Kanatlı Süvariler: Avrupa’nın ‘Ölüm Melekleri’nin Yükselişi ve Düşüşü
Kanatlı hafif süvarilerin birincil savaş taktiği saldırıydı. Süvariler düşmana saldırmaya başladıklarında, yavaş tempoları ve kademeli biçimleri, yavaş yavaş, yalnızca düşmana doğru ilerlemekle kalmayıp aynı zamanda onların içinden geçerek aşılmaz bir duvar oluşturan yüzlerce adamın hızlı tempolu bir koşusuna dönüşürdü.
İki yüzyıl boyunca, Polonyalı hafif süvarilerin ayrıntılı kanatlı üniformaları ve tehditkâr savaş taktikleri savaş alanına hükmetti. Kanatlı süvarilerle karşılaşmak, bir fantezi romanından fırlamış gibi hissettirmiş olmalı, çünkü kanatları düşmanı moralini bozmak için bir taktikti. Tarih, süvarileri Vikingler veya Samuraylardan daha az hatırlasa da, kesinlikle tarihin en zorlu savaşçıları arasında bir yeri hak ediyorlar.
Kanatlı Süvariler Kimlerdi?
Kanatlı Süvariler, 16. yüzyılda Polonya’da paralı asker olmak için bir araya gelen sürgündeki Balkan savaşçı grupları olarak ortaya çıktı. 1503’te Polonya parlamentosu ilk hafif süvari birliklerini üç sancak altında toplayarak onları ağır süvarilere dönüştürdü. Çoğunluğu zengin Polonya soylularından seçildiği için, ülke ordusunun seçkin kolu olarak görülüyorlardı.
Süvariler başlangıçta genellikle pankartlarla süslenmiş uzun mızraklarla donatıldı ve 16. yüzyıl ilerledikçe daha ağır metal zırhları benimsediler ve mızraklar şiddetli silahlar olarak kullanıldı. Uygun araçlarla hafif süvariler neredeyse durdurulamazlardı.
1577’deki Lubiszewo Muharebesi ile 1683 Viyana Kuşatması arasında süvariler 16’dan fazla büyük muharebe kazanarak “Altın Çağlarını” yaşadılar. Tarihin en büyük süvari saldırısını yönettikleri gibi Viyana da onlar sayesinde üne kavuştu. 1610’daki Klushino Muharebesi’nde Rus kuvvetleri, Polonyalı savaşçılardan beşe bir sayıca üstündü, ancak kanatlı hafif süvariler sayesinde kolayca yenildiler.
Kanatlı Süvarilerin Şok Edici Savaş Taktikleri
Kanatlı hafif süvarilerin birincil savaş taktiği saldırıydı. Süvariler düşmana saldırmaya başladıklarında, yavaş tempoları ve kademeli biçimleri, yavaş yavaş, yalnızca düşmana doğru ilerlemekle kalmayıp aynı zamanda onların içinden geçerek aşılmaz bir duvar oluşturan yüzlerce adamın hızlı tempolu bir koşusuna dönüşürdü. Hatta bazı raporlar, bir savaşçının mızrağının aynı anda beş Rus’u saplayabildiğini iddia ediyor.
Bir hücum süvarisi olarak, kanatlı hafif süvarilerin yalnızca savaş taktiklerinde bilgili olması gerekmiyordu, aynı zamanda görünüşleri de savaş alanında düşmanlarını korkutmada büyük rol oynuyordu. Metal uçlarla donatılmış uzun ve içi boş mızrakları çok uzak mesafelerden görülebiliyordu ve geleneksel mızrak dövüşlerinden daha uzun olmasına rağmen daha hafif ve daha dayanıklıydı. Yanlarında ayrıca bir kılıç, süvari kılıcı, palaların yanı sıra bir set piştov, bir cins meç, küçük baltalar ve gürzler taşırlardı. Kırmızı ve altın varakla süslenmiş ayrıntılı silahları, onların kahramanlıklarını gösteriyorlardı ve değerli birer varlıklardı. Hafif çelikten yapılmıştı, hem koruyucuydu hem de atları savaşa girerken hızlarını artıracak kadar hafifti. Kaplamalı vücut zırhı, botlar ve bir miğfer ile eşleştirilmiş boyunluk, göğüs zırhı, kol ve omuz desteklerinden oluşuyordu.
