Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Gılgamış Efsanesi: Üçte İkisi Tanrı, Üçte Biri İnsan

Gılgamış, hakkında en çok masal anlatılan, şiir ve efsane bulunan, en tanınmış Mezopotamya kahramanıdır

0 9.189

Gılgamış, Mezopotamya’da Sümer topraklarında bulunan Uruk kentinin eski hükümdarlarından biriydi. Gılgamış’tan, insanüstü güce sahip bir kahraman ve bir yarıtanrı olarak bahsedilir. Annesi tanrıça Ninsun’dan dolayı üçte iki oranında tanrı, babası, Uruk’un eski kralı Lugalbunda tarafından da üçte bir oranında insandır. Tarihsel kanıtlar, halkını savunmak için Uruk’un çevresine surlar inşa ettiğini gösteriyor. Gılgamış, eski düşmanı Enkidu’yla birlikte dev canavar Humbaba’ya (ya da Huwawa) karşı savaştı.  Devi öldürdükten sonra, başını, büyük ağaçlardan yapılmış bir sal üzerinde Uruk’a getirdiler. Gılgamış’ın kendisine sevgili olmayı reddetmesinin ardından, öfkeli tanrıça İştar’ın gönderdiği Cennetin Boğa’sını Gılgamış ve Enkidu birlikte yenmişti.

Sümer Kralları Listesine göre Gılgamış, tanrıça Ninsun ve Rahip-Kral Lugalbanda‘nın(Ç.N. anlamı Genç Kral) oğludur. Gılgamış, M.Ö. 2750 yıllarında Kulab bölgesi ve Uruk kentinin (Tevrat’ta Erech, günümüz Irak’ında Warka) beşinci kralı idi. Sümer Kralları listesinde, büyük tufandan kurtulup sağ kaldığı için tufandan sonraki” hükümdar olarak geçer.

Gılgamış, hakkında en çok masal anlatılan, şiir ve efsane bulunan, en tanınmış Mezopotamya kahramanıdır.

Babası Kral Lugalbanda’nın yerine geçmiş ve 126 yıl boyunca hüküm sürmüş, yerini de, 30 yıl boyunca yönetimde kalacak oğlu Ur-Nungal’e bırakmıştır.

Biz kendisini, epik edebiyatın en eski eseri olarak kabul edilen ve Homer’in yazılarından en az 1.500 yıl öncesine uzanan, (M.Ö. 2150-1400 civarında yazılmış olduğuna inanılan) büyük Sümer şiirsel eseri Gılgamış Destanı‘ndan tanıyoruz.

Gılgamış Heykeli, Sydney Üniversitesi

Gılgamış Destanı, Uruk halkının hikâyesini anlatır, nasıl ezildiklerini, Gılgamış’la savaşmak ve onu altetmek için Enkidu’yu yeryüzüne gönderen tanrılara nasıl yakardıklarını yazar.

Fakat  rakipler yenişemez, kavga başabaş biter.

Sonunda, Enkidu Gılgamış’ı kral olarak tanır ve kavga edenler yakın dost olur.

Birlikte, efsanevi hayvanlarla karşılaşacakları, fantastik ve tehlikeli, macera dolu uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verirler.

Gılgamış’ın yokluğunda, (Babillilerin ,önce İştar ve daha sonra Astarte olarak adlandırdıkları) tanrıça Inanna kenti gözetir ve korur.

Inanna, Gılgamış’a aşkını ilan eder, ama Gılgamış, Inanna’nın eski sevgililerine kötü davrandığını söyleyerek bu aşkı reddeder. Bu durum, tanrıçanın gazabını kabartır ve intikamla yanıp tutuşan İnanna, bu ikisini ve tüm şehri yok etmek için Cennetin Boğa’sını gönderir.

Gılgamış ve Enkidu, Cennetin Boğa’sını öldürür ve kalbini Güneş tanrı Şamaşa sunar, ancak bu durum tanrıları öfkelendirir ve Enkidu’yu ölüm cezası verirler.

