Loney Planet yazarlarından Caroline son dört yıldır Danimarka Kopenhag’da yaşıyor. Burayı sadece evi yapmadı; fakat aynı zamanda kariyerini de burada şekillendirdi; şehirde tur rehberliği yaptı ve yazıları aracılığıyla Kopenhag’ı dünyayla paylaştı. Caroline benimsediği şehrini keşfetmekten bilhassa bir yemek şefi olan eşiyle yerel yiyeceklerin tadını çıkarmaktan asla yorulmuyor.
Kopenhag ile ilgili en çok sevdiğim şey, küçük şehir hissi veren bir başkent olması. Hem tarih hem de yeniliklerle şekillendirilmiş ve her zaman yeni ve ilginç bir şey – keşfetmek için – sokak pazarları, müzeler, restoranlar, festivaller ve daha fazlası var- ama şehir derli toplu ve temposu da şaşırtıcı derecede rahat. Bunaltıcı yada heyecanlı değil ve etrafınızdakilerin tadını çıkarmanız için yığınla yeşil alan var.
Mutlu İnsanların Başkenti “Kopenhag” Yazımız İlginizi Çekebilir
Kopenhag’ı görmenin en iyi yolu, yaya olarak veya bisikletle gezmektir. Kopenhag’da bisikletler yolların hakimidir ve burada oldukça popüler bir seyahat yöntemidir; ancak ben yürümeyi seviyorum. Bana öyle geliyor ki bir şehirde yürüdüğünüzde, çevrenizi gerçekten deneyimlersiniz ve bu özellikle Kopenhag’ da doğrudur. Her zaman ilginç binalar, canlı sokak sanatı ve mahzenler içine sıkışmış küçük bağımsız dükkanlar ve kahve evleri ile dolu büyüleyici bir sokak bulabilirsiniz.
Amsterdam Rehberi: “Amsterdam’da Bir Yerli Gibi Yaşamak”
Kasabada ziyaretçilerim olduğu zaman, mutlaka görülmesi gereken turistik yerleri bazı yerel deneyimlerle karıştırmayı seviyorum. Bir tur rehberi olarak, bu güzel şehrin ünlü manzaralarıyla hava atmayı, Nyhavn ve Amalienborg Sarayı gibi yerleri gezmeyi seviyorum, ama aynı zamanda, Kopenhag’ın sırlarını paylaşmayı ve turistlerin gözden kaçırabileceği Kraliyet Kütüphanesi gibi saklı yerleri paylaşmayı da seviyorum. Ayrıca, yöresel yemeklerden tutun da geleneksel lezzetlere, yenilikçi Yeni İskandinav mutfağına kadar bir çok değerin tadına vardıklarından da emin oluyorum.
Denemeniz gereken tek şey… Smørrebrød!(sandviçler) Telaffuz edilmesi zor ama çok lezzetli açık sandviçler, Danimarka’da öğle yemeği gibi. Çavdar ekmeğinin bu lezzetli katları, kızartılmış dana eti, füme somon veya patates ve domuz pastırması gibi malzemelerle klasikten yaratıcıya kadar uzanabilir. Kopenhag’daki seçenekler bitmek bilmez ama geleneksel tarz için minik Café Halvvejen’i ya da şirin Restaurant Kronborg’u seviyorum ve biraz farklı bir şey için şık Kompasset’e gidiyorum.
Venedik Karnavalı Rehberimizi Mutlaka Okumalısınız
İlgili Yazılar
Güneşli bir günde… Parklara gidin! Havalar ısındığında, Kopenhag sakinleri yaz güneşinin tadını çıkarmak için birçok yeşil alandan birine akın ediyor. Frederiksberg Have’i seviyorum, bir sarayın gölgesinde kalan alabildiğine yayılan bir bahçe. Ayrıca yandaki Kopenhag Hayvanat Bahçesi’nde filleri görebileceğiniz bir seyir alanı da bulunmaktadır. Danimarka’da yaz aylarında en sevilen açık hava aktivitesi, birçok yiyecek ve çok sayıda biranın bulunduğu bir barbeküdür; Çoğu insanın kendi mini barbeküsü vardır veya çoğu marketten ucuz bir tek kullanımlık ızgarayı alabilirsiniz.
