Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Balta Girmemiş Ormanda Dramatik Bir Doğa Gösterisi: Brezilya

Rio de Janeiro yeryüzünün en güzel kenti olma özelliğini çoktan yitirmiş. Ama kuzeyde Amazon'dan güneyde Rio Grande do Sul'a kadar uzanan Brezilya hala karşıtlıklar içeren yapısı ve Kuzey Kutbu ile İtalya'nın güneyi arasında kalan mesafeyle karşılaştırabileceğimiz büyüklüğüyle turistlerin ilgisini çekmeyi sürdürüyor.

0 1.242

İki yana açık kollarının uzunluğu 28 m.’yi bulan heykel 742 m. yüksekten aşağı pırıltılı kente ve zenginlerin konutlarının bulunduğu yerlere doğru bakıyor. Yoksulların gecekondularına ise sırtı dönük. Başka hiçbir şey, bu ülkeye egemen olan hüznün umuda dönüştürülüşünü “Christo de Redentor”un, yani Hz. İsa’nın Rio de Janeiro’nun Corcovado Tepesi’nde bulunan 30 m. yüksekliğindeki ve bin ton ağırlığındaki heykeli kadar iyi dile getiremez. Brezilya yeraltı kaynaklarının zenginliğine ve doğal güzelliklerine karşın, tarihi boyunca ekonomik bunalımların ve enflasyonun pençesinde kıvranmış bir ülke. Rio de Janeiro yeryüzünün en güzel kenti olma özelliğini çoktan yitirmiş. Ama kuzeyde Amazon’dan güneyde Rio Grande do Sul’a kadar uzanan Brezilya hala karşıtlıklar içeren yapısı ve Kuzey Kutbu ile İtalya’nın güneyi arasında kalan mesafeyle karşılaştırabileceğimiz büyüklüğüyle turistlerin ilgisini çekmeyi sürdürüyor.

Dünya Üzerindeki En Büyük İsa Heykelleri Listemizi Mutlaka İncelemelisiniz

Yerliler Paraguay, Arjantin ve Brezilya sınırından geçen ırmağa “büyük su” anlamına gelen Iguaçu adını vermişler. Irmağın balta girmemiş ormanlar içinde ve bugün doğal park olan bölgede oluşturduğu çavlana yalnızca dar bir karayoluyla ulaşılabiliyor. Onun dışında başka bir yere insan eli değmesine izin verilmiyor. Her yanı egzotik çiçeklerin kokusu sarmış. Havada rengarenk binlerce kelebek uçuşuyor. Kulakları sağır edercesine gürleyen suyun uğultusu belirli bir uzaklıktan sonra yerini kuş seslerine bırakıyor. Ormanın derinliklerinde tapirler, pumalar, jaguarlar, tembel hayvanlar, karıncayiyenler ve ender rastlanır güzellikteki papağanlar kimse tarafından rahatsız edilmeden yaşıyor.

Amerika Kıtası Gezi Yazılarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz

Rio’nun diğer yüzü

Iguaçu (Iguazu) belki heyecan verici bir gezi hedefi, ama iyi bir dinlenme yeri değil. Küçük sınır kenti Foz de Iguaçu’da, özellikle karanlık bastıktan sonra kısa bir gezintiye çıkmak güzel olabilir. Foz de Iguaçu’nun karanlık sokaklarında şans arayanlara, goşo (gaucho) ve garimpeiro’lara, dünyayı turlayanlara ve serüven peşinde koşanlara rastlayabilirsiniz. Bunlar aşırı makyajları, dövmeleri, kaba sakallarıyla dikkati çeker. Mate çayı ve elden ele dolaşan uyuşturucunun eşlik ettiği kaba bir romantizmin etkisi bütün kentte duyulur.

İlgili Yazılar

Gezi Yazılarımızın Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz

Amazon Ormanları

3000 km kuzeydeki, Amazon Havzası’nda toplumsal yaşam daha ileri bir düzeyde değil. Ama burada doğa baş döndürücü bir güzelliğe sahip. Burada kollarıyla birlikte çok geniş bir alanı sulayan yeryüzünün en büyük akarsularından biri bulunuyor. Bu bölge dünya iklimi açısından da büyük önem taşıyor: Amazon ırmağı ve çevresindeki balta girmemiş ormanlar olmasaydı, gezegenimizde yaşam da olmazdı. Ama yeryüzünün “akciğeri” günümüzde büyük ehlike altında. 18. ve 19. yüzyıllarda bu “yeşil cehennem” e girme yürekliliğini gösteren öncüler, bilmeyerek de olsa, akıl almaz bir yağmayı başlattılar. Bugün buldozerler, dev kamyonlar ve başka makineler balta girmemiş ormanları yalnızca en kaba bir biçimde sömürmekle kalmıyor, onun ve içinde yaşayanların yavaş ama kesin bir biçimde ölmesine de yol açıyor. 21. yüzyılın ilk çeyreği biterken ağaçların ve öteki kaynakların alınıp satılan birer mal olmaktan öte bir anlam taşıdığı ve Yerliler’in de insan olduğu düşüncesi hala yerleşmiş değil.

Amazon Kadınları Hakkında Merak Ettikleriniz Bu Yazımızda

Bugünkü yıkım birliklerinin öncüleri geçen yüzyılın sonlarıyla bu yüzyılın başlarında buraya gelen zararsız gezginlerdi. Goodyear, Dunlop, Firestone ve ötekiler Rio Negro kıyısındaki Manaus kentinin çevresinde bulunan sahipsiz arazileri paylaştılar. Kısa bir süre sonra burada kauçuk plantasyonları kuruldu ve “ağlayan ağacın gözyaşları” olarak adlandırılan kauçuk üretilmeye başladı. Çok geçmeden Manaus dünyanın en canlı kentlerinden biri olup çıktı. Yerliler baskı altına alınıp sömürülürken, beyazlar gösterişli ve savurgan bir yaşam sürüyor, hipodromlarda, boğa güreşlerinde eğleniyordu. Bunun sonucunda, Manaus balta girmemiş ormanların Paris’i diye anılır oldu. Gösterişli evler, görkemli yollar ve parklar inşa edildi, hatta bir tramvay bile işletilmeye başladı. 1896’da açılan Teatro Amazonas adlı opera binasının mermerleri İtalya’daki Carrara’dan, kristal avizeleride gene bu ülkedeki Murano’dan getirildi. Kubbenin ve sahne önündeki perdenin üstüne resim yapması için de Domenico de Angelis adlı İtalyan ressam çağrıldı. Ama bu görkemli yapı açıldıktan yaklaşık 20 yıl sonra sinema salonuna dönüştürüldü ve Manaus’un gerilemeye başlamasıyla birlikte çürümeye terk edildi. Manaus’da bir altın çağ başlatmak isteyen kauçuk imparatorları, yapay kauçukla ve Asya’dan ithal edilen ucuz kauçukla rekabet edemeyince burayı terk etmeye başladılar. Manaus zamanla alt kültür katmanlarının egemenliği altındaki bir orman kentine dönüştü.

Tiyatro Amazon

Bir zamanlar en ünlü sanatçılan sahneye çıktığı Teatro Amazons bugün yeniden eskisi gibi ışıldıyor. Manaus da kendini biraz toparlamış ve uzak ülkelerin çekiciliğine kapılan turistler için yeniden ilgi çekici bir kent olmuş. Manaus aynı zamanda kırmızı nilüferlerden ateş kırmızısı aynaklara kadar değişen zengin bitki ve hayvan türleriyle hayranlık uyandıran bir yabanıl su yaşamına sahip.

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More