Hussarların sırtlarından fırlamış gibi görünen inanılmaz kanatlar, üniformalarının gerçek başyapıtıydı. Kanatlar, düşman atlarını ürküten bir hışırtı sesi çıkaran yırtıcı kuşların tüylerinden yapılmıştır. Aynı zamanda savaşçıları arkadan gelebilecek saldırılara karşı koruyorlardı.
Venedikli haberci Hieronimo Lippomano, 1575’te süvarilerle karşılaşmasını şöyle yazmıştı: “Savaşta Polonyalılar, sanki gerçekte olduğundan daha fazla varmış gibi görünmek için mümkün olan her şeyi yaparlar, düşmanı korkutmak için atlara tüy giydirirler, kartal kanatları takarlar; omuzlarına leopar ya da ayı postu giyerler.”
Hodów Muharebesi
Kanatlı süvarilerin en kötü şöhretli muharebelerinden biri 1683-99 Polonya-Osmanlı Savaşı sırasında meydana geldi. 1694’teki Hodów Muharebesi, 40.000 Tatar askeri tarafından karşılanan 400 kişilik Polonya kuvvetini (100 süvari ve 300 Silahlı rehber) yok etmeliydi. Süvariler tarafından yönetilen Polonya süvarileri, Tatarları geri çekilmeye yetecek kadar şiddetle saldırıya geçtiler.
Altı saat boyunca, Polonya kuvvetleri Tatarların amansız saldırılarına karşı savaştı. Geri çekilmeye zorlandılar, yakındaki bir köyde kendilerini güçlendirdiler ve mermileri biterken cephane olarak ok uçlarını kullandılar.
Sonunda Tatarlar, teslim olmaları için yalvarması için Lehçe bir tercüman gönderdiler. Bunun üzerine Polonyalı komutan, “Gücünüz varsa gelin bizi alın” dedi. Sayıca ve silah bakımından büyük eşitsizliklere rağmen güvenleri kendi lehlerine oldu- Tatarlar akınları durdurup geri çekildiler.
Olağanüstüden Modası Geçmişe
Yaptıkları tüm savaşlar arasında, 1702 Kliszów Savaşı kanatlı hafif süvarileri yok ederek düşüşlerinin sinyalini verdi. Süvari saldırılarını durdurmayı amaçlayan yeni gelişmeler, özellikle ateşli silahların piyasaya sürülmesi, etkinliklerini büyük ölçüde etkiledi. Süvariler büyük ölçüde mızrak, balta ve kılıç gibi yakın dövüş silahlarına güvenirken, düşmanları askerlerini silahlarla donatmaya başladı.
Süvariler, abartılı üniformalarına ve modası geçmiş silahlarına o kadar bağlıydılar ki, kendi ateşli silahlarıyla donatılmış olmalarına rağmen, hızla değişen ortama uyum sağlamakta zorlanıyorlardı.
1776’ya gelindiğinde, Polonyalı kanatlı hafif süvari süvarilerinin kahramanlıkları neredeyse tamamen yok oldular ve ordunun bu dalı törensel bir role indirgendi. Bugün, 200 zloti hatıra parasında tasvir ediliyorlar ve Polonya ordusunda süvarilerin kanatlarının yer aldığı 1. Zırhlı Tümen Rozeti ile onurlandırılıyorlar.
Kanatlı Süvariler, Polonya’nın askeri tarihinin eşsiz bir parçası olmaya devam ediyor ve eski savaşçılar 1776’da savaş alanından kaybolmuş gibi görünse de, Polonya ordusunun yoğun doğasını ve ülkenin kötü şöhretli tarihini temsil etmeye devam ediyorlar.
Çeviri: Zeynep Şenel Gencer