Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Tarihin En Ölümcül 10 Salgın Hastalığı

Tarih birçok salgın hastalığa tanıklık etmiştir, fakat bu salgınlardan bazıları şiddeti ve gelecek nesiller üzerindeki etkisi bakımından öne çıkar. İşte insanlık tarihindeki en kötü salgın hastalıkların bir listesi.

0 2.646

Tarih birçok salgın hastalığa tanıklık etmiştir, fakat bu salgınlardan bazıları şiddeti ve gelecek nesiller üzerindeki etkisi bakımından öne çıkar. İşte insanlık tarihindeki en kötü salgın hastalıkların bir listesi.

10- 1771 Moskova Salgını ve İsyanı

İlk belirtilerine 1770’in sonlarında rastlanan Moskova salgını 1771 yılının bahar aylarında epidemik düzeye ulaştı. Yetkililerin insanları zorla karantina altına alma, hastalığın bulaştığı yerleri tazminat vermeden kontrolsüzce yıkma, halk banyolarını kapatma gibi önlemleri halkta korku ve öfkeye sebep oldu. Birçok fabrika, market ve dükkânın kapatılmasından dolayı şehrin ekonomisi çökmüş durumdaydı. Tüm bunlara bir de Moskova halkının hayat koşullarının iyice kötüleşmesine sebep olan gıda sıkıntısı eklendi. “Dvoryan” denilen Rus asilleri ve zenginler şehri terk etti. 17 Eylül 1771 sabahı Spasskaya Kulesi’nin kapılarına dayanan yaklaşık 1000 kişi, yakalanan asilerin salınmasını ve karantinanın kaldırılmasını talep etti. Ordu kalabalığı dağıttı ve sonunda isyanı bastırmayı başardı, yaklaşık 300 kişi mahkemeye çıkarıldı. 26 Eylül’de Grigory Orlov başkanlığındaki bir hükümet heyeti düzeni sağlaması amacıyla Moskova’ya gönderildi. Vebaya karşı alınan bazı önlemler ve vatandaşlara iş ve yemek tedarik edilmesiyle Moskova halkı sonunda yatıştı.

9- Büyük Marsilya Salgını (1720 – 1722)

Büyük Marsilya Salgını 18. yüzyılın başlarında Avrupa’da görülen en önemli bubonik (hıyarcıklı) veba salgınlarından biri. Fransa’nın Marsilya kentinde 1720 yılında görülen salgın, kentteki ve çevre illerdeki 100.000 kişinin ölümüne sebep oldu. Fakat Marsilya salgından kısa sürede kurtuldu. Ticaret Batı Hint Adaları ve Latin Amerika’ya yöneldikçe, ekonomik faaliyetler yalnızca birkaç yıl içinde düzeldi. 1765’e gelindiğinde artan nüfus 1720’den önceki haline dönmüştü. Bu salgın 14. yüzyıl Avrupa’sındaki bubonik veba “Kara Ölüm”ün tekrar nüksetmesi değildi. Salgının yayılmasını önlemek için alınan önlemlerden biri meclis kararıyla Marsilya’nın dışarısı ile olan her türlü iletişimini kesmekti. Bu durumu garantilemek için kırsal kesimde “Mur de la Peste” isimli bir duvar inşa edildi.

8- Antoninus Vebası (165 – 180)

Antoninus Vebası veya Galen Vebası, (ismini bu vebayı tanımlayan Galen’den alır.) Roma İmparatorluğu’na Yakın Doğu’daki seferlerden dönen askeri birliklerin taşıdığı bir pandemidir. Çiçek hastalığı veya kızamık olduğu düşünülmektedir. Hastalık iki Roma imparatorunun canını almıştır: 169 yılında ölen Lucius Verus ve 180 yılına kadar hükmetmiş Marcus Aurelius Antoninus. Salgına bu yüzden aile ismi olan Antoninus adı verilmiştir. Roma tarihçisi Dio Cassius’a göre, salgın 9 yıl sonra tekrar patlak vermiş ve hastalığa yakalananların dörtte birinin, yani yaklaşık 2.000 kişinin ölümüne sebep olmuştur. Toplam ölüm sayısının 5 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Hastalık bazı bölgelerdeki nüfusun üçte birini ve Roma ordusunun büyük bir kısmını yok etmiştir. Roma İmparatorluğu’nda sosyal ve siyasi etkileri büyük olan salgın, özellikle edebiyat ve sanatı etkilemiştir.

