Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Eski Mısır’a Ait Son Zamanlarda Açığa Çıkarılmış En İyi 10 Keşif – 1. Bölüm

Mısır denince aklımıza ilk gelen mezarlar ve mumyaların yanı sıra, muhteşem mimari, eşsiz eserler ve tarihin saklı kalmış gerçekleridir. Meraklıları için sizi Antik Mısır'da gizemli bir yolculuğa çıkarıyoruz. Keyifli okumalar.

0 2.881

Antik Mısır, kelimenin tam anlamıyla dipsiz bir kuyu… Onlarca araştırma, kullanılan sayısız ekipmanlar ve birbiri ardına gelen kazı ekipleri, toprağın altına gizlenmiş bu eşsiz zenginliği tüketemiyor. Yeni keşifler, bizi bir zamanlar Mısır’ı yöneten krallardan alıp, tarihin gidişatını değiştiren yolculuklar arasında bir gezintiye davet ediyor.

Ayrıca yeni keşiflerin arasında, Mısır denince aklımıza ilk gelen mezarlar ve mumyaların yanında, muhteşem mimari, eşsiz eserler ve tarihin saklı kalmış gerçekleri de var. Bazı mezarlarda ise canlı hiçbir varlığa yer yok. Piramitler hala yeni keşiflere kapı aralamaya devam ediyor, tamamlanmamış olanları bile…

Yazının 2. Bölümüne Buradan Ulaşabilirsiniz

10- Thoth’un Rahipler Mezarlığı

Arkeologların ortaya çıkardığı bu eşsiz keşif, 2018 yılının Mısır Bilimciler (Ejiptolog) açısından bereket yılı olacağının sinyallerini verdi. Nil Vadisi’ndeki Minya şehrinin açıklarında, büyük bir nekropol ortaya çıkarıldı. Bölge, ölüler ve mezarları ile tanınıyor. Ancak bu mezarlar sivil halkın ya da firavunların cesetlerini değil rahipler ve ailelerinin cesetlerini saklıyor.

Rahipler, Bilgeliğin ve Ayın Tanrısı Thoth’a hizmet ediyorlardı. Mezar odalarından bir tanesi, yüksek mertebe sahibi bir rahibe ait ve içerisinde binden fazla heykel barındırıyor.  Kırk aile üyesi de, her biri kendi lahiti içerisinde, aynı mezar odasını paylaşıyorlar.

Rahibin iç organları, ‘’kanopik çömlekler’’ olarak bilinen dört adet kavanoza yerleştirilmiş.  Hiyeroglifler, kavanozları ve ailenin tabutlarından bazılarını süslüyor. Rahibin kendisi ise boncuklar ve bronz kaplama ile giydirilmiş.

Bölge, ayrıca Geç Firavun Dönemi’nden ve Ptolemaios Hanedanı’ndan kalan mumyalanmış kuşların ve hayvanların toplu mezarları ile büyük yer altı mezarlarıyla (katakomp) da biliniyor. Bulunan eserlerin üzerinde yapılacak detaylı çalışmalar ve nihayetinde tam eser katalogunun hazırlanması, arkeologların tahmini beş yılını alacakmış gibi görünüyor.

Piramitlerden Stonehenge’e – Tarih Öncesinin Gök Bilimci İnsanları

 9- Luksor’un Gizli Mezar Odaları

Luksor şehri, antik mimarisi ve mezarları ile ünlüdür. Bu mezarların arasında, Nil’in batı kıyısından bir manzarayı gören özel mezarlar bulunmakta. 2017’nin sonlarında ilk kez iki kişi bu özel mezarlara girmeyi başardı.

3,500 yıllık mezarlar… Mısır’ın seçkin tabakası için tasarlanan bu mezarların işinin ehli mimarların elinden çıktığı su götürmez bir gerçek olsa da bu iki mezar odası oldukça küçük. Geniş alanların eksikliğinden doğmuş küçük ama ilginç yapılar inşa edilmiş.

Mezarların birinin içinde, kerpiç ve taş duvarların yanı sıra dört farklı odaya bağlanan bir de tünel var. Duvar süslemeleri, bu mezar odasında yatan kişinin, Kral I. Amenhotep’in ya da Kral IV. Thutmose’nin hüküm sürdüğü 18. Hanedanlık Dönemi’nde gömüldüğünü gösteriyor.

İkinci mezarın tasarımcıları, her biri aynı dikdörtgen odaya açılan beş giriş ekleme ihtiyacı hissetmişler. Bu mezarın içinde, diğer mezarın aksine içi tarihi eserlerle dolu iki adet kuyu bulundu. Cenaze maskeleri, bandajlı bir mumya, seramikler ve 450 adet heykel… Tavanda yazılı olan ‘’Kral I.Thutmose’’ ismi mezarlığın 18.Hanedanlık dönemine ait olduğunu kanıtlar nitelikte.

