Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

On Binlerin Komutanı ve Sürgün Yemiş Bir Gezgin: Ksenophon

Sokrates'in Atinalı eski bir öğrencisi ve tutucu bir siyasal sürgün olan Ksenophon, MÖ 401'de sıradan bir paralı asker olarak bir Pers taht adayının hizmetine girdi. Başka Yunanlı paralı askerlerden oluşan büyük bir birlikle kıyıdan iç kesimlere doğru bir yolculuğa çıktı, yani esere adını veren Anabasis'e başladı.

0 1.816

Ksenophon’un yazdığı Anabasis Eski Yunanca öğrencilerinin alıştırma için başvurduğu temel bir eserdir. Sokrates’in Atinalı eski bir öğrencisi ve tutucu bir siyasal sürgün olan Ksenophon, MÖ 401’de sıradan bir paralı asker olarak bir Pers taht adayının hizmetine girdi. Başka Yunanlı paralı askerlerden oluşan büyük bir birlikle kıyıdan iç kesimlere doğru bir yolculuğa çıktı, yani esere adını veren Anabasis’e başladı ve Güney Mezopotamya’da belirleyici bir çarpışmaya katıldı. Ksenophon’un anıları ayrıca onların Katabasis’ini, yani çok daha az sayıda paralı askerle MÖ 400’de tamamlanan Karadeniz’e doğru dönüş yürüyüşünü aktarır. O sırada artık birliğin genel komutanı konumuna yükselmiş olan Ksenophon, bu aşamadan sonraki Parabasis’i,yani Karadeniz’in güney kıyıları boyunca batı yönünde Byzantion ve ötesine yolculuğun öyküsünü de anlatır.

Ege kıyılarından Hindukuş Dağları’na ve Siriderya’dan Nil’e kadar uzanan kudretli Pers İmparatorluğunun tahtı MÖ 40l’de bir çekişme konusuydu. Büyük Kral ll. Artakserkses, yerine göz diken, henüz 21 ya da 22 yaşında olan küçük kardeşi Kyros’la karşı karşıya gelmişti. Kyros’un öteden beri Yunanlılarla yakın ilişkileri vardı ve daha özgül bir bağdan dolayı Sparta kentine Atina’yla tutuştuğu büyük Peloponnesos Savaşı’nın (İÖ 431-404) son evresinde yardım etmişti. Sparta’nın göz yummasıyla, o zamana kadarki en büyük Yunanlı paralı asker ordusunu topladı. Yaklaşık on üç bin kişiye varan ordunun uzun yürüyüşü ilkbaharda Persler’in en batıdaki Asya satraplığı (idari eyalet) Lidya’nın başkenti Sardis’te başladı.

Kunaksa

Belirleyici çarpışma Babil’in yakınlarında, Kunaksa’da MÖ 401’in Eylül ayında oldu. Kaynaklara göre, Yunanlı paralı askerler iyi dövüştü. Fakat Kyros’un ölümü onları amaçsız bıraktığı gibi, maaş ödeyecek bir efendiden de yoksun bıraktı. Çoğu çarpışmanın hemen ardından, Sardis’in kıdemli satrabı Tissaphernes tarafından oyuna getirilerek öldürüldü. Sağ kalanlar Tisaphernes’in onları yok etme çabalarına cesaretle karşı koydular.

Yurda dönüşte Yunanlılar, Dicle’yi kabaca kuzey yönünde izleyerek “Med Duvarı ” nın yanından geçtiler. Bu rota Yunanca’da örtmece bir ifadeyle “Konuksever Deniz” anlamında Pontos Eukseinos denen Karadeniz’in güneydoğu köşesine varmalarını sağlayacaktı. Önce Opis’ten (aşağı yukarı bugün Bağdat’ın bulunduğu yerden), daha sonra Dicle’nin Küçük Zap’la (Ksenophon’un anlatımında geçmez) ve Büyük Zap’la birleşme noktalarının üzerinden geçerek, Yunanlıların Larisa (Nimrud) ve Mespila (Asur dilinde inova) olarak andığı kentlere ulaştılar. Böylece Doğu Ermenistan’da, Van Gölü’nün güneyinde yaşayan Karduk halkının topraklarına girdiler. Dicle’nin kollarından birini takip edip daha kuzeye saparak şimdiki Bitlis ve Muş’a doğru yöneldiler. Yüksekliğin 1000 m’yi aştığı yaylalara ulaştıklarında, artık kış (MÖ 401/400) bastırmaktaydı.

