Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Cicero: Cumhuriyeti Sürdürme Çabası

Toplumsal çatışmalar ve iç savaşlar döneminde yaşamış olan Cicero, Roma siyasal düşünüşünün en önemli temsilcisidir. Yapıtlarında, soyluların görüşü açısından zamanının tarihini okumak mümkündür.

0 818

Toplumsal çatışmalar ve iç savaşlar döneminde yaşamış olan Cicero, Roma siyasal düşünüşünün en önemli temsilcisidir. Yapıtlarında, soyluların görüşü açısından zamanının tarihini okumak mümkündür.

MÖ 106’da Orta İtalya’daki Arpinum kentinde doğan Marcus Tullius Cicero, varlıklı atlılar sınıfından olan bir ailedendi. Hukuku ve felsefe öğrenimini gördükten sonra Roma’da avukatlık yaptı. Mesleğinin kendisine sağladığı büyük ün, siyasal yaşama katılıp başarılı olmasında epey etkili oldu. Sırasıyla quaestor, senator, aedilis ve praetor olarak yönetim kademelerinde yer aldı.

MÖ 63 yılında soylu kökenli olmasına karşın populares partisinden adaylığını koyan Catilina’ya karşı, optimates yanlısı olarak konsüllük yarışına girişti. Roma tarihinin en büyük siyaset söylevcisi olarak kabul edilen Cicero, Catilina’nın halka borçlarının bağışlanacağını ve toprak reformu yapılacağını vaat eden programına karşılık, özel mülkiyetin kutsallığıyla Roma’yı yücelten geleneklerin savunusunu üstlendi. Zenginlerin ve soyluların desteğiyle konsül seçildi. Konsüllük süresi bitince Roma anayasası gereğince senatör oldu ve siyasal yaşamını senatoda sürdürdü. Bu arada MÖ 62’de konsüllüğe bir kez daha adaylığını koyup kazanamayan Catilina’nın darbe girişiminin bastırılmasında başrolü oynadı.

Öldürülen Catilina’nın işbirlikçileri, Cicero’nun buyruğuyla yasalara uygun olmayan bir biçimde alelacele yargılanıp idam edildiler. Cicero, bu tutumu nedeniyle populares yandaşlarının büyük tepkisini çekti ve Birinci Triumvirlik döneminde Selanik’e sürgüne gitmek zorunda kaldı. MÖ 57’de Roma’ya geri döndüğünde Caesar ve Pompeius arasındaki iktidar savaşında daha yumuşak bulduğu Pompeius’un yanında yer aldı. Yanlış seçim yapmıştı; fakat iktidara gelen Caesar, Cicero’ya karşı kin gütmeyip onu bağışladı.

İlgili Yazılar

Cicero, MÖ 45’te uzun ve hareketli bir siyasal yaşamdan sonra bir köşeye çekildi ve kendini felsefe ile düşüncelerini kaleme alma uğraşına verdi. Roma anayasasını çiğneyerek kişisel iktidarını kurmuş olan Caesar öldürülünce, Cicero nefretini açığa vurup bu girişimi onayladı. Bu tutumu onun yaşamına mal olacaktı. Çünkü bu olayın hemen ardından patlak veren iç savaşta ağır basan Caesar yandaşları, Caesar’a karşı cephe almış olan üst sınıfların önderlerini intikam için öldürmeye karar verdiler. MÖ 43 yılında Marcus Antonius’un adamları, Cicero’yu Formiae’deki malikanesinde kıstırıp yaşamına son verdiler; kesilen başı Roma’ya getirilip Forum Romanum’da halka gösterildi.

Yunan kültürünü iyi bilen Cicero, tam bir Romalı olmasına karşın kendini bu kültürün çekiciliğinden kurtaramamış ve seçmeci bir düşünür olmaktan öteye gidememiştir. Yapıtlarında gerek Stoacı felsefenin gerek Platon ile Aristoteles’in etkileri çok açık bir biçimde görülür. Siyasal boyutlu iki yapıtına Platon’un iki önemli kitabının adlarını vermiştir. De Republica (Devlet Üzerine) ile De Legibus (Yasalar Üzerine). Bunları yine Platon gibi diyaloglar biçiminde kaleme almıştır. Siyasal sorunlara değinen bir diğer yapıtı De Officiss (Görevler Üzerine) adını taşımaktadır.

Cicero’nun bu yapıtlarıyla güttüğü amaç, siyaset alanında yeni bir çözümleme yapmaktan çok, Eski Yunan’ın Sokrates-Stoa çizgisi doğrultusundaki düşüncelerini kendi yurttaşlarının daha iyi tanımalarını ve anlamalarını sağlamak ve bu düşünceleri Roma’ya uygulamaya çalışmaktı. Ona göre Roma değişmekte, bozulmaktaydı; bir çözülme süreci içine girmişti: “Roma, kanının, iliğini yitirmekle kalmamış, görünüşünü bile değiştirmişti…

Artık ne Cumhuriyet ne de Senato vardı; hiçbirinde saygınlık kalmamıştı.” Bunun nedeni ise eski erdemlerin, geleneklerin, göreneklerin, kısacası ahlaksal yapının bozulmasıydı. “Adı olup da kendisi olmayan Cumhuriyet’in gerçekliğini yitirmemizin suçu, talihsizliğimizden değil, ahlaksal eksikliklerimizdendir” diyen Cicero, Cumhuriyetin (dolayısıyla Roma’nın) kurtuluşunu eski geleneklerin canlandırılmasına bağlamaktaydı. Bu nedenle yapıtlarındaki başlıca ahlaksal uğraşı, kamu hizmetine kendini adamak yolundaki büyük Roma geleneğini Yunanlıların açıkladığı evrensel toplum ve siyaset gerçekleriyle temellendirmekti. Siyasal amacı ise zamanı geri çevirmek ve Cumhuriyet anayasasını Tiberius Gracchus’un devrimci tribün yönetiminden önceki haline getirmekti.

Not: Bu yazı Mehmet Ali Ağaoğulları ve Levent Köker’in yazmış olduğu İmge Kitabevi’nden çıkan İmparatorluktan Tanrı Devletine isimli kitabın içerisinde alınmıştır.

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More