Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Antik Yunan Toplumunun Tüm Detayları

Antik Yunan toplumu içerisinde yer alan kadınlar, köleler, çocuklar, erkekler, işçiler, yabancılar ve diğer sosyal gruplardan oluşan insanlar nasıl bir yaşam sürüyordu. Tüm merak ettikleriniz yazımız içerisinde.

0 16.933

Antik Yunan Toplumu’nda yasal statüsü, oy kullanma, kamu görevi yapma ve mülk sahibi olma hakkıyla birlikte erkek vatandaşların egemenliğine rağmen, tipik bir Yunan şehir devletinin veya polisinin nüfusunu oluşturan sosyal gruplar oldukça farklıydı. Kadınlar, çocuklar, göçmenler (hem Yunan hem de yabancılar), işçiler ve kölelerin hepsinin belirli görevleri vardı fakat sınıflar arasında sıklıkla yasak olan bir etkileşim vardı ve aynı zamanda özellikle savaş gibi stresli durumlarda, ikinci kuşak çocuklar için sosyal gruplar arasında hareketler de bulunuyordu.

Antik Yunan toplumu çoğunlukla aşağıdaki gruplardan oluşuyordu:

erkek vatandaşlar– üç gruptan oluşur: arazi sahibi soylular (aristoi), daha fakir çiftçiler (periokoi) ve orta sınıf (esnaf ve tüccarlar)

yarı özgür işçiler (örneğin Sparta köleleri)

kadınlar– yukarıdaki tüm erkek gruplarına aittir ancak vatandaş hakları yoktur.

çocuklar– genellikle 18 yaş altı kategorilere ayrılır.

köleler– sivil ve askeri görevleri olan douloi’ler

yabancılar- bölge sakini olmayanlar (xenoi) veya statü olarak erkek vatandaşların altında bulunan yabancı sakinler (metoikoi).

SINIFLAR

Yunan toplumunda erkek vatandaşlar en iyi pozisyonda olmalarına rağmen, grup içinde farklı sınıflar bulunuyordu. Sosyal ağacın en tepesinde en iyi insan olan “aristoi”ler vardı. Herhangi birinden daha fazla paraya sahip olan bu grup askeri eylemler sırasında kendilerine zırh, silah ve at temin edebiliyorlardı. Aristokratlar, polisin bütün önemli siyasi pozisyonlarını kontrol eden güçlü aile hiziplerine (gruplarına) veya klanlara (boylara) ayrılırdı. Varlıkları mülke ve daha da önemlisi, en verimli ve şehir duvarlarının korumasına en yakın, en iyi arazilere sahip olmalarından geliyordu.

Daha fakir, ikinci sınıf vatandaşlar da vardı. Bunlar muhtemelen daha az verimli, şehirden daha uzakta bulunan arazileri olan erkeklerdi ve mülkleri şehir sınırlarına daha yakın olan ana topraklardan daha az korunan yerlerdeydiler. Bu araziler o kadar uzakta olabiliyordu ki mülk sahipleri şehirden gidip gelmek yerine arazilerde yaşamak durumunda kalıyorlardı. Bu vatandaşlar “periokoi” ve daha da kötüsü “tozlu ayaklar” olarak adlandırılırdı ve komşu şehre bağlı olan küçük köy topluluklarını korumak için bir araya gelirlerdi. Şehir nüfusu arttıkça ve miraslar kardeşler arasında daha fazla bölündükçe, bu ikinci sınıf daha da büyüdü. Üçüncü grup orta, ticari sınıftı. İmalat, ticaret ve alışveriş ile meşgul olan bu vatandaşlar yeni zengin olanlardandı bir bakıma sonradan görme de denebilir. Bununla birlikte, aristoi’ler, yalnızca toprak sahiplerinin gerçek güç pozisyonlarına girebilmelerini sağlayarak, ayrıcalıklarını ve siyasi tekellerini kıskançlıkla korudular. Ancak sınıflar arasında bazı hareketler vardı. Bazıları zenginlik ve nüfuz biriktirerek yükselebilir, bazıları iflas ederek (vatandaşlık kaybına ve hatta köleleştirmeye yol açabilecek) bir sınıfa girebilirdi. Kötü sağlık, mirastan mahrum kalma, siyasi ayaklanmalar veya savaş aynı zamanda “en iyisinin” ayaklarının biraz tozlanmasına neden olabilirdi.

