Kral Arthur’un Efsanevi Adası: Avalon
Avalon, uzun zamandır Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri edebiyatının mihenk taşı konumundadır. Hikaye, masalsı bir şekilde yeniden anlatıldı ve Kral Arthur'un hükümdarlığında yükselen Hristiyanlıktan önce Britanya'nın pagan köklerini keşfetmesini sağladı.
“Elma Adası”, “Kutsanmış Ada” ve “Diğer Dünya”… Bu isimler uzun zamandan beri ortaçağ kralı Arthur Pendragon’un ebedi istirahat yeri ile ilişkilendirildi. Büyü, gizem ve mistisizm ile bağlantılı olan bu metafiziki yer, bir metafor olarak da karşımıza çıkabiliyor. Avalon’un varoluşu ve özü, yazardan yazara değişkenlik gösteriyor. Avalon’un ortaçağ edebiyatındaki yeri neydi? Büyülü bir yer miydi yoksa bir metafor muydu? Yoksa ikisi de mi? Bu yer Kral Arthur’la gerçekten bağlantılı mıydı? Son soruya “evet” cevabını verebiliriz ancak diğer sorular için de cevap aynı olur mu? Bu yazıda Avalon’un ortaçağ edebiyatında nasıl tasvir edildiği, zaman içerisinde bu tasvirin nasıl değiştiği ve son olarak bu yerin mistisizmi üzerine yapılan edebi ve tarihsel çıkarımlar irdelenecektir.
Avalon: Ziyaret Edilmekten Çok Tartışılan Bir Ada
Avalon, uzun zamandır Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri edebiyatının mihenk taşı konumundadır. Hikaye, masalsı bir şekilde yeniden anlatıldı ve Kral Arthur’un hükümdarlığında yükselen Hristiyanlıktan önce Britanya’nın pagan köklerini keşfetmesini sağladı. Morgan le Fay antik büyüyü Avalon’da öğrendi ve bu büyüyü Kral Arthur’un çöküşü için kullandı. Bu büyücünün tam adı ve Arthur’un öyküsündeki rolu anlatımdan anlatıma değişiyor. Ancak kral ve maiyetini etkisi altına alan bu karanlık büyücünün kökeni hep aynı kalıyor. Aynı şekilde kılıca karşı büyü ve Paganlığa karşı Hristiyanlık metaforları da birbirinin alternatifi olarak hikayede yer alıyor.
Ortaçağ edebiyatında Avalon, kimsenin gidip görmediği ama sürekli tartışılan bir ada oldu. En yaygın bilgi, bu adanın Kral Arthur’un ebedi istirahat yeri olduğu. Edebiyatta Avalon sisli bir yer olarak tasvir ediliyor. Sislerin ortasında bir göl var ve bu gölün içinde Gölün Leydisi yaşıyor. Aynı zamanda Avalon, büyünün doğduğu yer olarak düşünülüyor.
Ortaçağ Yazıları İçin Tıklayınız
Gölün Leydisi’nin, Kral Arthur’a o meşhur kılıcı, Excalibur’u (Ekskalibur) verme amacı yalnızca Arthur’un kral olacağını göstermek değil. Bu durum aynı zamanda Arthur’un artık Avalon diyarına bağlandığını da ifade ediyor. Gölün Leydisi genellikle Lancelot’un annesi, bazen de Merlin’in sevgilisi olarak tasvir ediliyor. Çoğunlukla Morgan le Fay ile karıştırılması, kafa karışıklığına da yol açıyor.
Kral Arthur efsanesiyle ilgili başlıca kaynak MS 10 – 11.yüzyılda Monmouthlu Geoffrey’nin kaleme aldığı “Britanya Krallarının Tarihi” (Historia Regum Britanniae) isimli eseri. Arthur ve şövalyelerinin hikayelerini tarihsel bir biçimde ele alan Geoffrey’e göre Arthur’un tarihi bir figür olması muhtemeldi. Ancak gerçek Kral Arthur’la ilgili kaynaklar kısıtlı.
Arthur ve şövalyelerinin hikâyeleri, dönemin algı ve bakış açısına göre değişiklik gösteriyordu. Örneğin Fransız yazar Chrétien de Troyes (12.yy) Arthur’un emrinde bir şövalye olmayı daha romantik yönleriyle anlatıyordu. “Saray aşkı” kavramı, Chrétien ve onun dönemindeki aydınlar aracılığıyla ortaya çıkmıştır. Thomas Malory, “Arthur’un Ölümü” (Le Morte de Arthur) isimli eserinde, Geoffrey ve Chrétien’in sunduğu bilgilerin ışığında, Arthur ve şövalyelerinin hikayesi üzerinde daha kapsamlı bir şekilde duruyordu.
Monmouthlu Geoffrey, Avalon’dan ilk kez “efsanevi Diğer Dünya” olarak bahsediyor. Morgan le Fay’i ise adanın sahibi olarak tanıtıyor.
