Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Roma’nın Yedi Kralı: Roma Cumhuriyeti’nin Fırtınalı Kuruluş Yılları

Aslında Roma, bir imparatorluk haline gelmeden önce çok farklı kökenden topluluklardan oluşuyordu. Gaius Julius Caesar diktatör olmadan ve ihanete uğrayıp senatör "yoldaşları" tarafından öldürülmeden çok önce, Roma'da farklı bir yönetim vardı, monarşi hüküm sürüyordu.

Jean Auguste Dominique Ingres'in “Romulus, Acron Fatihi” '(1812). Romulus, Roma'nın yedi kralından ilkiydi.
0 2.467

Başlangıçta sadece toz, çamur ve çalıçırpı vardı. Sonra, efsanevi kahraman Aeneas ve ardından, onun soyundan Rhea Silva ve savaş tanrısı Mars’ın oğulları geldi. Bu oğullar, Roma’nın yedi kralından ilki olan Romulus ile ikiz kardeşi Remus’tu. Bu kardeşlerin hikâyesi, dünyadaki en büyük imparatorluklardan birinin başlangıç noktasını gösteriyor.

Aslında Roma, bir imparatorluk haline gelmeden önce çok farklı kökenden topluluklardan oluşuyordu. Gaius Julius Caesar diktatör olmadan ve ihanete uğrayıp senatör “yoldaşları” tarafından öldürülmeden çok önce, Roma’da farklı bir yönetim vardı, monarşi hüküm sürüyordu.

“Romulus’un Gururu” (16. yüzyıl).

Roma’nın Yedi Kralından İlki

Romulus, Roma’nın yedi kralından ilkiydi. Kan dökmüş ve nefretle yola çıkmıştı; Romulus’un, ikiz kardeşi Remus’u katletmesi yerini sağlamlaştırdı, bu da onu, adı daha sonra Palatine Tepesi olarak anılacak yerde kurduğu ülkenin tek hakimi yaptı. Romulus, muhafızlarını yakın ve düşmanlarını ise daha yakınında tuttu – sonuçta, ikiz kardeşinizin kanı üzerinde bir devlet kurmak, yönettiğiniz insanları huzurlu kılmaz. Fakat yine de kurucusu olduğu bu devlet, büyüyüp gelişecekti…

Tanrıların rüzgârları Romulus’u süpürüp uzaklara attıktan – ya da onu küçümseyen soylular tarafından öldürüldükten sonra (olma olasılığı daha yüksek olanı bu ikincisiydi) – tahta Numa Pompilius çıktı. Sabine kökenli Numa’yı Senato kral olarak seçti. Siyasette kurnaz olsa da ince ruhlu biriydi. Onun yönetim tarzı, Romulus’un tam tersiydi; orman perisi Egeria’nın rehberliğinde Numa, Romulus’un saltanatına gölge düşüren savaşlar ve kan dökmek yerine barışı benimsedi.

Numa Pompilius, Romulus’tan sonra Roma’nın ikinci kralıydı

Numa’dan sonra Tullus Hostilius ve ondan sonra da Ancus Marcius geçti tahta. Hostilius, “döneminin” çoğu Romulus’la karıştırılmış olsa da (veya tam tersi) iki olayla birlikte hatırlanıyor: Birincisi, Hostilius muhtemelen Alban Dağları’nda bulunan büyük bir düşman yerleşimini yıkıp geçmiştir. İkinci olay -Hostilius döneminde olması akla daha yakın- ilk düzgün Senato Binası’nın inşâsıdır. Başlangıçta, bu yere Curia Hostilius (*) adı verildi ve bugün Roma Forumu’nda (gerekli bazı yapısal değişikliklerle de olsa) ayakta durmaya devam ediyor.

Roma’nın kral soyundan gelen ilk kralı olduğuna inanılan Ancus Marcius, öncelikle Numa’nın yaptırdığı dini eserleri halka açmasıyla biliniyor. Genetik kanıtlar olmasa da tarihsel kaynaklar Numa’nın, Ancus’un büyükbabası olarak varsayıldığını gösteriyor; dolayısıyla Ancus’un dini reformları halka açık hale getirme kararı, Numa’nın kendi çalışmalarının doğal bir devamı olarak düşünülmelidir. Ancus döneminde, Roma’nın en büyük limanı (Ostia) inşa edildi ve Latinlerle savaş Roma’nın lehine devam etti. Ne yazık ki Ancus, hükümdarlığı acı ve hain bir suikastla biten son Roma kralı olacaktı.

Tullus Hostilius’un Veii ve Fidenae ordusunu bozguna uğratması, modern fresk

Roma Monarşisinin Yavaş Yokoluşu

Roma’nın temellerinin nasıl atıldığı dikkate alındığında, üç kralın, nasıl olup da Romulus’un başına gelen akıbetten kaçabilmiş olması şaşırtıcı gelmektedir. Ancus’un ölümü üzerine kral naibi olan Lucius Tarquinius Priscus, sonunda Roma hükümetinin ilk Cumhuriyetçi taraftarlarınca gerçek kral olarak seçilmişti.

