Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

İnsanın Evrimi: Afrika Yağmur Ormanları Erken Ataların Sırlarına Işık Tutabilir

İnsanların tarımın gelişmesinden yaklaşık 8000-9000 yıl önce Afrika yağmur ormanlarını kullandığına ve muhtemelen burada yaşadıklarına dair umut verici iddialar var.  

0 3.432

Afrika yağmur ormanlarını düşünün, kaçınılmaz şekilde, hayatın bereketli ancak korkutucu biçimde esrarlı olduğu karanlık ve ürkütücü bir manzarayla karşılaşacaksınız. Büyük, ikonik çayırların sunduğu mekan duygusundan daha ziyade, mesafeler dolaşık yeşillik ağları içine sıkıştırılmıştır; hem avcıları hem de avı gizler. Dağınık ve proteinlere, erişimin zor olması nedeniyle karbonhidratlar ve yağlar, envai çeşit gizlenmiş tehlikeyle karşılaşma ihtimalini arttırır. Bu nedenlerden dolayı,uzun zamandır, insanların yağmur ormanlarını son birkaç bin yıl içinde kolonileştirebildiği düşünülüyor.

Aslında, halen insanların yağmur ormanlarında ilk kez ne zaman ikamet ettiklerine dair hiçbir fikrimiz yok. Ancak bazı sağlam kanıtlar, yağmur ormanlarının–yani, yılda 2,500 ila 4,500 mm yağmur gerektiren ormanların–erken avcı toplayıcılar için düşman “yeşil çöller” olduğu fikrini analiz ediyor.

Niah mağarası, Borneo

Yağmur Ormanlarına Erken Adaptasyon

Şimdilerde, Güney Asya’da, Homo Sapiens’in yağmur ormanlarında yaşama hızla adapte olduğuna dair inandırıcı arkeolojik kanıtlar var. Borneo’daki Niah mağarası’nda yakınlardaki yağmur ormanı doğal ortamından elde edilen toksik bitkiler, 45.000 yıl önceye kadar işleniyordu; insanların bu bölgedeki varlığı ilk kez belgelendikten hemen sonra. Sri Lanka’da insanların yağmur ormanına doğrudan bel bağladıklarını gösteren en azından 36.000 yıl kadar öncesine dayanan kanıtlar mevcut. Ve geçen yıl Nature dergisinde yayınlanan bir makale, Sumatra’da bir yağmur ormanında insan varlığına dair sersemletici şekilde 70.000 yıl öncesine tarihlenen kanıtlar bulunduğunu bildirdi.

Eğer erken insanlar Güney Asya’nın yağmur ormanlarına uyum sağlayabildiyse, o zaman muhtemelen Afrika’da türümüzün varlığının başlangıcı da daha eskilere dayanıyor olabilir. Bu yeni bir iddia olmasa da türümüzün ilk temsilcilerinin Afrika’da  30.000 yıldan uzun zaman önce ortaya çıkmaya başladığını ve atalarımıza çeşitli yaşam alanlarına adapte olmaları için yeterli zaman bıraktıklarını biliyoruz.

Ancak yağmur ormanı yerleşimine dair kesin kanıtlar bulmak zordur. Yağmur ormanları zorlu çalışma sahalarıdır; özellikle de sıcak ve nemli şartlar, çok az arkeolojik kaydın zaman testinden geçebileceği anlamına geldiği için.

Ek olarak, Afrika’nın  bir yağmur ormanını muhafaza etmek için gerekli olan limitin alt sınırında olan yıllık yağış seviyeleriyle korunan yağmur ormanı ekolojileri kırılgandır. Bunun anlamı, bugün ormanlık olan bölgelerde, tarih öncesi zamanda sıklıkla, insan sonrası yerleşim için gerekli çevresel şartların tesis edilmesini zorlaştıran  yağmur ormanı parçalanmaları yaşandığıdır. Birkaç kendini adamış birey dışında, Afrika’nın yağmur ormanları, insanın evrimi üzerindeki potansiyel rolleri yönünden çok az araştırılmıştır.

Gambiya nehir sisteminin kenarlarından ormanları keşfetmek.

Erken Afrika Yağmur Ormanı Sakinleri?

Yukarıda açıklanan birçok soruna rağmen, insanların tarımın gelişmesinden yaklaşık 8000-9000 yıl önce Afrika yağmur ormanlarını kullandığına muhtemelen burada yaşadıklarına dair umut verici iddialar var.

İlgili Yazılar

Ayrıca bu araştırma çizgisinin evrimsel tarihimizi nasıl anladığımıza dair gelişen olası sonuçları olduğu konusu da netleşmektedir. Titiz etnografik araştırmalar, Afrika’nın yağmur ormanlarında, yabani bitki gübrelerinin mevcudiyetinin de büyük ölçüde eksik değerlendirildiğini göstermiştir; ve bu nevi kaynakların antik dönemde hunharca kullanıldığı teorisini destekleyen bazı kanıtlar da vardır.