“Geoffrey, Arthur’un kılıcı Caliburn’un (Excalibur’un eski ismi) Avalon’da üretildiğini söylüyor. Vita Merlini isimli eserinde Avalon için “Insula Pomorum”(Meyve ağaçları adası) ve Elma Adası isimlerini kullanıyor. Avalon, insan ömrünün uzun olduğu ve tarım yoluyla kendi kendini idame ettirebilen bir ada. Bu adada dokuz büyücü kız kardeş yaşıyor. Morgan le Fay de bunlardan biri.” -Rushton, 215
Rushton’ın da belirttiği gibi Monmouthlu Geoffrey, Morgan le Fay’in Avalon’un sahibi olduğunu söyledi. Bu rolde Morgan le Fay, paganizmin varlığını sürdürebilmesi için Arthur aleyhinde planlar yapan güçlü bir büyücüydü. Ancak Morgan le Fey, Arthur’un üvey kız kardeşi veya çocuğunun annesi ile karıştırıldığında niyeti çok daha tahrip edici oluyordu. Ayrıca hikayelerde Vivian veya Morgaine olarak geçtiği de oluyordu. Bazı durumlarda Gölün Leydisi ile karıştırılıyor, kime sadık olduğu bilinmiyordu.
Avalon’un Arthur’un ebedi istirahat yeri olduğu fikrini ilk ortaya atan kişi Geoffrey değil, Gallerli Gerald’dı. Yazılarını 12 – 13. yy’da kaleme alan Gerald, Geoffrey’nin Avalon tasvirini konusunda hemfikir olsa da Arthur’un bedeninin öldükten sonra Avalon’a gittiğine inanıyordu. Diğer taraftan Geoffrey, krallık çöktükten sonra Arthur’un gidip orada yaşamaya başladığını düşünüyordu.
Şövalyeler Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz Bu Başlıkta
Gerald, Arthur efsanesini kavrayış yönünden yalnız değildi (19. yy yazarı Alfred Tennyson da bu görüşü savunuyordu). Ortaçağ döneminde Geoffrey’nin bakış açısı kolaylıkla kabul edilmişti. Daha sonra bu bakış açısı, “Avalon’u pastoral bir biçimde tasvir eden” 13.yy yazarı Rennes’li William tarafından alıntılanmıştı. William, Arthur ve onu iyileştiren soylu bir genç kızın Avalon’da beraber yaşadıklarından da bahsetmişti.
Avalon’un Varlığı Üzerine Tartışmalar
Avalon’un tarihi bir yer olup olmadığı çok uzun zamandır tartışılan bir konu. Britanya edebiyatında belirtilen konumun anlaşılmazlığından dolayı Avalon gerçek bir yer mi yoksa Geoffrey’nin yerli Kelt dininden etkilenerek hayal gücünde oluşturduğu bir yer mi, algılamak oldukça güç. Avalon’un gerçek bir yer olduğuna inananlar oranın Glastonbury’de olduğunu düşünüyor.
Glastonbury’de kocaman bir arazinin ortasında yükselen taş yapı, buranın Avalon olduğunu düşündürtüyor. Bu yer, gizemli adanın tüm tanımlara da uyuyor. Bu bölgede bulunan ve Kral Arthur ve Kraliçe Guinevere’ye ait olduğu düşünülen iki mezar, Avalon tartışmasının daha da alevlenmesine sebep oluyor.
Sonuç olarak Avalon’un, Arthur dönemi edebiyatını yaymada önemli bir rol oynadığı gerçeği inkar edilemez. Arthur’un yaşadığı dönemin belirsiz olmasıyla beraber (araştırmacılar MS 500 – 900 yılları arasında olduğu fikrine sıcak bakıyor) bu durum Arthur’un tarihi ve gizemli hikayesi üzerinde araştırmalar yapılmasına engel olmamalı. Keşifler henüz bitmedi ve yakın zamanda da biteceğe benzemiyor.
Avalon’un ortaçağ edebiyatındaki öncelikli görevi, Arthur’un kralliyetine bir ilahi köken eklemek ve ölümlülerin dünyasıyla büyüyü birleştirmek gibi görünüyor.
William Wallace Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz Bu Yazımızda
Avalon’la ilgili hikayelerin hepsi ortak temalar içeriyor: Aşk, ihanet ve dini uyumsuzluk. Arthur son günlerini Avalon’da geçirdi ve onun hükümdarlığından önce gelen Pagan dünyası çoktan ortadan kayboldu. Bu yüzden Avalon’un büyü ve eski dünya dinleriyle bağlantısının bir metafor olması olası.
Tüm Tarih Araştırmalarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz
Antik Efsanelere Ulaşmak İçin Tıklayınız
Çeviri: Eylül Özgiray
Kaynakça
Ashe, Geoffrey. 1984. Avalonian Quest. rev. ed. London: Fontana.
Ashe, Geoffrey. 1985. The Discovery of King Arthur, London: Guild Publishing.
“Avalon.” Encyclopedia Britannica. Accessed January 30, 2018. https://www.britannica.com/place/Avalon-legendary-island
“Geoffrey of Monmouth.” 2018. Encyclopedia Britannica. Accessed January 30, 2018. https://www.britannica.com/biography/Geoffrey-of-Monmouth
Rushton, Corey James. 2017. “Avalon.” In The Encyclopedia of Medieval Literature in Britain, Volume 2. (ed. Sian Echard, Robert Rouse, Jacqueline A. Fay, Helen Fulton, and Geoff Rector.) John Wiley & Sons. p. 215.