Kopenhag’da yapılması gereken bir etkinlik de Kulturnatten (Kültür) yada Kültür Gecesi’dir. Yılda sadece bir kere Ekim ayında gerçekleştirilir. Hiç de pahalı olmayan bir biletle, şehir çevresinde, normalde kamuya açık olmayanlar da dahil 600 kültürel mekana ve etkinliğe ücretsiz giriş elde edebilir. Kültür Gecelerim’in en önemli kısmı, Christiansborg Sarayı’nda yapıldı. Kraliyet üyeleri ileri gelenler ve benzerleri için ziyafetlerin hazırlandığı Kraliyet mutfağında çay yudumlama etkinliğiydi.
Kopenhag ile ilgili en sevmediğim şey… Sert geçen kış havası. Benim tavsiyem, daha soğuk mevsimlerde, su geçirmeyen kapüşonlu bir ceketle tamamlanmış çok katlı giysileri tercih etmeniz; ve tabii ki iyi bir çift botu da unutmayın. Yine de, şehir kesinlikle özellikle kış aylarında görülmeye değerdir; bilhassa da Aralık ayında ziyaret edip Tivoli Bahçeleri’ndeki büyülü Noel Pazarı’nın tadını çıkarırsanız. Kopenhag’ı sezon dışı ziyaret etmenin başlıca avantajı, şehrin çok daha az kalabalık olması ve deneyimin daha otantik olmasıdır. Bu ayrıca çok sıcak, rahat kahve dükkanlarından ve pastanelerden birinde vakit geçirmek için bir bahanedir.
Şehirden kaçmak istediğimde… Klampenborg banliyo trenine atlayıp, Kopenhag’ın 20 dakika kuzeyindeki bir geyik rezervi olan Dyehaven’a gidiyorum. Bu muazzam park tüm yıl boyunca muhteşem ve uzun yürüyüşler, piknik yapmak ya da bisiklete binmek için mükemmeldir. Eski bir Kraliyet av köşkü var ve vahşi geyikler hemen hemen her zaman tarlalarda ve ağaçların arasında otlarken görülebiliyorlar. Yaz aylarında, rezervin içinde yer alan dünyanın en eski eğlence parkı Bakken’i ziyaret edebilirsiniz.
Rusya Gezisi Yemek Rehberi İçin Tıklayınız
Şehrin tadını çıkarmak için en iyi tavsiyelerim şunlar olurdu… Turizm merkezinin dışına çıkmak ve diğer mahalleleri keşfetmek! Kopenhag’da şehir içinin de sunabileceği bir çok şey var; fakat çevre mahalleler, hayata şehir sakinlerinin bizatihi deneyimledikleri gibi bakmak için en uygun yerler. Her birinin farklı bir duygusu ve kişiliği vardır ve keşfedilecek bir çok şey var. Ve son olarak, Danların yaptığı gibi yapın ve hygge konseptini kucaklayın, bir sıcaklık, rahatlık ve konfor hissi, mükemmel bir mutluluk ve esenlik durumu. Lezzetli yiyecekler yiyin, dost canlısı insanlarla vakit geçirin ve çevrenizdeki ve hayattaki tüm güzel şeyleri takdir etmek için zaman ayırın. Bütün bunlar, Kopenhag’daki yerel deneyimi anlamak için anahtardır.
Yazının orijinali ve genişletilmiş hali Lonely Planet sitesinde yayınlanmıştır ve yazarı Caroline Hadamitzky’dir. Bu güzel yazıyı dergimiz için çeviren Zeynep Şenel Gencer‘e teşekkür ederiz.
Dergimizde Yayımlanan Gezi Yazılarına Buradan Ulaşabilirsiniz
Kaynak
Lonely Planet
