Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Dünyanın Farklı Kültürlerinden 10 Ensest Vakası

Krallar ve kraliçeler, soylarının saf kalmasını sağlamak, tahtı hem politik hem ekonomik açıdan korumak için çoğunlukla yakın aile üyeleriyle evlenmişlerdir.

0 135.482

Biyolojik olarak yakın olan aile üyeleri ile cinsel ilişki anlamına gelen ensest, tüylerinizi diken diken eden bir düşünce olmakla birlikte tarih boyunca dünya genelinde çok defa görülmüş bir uygulamadır. Krallar ve kraliçeler, soylarının saf kalmasını sağlamak, tahtı hem politik hem ekonomik açıdan korumak için çoğunlukla yakın aile üyeleriyle evlenmişlerdir.

Ensest ilişkiye karşı kültürel tutumların çeşitliliği hayal edebileceğinizden daha fazladır; bir grup bu duruma olağan üstü tepkiler gösterirken, diğer bu tür bir ilişkiyi erdemli görebilir, hatta bir çeşit ibadet biçimi olduğuna inanabilir. Dünya genelinden örneklerin çeşitliliği sizi hayrete düşürebilir.

10- Antik Afrika

Zimbabve’de, uzun süre önce tarihten silinmiş olan Monomotapa İmparatorluğu’ndan bir kralın 300’den fazla eşi bulunuyor ve bu eşler arasında sadece “Asıl Eşler” olarak anılan, çoğunlukla kız kardeş veya anne-kız olan bu kadınlardan doğan çocuklar tahta varis olabiliyordu. Soylu olmayan kadınlarla olan birleşmeler sonucu dünyaya gelmediklerinden fazlasıyla saf kraliyet kanı taşıyan sadece bu özel çocuklar tahta varis olabiliyorlardı.

Dahomay (bugünkü Benin’de)’daki Fon Krallığı’nda, kralın, evli veya bekar, yerli veya yabancı, serbest veya köle diye ayırt etmeden, hatta sadece öz kız kardeşi hariç ailesinden tüm kadınlarla “çiftleşebildiği” türden bir kraliyet ensest durumu ortaya çıkmıştır.

9- Eski Mısır

Firavunlar Dönemi Mısır’ında ve ayrıca soyun erkek-kız kardeş birleşimi ile daha da güçleneceğine inanılıyordu. Bugün bu birleşmeler sonucu meydana gelen soylar genetik olarak kolayca tespit edilemezken, 19. Hanedan firavunlarından II. Ramses’in kız kardeşiyle evliliği kesin olup 18. Hanedan’dan da birçok firavunun öz veya üvey kız kardeşleriyle evlendiği bilinmektedir.

Kız kardeşi Nefertiti ile evlendiğinde dikkatleri biraz üstüne çeken Akhenaton (IV. Amenhotep)’in ebeveynlerinin de yakın akraba olduğu iddia ediliyordu. Dönemine ait sanat eserlerindeki görüntüsünden yola çıkarak, uzmanlar Akhenaton’ da genetik sorunlar ve anormallikler olabileceği kanısına varmış, daha sonra oğlu Tutankamon’dan alınan DNA örnekleri üzerinde yapılan analizlerle bu genetik sıkıntılar teyit ederek, anormalliklerin kraliyet mensubu erkek ve kız kardeşler arasında o dönem için olağan sayılan evlilikler sonucu meydana gelen mutasyonlardan kaynaklandığı sonucuna varmışlardır.

8- Roma Egemenliğindeki Mısır

Roma egemenliğindeki Mısır’da, kraliyet aileleri, kız-erkek kardeş evlilikleri üzerine kuruluyordu. Bu durumun tersine, Romalılar ensest birleşmelere karşıydılar ve bu döneme ait kayıtlarda belirtilen evlilikler, Mısır’ın yönetici sınıfı dışındaki kişiler arasında yapılan evliliklerdi.

