Kolomb Öncesi Dönemde Amerika’da Deniz Aşırı Ticaret -Bölüm 2-

Keltik Okkam Yazıtları

Amerika’nın dört bir yanında bulunan geçmişteki Avrupalı ​​gezginlerin varlığına işaret eden bir dizi site var. Bunların arasından, Colorado’daki Crack Canyon’da bulunanlar göze çarpıyor.

Dar kanyonun duvarı üzerinde oyulmuş Okkam yazıtı; İrlanda’nın en eski yazılı dili. genellikle basit bir çizik gibi görünen bu Okkam el yazmasının görünüşü göze çarpmıyor ancak araştırmacı Bill McGlone yerel alanda arama yaparken bu yazıtı ayırt edebildi. Keşif sonrasında, parkın hasar görmesini önlemek için park hizmeti tarafından yüksek bir demir kapı ile kapatıldı.

Antik Dönemin Paralı Askerler: Keltler Bu Yazımızı Mutlaka Okumalısınız

Yazıt, “Güneş’in İnsanlarıyız” ve “Bel gününde güneş buraya çarpacak” şeklinde çevrilmektedir.

Aslında, Bel günü yaz ekinoksu günüdür. Ve buranın yalnızca yaz ekinoksu gerçekleştiğinde mükemmel bir şekilde aydınlandığı görülüyor.

Bu yazıt, içeriği ve biçimi açısından eski Druid’ler tarafından kullanılan bir yol yatağının kalıntılarıdır. Kim böyle bir işaret bulacak olsa, onu kimin bıraktığını ve yılın zamanlarını belirlemek için kullanıldığını bilir.

Bölüm 1 İçin Tıklayınız

İlginçtir ki Druidler, gözlem zamanı ve gök cisimlerinin hareketlerine olan takıntılarıyla bilinirler. Kalanların öykülerinde ise faydalı dünya gezginlerinin anlatıldığı söyleniyor.

Bill McGlone, bu işaretleri tanıyan ilk kişi değil. 1975’te, tarihçi Dr. Donald G. Rickey o tarihte bir taş duvardaki bir dizi işaretle karşılaşıldığında 19. yüzyılın savaş alanını araştırıyordu. Başlangıçta onlara “mızrak keskinleştirme işaretleri” adını verdi. Ancak o kadar şanslıydı ki, birkaç hafta sonra Okkam el yazması örnekleri bulunduran bir müzeyi görmek için İskoçya’ya gitti. Anında Colorado’da gördüğü işaretleri tanıdı.

Döndükten sonra, araştırmacıları bölgeye getirdi. Bulgularla birlikte Harvard Üniversitesi’nden Dr. Barry Fell incelemelerini başlattı ve bu işaretlerin otantik Okkam el yazması örnekleri olduğuna karar verildi. Daha sonra keşiflerini topluluğa sundular, ancak bu keşif, bir Avrupalı’nın Columbus’tan önce Amerika’yı ziyaret etmiş olamayacağı düşüncesinden dolayı dikkate bile alınmadı.

Tüm Tarih Araştırmalarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz

Fuente Magna Kasesi

1958’de Bolivya’daki Titicaca Gölü yakınlarında bulunan Fuente Magna Kasesi, burada yazılmış iki yazıttan dolayı kısa sürede “Amerika’nın Rosetta Taşı” lakabıyla anılmaya başladı. Eski bir Proto-Sümer alfabesi ve Chavin dilindeki bu yazıtlar, bölgede yaşamış en eski uygarlığa işaret ediyor olabilir.

Çok sayıda uzman kaseyi inceledi ancak eserin beklenmeyen doğasına rağmen hem tarihlendirmenin hem de yazıtların muhtemelen gerçek olduğu kanısına vardılar. Proto-Sümer yazıtının benzersiz biçemi, yazıtın farklı bir Proto-Sümer grubu tarafından yazılmış olabileceğini gösteriyor.

Tuhaf bir şekilde, diğer Sumer eserlerinin de Güney Amerika’da bulunmasına rağmen, hiçbiri Fuente Magna Kasesi kadar esrarengiz değil.

Sümerler Hakkında Tüm Araştırmalarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz

Mi’kmaq’ın Hiyeroglifleri

Amerika ve Kanada’da tek bir yazılı dilin varolduğu bilinir hatta Yerli Amerikan kültürlerinde neredeyse yazılı bir dil yoktur. Bu tek dil de Mi’kmaq’a (Atlantik Kıyısı boyunca yaşayan bir grup) aittir ve Mısır hiyeroglifiyle birçok açıdan benzerlik gösterir.

18. yüzyılın başlarında, Pierre Maillard adına bir Fransız misyoner, bölgede onun zamanındaki Mi’kmaq kültürünün hiyerogliflerini titizlikle belgeledi. Bununla birlikte, 1970 yılına kadar profesör Barry Fell misyonerin çalışmalarını titizlikle inceledi ve Mi’kmaq’ın eski Mısır hiyeroglifleriyle yan yana koyulmuş kapsamlı bir karşılaştırmasını yayınladı. İki tür arasında şaşırtıcı sayıda benzerlik buldu ve Mısırlıların geçmişte bir noktada Atlantik Sahili’ne ulaşmış olması gerektiğini öne sürdü; çünkü bu hepsini yalnızca şaşırtıcı bir tesadüf olarak kabul etmekten daha makul görünüyordu.

Araştırmayı izleyen akademisyenler, benzerliklerin hepsinin yalnızca bir tesadüf olamayacağını kabul ettiler. Yine de, soyutlama politikasının en had safhada olması yüzünden, Mısırlıların Amerika’ya ulaşma fikri saçma bir düşünce olarak görüldü. Bunun yerine, buna alternatif bir açıklama yapıldı: Fransız misyoner, bunların hepsini uydurmuş olmalıydı. Klasik tarihe uyan tek açıklama olan bu yeni teoride, Maillard’ın Mi’kmaq’ın Hıristiyanlık öğretilerini kayda geçirebilmesi için tüm bu yazı sistemini tasarladığı düşüncesi savunulur.

Kendi yerli yazısı yerine (Pagan kültürü) neden hiyeroglif yazısını kullanmak istesin? Zaten hiyerogliflerin önümüzdeki yüzyıla kadar tercüme edilmediğini düşündüğümüzde teori daha da asılsız oluyor. Bu kadar çok sembol ve kavramı eşleştirmeyi nasıl başarmış olabilir ki?

Eğer Facebook Mobil üzerinden yazımızı okuyorsanız resimlerin tamamına ulaşamayabilirsiniz. Bu problemi yaşamamak için lütfen linke tıklayarak web tarayıcı üzerinden okuyunuz.

Antik Mısır ve Pagan Kültürleri Hakkında Yazılarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz

Bölüm 1 İçin Tıklayınız

Çeviri: Özge Sertbaş

Kaynaklar:

L.H. Clegg, “The Black origin of American civilization”, A Current Bibliography on African Affairs, No.1 (1976)

P.S. Martin, G.I. Quimby and D. Collier, Indians Before Columbus, (Chicago: University of Chicago Press, 1970)

Harris, Neil J. (1971). The mystery of America’s Elephant plates, Science Digest, 69:74-77

Joe, Rita; Choyce, Lesley (2005). The Míkmaq Anthology. Nimbus Publishing

Van Sertima, Ivan (1976). They Came Before Columbus. Random House

McManus, Damian. A Guide to Ogam, Maynooth 1991