Ksenophon’un Khalib topraklarındaki kar ve buzla kaplı geçitlere ilişkin canlı tasviri şöyle:

“Oradan on üç parasang [yetmiş üç kilometre] mesafesinde bir ovayı derin kar örtüsü içinde yürüyerek üç aşamada aştılar. Üçüncü aşama zorluydu. Kuzey rüzgârı dosdoğru yüzlerine çarpıyor, her şeyi savuruyor ve insanları donduruyordu. Bunun üzerine kahinlerden biri, onlara rüzgâr için hayvan kurban etmelerini söyledi.” Askeri zayiatın yanı sıra sert kışa ve arazi yapısına bağlı kayıplarla, ilk başta on üç bin civarında olan mevcut on binin epey yakınına inmişti. MÖ 400 yılının yaz başlarında kurtuluş işareti somut olarak göründü: Mayıs ayında şimdiki Boztepe’nin hemen yukarısında, kafilenin öncü kolu “Deniz! Deniz!” (“Thalatta! Thalatta!”) diye bağırıştı. Önlerinde Karadeniz uzanıyordu ve vardıkları Kolkhis topraklarının en ucunda Ege’ye varmayı sağlayacak deniz yolunun çıkış kapıları yer alıyordu. Böylece Katabasis sona ererken, Parabasis başladı.

İlgili Yazılar

Yunan Uygarlığına Kavuşma

Kafile MÖ 400 yılının Haziran-Temmuz aylarında Yunan kenti Trapezus’a (Trabzon) ulaştı.

Yolun üzerinde Kerasos [Giresun] ve Kotyora [Ordu] adlı iki Yunan kolonisi daha vardı; bunlar Yunan kökenli olmayan ve Ksenophon’un ekmek bile yemedikleri için uygarlıktan en uzak halk saydığı Mossynoikoiler’in topraklarına bitişikti. Kotyora’ya varılınca, Ksenophon “on bin” kişilik kafilenin burası ile sonraki Yunan kenti Sinope (Sinop) arasında kurulacak sabit bir kıyı yerleşmesinde kalmasını önerdi. Bu öneri pek sıcak karşılanmadı. O sırada büyük çoğunluk için “yurt” ufukta iyice belirmişti. Kara güzergahı yerine ulaşıma elverişli bir limandan ötekine deniz yoluyla gidebilecekleri bir durum söz konusuydu artık.

Böylece Kotyora’dan gemilerle Sinope üzerinden Herakleia’ya [EreğliJ ve oradan Karadeniz’in güneybatı ucundaki Kalpe [Kerpe] limanına taşındılar. Bir başka çapraz yolculukla Boğaziçi’nin Asya yakasında, Byzantion’un karşısına düşen Khrysopolis’e [Üsküdar] vardılar. Buranın Spartalı valisi “on bin” askeri köleleştirmeye kalkıştı. Ama topluluğun önderi konumundaki Ksenophon, MÖ 400/399 kışında çok sayıda askeri Yunan kökenli olmayan bir Trakya hükümdarının yanında savaşmak üzere Propontis’in [Marmara Denizi] kuzey ve batı kesimine götürerek gerekli zaman ve kaynağı kazandı. Daha sonra birdenbire dış politikasını değiştiren Sparta, Anadolu’daki Yunan kentlerini Pers egemenliğinden kurtarmaya karar verdi. Bunun üzerine “on bin” kişilik kafileden geriye kalanlar yine Ksenophon’un komutasında MÖ 399’da “Kyros’un adamları” olarak bir Sparta sefer kuvvetine katıldı. Ksenophon çatışmalardan sağ çıkarak MÖ 350’1ere kadar yaşadı ve Anabasis dışında günümüze ulaşan didaktik nitelikli başka birçok eser yazdı.

Not: Yazı “Tarihteki Yetmiş Büyük Yolculuk” isimli kitabın bir bölümünden derlenmiştir.

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More