Demeter & Persefone

KADINLAR

Kadın vatandaşlar erkeklere nazaran daha az hakka sahipti. Oy kullanma, toprak sahibi olamama veya miras alamaması sebebiyle kadının yeri eviydi ve hayattaki amacı çocuklarını büyütmekti. Aile dışı erkeklerle iletişime geçmek hoş karşılanmazdı ve kadınlar zamanlarını yün işi ve dokuma gibi kapalı alan etkinlikleriyle geçiriyordu. Spartalı kadınlara diğer eyaletlerden biraz daha farklı davranılıyordu; örneğin, erkekler gibi fiziksel eğitim (çıplak) yapmak zorundaydılar, kendi topraklarına sahip olmalarına izin veriliyordu ve şarap içebiliyorlardı.

Kadın vatandaşlar bakire olarak evlenmek zorundaydı ve evlilik genellikle kocayı seçen ve ondan çeyiz alan baba tarafından organize edilirdi. Kadının babası yok ise çıkarları (evlilik beklentisi ve mülk yönetimi), bir vasi (kurios), belki de bir amca veya başka bir erkek akraba tarafından korunurdu. Tipik olarak on üç ya da on dört yaşında evlendiklerinde,  yapılan evliliğin aşkla bir ilişkisi olmazdı, elbette çift arasında aşk olabilirdi ancak umulabilecek en iyi şey philia’idi- genel bir arkadaşlık, aşk hissi. Arzu aşkı olan eros, en azından erkekler için, başka bir yerde bulunurdu. Evlilikler üç gerekçeyle sona erebilirdi. İlk ve en yaygın olanı koca tarafından reddedilmekti (apopempsis veya ekpempsis). Hiçbir sebep gerekmezdi, sadece çeyizin geri gönderilmesi beklenirdi.  Evliliğin bitmesinin ikinci sebebi kadının evi terk etmesiydi (apoleipsis) ve bu durumda kadının yeni vasisinin onun yasal temsilcisi olarak hareket etmesi gerekirdi. Ancak bu ender rastlanan bir durumdu ve sonucunda kadının toplumdaki itibarı yıkılırdı. Üçüncü evlilik bitme sebebi, muhtemelen başka bir adamdan daha iyi bir çeyiz almak istediği için gelinin babasının kızını geri istemesiydi (aphairesis), bu son seçenek kadının çocuk sahibi olmadığı durumlarda mümkündü. Kadının dul kalması durumunda, mülkün aile içinde kalmasını sağlamak için yakın bir erkek akrabası ile evlenmesi gerekiyordu.

Tabii ki kadınlar, vatandaş olmayan diğer sınıflarda da mevcuttu. En çok bilgi sahibi olduğumuz grup seks işçileri grubudur. Kadınlar burada iki kategoriye ayrıldı. İlk ve belki de en yaygın olanı genelev fahişesiydi (pornoē). İkincisi, yüksek sınıf fahişe idi (hetaira). Bu kadınlar müzik ve kültür alanında eğitim almış ve çoğu zaman evli erkeklerle ilişkiler kurardı. Ayrıca ünlü şölenlerde erkekleri (her anlamda) eğlendiren bu kadın sınıfıydı.

Yunan Peplos Giysisi

ÇOCUKLAR VE GENÇLER

İlgili Yazılar

Vatandaşların çocukları, müfredatın okuma, yazma ve matematiği kapsadığı okullara giderdi. Bu temel bilgilere hakim olduktan sonra, çalışmalar literatüre (örneğin, Homer), şiir ve müzik (özellikle lir) ile devam ederdi. Atletizm aynı zamanda gençlerin eğitiminde de önemli bir unsurdu. Sparta’da, yedi yaşından küçük çocuklar, zor bir fiziksel eğitim ile güçlendirilmeleri için daha büyüklerin himayesinde bir araya getirilirdi. Atina’da, genç yetişkin vatandaşlar (18-20 yaş arası) sivil ve askeri görevler yapmak zorundaydı ve eğitimleri politika, retorik ve kültür dersleriyle devam ederdi. Kızlar da oğlanlara benzer bir şekilde eğitilirdi ancak müzikal yarışmalarda ve dini bayramlarda ve törenlerde gösterilebilecek dans, jimnastik ve müzikal başarıya daha fazla vurgu yapılırdı. Bir kızın eğitiminin nihai amacı, onu aile yetiştirmedeki rolüne hazırlamaktı.

