Geniş bulvarları, sömürge dönemine ait büyük binaları, kültürel manzaraları ve hareketli bir trafiğe ev sahipliği yapan dar yolların oluşturduğu hareketli karmaşa ile Ho Chi Minh City (HCMC), modern Vietnam’ın ilgi çekici ticaret noktasıdır. Noodle ile yapılan kahvaltılardan akşam tüketilen içeceklere kadar, işte size Saigon’da geçireceğiniz iki günü en güzel hale getirecek tavsiyeler.
Birinci gün
Sabah
Herb-laden pho (şehriye çorbası) ve caphesua da (buzlu sütlü kahve) ile yapacağınız doyurucu bir kahvaltı için Ben Thanh pazarında güne başlayın. Ben Thanh’ı simgeleyen saat kulesinden, Fransız sömürge dönemlerinin düzgün mimarisini sergileyen Ho Chi Minh City Güzel Sanatlar Müzesine kısa bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Sergiler, asırlık heykelleri ve savaşın yıkıcı etkilerinden ilham alan muhteşem propaganda eserlerini ve diğer eserleri gösteriyor. (Eğer bir sanatseverseniz, şehrin sanat sahnesinde daha uzun bir tur atmanızı öneririm.) Güzel Sanatlar Müzesindeki tarihi değerleri gördükten sonra, 68 katlı Bitexco Financial Tower’ın havada süzülen modernitesini deneyimlemeye hazır olun. Vietnam’ın ekonomi kentinin hızlı büyümesini görmek için 48. kattaki Saigon Skydeck’e çıkın ya da aynı manzarayı giriş ücreti ödeyerek 52. kattaki EON Heli Bar’daki İtalyan kahvesinden izleyin.
Kuleden çıktıktan sonra, Saigon’un en eski caddelerinden biri olan ve sokağını ağaçlarla yeşillendiren Dong Khoi’den geçip yolunuzu güzelleştirin. Son moda butiklerine ve lüks markalı mağazalara ev sahipliği yapmasına rağmen, tarihi değeri olan binaları ve zarif otelleriyle hala sömürgeci Fransız köklerinin izlerini taşıyor. Sokak, 1925’te açılan nehir manzaralı Majestic Otel ve gazetecilerin bar taburelerinin Amerikan Savaşından kaldığını söylediği Caravelle Otel ile son buluyor. Şehir merkezinin panoramik manzarasını görmek için 10. kattaki Saigon Saigon Bar’a doğru yol alın. Muhteşem Opera Binasını gören zemin kattaki Café de l’Opéra, canlanmak ve bir şeyler atıştırmak için iyi bir duraktır.
Öğleden Sonra
Ho Chi Minh City’nin ticaret merkezine gitmek için hareketli Le Thanh Ton caddesini geçerken Chi Hoa’da bir mola verin ve öğle yemeği yiyin. Bu köyü andıran mekân, limon otlu sığır etini içeren Fransız ekmeği veya vog tavada yapılmış pho-noodle’ı gibi gün geçtikçe sokak yiyeceği halini alan ev yapımı Vietnam yemekleriyle ünlüdür Öğle yemeğinden sonra, Notre Dame Katedrali’nin sömürgeden kalma kırmızı tuğlayla bezeli zarafetini görmek için yaklaşık 10 dakika yürüyün. Katedralin karşısında bulunan ve Ho Chi Minh City’nin 1886 ve 1891 yılları arasında inşa edilen görkemli Merkez Postanesinin iç kısmına göz atın. Zarif binanın öne çıkan özellikleri (ve çoğu hala kullanımda olan) arasında şehrin tarihi haritalarını kapsayan duvarlar bulunmaktadır. Daha sonra, şehir 30 Nisan 1975’te Kuzey Vietnam Ordusunun eline düştüğünde komünist tankların bir kenara attığı demir kapılardan geçerek erişilen 30/4 Parkının yanındaki Yeniden Birleşme Sarayı’na ilerleyin. Kırk yılı aşkın bir süredir binanın 1960lardan kalan mimarisi ve hatıralarla dolu salonları şehrin en ilgi çekiciyerlerinden birini oluşturuyor. Bodrum katını, haritalarla dolu tünellerin labirentini, durum odalarını ve 1960ların telekomünikasyon donanımını görmeden gitmeyin.