Roma’nın yedi kralının hüküm sürdüğü dönemde, monarşik yapının yanı sıra bir Senato da vardı, ancak gücü ileride ulaşacak olduğu noktanın henüz çok uzağındaydı. Kral, adalet, yürütme ve askeri konularda canı ne isterse onu yapabiliyordu, Senato’nun ise sadece adı vardı,  herhangi bir yetkisi yoktu, fakat baştaki kralın ölümü üzerine yeni kral adayını seçmek onların sorumluluğundaydı. Bu kral adayı, daha sonra Curiate Meclisi (veya halk) tarafından “oylanıyordu”. Numa, Hostilius, Ancus ve Priscus’a yetki veren Senato ve Curiate Meclisiydi ve eğer Ancus Marius’un oğulları bu yetkiyi  gaspetmeseydi bu rolünü sürdürüyor olacaktı.

Ancus Marcius’un kabartması bulunan ve MÖ 57’de Roma’da basılan gümüş denarius
İlgili Yazılar

Priscus, iktidarının otuz sekizinci yılında tahtta hak iddia eden oğulları tarafından öldürüldü, böylece monarşi yavaş yavaş sona ermeye başladı. Bu durum, yerleşik yönetim sisteminin bozulmasının ilk örneği olmuştu.

Priscus dönemi, Tullius Hostilius gibi, çoğu kez, tahttan indirilen halefi Lucius Tarquinius Superbus dönemi ile karıştırılır. Her ikisi de kendilerine atfedilen Roma Forumu’nun kanallarla drenajını “yapan” pâyesini  taşıyordu, her ikisinin de adı Cloaca Maxima‘ya (büyük lağım) ait drenaj kanallarının kazısı ile anılır. Priscus ve Superbus, benzer şekilde Circus Maximus‘un inşa edilmesi işi de yine her ikisine de atfedilir. Bu nedenle, yönetimlerini ayırt etmenin en iyi yolu nasıl öldüklerine bakmaktır.

Lucius Tarquinius Priscus ve kartal

Priscus, asla tahmin edemeyeceği şekilde, ölümünden sonra şehrin kontrolünü elinde tutacak kadar zeki bir kadınla evlendi. Tanaquil, kocası suikasta kurban gittiğinde halka onun sadece yaralanmış olduğunu ve Priscus iyileşinceye kadar onun naibi olarak bir başkasını seçtiğini söyledi. Seçtiği bu kişi, halktan biri olan Servius Tullius’du ve yakında Tanaquil’in damadı olacaktı, ardından da usulüne uygun olarak “seçilmiş” kral oldu.

Ancak, o andan itibaren Senato’nun yetkisi – Senato’nun haberi bile olmadan – tümüyle elinden alındı. Servius Tullius’un öldürülmesiyle birlikte iktidara Superbus geldi.

Erken Roma monarşisi devam ederdi, eğer Superbus’un oğlu Sextus güzel eşi Lucretia’nın bedenine saygısızlık yapmamış olsaydı, ancak şüphesiz çok uzun süre ortalıkta gözükmeyecekti. Kralın her alandaki tam ve mutlak kontrolü, başından beri Senato ve Curiate Meclisi için bir hayal kırıklığı yarattı ve bu hayal kırıklıkları, özellikle de ardından gelen krallar, kralın rolünü “ele geçirmekten ibaret” bir şey olarak gördükçe daha da arttı.

“Cicero’nun Catiline’i Kınaması” İtalyan ressam Cesare Maccari (1889).
Roma Senatosu oturumunun temsili resmi

Superbus’ın oğlunun Lucretia’ya tecavüz etmesi, sadece uzun bir devrimin “bardağı taşıran son damlası” değildi, Roma halkının kendi güçlerinin farkına vardığı anda, artık bir kralın onları temsil etmesine razı olmayacaklardı. Lucretia’nın intiharı isyanı tetikledi ve ardından Superbus’un devrilmesi, ileride antik dünyanın en büyük imparatorluklarından biri haline gelecek olan Cumhuriyet’in yolunu açtı.

Roma, Tiber: Cloaca Maxima’nın ağzı

Üstteki Resim: Jean Auguste Dominique Ingres’in “Romulus, Acron Fatihi” ‘(1812). Romulus, Roma’nın yedi kralından ilkiydi.

(*) Curia; Roma kentinin kurucusu Romulus tarafından halk, 3 tribusa ve her birinin isimleri ve ataları ortak olan 10 gensten oluşan 30 curiae’ye ayrılmıştı. Bu siyasal bölünmeye curia denmekteydi.

Servius Tullius, antik Roma’nın altıncı efsanevi kralı ve Etrüsk hanedanının ikinci kralıydı

Çeviri: Sinan Akbaytürk

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More