Ensest evlilikler, ekonomik ve sosyal bölünmeler nedeniyle yapılıyordu. Bu durumun en uçtaki örneklerinden biri, varis bırakmaları beklenen ikizler arasında gerçekleşen bir evlilik. Bu tür birleşmeler için olası partnerlerin sayısı sınırlı olmasına rağmen, sayısı bu evliliklerin çok fazlaydı ve zamanla Yunanlı yerleşimciler arasında da yaygın hale geldi.

7- Zerdüşt İran

Müslümanlar tarafından istila edilene kadar İran’da Zerdüşt dinine inanılıyordu ve dini bağlar tanrıları mutlu etmek adına ensest evliliklerle kuruluyor ve bu evlilikler ibadete eşdeğer sayılıyordu. Pehlevi Yazmaların’a (M.S. 6-8. yy.) göre anne-oğul, baba-kız veya kız-erkek kardeş gibi birleşmelerin dinsel bütünlüğe ulaşmanın özel bir yolu olduğundan bahsediliyordu.

Zerdüşt inancına göre, ensest bir evlilik yolu ile ruhun günahlardan arınarak cennete gidileceğine inanılıyordu. Bu tür ilişkilerin olduğuna dair çok az kanıt olsa da, dinsel açıdan nasıl görüldüğüne dair bir çok referans mevcuttur.

6- Avrupa

15. yy.’dan 19. yy.’a kadar, İspanyol Habsburgları, Prusyalı Hohenzollernler, Fransız Burbonlar, Rus Romanovlar ve İngiliz Kraliyet Ailesi’nde görüldüğü üzere Avrupa’daki kraliyet evlilikleri birinci dereceden kuzenler arasında yapılıyordu.

Bazı uzmanlar, İspanyol Habsburgları gibi ailelerdeki akraba evliliklerinin azalma sebebini, bu evlilikler sonucu doğan çocuklarda görülen akli ve fiziksel sorunlara bağlamaktadır.

5- Madagaskar

İlgili Yazılar

Antropologlar, yakın bir geçmişte, Madagaskar’daki insanları ve onların ensest olarak tanımlanabilecek ilişkilerini incelemiş, ensest kavramının neyi kapsadığına dair farklı görüşler olduğunu, kuzenlerin karı-koca olabilirken, başka dinle yapılan evliliklerin tabu olarak görüldüğünü gözlemlemişlerdir.

Çiftler isteyerek veya istemeyerek, çizgi ensest tarafına kaydığında, bu durumun hasatların başarısız olması, kanolarının denizde ters dönmesi, çocukların ölmesi, kadınların kısırlaşması veya boynuzlu-kamburlu çocukların doğumu gibi toplumu etkileyebilecek felaketlerle sonuçlanabileceğine inanıyorlardı. Toplumun başına gelen bu felaketlerin ciddiyeti çitlerin ne kadar büyük bir kefaret ödemeleri gerektiğini öğretiyordu.

4- İnkalar

İnkalar, doğrudan tanrıdan geldiklerine, atalarının gök cisimleri olduğuna, kraliyet ailesinin Güneş’in kız kardeşi Ay ile evliliğinden doğduğuna inanıyorlardı. İnka Kralı Topa Inca Yuponqui, kız kardeşi ile evlendiğinde sahip olacakları varis ile hem anne babasının taht üzerindeki hakka hem de o güne kadar atalarından gelen tüm kutsallığa sahip olduğu düşünülüyordu.

İlk evlilik çocuksuz ise, kral bir varis doğana kadar sırayla önce ikinci, sonra üçüncü kız kardeş ile, eğer evlenecek bir kız kardeş yoksa saf soy kurabilmek için birinci dereceden kuzenleriyle evleniyordu. İspanyollar İnka topraklarını fethedince, kraliyet ailesinde akraba evlilikleri son buldu.