7- Atina Vebası (MÖ 430 – 427)

Atina Vebası, Peloponez Savaşı’nın (MÖ 430) ikinci yılında, henüz zafer mümkün gözükürken, antik Yunan’daki Atina şehir devletini perişan eden epidemidir. Hastalığın Atina’ya şehrin limanı ve tek erzak kaynağı olan Pire’den bulaştığı düşünülmektedir. Aynı zamanda şehir devleti Sparta ve Doğu Akdeniz’in büyük bir çoğunluğunu etkisi altına alan veba, MÖ 429 ve MÖ 427/426 yıllarında olmak üzere iki kez daha nüksetmiştir. Modern tarihçiler savaşın kaybedilmesinde vebanın etkisi hakkında hemfikir değildir. Fakat savaşın Makedonların ve nihayetinde Roma’nın başarısına yol açtığı genel olarak kabul edilen bir düşüncedir. Salgın geleneksel olarak bubonik veba olarak düşünülse de bildirilen belirtiler ve epidemiyoloji bilim insanlarını karahumma, çiçek hastalığı, kızamık veya toksik şok sendromu gibi alternatif açıklamalara yönlendirmiştir.

6- Büyük Milano Veba Salgını (1629 – 1631)

İtalyan Vebası Kuzey İtalya’da 1629-1631 yılları arasında görülen bubonik veba salgınıdır. Büyük Milano Veba Salgını olarak da adlandırılan bu epideminin ortalama 280.000 kişinin ölümüne sebep olduğu düşünülmektedir. Özellikle Lombardiya ve Venedik ölüm oranı en yüksek bölgelerdendir. Bu salgın Kara Ölüm ile başlayan bubonik vebanın son etkili salgını olarak görülmektedir. 30 Yıl Savaşları ile ilişkilendirilen Alman ve Fransız askeri birliklerinin hareketi sonucunda hastalık Mantua’ya taşındı. Venedik askerleri hastalığa yakalandıktan sonra İtalya’nın kuzeyine ve orta kısımlarına çekildiler ve hastalığı yaymış oldular. 130.000 nüfuslu Milano’da 60.000 kişi salgın sonucunda hayatını kaybetti.

İlgili Yazılar

5- Amerikan Vebaları (16. yüzyıl)

Avrupalıların gelişinden önce Amerika kıtası Avrasya ve Afrika’dan soyutlanmış durumdaydı. Kıtanın yerlileri ile Avrupalılar arasında gerçekleşen ilk büyük çaplı temaslar; kızamık, çiçek hastalığı gibi birçok pandemiyi ve başka Avrasya hastalıklarını beraberinde getirdi. Bu hastalıklar yerliler arasında büyük bir hızla yayıldı, nüfusta büyük bir düşüşe ve Amerikan kültürlerinin çöküşüne sebep oldu. Çiçek ve diğer hastalıklar Orta ve Güney Amerika’daki Aztek ve İnka medeniyetlerine büyük zararlar verdi. Nüfus kaybı, askeri ve sosyal liderlerin ölümüyle beraber bu hastalık, Amerika imparatorluklarının çöküşünde ve Avrupalılar karşısında Amerika halkının boyun eğmesinde etkili olmuştur. Öte yandan hastalıklar tek yönlü değildi: frengi Amerika’dan Avrupa’ya taşınmış ve nüfusu önemli ölçüde azaltmıştır.

