine annesi kendi kabileleri tarafından dışlanarak kovulmuş ve sonuçta çaresiz kadın, Cengiz ile onun altı erkek ve kız kardeşini bir başına büyütmek zorunda kalmıştır.
Cengiz’in ailesi öldüresi açlık ve soğuktan çok çekmiş ve bütün bu zorlukların neticesinde Cengiz büyük bir savaşçı olarak yetişmiştir. Cengiz henüz on yaşındayken abisiyle girdiği ekmek kavgasında keşfetmişti içindeki şeytanı. Bu öyle acımasız bir şeytanın ilk belirtileriydi ki yemek için kendi kardeşini öldürmekte hiç tereddüt etmemişti. Cengiz daha sonra rakip bir kabile tarafından tutsak alınmış ve bu yalnızca onun içindeki kini daha da körüklemişti. Esaret hayatından kurtulduğu an ise gazabının şiddetli yankıları her yerde duyuluyordu.
Cengiz Palazlanıyor
20’li yaşlarında, çetin bir savaşçı olarak nam salmış ve bu sayede destekçilerinden oluşan küçük bir ordunun lideri olarak önemli kabilelerin başkanlarıyla yakın ilişkiler kurmuştu. Milattan sonra 1206 yılında kendi sancağı altındaki bozkırda bulunan bütün konfederasyonları başarıyla birleştirmiş ve bundan sonra gözünü fethetmeyi planladığı topraklara dikmişti. Göçebe kabile üyelerinden oluşan ordusu tırmanma merdivenleri, koçbaşları, dört tekerli seyyar kalkanlar ve bomba fırlatıcıları da yanına alarak karşı konulması zor bir ezici güçle yola koyulmuştu. Yol kat ettikçe karşılaştığı bütün esirleri yanına alan Cengiz, onları hendekleri dolduran ve düşman güçlerinin bütün savunmasını kendi eline alan fedaileri olarak Cengiz’in önünde ilerleyecek ve yol yapımında görev alacak askerler ya da köle işçileri gibi kullanmıştı.
Cengiz Han kendi imparatorluğuna karşı makul bir adamdı, yalnızca onlardan tek beklentisi kendi koyduğu kurallara harfiyen uymaları oldu. Bu kurallardan herhangi birine uymama gafletinde bulunacak kadar aklını kaçıran biri olursa da, Cengiz Han bütün acımasızlığıyla malum kişiyi cezalandırmakta gecikmezdi. Söz gelimi, Harzemşahlar Devleti’nin vilayetlerinden birinin hükümdarı, Cengiz’e ait karavanlı tüccarlarını öldürdüğünde, karşılık olarak, Cengiz Han da söz konusu hükümdar dahil on binlerce insanı öldürmek üzere Harzemşahlar Devleti’ne 100 bin Moğol göndermişti. Cengiz ayrıca dehşet verici işkence teknikleriyle de nam salmış bir kağan olarak insanların boğazlarına, kulaklarına ve burunlarına kaynayan erimiş gümüş dökmekte de son derece marifetliydi. Ayrıca işkence ettiği insanların kaburga kemikleri de kırılıncaya kadar sırtlarının bükülmesini izlemek ona büyük keyif verirdi.
Asya’nın incisi sayılan Acem şehri Merv’de, Cengiz, kadın erkek ayrımı yapılmaksızın, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu tüm nüfusun, yalnızca aralarından seçtiği 400 sanatçı hariç olmak üzere, öldürülmeleri talimatını vermişti. Her Moğol askerine 300 ya da 400 acem askeri pay edilmişti. Ve sonuçta da, “Alacakaranlık çöktüğü vakit, tüm dağlar un ufak olmuş ve ovalar bütün alemin kanıyla sulanmıştı.” (C. Hudson)
İlgili Yazılar
Tarihçiler bugün bir haftadan kısa bir süre içinde bir milyondan fazla insanın infaz edildiğini tahmin etmektedir. Cengiz Han’ın biyografisinde özellikle yer alan bir diğer akıl almaz olay ise, yüzlerce Rus vatandaşını toplayıp üzerlerini geniş bir tahta masa ile kapatmadan önce yerde birbirlerinin üzerine gelecek şekilde istiflemesiydi. Cengiz ve bütün Moğol ordusu, istedikleri gibi yiyip içerek mükellef bir sofra kurdukları tahta masada çektikleri ziyafet sonrası, tahta masa altında can çekişen Ruslar boğulma ve baskının yol açtığı yaralar sonucu hayatını kaybetmişti.