Gılgamış, arkadaşının (kardeşinin) ölümünden dolayı derin bir kedere boğulur ve bir yandan ağlarken, bir yandan da, hayatın anlamını ve sonunda yok olup gidecek olmanın karşısında insanın yapıp ettiklerinin değerini sorgulamaya başlar:

Nasıl sâkin kalabilirim, nasıl huzurlu olabilirim? Kalbim yeis içinde. Kardeşim şimdi ne halde, öldüğümde benim de olacağım yerde. Ölümden korkuyorum, Uzaktaki dedikleri ve tanrıların arasına kabul edilen Utnapiştim’i bulmak için elimden geleni yapacağım. (Sandars, 97)

Gılgamış, Bir Yarıtanrı? Eski Başka Dünyadan? Ya da Ölümlü İnsan?

İlgili Yazılar

Gılgamış, Tanrıça Ninsun’un oğlu olduğu için bir Yarıtanrı olarak kabul edildi, Uruk’ta126 yıl hüküm sürmesinden dolayı çok uzun bir yaşamı olduğuna hükmedilmişti. Uzun yaşamının yanında, Gılgamış’ın insanüstü gücü olduğuna da inanılıyordu.

…Herkül herhangi biri mi?

En önemli ve ilginç olanı, bana göre, ki çoğu tarihçi de buna katılıyor, Gılgamış, M.Ö. 2900-2350 yılları arasında hüküm sürmüş, gerçek, etten kemikten bir Kraldı.

Bilim çevreleri Gılgamış’ın varlığını tarihsel bir gerçek olarak kabul etse de, tam olarak ne zaman yaşadığını söylemek zor.

Eski Yakın Doğu uzmanı Stephanie Dalley’in de açıkladığı gibi: “Gılgamış’ın ne zaman yaşadığı konusunda kesin bir tarih verilemez, ancak genellikle M.Ö. 2800 ile 2500 arasındaki dönem kabul edilir.”

Yaşamış olduğunun kanıtı, M.Ö. 1953 – 1920 arasında yazılan otuz dört satırlık Tummal Yazıtı’nda bulunabilir. Yazıt, Uruk surlarını yapan olarak Gılgamış’a övgüler içermektedir.

İkinci kez yerle bir oldu Tummal

Gılgamış kurdu Enlil Evi’nin Numunburra’sını.(*)

Gılgamış’ın oğlu Ur-Lugal,

En üstün yaptı Tummal’ı,

Getirdi Ninlil’i Tummal’a. Sümerler: Tarihleri, Kültürleri, Karakterleri – Samuel Noah Kramer.

Ç.N. (*) Sazlardan yapılma çardak – Numun:ot,çimen, Numun-bur:bataklık otu/kamışı

“Gılgamış, antik dünyanın mükemmel kahramanı haline geldi – maceraperest, cesur, insanın şöhret, zafer ve ölümsüzlük için sonu gelmez fakat beyhude koşturmasını simgeleyen trajik bir figür olarak…”

Tarihî kayıtlardan, şiirler ve efsanelerden onun gerçekten yaşamış biri olduğunu biliyoruz, güçlü bir hükümdar olduğunu biliyoruz ve yine biliyoruz ki, öldükten sonra Tanrı olarak yeniden doğmuş, daha sonra gelen birçok Mezopotamyalı hükümdar kendisine tanrı olarak tapınmaya devam etmiştir.

Gılgamış, çok sayıda Sümer Şiirinde Tanrı olarak adlandırılmıştır.

Şunu da eklemek gerekir ki, daha ileri tarihte, M.Ö. yirmi birinci yüzyılda başa geçen Mezopotamya hükümdarları, adlarının başına ismini eklemiş, soylarını ona dayandırmaya çalışacaklardı.

Uruk’un kralı Utu-hengal, Gılgamış’ı koruyucu tanrı olarak kabul etti.

Ur Kralı Shulgi (2029 – 1982 arasındaIII. Ur Dönemi’nin (M.Ö. 2047-1750) en büyük kralı olarak kabul edilir) kendini, Lugalbanda ve Ninsun’un oğlu ve Gılgamış’ın kardeşi olarak ilan etti.

Çeviri: Sinan AKBAYTÜRK

Kaynak Ancient-Code

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More