Akşam
Şimdi çalışma sırası bir başkasında. Öyleyse karanlıkta şehri keşfetmek için bir motosiklete ya da scootera atlayın. Saigon’un neon ışıklarla ve heyecanla dolu akşam trafiğine akmak iki tekerlek üzerinde yaşayabileceğiniz en eğlenceli deneyim olacak. Vespa Adventure ve XO Tours, gece maceralarına birçok sokak lezzetiyle eşlik etmektedir. En ilgi çekici nokta ise District 2 mahallesinde keyfini sürebileceğiniz ızgarada balık ve buzlu 333 birasıdır. İki tekerlek üzerinde yaptığınız şehir turunda aynı zamanda yüksek sesli rock kulüplerinde veya bohem müzikli kafelerde eğlenebilirsiniz. Şehrin en heyecan verici çatı barlarından birinde de gecenize son verin. Air 360’ın 21. yüzyıl yeniliklerinde ya da Majestic Otel’deki M Barından görebileceğiniz nehir manzaralarında da kendinizi kaybetmeyi unutmayın.
İlgili Yazılar
İkinci gün
Sabah
Önceki yüzyıllarda, Cholon’un hareketli Çin mahallesi ayrı bir yerleşim yeriydi ancak merkez HCMC’nin güneybatısındaki semt şimdi şehrin modern yayılmasının ayrılmaz bir parçasıdır. İkinci gününüze etraftaki şehir labirentini geçmeden önce bu sefer Cholon’un Binh Tay pazarındaki dost canlısı pazarcılarla yapacağınız diğer bir yöresel kahvaltıya başlayın. Sokaklarda şifalı ot kokuları, vitrinlerde Çin dili sembolleriyle kaplı festonlar ve 19. yy Katolik kiliselerinin yanında bulunan Budist ve Taoist tapınaklar… Kokulu tütsülerin yavaşça çıkan kıvrımlı buharı, denizcilerin Çinli tanrıçası olarak atfedilen Thien Hau Pagoda’yı çevrelemekte ve yanındaki Phuoc An Hoi Quan Pagoda’da kırmızı, altın, yeşil ve sarı renklerin cümbüşü, şehrin en güzel ve süslü tapınaklarından birini oluşturmaktadır. Bölgede yapılan daha kapsamlı bir DIY yürüyüş turu için o bölgenin tarihçisi Tim Doling tarafından yazılan Ho Chi Minh City’i Keşfetmek’in bir kopyasını alın.
Öğleden sonra
30/4 Park’ı gören, ülkenin dört bir yanındaki bölgesel yemekleri sunan ve HCMC’nin merkezinde yer alan Propaganda Bistrosunda öğle yemeğinin tadına vardıktan sonra Savaş Kalıntıları Müzesine ulaşmak için yaklaşık 1 km batıya ilerleyin. 20. yüzyılda Vietnam’ı vurmuş on yıllardır süren anlaşmazlıktan kaynaklanan insanlık trajedisi, burada etkili ve gerçekçi bir şekilde anlatılıyor ancak bu müzeyi ziyaret etmek oldukça önemlidir. Çatışma esnasında öldürülen efsanevi savaş fotoğrafçıları tarafından çekilen fotoğrafların çarpıcı sergisine ev sahipliği yapan Requiem Sergisini görmek için merdivenleri çıkma cesaretini gösterin ve ülkenizin savaş karşıtı hareketi destekleyen afişlerin ve fotoğrafların zemin kattaki koleksiyonda olup olmadığını görün. Bu ilgi çekici müzeyi gezdikten sonra, sessiz bir hayal alemine dalmak için şehrin yemyeşil Botanik Bahçelerinde kaybolmaya gidin.
Akşam
Hem restoran hem bar The Racha Room’da leziz Güneydoğu Asya yemeklerinin tadına bakmadan önce son akşamınıza bazı biralarında Dalat kahvesi, rambutan veya limon otu gibi yerel içerikler kullanan Pasteur Street Brewing Company’de içeceğiniz butik bira ile başlayın. Daha fazla tadını çıkarmak için ilginç ve eğlence dolu Quan Ut Ut’de yerlilerle bir araya gelin. Kabaca çevirisiyle ‘Oink Oink Cafe’ denilen nehir kıyısındaki bu zarif kafe, Vietnam usulü bir döndürme hareketi ile çok pişmiş Amerikan tarzı barbeküyü sizlere sunmaktadır. Quan Ut Ut’da geçireceğiniz enerji dolu güzel zamanlardan, nehrin karşısında bulunan District 4’e ve şehrin en güzel gece mekânlarından birine anlık bir geçiş yapabilirsiniz. Bu gece mekanlarından biri de DJlerin ve diğer sanatçıların düzenli olarak eğlencenin dibine vurduğu The Observatory olabilir. Tercihinizi taksiyle 10 dakika gideceğiniz District 3’de bulunan kabare tarzındaki Acoustic’ten yana kullanıp punk tarzından flamenkoya ve pop şarkı yorumlamalarına kadar her tarzdan seçilmiş karışık müziklerle kulağınızın pasını silmek için canlı, müziksever genç Vietnamlıların kalabalığına karışabilirsiniz.
Çeviri: İrem Kızıler
Kaynak
Lonely Planet