Antik Mısır’da Din Ve Büyü: Başka Dünyaların Güçleriyle Savaşmak – Bölüm 1

8-  Aspelta’nın Yüzü

İlgili Yazılar

Kush Krallığı (günümüzde Sudan )’nın hükümdarları bir zamanlar Eski Mısır’ı da yönettiler. Kral Aspelta (hüküm süresi M.Ö 593- 568 ) tahta çıkıncaya kadar,  yalnızca kendi topraklarını yönetiyor olsalar da kendilerini Mısır Kralları olarak da adlandırmaktan geri durmadılar.

Sudan’daki arkeolojik kazı alana olan Dangeil’deki çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Eski Mısır tanrısı Amon’a ait bir tapınağın içinde, araştırmacılar yıllar önce keşfi yapılan bir heykelin eksik parçalarını buldular. Parçalar ve heykel bir araya getirildiğinde, Kral Aspelta’nın yüzü gün ışığına çıktı.

2600 yıllık bu tarihi eserin tam olarak ne olduğu, yeni bulunan parçaların birleştirilmesi ile mümkün oldu. Mısır hiyeroglifleri ile yazılan süslemelerde, Kral Aspelta, ‘’Aşağı ve Yukarı Mısır’ın Kralı’’ ve ‘’Güneş tanrısı Ra’nın sevgili kulu’’ olarak tasvir edilmiş. Aslı ile hemen hemen aynı boyutlarda olan heykel, tapınağın Nil Nehri’nin kıyısına inşasından sonra, oyularak yapılmış.

Öte yandan, araştırmacıların bulduğu bir diğer ilginç şey ise; tapınağın terk edilmesinden yüzyıllar sonra, seçkin bir grup ve aileleri bu kalıntıların arasına gömülmüş. Hiç kimse bu insanların kim olduklarını bilmiyor.

Antik Mısır’da Ölüm Sonrası Ve Tek Tanrılı Dinler İle Benzerlikleri

7- Khnum-aa’nın Çocukları

1907 yılında, Kahire’nin 400 kilometre güneyinde, 4000 yıldır yan yana duran bir çift mumya bulundu. Mezar odalarındaki zenginlikten yola çıkarak, araştırmacılar isimleri, Khnum-Nakht ve Nakht-Ankh olan bu iki mumyanın soylu sınıfına ait olduklarını düşünüyorlar. Her iki tabutta da, mumyaların isimlerinden farklı olarak bir kadın isim daha yazıyor: Khnum-aa. İsmin, 20 yıl arayla doğmuş iki mumyanın annesine ait olduğunu varsayılıyordu.

Ancak bilim adamları, kadının bu iki kişinin annesi olduğunu ve hatta bu iki kişinin de gerçekten kardeş olduğunu tam anlamıyla kanıtlayamadılar. Babaları hakkında, yerel bir yönetici olması dışında, hiçbir bilgi bulunamadı. Araştırmacılar, mumyaların kafatası şekilleri ve cilt tonları gibi bazı fiziksel özellikleri karşılaştırdıklarında, ikisi arasında bir akrabalık ilişkisinin olmadığı sonucuna vardılar.

2018’de yapılan bir DNA testi ise tüm gizemin kapılarını araladı. Mumyaların azıdişlerinden alınan genetik bilgiler, bu iki mumyanın aynı anneden doğduklarını ancak muhtemelen babalarının farklı olduğunu gösterdi.

Kolomb Öncesi Dönemde Amerika’da Deniz Aşırı Ticaret -Bölüm 1-

6-  Ankhnespepy Piramidi

Kraliçe Ankhnespepy II, oğlu firavun olacak yaşa gelene dek Mısır’ı yönetti. Lahiti ve piramidi de dâhil, tüm mezar yapıları, arkeologlar tarafından gün yüzüne çıkarıldı. Oldukça nüfuzlu birisi olduğu düşünülen Ankhnespepy, anıtına metinler yerleştirilen ilk kraliçe olduğu düşünülüyor. Arkeologların yeni hedefi ise civardaki diğer piramitler…

2017’nin sonlarında, Kahire’nin güneyindeki Sakkara Nekropolü’nde, kraliçeye ait bir dikilitaş (obelisk) bulundu. Kırmızı granitten yapılmış olan dikilitaş, muhtemelen iki dikilitaşlı mezar tapınağının bir parçasıydı.

Eserin keşfinden sadece bir hafta sonra, kazılar esnasında yakındaki bir piramidin tepe noktası ortaya çıkarıldı. Yaklaşık 4000 yıllık olan bu piramidin tepe noktası; 1,1 metre genişliğinde olup, 1,3 metre yüksekliğine sahip.

Dikilitaşa ve eşinin mezarına yakınlığı göz önünde bulundurulursa, bu keşif çevresindeki diğer yapıların bir işaretçisi olabilir. Öte yandan araştırmacılar, gün boyunca güneş ışınlarını yansıtabilmesi için, piramidin altın ve bakırla kaplanmış olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.

Yazının 2. Bölümünü Buraya Tıklayarak Okuyabilirsiniz

Antik Mısır Hakkında Merak Ettiğiniz Bilgilere Bu Linkten Ulaşabilirsiniz

Çeviri: Gürkan Çimen

Kaynak Listverse

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More