Yunan gençliğinin yetiştirilmesinin önemli bir kısmı hem erkekler hem de kızlar için, sübyancılık ile ilgiliydi. Bu, yetişkin ile ergen arasındaki cinsel ilişkileri içeren bir ilişkiydi, ancak fiziksel bir ilişkinin yanı sıra daha büyük olan eş, genç olana akıl hocalığı yapardı ve büyüklerin dünyası ve pratik tecrübesiyle onları eğitirdi.

Çocuk klozeti

İŞÇİLER

Yunan toplumu, kölelere kıyasla çok daha büyük miktarda işçi içermektedir. Bunlar tamamen işverenlerine bağlı yarı-özgür işçilerdi. En meşhur örnek Sparta’nın helot sınıfıdır. Bu bağımlılar belirli bir vatandaşın mülkü değildi – köle olarak satılamazlardı ve genellikle aileleriyle birlikte yaşıyorlardı. Genel olarak, işverenleriyle birlikte ürün miktarını çiftlik sahibine vermek ve gerisini kendileri için tutmak gibi düzenlemeler yaparlardı. Bazen gerekli olan miktar yüksek veya düşük olabilirdi ve ayrıca serfler için sayıca koruma ve güvenlik gibi bazı ekstra faydalar olabiliyordu. Ancak yönetici sınıfa karşı bağlılığı sağlayacak bir korku aşılamak için köle sınıf veya helotlar hukuki hakları çok az olduğu veya hiç olmadığı, kötü muamele gördükleri ve hatta özellikle Sparta’da öldürüldükleri için hiçbir zaman gerçek bir güvenlik elde edemedi.  Savaş gibi belirli dönemlerde, helotlar askerlerin silahlı kuvvetlerde hizmet etmeleri gerekiyordu ve iyi mücadele ettikleri zaman, gruplarından bir kaçış bile kazanabiliyorlardı ve tam vatandaş seviyesinin altında bulunan ve karma statülü ebeveynleri olan (örneğin baba- vatandaş, anne- helot gibi) çocuklar gibi bu kişileri de içine alan aracı sosyal gruplara katılıyorlardı.

KÖLELER

Yunan toplumunda, köleler şehir hayatının gerekli ve tamamen normal bir parçası olarak görülüyordu. Savaş ve fetih, kaçırılma ve satın alma yoluyla elde edilen köleler, hayatın kaybedenleri arasındaydı. Kölelerin gözle görülür biçimde daha düşük, çevrelerinin ve kalıtsal özelliklerinin bir ürünü olduğu inancını öne süren Aristoteles gibi filozofların entelektüel argümanları bile vardı. Yunanlılar kendilerinin, en iyi çevreye, özelliklere ve en saf soya sahip olduklarına ve bu nedenle de yönetmek için doğmuş olduklarına inanıyorlardı.

Yunan toplumunda ne kadar köle (douloi) bulunduğunu ve nüfusun ne kadarını oluşturduklarını kesin olarak söylemek mümkün değil. Maliyetler nedeniyle, her vatandaşın kendi kölesi olması muhtemel değildir, ancak bazı vatandaşların hiç şüphesiz çok sayıda köleye sahipti. Buna göre, Yunan dünyasında köle nüfusu tahminen toplam nüfusun% 15 ila 40’ı arasındadır. Bununla birlikte, Atina’daki bir davada Lysias tarafından yapılan bir savunma konuşması ve Demosthenes gibi diğerlerinin ipuçları, her vatandaşın kölesi yoksa, kesinlikle bir köle sahibi olmalarını istediklerini ve sosyal durumun bir ölçütü olarak kabul edildiklerini şiddetle ileri sürer. Kölelere sahip olanlar sadece özel şahıslar değildi aynı zamanda devlet de madencilik gibi belediye projelerinde veya Atina’da olduğu gibi polis gücünde köleleri kullanıyordu.

