Büyük İskender, görünüşe göre iktidarın sembolü olan her şeye hayrandı. Hayvanlara olan ilgisi herkes tarafından bilinirdi. Belki de davranış ve görünüşlerinden anlam çıkarabildiği, muhtemelen öğretmenleri gibi Tanrıların yarattığı muhteşem varlıklara ilgi duyuyordu.
Güçlü Filler
Büyük İskender, filleri ilk kez milattan önce 331 yılında Gaugamela Savaşı esnasında gördü. Etkileyici İran savaş filleri genç kralı büyüledi. İranlıların savaşa yaklaşık 15 fil getirdiği düşünülüyordu. İskender galip geldiğinde, fillerin hepsini ele geçirdi. Bu hayvanları gözlemledi ve gerçekten zekâ ve dayanıklıklarını takdir etti.
Hayranlığı sebebiyle, fil simgesi, İskender’in gücünün sembolü haline geldi. Hatta hayvanları tasvir eden bir dizi madolyon sipariş etti. Nihayetinde, ordu daha fazla savaş fili ele geçirdi ve bir birlik onlarla ilgileniyordu. İskender şu anki Pakistan topraklarına ulaştığında, ordusu artık filleri tanıyordu.
İskender, filleri milattan önce 326 yılındaki Hydaspes Savaşı’nı kazanmak için kullandı. Fakat her iki tarafta da filler öldü. (Kral Porus da savaşta fil kullanmıştır) Buna rağmen, savaş Büyük İskender’in en büyük askeri başarılarından biri oldu.
İskender’in Cesur Arkadaşı: Bucephalus
İskender’in atı ünlü bir Pompei mozaiğinde tasvir edilmiştir. Eski metinlerde Alexander’ın atı nasıl kazandığını anlatan bir hikaye vardır. Eski hükümdarların atlarıyla ilgili kayıtları bulmak zordur, ancak Bucephalus o kadar eşsizdi ki, en eski tarihçiler bile onun hakkında fikir beyan ettiler. Plutarch of Chaeronea: (Mr. Evelyn’nin çevirisinde):
”Thessalian Philonicus, at Bucephalus’u Philip ‘e getirdi ve on üç yeteneği olduğunu söyleyerek satmayı teklif etti. Fakat atı test etmek istediklerinde onun çok saldırgan ve vahşi olduğunu gördüler. Philip’in hizmetlilerinin seslerine dayanamıyordu ve bağlamaya çalıştıklarında şaha kalktı. Daha sonra, olanları izleyen Büyük İskender, atı kontrolsüz ve boşuna bir çabayla götürmeye çalıştıklarını görünce: ”Ne mükemmel bir at! Hizmetliler cesaret ve hakimiyet kurma arzularını kaybettiler” dedi.
Philip, başta İskender’in söylediklerini dikkate almadı. Ancak aynı şeyi bir kaç kez tekrarlayınca ve at uzaklaştırıldığı için canının sıkıldığını görünce: ”Daha fazlasını biliyormuşsunuz gibi, yaşça sizden büyük ve atı sizden daha yönetenleri kınıyor musunuz? ” dedi.
“Atı diğerlerinden daha iyi yönetebilirim” dedi İskender.
Philip, ”Eğer başaramazsan, bu ihtiyatsızlığına karşılık ne bedel ödeyeceksin? ” diye sordu.
”Atı satın alacağım” dedi İskender.
Tüm misafirler güldü ve bahse girdiler. İskender ata doğru koştu ve yularını tuttu. Atın başını gökyüzüne doğru çevirdi. Knedi gölgesinin hareketlerinden rahatsız olmuş ve korkmuş gibi göründü. Biraz ilerledikten sonra atın dizginleri hala elindeydi. Atın daha coşkulu ve istekli olduğunu görünce, onu yavaşça okşadı. Eyerini çıkarıp çevik bir hareketle onu sımsıkı bağladı. Dizginleri yavaşça bıraktı ve mahmuzlamadan ata gem vurdu.
Cesur at öldüğünde, kralın onu defnetmesine layık oldu. Eğer doğal sebeplerden dolayı ve yaşlandığı için veya savaş sırasında ölseydi farklı olurdu. Ancak, onun ölümü sahibi için büyük bir trajedeydi. Bucephalus muhteşem bir mezara gömüldü. Büyük İskender atın öldüğü yere Alexandria – Bucephala isminde şehir kurmaya karar verdi. (Şu anki Jhelum şehri) diye anlattı.
İskender’in Güzel Kuşları
Tavus kuşlarını ilk gördüğünde, güzellikleri karşısında ne yapacağını bilemedi. Tüyleri iktidarının başka bir sembolü olduğu için Tanrı’nın onları özel olarak yarattığını düşünürdü. Daha sonra bu sembol, Hristiyanlar tarafından Papa’nın gücünün göstergesi olarak benimsendi. Sembol bazı anıtlarda ve Papa’nın özel arması olarak görüldü. İskender Asya’dan bir kaç tavus kuşunu vatanına getirdi. Aslında bazı yazarlar saraya getirmek istediği için kuşların ilk kez Avrupa’da ortaya çıktıklarını ileri sürdüler. Bununla beraber, İskender’in onları görmeden önce, Avrupa’ya daha önce geldiği oldukça muhtemeldir.