Kaçırılan Kadınlar “Güzellik Yarışmaları”
Cengiz yeni bir bölgeyi ele geçirir geçirmez, öncelikli işi, bölgede bulunan bütün güçlü ve genç erkekleri rehin alarak, kendi ordusuyla birlikte kılıç sallamak için fazla genç ya da yaşlı olduğunu düşündüklerini öldürürdü. Cengiz’in bu hareketinin altında yatan gerekçe kendi sözlerinde ortaya çıkmaktadır: “Dünya üzerindeki en büyük zevk, bütün düşmanlarının hakkından gelmek, gözünün önünden ayırmamak, neyi var neyi yoksa almak ve sevdiklerinin acısını göstermek, atlarını çalmak, karılarına ve kızlarına kucak açmaktır.” Cengiz Han düşman beylerin karıları ve kızlarıyla birlikte uyumaktan büyük haz alırdı ve kendi ordu komutanları onun insan üstü cinsel güçlere sahip olduğuna inanırlardı ve çoğu zaman her gece birçok kadınla birlikte uyuduğuna şahit olurlardı.
1927 yılında Harold Lamb tarafından kaleme alınan Cengiz Han: Bütün İnsanların İmparatoru adlı kitap yayınladığı tarihten bu yana 80 yıl geçmiş olmasına rağmen hala meşhur Moğol savaş ağası üzerine yazılmış en çok satan tarihi kitap olup, onun dünyanın görüp görebileceği en üretken zampara olduğunu iddia etmektedir. Kaçırılan kadınlar askerleri tarafından tecavüze uğrar, işkence görür ve katledilirdi. Ancak, ölüm korkusuyla, en “güzel” kadınlar bir kenara ayrılır, hiçbir şekilde dokunulmaz ve güzellik yarışmalarında Han’a takdim edilirdi.
Kadınlar birer birer takdim edilir ve “kazanan” belli olurdu, en güzel kadın, hanın yeni karısı seçilirdi. Birbirinden farklı pek çok ülkeden yüzlerce eşi olduğu için, Moğol kanı bütün Asya’ya yayılmış – bu şekilde fethedilen bütün Moğol İmparatorluğu toprağında barış ortamı tesis edilmiş olurdu. Cengiz’in toplam kaç çocuğu olduğu konusunda net bir bilgi vermek oldukça güç ancak tarih bilimciler bugünkü modern Asya’nın yaklaşık yüzde sekizinin doğrudan onun soyundan olduğunu tahmin etmektedir.
Cengiz dünyada dilediği her şeyi elde edebilecek biri olduğundan, yüksek sınıftan ve kendi güzellik tanımına harfiyen uyacak kadınlarla birlikte olmak istedi, ona göre ideal kadın küçük burunlu, yuvarlak kalçalı, uzun ve ipeksi saçlı, kiraz dudaklı ve ahenkli bir sesi olmalıydı. Bir bilgiye göre ise, kadının güzelliğini “karat” hesabıyla ölçerdi ve belirli bir sayının altında bir derece ile değerlendirdiği kadınlar tecavüz edilmek üzere adamlarının çadırlarına yollanır ve sonra da “postalanırdı.”
Cengiz Han Biyografisinin Son Bölümü: Şeytan’ın Ölümü ve Yok Oluşu
Henüz 20 yaşındayken, Cengiz Roma’nın iki katı büyüklüğünde bir imparatorluğu yönetiyordu ve tüm dünyayı sonsuza dek değiştirecek şeylere imza atmıştı. Onun idaresindeki Moğol İmparatorluğu bugünkü Çin, Moğolistan, Rusya, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Irak, İran, Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Tacikistan, Afganistan, Türkmenistan, Moldova, Güney Kore, Kuzey Kore ve Kuveyt’in büyük bir bölümünü fethederek bu topraklarda uzun yıllar hüküm sürdü.
Cengiz Han milattan sonra 1227’de 65 yaşında son nefesini verdi. Ölümü üzerindeki sır perdesini bir türlü aralayamayan bilginler, Cengiz’in ölümüne tam olarak neyin sebep olduğunu ya da mezarının nerede bulunduğunu hala belirleyebilmiş değildir. Kimileri onun av sırasında attan düşüp öldüğüne kimileri de düşmanlarından birinin okla dizinden vurması sonucu öldüğüne inanmaktadır. Öyle ya da böyle, ölümüne dair en çok anlatılan rivayet, kaçırılan bir Çinli prenses tarafından suikast sonucu öldürülmüş olması Cengiz için kulağa en inandırıcı gelen son olmaktadır.
Yazı: Ashley Cowie
Çeviri: Gözde Ak
Kaynak
Ancient-Origins