4- Büyük Londra Vebası (1665 – 1666)

Büyük Londra Vebası 75.000-100.000 kişiyi, yani Londra nüfusunun beşte birini öldürmüştür. Hastalık pireler aracılığıyla yayılan yersinia pestis bakterisinin yol açtığı “bubonik veba” olarak tanımlanmıştır. Bu salgın 1347 1353 yılları arasında görülen Kara Ölüm’den daha küçük ölçektedir. Salgına yol açan hastalık bubonik veba ve türevleri olarak belirtilse de kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Bazı bilim insanlarına göre, hastalığın belirtileri ve kuluçka dönemi, salgına sebep olan hastalığın viral hemorajik ateşe benzer bir hastalık olduğuna işaret etmektedir.

3- Justinianus Veba Salgını (541 – 542)

Justiniaus Veba Salgını, başkent Konstantinopolis de dahil olmak üzere Bizans İmparatorluğu’nu büyük zarara uğratan bir pandemidir. Salgınının en yaygın olarak kabul edilen nedeni, sonraları 14.yüzyıldaki Kara Ölüm’e da yol açan bubonik vebadır; ki bu salgının sosyal ve kültürel etkileri Kara Ölüm ile kıyaslanacak düzeydedir. 6. yüzyıl Batısını inceleyen tarihçilere göre salgın Orta ve Güney Asya, Kuzey Afrika, Arabistan ve Avrupa’da (kuzeyde Danimarka, batıda İrlanda’ya kadar) görülmüştür. 750 yılına kadar, her yeni nesille beraber Akdeniz Havzası’nda tekrar ortaya çıkan salgının Avrupa’nın geleceğinde büyük bir etkisi vardır. Modern tarihçiler salgına o dönem hükümdar olan ve kendisi de hastalığa yakalanan Doğu Roma İmparatoru Jüstinyen’in adını vermiştir. İlk salgının Doğu Akdeniz nüfusunun çeyreğini, salgın Konstantinopolis’te zirve yaptığı dönemde günde 5.000 kişiyi, neticede nüfusun %40’ını öldürdüğü düşünülüyor.

2- Üçüncü Veba Salgını (1855 – 1950’ler)

Üçüncü Veba Salgını Çin’in Yunnan bölgesinde 1855 yılında başlayan bir pandemidir. Yine bir bubonik veba türü olan bu salgın tüm kıtalara yayılmış ve sadece Hindistan ve Çin’de 12 milyondan fazla insanı öldürmüştür. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre pandemi, dünya çapında ölüm ortalamasının 200’e düştüğü yıl olan 1959’a kadar aktifti. Bubonik veba Orta Asya’da bulunan kemirgenlerde görüldü ve yüzyıllar boyu bölgedeki insanların ölümüne sebep oldu. Fakat siyasal çatışmalar ve uluslararası ticaretin neden olduğu insan akını sonucunda hastalık tüm dünyaya yayıldı.

1- Kara Ölüm (1347 – 1351)

Kara Veba veya Bubonik Veba olarak da bilinen Kara Ölüm, insanlık tarihinin en ölümcül pandemilerindendir. Yaygın kanıya göre salgına yersinia pestis isimli bir bakteri sebep olmuştur, fakat son zamanlarda başka hastalıklarla ilişkilendirilmiştir. Vebanın kökeni uzlaşmaya varılamayan bir konudur. Bazı tarihçilere göre 1320 veya 1330’ların sonlarında Çin veya Orta Asya’da ortaya çıkıp ilerleyen yıllarda tüccarlar ve askerler aracılığıyla 1346’da Güney Rusya’daki Kırım Yarımadası’na varana dek yayılmıştır. Bazıları ise vebanın Güney Rusya’da görülen bir endemi olduğu düşünmektedir. Her iki durumda da veba, 1340’larda Batı Avrupa ve Kuzey Afrika’ya yayılmıştır. 25-50 milyonu Avrupa’da olmak üzere dünya çapında ölü sayısının ortalama 75 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Vebanın 1700’lü yıllara kadar her nesilde farklı şiddetlerde geri döndüğü düşünülmektedir. Bu dönemde Avrupa’da 100’den fazla epidemi görülmüştür.

Çeviri: Damla Özden

Kaynak Listverse

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More