Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Rönesans Müzesinde Bir Ortaçağ Sanatçısı

Dini temalı eserlerde bile bir din duygusundan ziyade tekniğe, tasvire, duyguya ve hümanizme daha fazla önem veriliyor.

0 909

Rönesans Sanat Müzesi’nden herkese merhaba. Ben sanatçı Pinarito. 1398’de İtalya’da Milano’da doğdum. Bugün Rönesans denilen dönemin sanatçılarının aydınlanmanın, yeniden doğuşun anlamını öğrendiğim bazı eserlerini inceleyeceğim.

İlk olarak müzede ilerlerken benim zamanımda, yani Ortaçağ döneminde yapılmış ve tarihi Bizans İmparatorluğu’na kadar uzanan “Madonna ve Çocuk” resminin daha modern ve daha ayrıntılı bir versiyonunu görüyorum.

Resme dikkatlice bakmasaydım ve kadının Meryem Ana olduğunu fark etmeseydim bunun dini bir boyut olduğunu düşünür müydüm bilmiyorum. Müzeyi gezmeye devam ettikçe şaşkınlığım gittikçe artıyor. Ayrıca, bir Fransız piskoposunun mezarı için Ortaçağda yaptırmasıyla ünlenen Meryem ve ölen çocuk İsa’yı kucağında tasvir eden “Pieta” heykelini de görüyorum. Bizim için sanat genellikle Tanrı’ya ve İsa’ya ulaşmak için bir araçtır ve dini duygularımızı pekiştirmek bizim için sanatı geliştirmekten daha önemlidir. Bazen resimler ve heykeller savaş temalarını veya hayvanları ve doğayı tasvir eder, ancak çoğunlukla sanat konuları kutsal aile, kilise ve azizlerdir. Bu nedenle, bu tabloları farklı açılardan, farklı yorumlarla görmenin beni şaşırttığını söylemeden geçemeyeceğim. Bu resimlere ve heykellere baktığımda aklımda beliren ve geleceğin bugünden farklı olacağını hissettiren iki ayrıntı var: Demek ki gelecekte kilisenin insanlar üzerindeki etkisi azalıyor ve insan hayatın merkezine konuyor.

“Madonna and Child” Ortaçağ portresi
Rönesans sanatçısı Rafael tarafından yapılan “Madonna ve Çocuk” portresi

Etrafta dolaşırken tekrar Raphael adlı sanatçının çizdiği ” Madonna ve Çocuk” tablosuna bir bakış atıyorum. İlk olarak Bizans dönemimizde tasvir edilmiş, zamanımızda da çok meşhur olan bu esere bakıyorum ve şimdi adını burada gördüğümde aslında aynı eser olduğunu anlıyorum. Dürüst olmak gerekirse, tablonun sağ alt köşesinde eserin adı olmasa, aynı eserlerin olduğunu anlamam çok uzun zaman alırdı. Ortaçağ’da kilisenin toplumumuz üzerinde inanılmaz bir etkisi var, kilise devlete hükmetmekte. Buna karşılık Rönesans denen bu dönemde gözlemlediğim kadarıyla insanlar kiliseye hâkim olmuşlar. Resimler hayatımızın bir parçasıdır ve aslında hayatımızın diğer bir parçası olan dini bu resmin tam merkezinde göremiyorum ve bu benim geldiğim yer ve zamanı göz önünde bulundurursak oldukça tuhaf bir durum. Sanatçı insan vücudunun tasvirine daha çok önem vermiş. Madonna ve Çocuk’un bir başka yorumu olan bu eserde insan figürlerinin üç boyutuna şahit oluyorum ve bu beni açıkçası dehşete düşürüyor.

Ortaçağ resminde, Meryem ve İsa’nın ten rengi, tonlama olmadan çamura yakın bir renkte tasvir edildi, yüzleri ve bedenleri orantılı değildi. Ortada bir aydınlatma ve gölgeleme çalışması yoktu. Ama her şeye rağmen bizim için çok değerliydi, çünkü onun değeri arkasında barındırdığı dini değerden geliyor. Burada İsa Mesih olarak çizilen bebeğin çıplak olduğu gerçeğine bakarak bebeğin bedeninin düzgün ve ayrıntılı çizildiğini rahatlıkla söyleyebilirim, Madonna ve İsa’nın yüzüne yansıyan huzur ve uyum sanatçı için bize aktarılacak pek çok şeyden daha önemlidir.

İlgili Yazılar

İkincisi, müzeyi gezmeye devam ederken, farklı insanların resim ve heykellerinden geçiyorum: Leonardo Da Vinci, Donatello, Giovanni Bellini… Ve birinin önünde duruyorum. Bu bir heykel. Yine bir anne ve çocuk heykeli. Bir anne kucağında ölü çocuğuyla oturuyor. Önümdeki şaheserden gözlerimi alamıyorum çünkü tüm detaylar mükemmel işlenmiş. Yine bu, benim dönemimde yapılan çarmıhtan indirilen İsa’nın cansız bedenini kucaklayan Meryem’in imgesine çok benzer. Ama o kadar da benzer değil, çünkü annenin yüzündeki detaylar hakkında konuşmak için bile ayrı bir kitap yazılabilir.

Buradaki yüzdeki bariz duyguyu gördükten sonra, Ortaçağ versiyonundaki yüzü hatırlıyorum ve bir karşılaştırma yapıyorum ve Meryem Ana önceki versiyonda da üzgün olmasına rağmen, bu resimde “annelik ve şefkat” hissini daha çok hissediyorum. Çünkü bence Rönesans denen bu dönemde “hümanizm” kavramı her şeyin merkezinde yer alıyor. Ek olarak, çalışmanın teknik kısmına bakılırsa, bu resimdeki diğerinden farklı olarak, İsa’nın vücudunda bir bıçak izi yok. Çünkü sanatçı Michelangelo, arkasındaki hikâyeye değil, iki figürün mükemmel şekilde oyulmasına odaklanmış.

“Pieta” Ortaçağ Heykeli
Michalengelo’nun “Pieta” eseri (MS 1300)

Sonuç olarak, geldiğim bu Rönesans eserleri müzesinden çok memnun kaldım çünkü artık gelecek hakkında bir fikrim var. Her şey aynı şekilde gitmeyecek ve insanların kilise otoritesinden uzaklaşıp sanat için sanat yaptıkları bir dönem bizi bekliyor, Dini temalı eserlerde bile bir din duygusundan ziyade tekniğe, tasvire, duyguya ve hümanizme daha fazla önem veriliyor. Değerlendirdiğim bu heykeller, Hristiyanlıkta aynı duruşu ve tarihi dönemi betimledikleri için aynıdır. Pozisyonlar ve özellikler biraz farklı olsa bile, hepsi aynı mesajı iletir. Ama tanıması gerçekten zordu, ilki ile ikincisi arasında benzerlik olmadığını söyleyemem ama bunları bulmak zaman alıyor.

Yazı: Pınar Erşahin

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More