Genci betimleyen Tondo kırmızı figürü

Köleler ve sahipleri arasındaki ilişki, diğer herhangi bir tarih döneminde olduğu gibi, sahiplerinden gelen bir hor görme, güvensizlik ve kötüye kullanım ile köleler tarafından yapılan aşağılama, hırsızlık ve sabotaj karışımı gibi görünmektedir.  Kaynak materyal her zaman köle sahibinin bakış açısıdır, ancak edebiyatta, özellikle Yunan komedisinde, en azından bazı köle-sahip ilişkilerinde dostluk ve sadakat göndermeleri vardır. Yunan oyunlarında genellikle kölelerin dövülmesine atıfta bulunulmasına rağmen, köle yönetimindeki nezaket ve teşviklerin yararlarını anlatan yazılar da vardı.

Köleler tüm alanlarda çalışıyorlardı ve tanımlanan 200’den fazla meslek vardı. Bunlar evden çalışma, tarımda çalışma, endüstri atölyelerinde çalışma (örneğin kalkan, yemek, parfüm, giysi yapma gibi), madencilik, ulaşım, perakende, bankacılık, eğlence, silahlı kuvvetlerde sahibine veya bagaj taşıyıcılarına yardımcı olarak çalışmak, gemilerde kürekçi ve hatta savaşçı idi. Çiftlikler genellikle en zengin vatandaşların bile büyük bir mülk yerine birkaç küçük çiftliğe sahip olma eğilimi gösterdiği için küçük işlerdi, bu nedenle köleler daha sonraki antik toplumlarda olduğu gibi büyük gruplar halinde toplanmamıştır.

Köleler için, en azından bazıları için, bir gün özgürlüklerini elde etmeleri için bir umut ışığı vardı. Kölelerin, özellikle imalat ve sanayide yer alanların, sahiplerinden ayrı olarak yaşadıkları ve belli bir finansal bağımsızlık kazandıkları, kazandıkları parayla özgürlüklerini ödeyebilecekleri durumlar vardır. Ayrıca, ordudaki kölelere, muzaffer sömürülerinin ardından devlet tarafından bazen özgürlükleri verilirdi.

Symposiast & Hetairai (ziyafet ve cariye)

YABANCILAR

Kölelerin yanı sıra, Yunan toplumunda çömlekçilik,  metal işleme gibi becerileri de beraberinde getirerek, Yunanistan’ın, Akdeniz ve Yakın Doğu’nun diğer bölgelerinden gelmeyi tercih eden birçok özgür yabancı (xenoi) bulunuyordu. Bu yabancılar genellikle ikamet kayıtlarını yaptırmak zorundaydı ve bu nedenle metik (metoikoi) adı verilen tanınmış bir sınıf haline geldiler (tam vatandaşlardan daha düşük statüde olan). “Misafir” vatandaşlığının yararı karşılığında, yerel bir destekçi sağlamak, yerel vergiler ödemek, bazen ek vergiler ödemek, küçük festivallerin maliyetine katkıda bulunmak ve hatta gerektiğinde askeri kampanyalara katılmak zorundaydılar.

Edebi kaynaklarda sıkça ortaya çıkan yabancı “barbarlara” yönelik şüphelere ve önyargılara rağmen, metoikoi’nin ev sahibi devletin yararına uygun bir sadakat ve katkı gösteriminin ardından tam vatandaş olmayı başardığı durumlar vardı. Daha sonra eşit vergi statüsü aldılar ve mülkiyete ve araziye sahip olma hakkına eriştiler. Çocukları da vatandaş olabiliyordu. Bununla birlikte, bazı devletler, özellikle de Sparta, zaman zaman aktif olarak göçü engelliyordu veya ksenoları dönemsel olarak sürüyordu. Yabancılar ve yerel vatandaşlar arasındaki ilişki, özellikle savaş ve ekonomik sıkıntı dönemlerinde gerginleşirdi.

Çeviri: Belgin Avşar

Cartwright, Mark. “Ancient Greek Society.” Ancient History Encyclopedia. Ancient History Encyclopedia, 15 May 2018. Web. 30 Jan 2019.

Kaynak ancient.eu

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More