Orta Afrika’dan eski bir hominin dişi, hominin atalarımızın 2,5 milyon yıl önce zaten ormanların kenarlarında karışık ortamlarda yaşadıklarını gösteriyor. Çeşitli toplayıcılık araçlarının ormana adapte edildiği, modern yağmur ormanının geniş bölgeleri boyunca bulunabildikleri ve 265.000 yıl öncesi kadar erken bir dönemde ortaya çıkmış olabileceği iddia ediliyor. Ve bu yıl yayınlanan yeni kanıtlar, insanların 78.000 yıl öncesine kadar Kenya’daki karma tropikal orman / otlak alanlarından istifade ettiğini gösteriyor.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden yaklaşık 22.000 yıl ve Nijerya’dan 12.000 yıl öncesine ait geç dönem insan fosilleri, ait oldukları nüfusların Afrika’daki başka topluluklarla sıklıkla karışmadığını ileri sürmeye yeterli morfolojik özellikler taşımaktadır. Bu fosiller bilhassa 100,000-300,000 yıl önce yaşayan insanlarla çağdaşlarıyla olduğundan daha fazla fiziksel benzerlik taşımaktadır. Ayrılmış olmaları olasıdır çünkü çok farklı ortamlarda hayata adapte olmuşlardır.

Tropikal Batı Afrika’daki saha çalışmalarım da çarpıcı kültürel benzerlikleri ortaya çıkardı. Burada en fazla 12.000 yıl öncesine kadar yaşayan bazı gruplar, daha erken zaman aralıklarında yaşamış insanlar için tipik kabul edilen taş aletler yapıyorlardı. Bu durum, başka bir yerde tek bir insan eseri biçiminin, başka bir deyişle “gelişmiş” takım setinin geç dönem varlığını vurgulayan bulgularla karşılaştırılamaz. Senegal’den elde ettiğim bulgular 50.000 veya 100.000 yıl önceki bir duruma kolayca aktarılabilirdi ve uygunsuz görünmezlerdi. Başka yerlerdeki topluluklar tarımsal faaliyetlere başlamışken buradaki insanlar neden bu nevi antik materyalllerle, modası geçmiş kültürel gelenekleri sürdürüyordu? Güçlü kültürel sınırları korumayı mı seçmişlerdi? Yada mesafe veya başka bir unsur nedeniyle dünyanın geri kalanından ayrılmışlar mıydı?

2018’deki Senegal Prehistorya Projesi ile Senegal-Gine sınırındaki ormanlarında eski insan yerleşiminin izlerini keşfederken

İnsan Evrimi İçin Çıkarımlar

Bizler halen bu şehirlerin çevresel şartlarını saptamaya çalışırken, sık orman bölgelerinin erken Homo Sapien topluluklarının ayrılmaları–dolayısıyla farklılaşmaları–hususunda önemli bir rol oynamış olabileceği teorisi akla yatkın görünüyor. Münferit insan yerleşimlerini temsil eden bu tür alanlar, adapte olabilirliğimizin başlangıcını veya “ekolojik modernizmi” müjdeliyordu ve her türlü sürece eklemeler yaparak, türümüzün erken dönem üyelerinin önemli fiziksel varyasyonları için bir katalizör işlevi görüyordu. Gerçekten de, yakın zamanda kaleme aldığım bir makalede de tartıştığım üzere, bu nevi çeşitlendirme süreçleri biyolojik yoğrukluğumuzun ve davranışsal esnekliğimizin kazanı olabilir.

Bu noktada işler daha da karmaşık bir hal alıyor. Öyle görünüyor ki, türümüz Afrika’yı diğer, genetik olarak farklı hominilerle, örneğin Homo heidelbergensis, Homo naledi ve muhtemelen diğer henüz keşfedilmemiş türlerle paylaşmıştır. Homo sapiens ve bu tür bir veya daha fazla hominin arasında gen akışı olabileceğine dair iddialar bile var. Eğer kanıtlanırsa, Afrika’nın çeşitli çevrelerinin değişken yığını–yağmur ormanları da dahil–bu nevi türlerin geç dönem sürekliliğini kolaylaştırmada ve takip eden  Homo Sapienlerle gen akışı vakalarında bir rol oynamış olabilir. Homo heidelbergensis gibi son tür gruplarının ormanlarda saklanmış olması mümkündür.

Son on yılın olağanüstü keşifleri göz önüne alındığında, kesinlikle açık fikirli olmak ve insanın evrimi İnsanın Evrimi: Afrika Yağmur Ormanları erken Ataların sırlarına ışık tutabilir hakkındaki aşırı dogmatik iddialardan uzak durmak akıllıca olacaktır. Sadece yağmur ormanı bölgeleri bile 2.2 milyon milkare alan kaplayan geniş Afrika kuşakları hakkında çok az şey bilinen bu durumda bu tür teorilerin geçerli olması mümkündür. Kaçınılmaz olan tek gerçek, henüz keşfedilmemiş çok şey olduğudur.

Eleanor Scerri’nin kaleme aldığı ‘ Human evolution: secrets of early ancestors could be unlocked by African rainforests ’ makalesi ilk kez  The Conversation da yayımlanmıştır.

Çeviri: Zeynep Şenel Gencer

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More