İskender’in Doğa Maceraları
İskender hayattayken, insanlığın varlığı hala doğaya bağımlıydı. Fakat II.Philip’in oğlu doğadan daha güçlü olmak istedi ve hayvanların ustası olmayı, fillerle ve atlarla arkadaşlık kurmayı denedi. Aynı zamanda aslanları ve diğer hayvanları da takdir ediyordu.
Aslında, İskender’in hikayesi farklı yaratıklarla doludur. Vahşi hayvanlara yaklaşmaktan korkmamasına rağmen, doğa onu yine de yaşattı. İskender 33 yaşında zehirlenerek ölen bir insandı. Yani, onu öldüren doğa değil, onun muhafızlarıydı.
BÜYÜK İSKENDER’E BABASINDAN KALAN MİRAS “YUNAN BİRLİĞİ”
Yazıyı Derleyen: Gülizar ÇAKMAK
Kaynak: ancient-origins
Brastikli Aziz Ağa’nın kıratı da çok namlıymış. Erzurum’da Karakin Pastırmacıyan’ı yaklaşık 50 tane korumasının içinde tak başına vurduğunda Pastırmacıyanın korumaları ateş ediyorlar Aziz Ağa’nın kıratı yaralanıyor düşüyor ama Aziz Ağa kıratının yularını bırakmıyor o esnada gök gürlüyor ve at bir kalkıyor ve şahlanarak o ateş çemberinde uzaklaşıyor ve sahibi Aziz Ağa’yı kurtarıyor. Atalarımız boşuna dememiş
At, Avrat, Silah.
İnsanoğlunun en sadık dostu attır. Köroğlunun kıratı da çok meşhurmuş.
Brastikli Aziz Ağa’nın kıratı da çok namlıymış. 1872 yılında Erzurum’da Kaçatur Pastırmacıyan’ı yaklaşık 10 tane korumasının içinde tak başına vurduğunda Pastırmacıyanın korumaları ateş ediyorlar Aziz Ağa’nın kıratı yaralanıyor düşüyor ama Aziz Ağa kıratının yularını bırakmıyor o esnada gök gürlüyor ve at bir kalkıyor ve şahlanarak o ateş çemberinde uzaklaşıyor ve sahibi Aziz Ağa’yı kurtarıyor. Atalarımız boşuna dememiş
At, Avrat, Silah.
SAYIN YÖNETİCİ KARDEŞ MERHABA..BURAYA 2 SENE ÖNCE BİR YAZI YAZMIŞTIM ONDA BİRAZ YANLIŞLIK VARDI. ONU LÜTFEN SİLELİM. BEN YENİSİNİ EKLEDİM. SELAMLAR
UYARI SAYIN YÖNETİCİ ARKADAŞIM BURAYA 2 SENE ÖNCE YAZDIĞIM 1 MESAJI VE 2 AY ÖNCE YAZDIĞIM BİR MESAJIMI LÜTFEN SİLELİM.
BU 2 MESAJIMI LÜTFEN SİLELİM
Ertan Yazıcı – Erzurum Diyor 2 sene önce
Brastikli Aziz Ağa’nın kıratı da çok namlıymış. Erzurum’da Karakin Pastırmacıyan’ı yaklaşık 50 tane korumasının içinde tak başına vurduğunda Pastırmacıyanın korumaları ateş ediyorlar Aziz Ağa’nın kıratı yaralanıyor düşüyor ama Aziz Ağa kıratının yularını bırakmıyor o esnada gök gürlüyor ve at bir kalkıyor ve şahlanarak o ateş çemberinde uzaklaşıyor ve sahibi Aziz Ağa’yı kurtarıyor. Atalarımız boşuna dememiş
At, Avrat, Silah.
Ertan Yazıcı Diyor 2 ay önce
SAYIN YÖNETİCİ KARDEŞ MERHABA..BURAYA 2 SENE ÖNCE BİR YAZI YAZMIŞTIM ONDA BİRAZ YANLIŞLIK VARDI. ONU LÜTFEN SİLELİM. BEN YENİSİNİ EKLEDİM. SELAMLAR
Ya yönetici arkadaşlar merhaba…Ben mi anlatamıyorum? yoksa siz mi anlamak istemiyorsunuz? Buraya yazdığım bütün mesajları 4 ay önce yazdığım bir mesaj hariç diğer bütün mesajları lütfen SİLELİM. İnşallah anlatabilmişimdir. saygılar selamlar
SAYIN YÖNETİCİLER MERHABA…YA BEN ANLATAMIYORUM YA DA SİZ ANLAMAK İSTEMİYORSUNUZ.
SİZDEN SON RİCAM BURADAKİ MESAJLARIMIIN HEPSİNİ KOMPLE SİLELİM LÜTFEN OLUR MU?
İNŞALLAH ANLATABİLMİŞİMDİR. SAYGILAR