3- Polonezya

Kraliyet ailesindeki erkek ve kız kardeşler için tahta varis vermek şanslı olarak algılanmanın yanı sıra soyun devamını sağlamak açısından büyük bir güç ve prestij sayılıyordu. Böyle güçlü bir birliktelik söz konusu iken kimse taht için hak iddia edemiyordu. Ayrıca ilk doğan kuralı öyle kesin bir şekilde uygulanıyordu ki; ilk çocuk kız dahi olsa ailenin tüm mirasa sahip olabiliyordu.

19. yy.’da Hawaili bir yazar olan David Malo, Hawai Kraliyeti’ndeki hiyerarşik gücü, varislerinin ebeveynlerinin tahta olan yakınlığının belirlediğinden bahsetmiştir. Öyle ki: Soyu olabildiğince saf tutmak açısından bir şef için, en uygun partnerin şefin kız kardeşi, üvey kız kardeşi veya yeğeni olabiliyor ve “halka, kendi üzerine kıvrılan şey” olarak tabir edilen bu birleşmeler o kadar kutsaldı sayılarak, soy tanrısal addediliyordu. Böylece doğan çocuk, rekabet olmadan ve ardındaki güç sorgulanmaksızın sonraki şef olabiliyordu.

2- Tayland

Tayland Kraliyet erkeklerinin, çoğu kendi tebaasından olan oluşan birçok eşi ve kendi soydaşlarının da bulunduğu farklı sosyal sınıflardaki kadınlardan oluşan geniş bir haremi olabiliyordu.

Kraliyetteki evlilikler, asil kanı sonraki nesillere taşımak amacıyla yaygın olarak çok yakın olmayan akrabalar; amcalar yeğenler, üvey kardeşler arasında yapılabiliyordu. 1907’de Kral Paramindr Maha Chulalongkorn (V. Rama) tahttayken, politik konumunu güvenceye almak için üvey kız kardeşlerinden ikisiyle evlenerek onları kraliçe yaptı. Kral Paramindr’in babasının 35 karısından 84 çocuğu bulunuyordu. Tayland’da diğer kültürlerde olduğu gibi ensest, kraliyet dışındakiler için yasaklanmış değildi.

1- Tibet

Tibet’teki insanlar ensestten açıkça bahsetmeyip ve bazıları bu durumun artık topraklarında olmadığını söyleseler de akraba evliliği yapmış çiftlerin günahlarından arındırıldığı bir çeşit hac ritüeli olan ve ensest anlamına gelen “Nal” kelimesi kutsal metinlerde geçmektedir.

Bir Tibet uzmanı olan Katie Buffetrille’in , 1989’da Tibet’te bir köyde gerçekleşen ensest vakası sonucu, çiftin köylüler tarafından hırpalandığından, Nal ritüelini gerçekleştirmek üzere, Hindistan ve Tibet sınırındaki Himalayalar’ın doğu tarafındaki kutsal sayılan Chorten Nyima’ya gönderildiklerinden ve  kutsal göl ve ırmakta yıkandıktan sonra, manastırdan ritüele riayet ettiklerine dair mühürlü bir belge ile köye dönüp, köylülere artık arındıklarını ispat ettikten sonra ailelerine ve önceki sosyal konumlarına geri dönebildiklerinden bahsetmektedir. Bir Sherpa, Buffetreille’e çift, Nal ritüeli için kutsal dağa öküz üstünde giderken, çifte at üstünde bir adamın eşlik ettiğinden ve ritüelden sonra köye dönerken çiftin geri geri yürümesi gerektiğini ve mühürlü belgeyi sunduktan sonra çifte bir daha leke sürülmediğini anlatmıştır.

Bu arada, Chorten Nyima’ya annesiyle giden yüksek mevkili erkekler ve babasıyla giden yüksek mevkili kadınlara da rastlanıyordu.

Çeviri: Ayşegül Atalay

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More